Kur’an oyle bir kitap ki ona nasıl yaklaşırsanız size niyetiniz nispetince cevaplar verir. Okuduğumuz okul donemlerini hatırlayınız, aynı kitabı okumamıza rağmen herkes farklı notlar alırdı. Peki, bu farklı notlar alışımız acaba yalnız akıl kapasitemizle mi ilgiliydi dersiniz? Elbette hayır. Kimi arkadaşların ders calışma niyeti dahi olmadan, zorla ders calıştığını cok iyi bilirim. Daha acıkcası gonulsuz baktığımız her kitap, ya da herhangi bir işten tam verim almamız, ondan gereği gibi faydalanmamızda mumkun olmayacaktır. İşte kur’ana gonulsuz bakan, rabbin ne anlatmak istediğini anlamak yerine, eksikler hatalar arayan bir zihniyetle bakan bir arkadaşımızın orneğini sizlere anlatmak istiyorum.
Bir arkadaşımız kur’an da Allahın izni olmadıkca kimse iman edemez diyor. Madem Allah izin vermiyor benim iman etmemde mumkun olamaz demiş. Bu durumda bende hicbir şeyden sorumlu olamam şeklinde bir yaklaşımla, kur’anın bu sozunu kendince yorumlayıp, yanlışına delil aradığını ve ayetleri kucumser şekilde anlama yoluna gittiğini uzulerek gordum. Gercekten uzuldum ve arkadaşımızın bu ayeti gundeme getirmesiyle, rabbimin bu sozuyle ne anlatmak istiyor, Rabbin yardımıyla onu anladığım kadarıyla kendisine anlattım, fakat bunu sizlerle de paylaşmak istiyorum ve sizleri de bu konuda duşunmeye davet ediyorum. Bu ve buna benzer hatalar bazen ne yazık ki kotu niyetle değil, iyi niyetle beşerin sozlerine delil arama cabalarıyla, ayetlerin anlamları saptırılmaktadır. Cunku her insan kendi duşuncelerinden ve aklıyla iman edip etmediğinden sorumlu olacaktır.
Once kur'an iman sozunden ne anlatmaya calışıyor, iman edenler icin neler hazırlanmış, odulleri nedir bunu cok iyi bilirsek, gercekten herkesin iman ettim demesiyle iman etmiş olmasının mumkun olmayacağını, zaten gercek iman edenlerde, bu tur insanları aralarında gormek istemeyeceğini bilir.
İman etmek Allaha itaat etmek demektir. Onun buyruğuna girip, ona kayıtsız şartsız teslim olmaktır. İslam sozcuğunun de anlamı budur zaten. Onun istediği yolu takip edip, aklını kullanıp hurafelerden uzak yaşayan rehberini, kitabını yanından eksik etmeyip, ona her anında danışan, insan gibi yaşamaktır kısacası. Şimdide gelelim bahsettiğimiz Yunus suresi 100. ayete, once yazalım daha sonra, Allahın izniyle anlamaya calışalım.
Yunus 100: Allah'ın izni olmadıkca hicbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar uzerine bırakır.
Yukarıdaki ayet biraz aklını kullanana inanılmaz bir ışık tutuyor, yeter ki doğru pencereden bakalım. Deniz manzarası on camdan gorunuyorsa, denizi seyretmek icin inat edip arka pencereye bakarsanız, denizin guzelliklerini gorebilir misiniz? Belki denizin dalgalarının sesini duyabilirsiniz, ama o ses size yeterli gelip, nefsinizi ve benliğinizi tatmin etmeyecektir. Her zaman kafanızda soru işaretleri kalacak ve şupheli yaklaşacaksınız konuya. Daha acıkcası gerceklerle yuzleşme imkÂnı bulamayacaksınız.
Şimdide ayeti anlamaya calışalım. Allah bakın ne diyordu?
(Allah'ın izni olmadıkca hicbir benlik iman edemez.)
Bizler bu sozden ne anlamalıyız? Once hatırlayalım Allah bizleri yaratmadan once bir soz aldığından bahseder kur’an da. Ona iman edeceğimizi, onun yuceliğinin karşısında saygıyla eğileceğimizin sozu. Verdiğimiz bu sozu hatırlamamız icinde, yaşarken fıtratımıza koyduğu iman etme, yaratıcıyı hatırlama duygusunu da hatırlayalım. İşte imtihanında ozu burada yatmıyor mu zaten? Hatta bunu hatırlamak istemeyenler icinde, gonderdiği peygamberler ve kitapları duşunelim. Demek ki Rabbim bizlerin, huzuruna gittiğimizde hesap verebilmemiz icin, iman eden bir kulu olmamız adına cırpınıyor adeta. Tum bu uğraşlardan sonra kulu iman etmek istediğinde, acaba Allah imanını kabul etmemesi mumkun mu? Eğer boyle bir duşuncede olsaydı, Kitapları ve resulleri gondermez, aklını kullanan doğruyu bulsun der, bizleri başıboş bırakırdı isteseydi. Kur’anı bir kez okuyan Rabbin bunun tam tersini yapmaya calıştığını, bizlerin iman eden doğru ve aklını kullanan bir insan olmamız icin, nasıl cabaladığını hemen anlayacaktır.
Peki, o zaman Allahın izin vermesi zorluğu nereden cıkıyor? Demek ki bir sorun var burada. Allah demek ki iman konusunda bir sınır, bir kıstas koymuş ki, bu sınırda olan ya da başka bir konumda olan var demek ki. Gelin şimdide onu anlamaya calışalım, bunlar kimler olabilir.
Yunus 51: O azap başınıza patladıktan sonra mı iman ettiniz! Şimdi mi? Hani onu aceleden isteyip duruyordunuz.
Sad 28: Yoksa biz, iman edip hakka ve barışa yonelik işler yapanları, yeryuzunde fesat cıkaranlarla aynı mı tutacağız? Yoksa takva sahiplerini, arsız sapıklar gibi mi yapacağız.
Yukarıdaki ayetleri okuduğunuz zaman sanırım hemen anladınız. Evet, oyle yağma yok. Sen Yuce Rabbimin zamanında bizleri iman etmesi icin uğraş verdiğinde, kitaplar resuller gonderdiğinde onu gormezden gel, ona inanma, daha sonra azabın belirtisi geldiğinde, hemen koş ben iman ettim de. Bu orneğin benzeri hayatımızda cok olur. Zorluğa duştuğumuzde ruhumuzun derinliğindeki Yaratıcı duygularımız şahlanır ve hemen Allah tan yardım isteriz, sorun gectiğinde ise hemen unutuveririz. Demek ki iman etmeninde bir yolu yordamı ve uslubu varmış.
Sad 28. ayette ise Rabbim, iman edip hayırda yarışanlarla, yeryuzunde fesat cıkaranları bir tutmamız mumkun değildir diyor. Cunku onları bir tutmamız, onları beraber aynı yerde bulundurmamız, iman edenlere de bir saygısızlık, adaletsizliktir diyor. Onları bir arada tutmamız iman edenleri de yoldan cıkarır diye, ne kadar guzel izah ediyor. Bakın aklını kullanana her şey ne kadar guzel izah ediliyor. Yeter ki rehbere danışmasını bilesin, tabi niyetin cok onemli.
Şimdide Yunus suresi 100 ayetin sonundaki cumleye bakalım. Cunku ondan bahsetmedik.
(Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar uzerine bırakır.)
İşte uzerinde cok duşunmemiz gereken cumlede burası bana gore. Rabbim kur’an da en cok uzerinde durduğu ve ayetlerin sonunda her zaman bizleri uyarıp, aklınızı kullanın sozcuğudur. Peki, nerede kullanabiliriz bu aklı? Tabiî ki her yerde, cevremize baktığımızda, gokyuzune baktığımızda, bir boceği, sineği incelediğimizde her yerde aklını kullanan, Allah ı gorecektir de ondan, duşunun aklınızı kullanın diyor. Allah yalnız tabiata bakarak değil, gonderdiği apacık Kur’anın da tum gercekleri kelimelerle de anlatmıştır bizlere. Elbette gonul gozu ile bakmayan, gormeyen gozleriyle baktığında, farkına bile varamayacaktır.
Bizler Dunyaya geldiğimizde tertemiz gunahsız doğarız. Daha sonra ozgur irademizle gelişir tum olaylar. Yani hicbirimiz doğuştan inancsız değil, tam tersine iman eden olarak doğarız. Bakın Allah burada bu duşunceyi onaylıyor.
Yunus 33: Bu, budur! Rabbinin yoldan cıkanlar hakkındaki, "Onlar iman etmezler!" sozu gercekleşmiştir.
Demek ki her insan doğuşta zaten iman etmiş doğar, fakat ayette de soylediği gibi kimisi nefsine yenilmesi, şeytanın vesveseyle yoldan cıkarlar, yani iman edenler arasından uzaklaşırlar diyor Rabbim. Daha sonrada tekrar iman etmezler diyor. Bakın yine bu ayete benzer bir ayet daha hatırlatmak istiyorum.
Enam 82: İman edenler ve imanlarını zulumle karıştırmayanlar, işte guvenlik onlar icindir ve onlar hidayete ermişlerdir.
Bu ayetten de cok acık anlaşılıyor ki, ben iman ettim demekle iş bitmiyor. Onemli olan imanımızı korumasını bilmektir. Guvende olanlarında, imanını koruyanlar olacağını soyluyor Yaratan. Yoksa iman etmek isteyeni nicin kabul etmesin, o bizim yaratıcımız, ilahımız değil mi? Şimdi vereceğim ornek ise sanırım bahsettiğimiz Yunus suresi 100. ayetteki Allah izin vermediği surece kimse iman edemez sozunun tam cevabını veriyor.
Tevbe 66: Ozur beyan etmeyin; imanınızdan sona kufre saptınız. İcinizden bir grubu affetsek bile diğer bir grubu, gunaha batmış kişiler oldukları icin azaba uğratacağız.
Binlerce şukurler olsun Rabbim e, bakın Rahman ne diyor? İmanınızdan sonra kufre saptınız. Demek ki daha once bana inanıyordunuz, fakat iyice yoldan cıkmıştınız. Sizlere yeni elcimi, kitabımı gonderdikten sonra, benin gonderdiklerimi inkÂr edip, nefsinizin esiri oldunuz, kufre saptınız. İcinizden bir kısmı işin farkına vardı af diledi, onları affetsem bile, gunaha batmış kişiler oldukları icin diğerlerini cezalandıracağım diyor. İşte burada anlatılmak istenilen cok onemli. Allah ın affetmek istemediği kişiler yolun sonuna geldiğinde, Allah ı hatırlayıp ona iman ettiğini soylemelerinin hicbir onemi yoktur, asla onları affetmem diyor. Demek ki Allahın iman etmelerine izin vermediği kişilerde bunlar olduğu anlaşılıyor. Zora gelince iman et, yok oyle yağma. Bunu yapmamasının nedeni de, onun yuce adaletinin apacık gostergesidir. Doğru yolda gidenle, zorda kaldığında inandım diyen aynı olur mu?
Bakın Yuce Rabbim kullarına karşı nasıl merhametli, şefkatli olduğunu soyluyor. Bu sozleri soyleyen yaratıcı, normal koşullarda iman etmek istediği halde, kulunu iman etmesine izin vermez mi? İşte ayetleri tersinden anlamak isteyen, rabbin hışmına uğrayan bir insan, elbette gercek anlamlarını fark edemez. Daha acıkcası her insan kur’an dan, gonlunde gecenler nispetinde nasiplenir.
Bakara 143: ….. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.
Yazdıklarım ve verdiğim tum orneklerin sonunda sizlere birde ben bir ornekle konuyu ozetlemek istiyorum. Size sorsam ve desem ki; cevrenizde adaletsizlikle cevresine hukmeden cok zengin, parasını kendi cıkarları icin kullanıp, sizi gerektiğinde sefil ve rezil bırakmaktan kacınmayan, fakat işine geldiğinde dinden imandan bahsedip, akla gelmeyen rezilliklerin başında gelen, sizinde canınızı insafsızca yakmış bir insan olduğunu duşunelim. Bakın bu insan Allaha inandığını dahi soyluyor, bırakın hic inanmayanları. Bu insan ile aynı mekÂnı, Allahın vaat etiği aynı cenneti, paylaşmak ister misiniz? Elbette istemezsiniz, Allahın adaleti de zaten o kadar yuce ki. İman edip hayırda ve varışta yarışanlar ile, kendi menfaati icin calışıp adaletsiz olanlarla, iman etmeyip inkÂrcıları, asla bir tutmam ve onların son anda pişmanlıklarını da asla kabul etmem diyor. Demek ki son anda iman ettim demekle kurtuluş yok. Cunku zamanında gercekleri gormeyip iman etmeyeni, başı sıkıştığında iman etmesini kabul etmem demesi kadar adaletli bir şey olabilir mi? Şukurler olsun Rabbime.
Bazı siteler kendisi gibi duşunmeyen, inanmayan fikirlere asla tahammul dahi etmiyor. İşte bu zihniyette olan insanlar, kendi inanclarından emin olmayanlardır. Rabbin apacık gercekleri, ayetleri ile yuzleştiklerinde, kendi inanclarının kur’ana uymadığını gormeleri bile, onları kendilerine getirmiyor. Cunku gozlerde perde, gonullerde muhur var. Başkasının fikirlerine tahammul edemeyenler, kendi inanclarından emin olmayanlardır. Bunda ısrar edip Kur’anın nuru ile nurlanmayanların sonunu Rabbim, hesap gunu yuzleri kapkara olacaklardır diyor.
Bu yazımı yazmama neden olan arkadaşımız belki şimdilik inanc konusuna biraz uzak diyebilirim, fakat daha sonra hepimizden da ha dindar, takvaca daha ustun olmayacağını soyleyebilir miyiz? İşte bizlere duşen saygı cercevesinde, akıl ve mantığımız ile kur’anı acık yureklilikle konuşabilmemizdir. Din hic kimsenin tek elinde değildir. Hic kimsede karşısındaki bir insana, kendisi gibi duşunmediği icin ithamda bulunamaz. Mulkun sahibi rabbimdir, gonderdiği rehber ve imtihan edeceği kitapta onumuzde apacık duruyor. Onun onayından gecmediği halde bu sozler Allah katındandır diyenlerin HARAMI TIKA BASA YEDİKLERİNİ Rahman soyluyor, bunun bilincinde olarak İslam ı yaşayalım, yoksa geri donuşu olmayan yola girdiğimizde oyle bir pişman oluruz ki, bizleri artık kimse kurtaramaz.
Peygamberimizi duşunun bu dini tebliğ etmek icin acaba nasıl davranmıştır topluma? İnsanları inancından, sozlerinden dolayı karşısından kovup onları kucumseyerek, saygısızca sozler soylemiş midir? Elbette hayır, tam tersine, peygamberimize Rabbim ne diyordu? Sen onlara guzel bir şekilde davranmasaydın, seni dinlemezlerdi demiyor mu? İşte kur’an dan nasiplenenlerle, peygamberimizin gercek sunnetinden haberdar olanlar, her zaman sakindirler, her fikri dinler hicbir fikirden korkmazlar, cunku elinde Rabbin guneşi vardır, boyle insanlar Kur’anı ve İslam ı anlatmak icin en guzel yontemi kullanırlar. Hic kimseden korkmadan mertce, mucadele eder ve peygamberimizden sonra her Musluman’ın gorevi olan, kur’anı anlatmak ve tanıtmak gorevini ustlenirler.
Dilerim Rabbimden bizler, kur’anın rehberliğinden, nurundan, guneşinden en guzel istifade eden kulları oluruz. Yine dilerim, cumlemiz peygamberimizin gercek sunnetinden ayrılmayan kulları arasında oluruz. SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________
Yunus suresİ 100. Ayetten ne anlamalıyız?
Dini Sohbetler0 Mesaj
●68 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Yunus suresİ 100. Ayetten ne anlamalıyız?
-
12-09-2019, 10:45:18