Bugun sizlerle, Rabbim acaba kuranda kadını ve erkeği nasıl anlatmış, ikisi arasında bir ayrım yaparak, erkeği daha mı ustun gostermiş, onu anlamaya calışacağız. Gercekten soylendiği gibi kuran erkeğe onem vermişte kadını ikinci plana mı itmiş, şahitlik olarak bir erkeğin iki kadına bedel olduğunu mu anlatmaya calışmış, ya da kadın mirastan her zaman erkekten daha az mı almalı demiş. Erkeğin hakları her zaman kadının haklarından daha mı ustun olarak anlatmış, daha doğrusu kur’an erkeği yuceltip, kadını ikinci planda mı bırakmış, onu araştırmaya calışacağız kurandan. Rabbim yanıltmasın.

Tam bunları soylerken bazı uydurma hadisler geldi aklıma doğrusu bunları hic yazmak istemiyorum, ama hatırlatmakta bence biraz yarar var sanırım. Bizleri dunyaya getiren kadınlarımıza, kur’andan nasibini almayanlar bakın neler soylemişler, once kısaca onlara bakalım, daha sonra bizlerin rehberi KUR’ANA danışalım.

1.Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar uzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmelerini emrederdim. Tirmizi, Rada, 10/1159; Ebu Davud, Nikah 40/2140 Ahmed b. Hanbel, Musned VI, 76; İbn Mace, Nikah 4/1852

2.Kocanın vucudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese yine de kocasının hakkını odemiş olmaz. İbni Hacer El Heytemi 2/121 Ahmed b. Hanbel, Musned, V, 239

3.Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yuzlerinizle silerdiniz. Hafız ZehebiBuyuk Gunahlar Sayfa 187

4.Kadınların dinleri ve akılları eksiktir. Sahihi Buhari.

5.Kadınlar arasında iyi kadın, yuz tane karga arasında alaca bir karga gibidir. Sahihi Buhari.

6.Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve cok istiğfar ediniz. Cunku ben Cehennem halkının coğunun sizler olduğunu gordum. Muslim, İman, 34/132 İbn Mace, Fiten 19/4003

7.Bir kadın kocası kendisinden razı olduğu halde olurse Cennete girer. Riyazus salihin.

8. Kadınların hayırlısı, erkeklerin yaramazlıklarına, kotu huylarına sabredendir, bu sabır onların cennete girmesine sebeptir. Kadınlara Dini Bilgiler sayfa:88

Yukarıda verdiğim birkac ornek bile geleneğin yani mezheplerin, kadın uzerindeki bakış acısını gostermektedir. Boyle bir duşunce ve baskının urunu sonucunda acaba kadın gercek yerini almış mıdır dersiniz, yorum sizlerin. Şimdide Rabbin gonderdiği ve de sorumlu tuttuğunu soylediği kur’ana bakalım acaba kadın ve erkek arasında gercekten ayrım yapıp, erkekten yana mı tavır almıştır, yoksa tam tersine kadının yanında mı yer almıştır hep birlikte inceleyelim ve ayetlerin uzerinde cok iyi duşunelim.
Yuceler yucesi Rabbim kur’anda kadınlardan bahsederken cok ilginc ornekler verir. Orneğin peygamber olmasına rağmen Nuh peygamber ile lut peygamberin eşlerinin kendilerine tam iman etmeyip, onun istemediği şeyleri yaparak, yoldan cıkmalarını ornek verir ve derki onları benim azabımdan kimse kurtaramaz. Sonunda da peygamber olmasına rağmen eşleri dahi kurtaramayıp, yok edilişini anlatır. Bunun tam tersi orneği de verir kuran. Firavunun iman etmediği ve yaptıkları anlatılırken eşinden ise, Allah a iman eden ve her şeyi Allah icin terk eden bir hanif kul olduğu anlatılır. Burada anlatılmak istenen herkesin yaptıklarından hesaba cekileceği ve kimsenin kimseye fayda sağlayamayacağı anlatılmak istenir. Yine cok ozel bir kadın olarak kuran Hz. İsa nın annesi Meryem anamızdan bahseder, hatta onun annesini de anlatır. Cok ozel bir değerle anlatılan bu kadınların nasıl mukÂfatlandırıldığı da cok dikkat cekicidir. Bakın Rabbim Meryem anamızı yani bir kadını nasıl bir mertebeye oturtuyor.

(Ali İmran sur 42: Bir de melekler şoyle demişlerdi: “Ey Meryem, Allah seni secti. Seni tertemiz kıldı ve seni Âlemlerin kadınları ustune yuceltti.)

Meryem anamızın, bir erkek olmadan da Rabbin emriyle evlat sahibi olunacağı, aslında erkeklerin ustunluk taslamalarına da ibretlik bir ders taşır. Onun sabrı anlatılır ve ovguyle bahsedilir. Yine Musa peygamberimizin cocukluğunu anlatır kuran. Lutfen dikkat edin annesine vahye dilerek bir ırmağa bırakılması emredilir cocuğunu. İşte burada cocuğunun kurtarılması icin nelere katlanan kadın anlatılır bu olayda. Cocuk nehre bırakılacak ve kurtarılacağı soylendiğinde de bu emir yerine tereddutsuz getirilecektir anası tarafından. Bu kadar guzel ornekleri veren Allah, acaba kadın ve erkeği ayırt edip erkeği daha ustun tutar mı sizce? Şimdide onu araştıralım ayetlerde.

(Hucurat sur. 13: Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve orfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hic kuşkusuz, Allah katında en seckininiz, sakınılması gereken şeylerden en cok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.)

Once yukarıdaki ayete bir bakalım. Yaratan bizleri erkek ve dişi olarak yarattığını soyluyor ve hicbir ayrım yapmadan sonunda ne diyor lutfen dikkat. (Hic kuşkusuz, Allah katında en seckininiz, sakınılması gereken şeylerden en cok sakınanınızdır.) Demek ki Allah katında seckin yani ozel bir konumda olmak erkek olmakla değil, sakınılması yani Allahın yasakladığı şeylerden uzak durmakla oluyormuş.

Şimdide şu ayete bakalım.

(Mumin sur. 40: Kotu bir iş yapan, sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılır. Erkek ve kadından mumin olarak iyi bir iş yapana gelince, işte boyleleri cennete girerler ve orada hesapsız bir bicimde rızıklandırılırlar.)

Rabbim dikkat edin mukÂfatlandıracağı cennete, yine hic ayrım yapmadan mumin olarak iyi işler yapan kadın ya da erkek hepsini sokacağını acıkca soyluyor. Şimdi yazacağım bu ayet ise herkesin kendisine kazandığından ayrı bir pay olduğunu bakın ne guzel acıklıyor.

(Nisa sur.32: Allah'ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lutfettiği şeyleri isteyip durmayın. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay var; kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay var. Allah'tan, O'nun lutfunu isteyin! Allah, her şeyi iyice bilmektedir.)
Bakın yukarıdaki ayette erkek kadın ayrımı olmadan, herkez yaptıklarının, kazandıklarının karşılığını eşit alacaktır diyor.

Şu ayete de lutfen dikkatle bakalım.

(Nisa sur.124: Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yonelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır.)

Demek ki onemli olan hayra ve barışa yonelik işler yapmak, ister erkek ol ister kadın.

(Tevbe sur. 71: Mumin erkeklerle mumin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır…..)

(Aliimran 195: Rableri onlara cevap verdi: “Ben sizden, erkek-kadın hicbir calışanın urettiğini boşa cıkarmayacağım.Hep birbirinizdensiniz…….)

Bu ayette ise mumin erkek ve kadın birbirinin dostlarıdır diyor, acaba hangi dost kendi arasında sen ustunsun ben ustunum cekişmesine girer dersiniz? Erkek ya da kadın hicbir calışanın boşa cıkarılmayacağının mujdesini Yaratan veriyor acaba ayrım olsaydı boylemi olurdu.

Şimdide gunumuzde cok tartışılan bir konuyu kurandan acıklığa kavuşturmaya calışalım. Once şunu duşunmenizi istiyorum cunku yaradan kur’anda her şeyden o kadar guzel bahsetmiş ki hicbir acık kapı bırakmamış. Duşunmenizi istediğim şey acaba hangimiz olumun bizlere geleceğini duşunup te biran vasiyet edelimde, oldukten sonra kimlere nasıl ve ne kadar miras bırakalım diye duşunuruz? Ya da bunu ne zaman yapmamız gerekir dersiniz? Kırk yaşında mı, elli yaşında mı, altmış yaşında mı, yoksa daha sonraki yıllarda mı yapmalıyız? Acaba ne zaman oleceğimizi duşunebiliyor muyuz ki bir vasiyette bulunmayı aklımıza getirelim. İşte Yuceler yucesi rabbim tum bunları hesap ederek her iki durum hakkında da acıklama yapmıştır. Kur’an bakın once nasıl bu konuda bizleri uyarıp bir vasiyette bulunmamızı oncelikle istiyor, cunku geride yalnız eş ya da cocuklar değil, başka yakınlarımız ve akrabalarımızda olabilir duşuncesiyle. Şimdi bu ayetlere goz atalım.

(Bakara sur.180: Birinize olum geldiği zaman, eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir bicimde vasiyet etmek Allah'tan korkanlar uzerine bir borctur.

181: Kim işittikten sonra vasiyeti değiştirirse hic kuşkusuz bunun gunahı onu değiştirenler uzerinedir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.

182. Kim vasiyet edenin haksızlığa sapmış veya gunah işlemiş olmasından endişelenip de ilgililerin arasını bulursa ona gunah yoktur. Allah cok affedici, cok merhamet edicidir.)

( Maide sur. 106: Ey iman edenler! Herhangi birinize olum gelip cattığında, vasiyet zamanı aranızdaki tanıklık şoyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken olum musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızdan iki kişi. Bunları namazdan sonra alıkoyarsınız; kuşkulanırsanız şoyle yemin ederler: "Vallahi, yakınlarımız da olsa yeminimizi hicbir ucret karşılığı satmayacağız, Allah'ın tanıklığını saklamayacağız. Cunku boyle yaparsak mutlaka gunahkÂrlardan oluruz.)

Demek ki Allah once, Allah tan korkan yani adaleti sağlamak isteyenler icin uzerine bir borc olarak, vasiyet etmemizi istiyor.Ayrıca vasiyet ederken nasıl tanık tutmamız gerektiğini de ne kadar guzel acıklıyor.

(Nisa suresi 7: Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Gerek azından, gerek coğundan belli bir hisse ayrılmıştır

Şimdide bu ayete lutfen dikkat edelim ve o devri duşunelim. Kadınların parayla alınıp satıldığı o donemde dahi Rabbim kadınları nasıl erkek ve kadın eşit tutuyor ve bakın ne soyluyor. Ana baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır derken, devamında ise cok guzel bir acıklama getiriyor ve bakın ne soyluyor acaba erkeğin yarısı mı diyor ya da daha azımı diyor?( ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır.) Demek ki bir pay ona da var, hatta cok ilginctir azıda olabilir coğu da, ama ona da bir pay var diyerek onunda adaletli bir hisse almasını nasılda garanti ediyor. Şimdide bu ayetler ışığında gunumuzde yukarıdaki ayetleri hic gormeden yorum yaptıkları ayete gelelim. Bu ayet hic vasiyet edemeden olen insanlara bir tavsiye niteliğinde bir ayettir, burada bile kadının hakkının en az olabilecek, dikkat ediniz tekrar ediyorum kadının hakkının en az erkeğin yarısı kadarının altına duşmesini engellemek adına yapılmıştır. Yoksa yarısı kadar verin anlamında değil cunku yukarıda asıl nasıl dağıtılması gerektiği ayetleri yazmıştık. Hatta azından da coğundan da verilebileceğini soyluyordu. Esas gereken Allah tan korkanın uzerine borc olan VASİYE ETMEKTİ bunu hatırlayalım. Burada vasiyet yoksa kadının en az yarı payını garantiye almaktır amac.

(Nisa suresi 11: Allah size cocuklarınızla ilgili olarak şunu oneriyor: Erkek icin, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler olenin bıraktığının ucte ikisi onlarındır. Eğer cocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Olenin cocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri icin altıda bir hisse olacaktır. Olenin cocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirascı olmuşsa bu durumda anasına ucte bir duşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan bir buyruğu onemseyin. Hic kuşkusuz Allah her şeyi bilir, tum hikmetlerin sahibidir.)

Bu ayetin esas amacı daha once soylediğim gibi vasiyet yapmayan insanlara, kadının mirasını korumak ve erkeklerin kadınların hakkına goz dikmelerini onlemek amacını taşımaktadır. Burada rabbim aslında yine erkekler farkında olmadan, kadınlara iltimas gecmiştir. Birde kadının evlenirken alması gerekeni duşunun. Miras dan en az erkeğin yarısını garanti ettikten sonra, kadın evlendiğinde kendisine bir mehiri, yani maddi bir menfaat sağladıktan, bazı şeyler bağışlandıktan sonra evlenme emrini getirmiştir, bunu erkeğin uzerine bir gorev olarak vermiştir. Duşunun kadının az alma durumun da ki bu her zaman olmayabilir en kotu durumda boyledir, buradan eksiği tamamlanmış hatta erkekten daha fazla olabilecek duruma gelmiştir. Erkek fazla aldığını duşunmenin neticesinde evlenirken vereceği mehiri pek duşunmuyor olsa gerek ki, kendine bu sozden hic doğru olmayan anlamlar cıkarmışlardır. Bakın Rabbim yine miras konusunda başka bir ornek verirken yine nasıl vasiyetten bahsediyor eğer vasiyet yoksa acıkca nasıl dağıtılması gerektiğini anlatıyor.

(Nisa sur.12:Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların cocuğu yoksa. Eğer onların cocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borcları odendikten sonra geriye bıraktıklarının dortte biri sizindir. Eğer sizin cocuğunuz yoksa bıraktığınızın dortte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin cocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz odendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve cocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden her birine altıda bir duşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borc odendikten sonra ucte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir oneridir bu. Allah Âlim’dir, Halim’dir.)

Demek ki Allah once vasiyeti oneriyor ve bunun uzerimize borc olduğunu soyluyor. Daha sonrada vasiyet etmeyenlere ise oneride bulunarak kadının da mirastan en az erkeğin payının yarısı kadar almasını garanti ediyor, ama dikkat edin yarısını alır fazla almaz diye kesin hukum vermiyor, cunku diğer ayetlerinde kadın icin azını ya da coğunu da alabilir diye belirtiyordu. Eksik alması durumunda bile yine kadının bu hakkını evlendiğinde belki de cok fazlasını alarak erkekten daha iyi duruma gelebiliyor.

Şimdide yine bazı kesimin kuranda kadının şahitliğinin kabul edilmediği, hatta iki kadın bir erkeğe bedel olarak gosterildiğinin yazdığını soyluyorlar, acaba Rabbim boyle mi soyluyor, yoksa tam tersine kadını koruyor mu? Şimdide onu anlamaya calışalım.

(Bakara 282: Ey iman sahipleri! Belirli bir sure icin birbirinize borc verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine oğrettiği şekilde yazmaktan kacınmasın, yazsın. Borc altına giren kişi de onu kayda gecirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hicbir şey eksiltmesin. Borc altına giren, aklı ermez yahut zayıf-caresiz biri ise yahut yazdırmaya gucu yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa otekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, cağırıldıklarında cekimser davranmasınlar. Kucuk veya buyuk, borcu, suresine kadar yazmaktan uşenmeyin. Boyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık icin daha sağlam, kuşkuya duşmemeniz icin daha elverişlidir. Ancak aranızda dondurup durduğunuz tamamen peşin bir ticaret soz konusu ise onu yazmamanızda sizin icin bir sakınca yoktur. Karşılıklı alış-veriş yaptığınızda da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin. Boyle bir şey yaparsanız bu, kendinize kotuluk olur. Allah'tan korkun. Allah size oğretiyor. Allah, her şeyi en iyi bicimde bilendir.)

Yukarıda yazan ayeti okuyup konumuz olan kısmı alıntı yapalım. (Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa otekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, cağırıldıklarında cekimser davranmasınlar.)

Ayette yapılan acıklamaya baktığımızda Allah ticarette hÂkim kişi olarak erkeklerin once tanık olmasını ozenle istiyor. Peki, daha sonra soylediği soze bakalım yani iki erkek bulamadığınızda bir erkek iki kadın tanık olmalıdır mı diyor? Yoksa bir erkek iki kadın belirlendikten sonra tanıklık yapılması gerektiğinde kadınlardan birisi unutur ya da şaşırsa diğeri devreye girsin mi diyor? İşte kuranı ve ayetleri kendine uyduranlar Allahın ne soylemek istediğini değil, nasıl anlamak istediğine gore anlayanlar ne yazık ki bu inceliği gormezden gelip, bir erkek iki kadına bedeldir deme cehaletini gostermişlerdir. Allah burada kadını koruma altına alarak onu yalnız bırakmadan, uzulmesini istemediğinden yanına yardımcı bir guc olması kaydıyla başka bir kadının olmasını da ozellikle istemiştir.

Dunyanın erkek hukumranlığında olduğunu duşunun lutfen. Tanık olarak bir kadın ve bir erkek olduğunu da hayal edin. Tanıklık gerektiğinde ve de erkeğin kadının soylediğinin tersine soylemesi durumunda tek başına kalan kadına mı inanır toplum, yoksa erkek hÂkimiyetindeki erkeğe mi? Ama itiraz durumunda, gerektiğinde iki kadın devreye girmesi halinde, hem kadın yalnız kalıp baskı gormeyecek, hem de gercekler ortaya cıkacaktır. İşte burada anlatılmak istenen, bir erkek karşısında iki kadının şahitliği kabul edilir olması mumkun olmadığı gibi, kadın korunup kollanmaktadır. Birde o devrin kadınını duşunun, parayla alınıp satılan bir meta gibi gorulmesi ve gercek değeri verilmemesi konumunu da goz ardı etmeyiniz. Bu sozlerim gunumuzde bile bazı yorelerde gecerlidir sanırım. Demek ki bir erkek iki kadın sozunden anlamamız gereken, erkeğin karşısında ters bir durumda, kadının tanıklığının tersine hareket edilme halinde, kadının yalnız kalmayıp, korunması yalnız bırakılmaması ve tanıklık gerektiğinde cekimser davranmaması icin olduğu anlaşılıyor. Yoksa bir kadın ve bir erkek şahit olarak yeterli oluyor, diğer kadın itiraz halinde devreye giriyor.

Şimdide sizlere kuranın kadına ve erkeğe nasıl eşit baktığına, hatta kadının tarafında olduğunu, onun sozune daha cok onem verildiğini ornek ayetle gostermek istiyorum, once ayetleri yazalım.

(Nur suresi 6: Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların her birinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sozlulerden olduğu hususunda Allah'a yeminden ibaret dort kez tanıklık ikrarıdır. 7. Beşincide, eğer yalancılardansa, Allah'ın laneti uzerine olsun diye soz soyler.)

Ayeti okuduğumuzda aslında her şey anlaşılıyor, bir erkek kendinden başka şahidi olmayıp karışına zina suclaması yaparak, diyelim ayrılmak istedi. Bakın bakalım Yuceler yucesi rabbim kimin sozunu dinliyor ve ondan yana cıkıyor. Bu ayette erkeğin dort kez yemininden sonra beşincide soylediği, eğer yalan soyluyorsam Allah ın laneti uzerime olsun demesine rağmen, şimdide bakalım kadına nasıl bir cevap hakkı vermiş, yoksa erkek boyle soyledi diye kabul edip kadını boşayabilirsin mi demiş? İşte kuran, işte Rabbin kadına verdiği onem ve guven.

(Nur sur.8: İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına dort kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı duşurur. 9: Bu durumda kadının beşinci sozu, suclayan erkek doğru soyleyenlerdense, "Allah'ın gazabının kendisi uzerine Olması”nı soylemekten ibarettir.)

İşte Rabbin adaleti ve bakın nasılda suc isnat edilen olmasına rağmen, bu işi yapmadığına yemin eden kadının yanında yer alıyor Allah.Demek ki bu kuran, bu din erkek sultasında değil, tam tersine eşit ve kadının daha cok korunmasına daha sıcak yaklaşıyor. Ornekler vermeye devam edelim acaba kuran kadın ve erkeğe farklı davranıp erkeğin yanında mı yer alıyor, yoksa bazen tam tersine yukarıda gorduğumuz gibi daha fazla kadınımı kolluyor.

(Nisa sur. 15: Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı icinizden dort tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, olum canlarını alıncaya ya da Allah kendileri icin bir yol acıncaya kadar evlerde tutun.(dışarı cıkarmayın)

Ayete baktığınızda kadınların eş cinsellik yapmaları halinde once dort şahit getirilmesi koşulunu koyuyor Allah. Daha sonrada bu kanıtlanmışsa bu işten vazgecene, Allah doğruya yoneltene kadar evlerin dışına cıkarmayın diyor. Şimdide bu işi yapan yani eş cinselliği erkek yaparsa nasıl davranılmasını istiyor onu gorelim.

(Nisa sur. 16: Eşcinselliği icinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tovbe eder, durumlarını duzeltirlerse onlara eziyetten vazgecin. Allah TevvÂb'dır, tovbeleri cok kabul eder; Rahîm'dir, merhametine sınır yoktur.)

Bakar mısınız yaradan her iki cins aynı sucu işlemesine rağmen, kadına evde doğru yolu bulana kadar alıkoyma cezası veriyor, erkeğe ise ceza olarak vazgecene kadar eziyet edilesi emrini veriyor. İşte Rabbin kadını bu halde bile nasıl koruyup kolladığının ve acıkca kadının tarafında olduğunun delilidir. Şimdide acık fuhuş yapan erkek ve kadına bakın nasıl aynı cezayı verilmesini emrediyor hic ayrım yapmadan.

(Nur sur.2: Zina eden kadınla zina eden erkek... Yuz vuruş vurun her birinin ciltlerine... Allah'a ve Âhiret gunune inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Muminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.)

Şimdide size Yaratanın kadınlarımıza nasıl onem ve oncelik verdiğini, sesini işittiğini gosteren bir başka ayeti ornek vermek istiyorum. Peygamberimiz doneminde ailede gecen bir olayın neticesinde kadının şikÂyetine derhal cevap veren Rabbim, bakın nasıl ayetini indirmiş hemen. Ama once ayetin indirilme sebebini kısaca anlatalım. Bir kadın peygamberimize şikÂyete geliyor ve şunu soyluyor? Ben kocamı cok seviyorum ama kocam bana artık seni anamın sırtı gibi gormeye başladım diyor, ama ben bunu kabul edemiyorum ve eşim bana bunu one surerek boşanmak istiyor diye şikÂyete geliyor. O devrin geleneklerinde olan ve kabul goren bir boşanma sebebi olarak, erkekler genelde bunu gosterirler ve boşanırlarmış. Yani erkeğin artık seni anamın sırtı gibi goruyorum seninle yatamam anlamında imiş. (Bu kelimenin Arapca anlamı ve kuran da gecen kelimesi ZIHAR ETMEK) Peygamberimize bu şikÂyetini anlatan kadın ondan bir karar vermesini istemiş. Ama o gune kadar bu konuda herhangi bir ayet inmediğinden de peygamberimiz karar verememiş ve geleneklerin uygulanacağını soylemiş. Tabii ki bu durumda uzulen kadının feryadını ve duasını o Yuceler yucesi rabbim duymuş, bakın nasıl bir ayet indirerek kadının tarafını tutan ve bu bahaneyi artık kaldıran ayetini indirmiş.

(Mucadile sur.1: Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikÂyette bulunan kadının sozunu işitmiştir. Allah, ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Cunku Allah en iyi işiten, en iyi gorendir.

Mucadile sur.2: İcinizden, kadınlarına zıhar edenlerin, o kadınlar anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Boyleleri, kabul edilemez bir soz ve boş bir lakırdı sarf ediyorlar. Bununla birlikte Allah, gercekten cok affedici, cok bağışlayıcıdır)

Yukarıdaki ayetler Rabbin her zaman kadının yanında olduğunun acık delilleridir. Onları bırakın ikinci sınıf gormeyi, her zaman kolları altına alarak, onlardan yana olduğunu apacık ayetlerinde gostermiştir. Fakat bizler gozlerimizi kapamış bir mechule yol aldığımızdan, bu gercekleri ne yazık ki goremiyoruz.

Bu ayetleri boşuna orneklerle vermiyor Rabbim, hepsinden bir ibret ve dersler alınsın istiyor. Şimdide bir başka orneğe bakalım, acaba Yaradan kadının namus konusunda dikkatini cekiyor da erkeğin kini cekmiyor mu dersiniz? Cunku her nedense biz erkekler kendimizden bahsetmeyip sucu kadınlara atarız. Bakalım Allah nasıl ikaz ediyor.

(Nur sur.30: Mumin erkeklere soyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar….Nur sur. 31: Mumin kadınlara da soyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar.)

Demek ki oyle yağma yok, her iki cinste kendisini haramdan sakınacak. Yaradan asla bahsetmemesine rağmen biz erkekler kadının sacını namahrem kılarak, onun kıyafetini Allah kesinlikle tarif etmediği halde, ellerine bile yazın eldiven giydirerek Allah emridir diyenler, bir gun elbette Rabbim e hesap verecektir. Ama her ne hikmetse erkeğin kıyafet serbestliği cok daha rahat ve ozgur, buda duşunen insan icin bir ibrettir.

Şimdide son olarak bir ayeti hatırlatmak istiyorum bu ayette bile kadının yanında yer alan Allah, onu nasıl koruma ve bakım altına almıştır ayette cok acık anlaşılıyor. Ama bu ayeti de kendilerine benzetip erkeğin kadın uzerinde hÂkimiyet kuran, onun emrinde bir insanmış gibi gosteren sozlerle anlatmışlardır. HÂlbuki yukarıda onlarca ayette bunun boyle olmadığını, eşit olduklarını acıkca ayetlerde soylenmesine rağmen bunları soylemişlerdir. Şimdide ayete bakalım.

(Nisa sur.34: Erkekler; kadınları gozetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından ustun kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara once oğut verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden cıkarın/bulundukları yerden başka yere gonderin! Bunun uzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah cok yucedir, sınırsızca buyuktur.)

Ayet cok acıkca kadının geciminden ve korunup kollanmasından erkeği sorumlu tutmaktadır. Devamında bunu da acıklıyor. Cunku Rabbim kadını erkeğe gore daha nazik, kibar ince ve narin yaratarak ozenle bezemiştir. Onun bazı işleri yapamayacağı ağır gelebileceğini ve bu eşsiz ciceğin korunup kollanması, doyurulup giyinmesi icin ihtiyaclarının erkekler tarafından karşılanması kolaylığını sağlamıştır. Yani guc bakımından erkeği kadından daha guclu olarak yarattığını soyluyor. Elbette bu kadın calışıp kazanamaz anlamında değil, tam tersine boyle bir yasak asla getirmeden orada bile kolaylıklar sağlayıp, kadından yana tavır sergilemiştir rabbim. Erkeklerin mallarından kadınlar icin harcanması gerektiğini belirtiyor. Ayetin devamında verdiği acıklama yukarıda verdiğimiz diğer ayetleri bakın nasılda destekliyor ve yine kadından yana tavır sergiliyor.

(Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara once oğut verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın…)


Yukarıda Rabbim in kuran da bizlere, kadınlarımıza bakış acısını anlatmaya calıştım. Hata ve eksiklerimden dolayı Yaratan bağışlasın beni. Birilerinin soylediği gibi kadın ikinci sınıf bir insan değil, tam tersine Rabbin huzurunda anlayana, birinci sınıf insan muamelesi yapıyor ve onun tarafını tutuyor. Bunları anlamak zor değil yeter ki kuranı anlayarak bircok kez okuyalım. O zaman bize anlatılanların nasıl hurafe, dedikodu ve sanıdan oteye gitmediğini goreceksiniz. Rahman yardımcımız olsun. Cunku gunumuzde kuran tozlu raflara mahkûm edilerek, siz kuranı anlayamazsınız sozleriyle ona başvurmak yerine, bizi ciltlerce dolusu velilerin kitaplarına mahkûm ediyorlar. Şu ayeti hic unutamıyorum, bakın mahşer gunu peygamberimiz rabbim e nasıl seslenecekmiş, bunu bile Allah bizlere hatırlatıyor ama duyan, ders alan, aklını zerre kadar calıştıran o kadar az ki.

(Furkan Suresi 30 ayet; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular. )

Evet, şanı yuce asil peygamberim cok doğru, ne yazık ki sen sağlığında sizlere kuran yeter diyerek asla hicbir hadis, soz yazdırmadığın halde, bizler kuranı anlayamayız diyerek asla kuranda olmayan sozleri, senin sozlerin diye uyduranlara inandık ve kuranı anlayamazsınız bu kitabı herkes anlayamaz diyenlere inanıp, onu okumak ve ibret almak yerine, bircok velinin ardına duştuk, onların kitaplarını okuyoruz. Allah karşınızda okunan kuran sizlere yetmiyor mu diye acıkca soylemesine rağmen, onu dinlemedik kuranda her şey yoktur o ozet bilgiyi icerir diyenlere inandık. Ne olur bağışla bizleri Rabbim. Ne olur affet bizleri ve gozlerimizdeki perdeyi, gonullerimizdeki ve kulaklarımızdaki muhuru kaldır ki, kuran gerceklerini artık gorelim. Yoksa oyle bir bataklığın icine surukleniyoruz ki bir daha cıkış asla mumkun olmayacak, ne olur affet ve yardım et bizlere. Sen affedicisin bağışlayıcısın.

SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________