Bugun sizlerle konuşmak ve uzerinde birlikte duşunmeye davet etmek istediğim konu, Rabbimin elcisine nasıl bir gorev verdiği, bu gorevin tanımı, yetki ve sorumluluklar konusunda olacaktır. Once Rabbim elcisine kur’anı daha rahat tebliğ edebilmesi, sozlerinin dinlenmesi icin Bakın elcisine kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.


Aliimran 32: Şunu da soyle: “Allah’a ve resule itaat edin.”Eğer yuz cevirirlerse, Allah kufre sapanları sevmez.

Aliimran 132: Allah’a ve resule itaat edin ki, merhamet gorebilesiniz.

Haşr 7….. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hic kuşkusuz, Allah'ın azabı cok şiddetlidir.


Yukarıdaki ayetlere benzer onlarca ayet vardır ki Rabbim elcisine kesin itaati emreder. Eğer benim doğru bir kulum olmak ve cennetime gitmek istiyorsanız, onun sozlerine uyun diyerek, kullarını elcisine itaat etmesi konusunda uyarır. Bakın bu sozuyle Rabbim neyi kast eder?

Nisa 170: Ey insanlar! Resul size Rabbinizden gerceği getirdi, şu halde kendi iyiliğinize olarak ona iman edin. Eğer inkÂr ederseniz, goklerde ve yerde ne varsa şuphesiz hepsi Allah'ındır. Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir.

Bakın ayet ne guzel acıklıyor ve Ey iman edenler diyor, resulunuz size benim gonderdiğim gercekleri, yani kur’anı getirdi. Demek ki peygamberimizin bizlere vereceği kur’an mış ki, Rabbim resulunuz size ne verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa onu yapmayın diyor. Cunku emri veren, yasak getiren bizzat Rahmanın kendisi olduğu cok acık ayetten anlaşılıyor.

Tum bu emirlerden sonra, şimdide kur’ana tekrar bakalım, acaba Rabbim nasıl bir gorev vermiş elcisine? Daha acıkcası elcisinin gorev tanımını nasıl yapıyor. Bunu oğrendikten sonra işimiz daha kolay olacak. Cunku gorevi veren Rabbim, elbette yetki ve sorumluluklarını da O tespit edecektir. Eğer Rabbin vermediği bir yetkiyi bizler vermeye kalkarsak, cok buyuk bir gunah işlemiş, RABBİME YALAN BİR SOZ İSNAT ETMİŞ OLURUZ. Bunu yapanların, hesap gunu yuzlerine bile bakmayacağım, onların yuzleri kapkara olacaktır diyor Rahman.

.
Ahkaf 9: De ki: 'Ben elcilerden bir turedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vah yedilmekte olana uyuyorum ve ben, apacık bir uyarıcıdan başkası değilim.


Ankebut 18: Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden once bir takım milletler de yalanlamışlardı. Peygamberin gorevi ise acık bir tebliğden ibarettir.


Ahzap 45–46: Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir mujdeleyici ve bir uyarıcı olarak gonderdik. Allah'ın izniyle, bir davetci ve nûr sacan bir kandil olarak (gonderdik).


Neml 92: 'Ve Kur'an'ı okumakla da (emrolundum). Artık kim hidayete gelirse, kendi nefsi icin hidayete gelmiştir; kim sapacak olursa, de ki: 'Ben yalnızca uyarıcılardanım.

Nur 54: De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yuz cevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yuklenen (tebliğ gorevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yuklenen (gorevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e duşen, sadece acık-secik duyurmaktır.


Araf 188: De ki: 'Allah'ın dilemesi dışında kendim icin yarardan ve zarardan (hic bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kotuluk dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk icin, bir uyarıcı ve bir mujde vericiden başkası değilim.


Enam 48: Biz, peygamberleri ancak mujdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gondeririz. Kim iman eder ve kendini duzeltirse onlara korku yoktur. Onlar uzuntu de cekmeyecekler.


Gaşiye 21: Artık sen, oğut verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir oğut verici-bir hatırlatıcısın.


Kehf 56: Biz resulleri, sadece mujdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gondeririz. KÂfir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak icin batıl yolla mucadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır.


Rabbim cok acık ve net gorev verdiği elcisinin gorev tanımını yapmış. Lutfen dikkatle tekrar okuyunuz, bu gorevin icinde, kur’anın vermediği hukumleri de elcisi verir, helal haram koyma yetkisi de vardır, benim hukum verdiğim gibi, hukum koyma yetkisini de veriyorum turunden tek bir gorevi var mı, boyle bir yetkiyi Rabbim vermiş mi? Buraya kadar iki konuyu gorduk, birincisi Rabbim kesinlikle elcisine uyulmasını ve o ne verdiyse alınmasını, neyi yasakladıysa ona uyulmasını emretmişti. Daha sonrada peygamberimizin gorev ve yetkisini anlatan ayetleri gormuştuk.
Sırası gelmişken hemen duşunelim, Allah elcisinin neyi verdiyse alınmasını, neleri yasakladıysa ondan sakınılmasını emrediyorsa, bu durumda Allah elcisi topluma neyi verip neyi yasaklar? Elbette tebliğ gorevi aldığı kur’anın emirlerini ve onun helal dediklerini ve onun haram deyip uzaklaşmamızı istediği konulardır tumu, bunun dışında nasıl olurda başka helal haram koyma yetkisini bu sozlerden cıkarırız? Hatırlayınız benim sozlerimin dışında ilaveler yapsaydı, onun canını alırdık demiyor muydu? Rabbim hem kur’anın ipine sarılın, sizleri kur’an dan sorumlu tutuyorum diyecek, hem de daha sonra kur’anın dışından helal haram koyma, kur’anın vermediği hukumleri verme yetkisini, elcisine verecek oylemi dostlar? Bunu soylediğimizde bakın kur’an ayetleri arasında celişki yaratıyoruz. Bunun cezasının cok cetin olacağını unutmayalım. Bunu soylediğimizde yuzlerce ayetin ustunu ortmuş ve hukmune iman etmemiş olacağımızın bilincin de olmalıyız. İşin daha da kotusu Rabbimin vermediği bir yetkiyi bizler vermeye calışarak, Rabbim e şirk koştuğumuzu da hatırlayalım.


Şimdide acaba Rabbim bu gorevi elcisine verirken, bizzat kendisine nasıl bir tembihte bulunmuş ve gorev esnasında nasıl hareket etmesini istemiş, onu anlamaya calışalım. Cunku Rabbim elcisine bir gorev verdiyse, sınırlarını da belirlemiş olmalı, kendisine bizzat bazı tembihler, ikazlar yapmış olmalı, şimdide onları araştıralım.


Maide 67: Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik gorevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, kufre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.


Zuhruf 43: Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hic kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol uzerindesin.


Hakka 44; Eğer bazı lafları bizim sozlerimiz diye ortaya surseydi, 45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46 Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.



Yukarıdaki ayetlere dikkat ederseniz, peygamberimize hitaben yapıyor ve bakın neler soyluyor. (Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik gorevini yerine getirmemiş olursun.) Demek ki asıl gorevi Rabbin indirdiği kur’anı tebliğ etmek, insanlığa bunları anlatmak olduğu cok acık. Daha sonrada cok acık bir tembihte bulunuyor. (Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl.) Demek ki sarılacağı, dayanacağı kitap yalnız kur’an. Şimdide elcisini bakın nasıl acıkca tehdit ediyor ve ne soyluyor? ( Bazı lafları bizim sozumuz yani Allah sozdur diye ortaya surseydi onun canını alırdık.) diyor. Sanırım her şey cok acık. Bu kadar acık bir tembih alan elci, Rabbin emretmediği bir konuda hukumler verir mi? Zaten verilen hukumlerde kur’an da apacık var.


Değerli kardeşlerim, bakın Rabbim elcisine uyulmasını kesinlikle emrediyor, ama kendisine de cok onemli uyarılarda bulunuyor. Tam bu esnada duşunelim, Rabbim din ve iman adına yardım istenecek veliniz yalnız benim dedikten sonra, dikkat edin beşer olarak bir tek peygamberimize guvenilmesini istiyor ve başka isimden asla zikretmiyor kur’anda. Peki, neden olabilir? İşte burası cok onemli. Gelin şimdide onu anlamaya calışalım.

Kur’ana baktığımızda bazı ayetlerde neredeyse peygamberimizin yanlışa meyledeceğini, fakat Yuce Rabbimin duruma mudahale ederek, onu doğruya yonlendirildiğinden ornekler verir. Peki, nicin bu ornekleri verir ve bu olayları anlatır Rabbim bizlere kur’an da? Elbette hicbirisi boşuna değildir, bizlere cok onemli mesajları vardır. Tum bu ayetlerle Rabbim şunu anlatıyor bizlere. Ben elcimi yalnız bırakmadım, benim kontrolumdedir. O benim yonetimimde asla yanlış yapmaz, onun icin onun sozlerine kesinlikle uyunuz, onun soyledikleri benim sizlere gonderdiğim kur’andır diyor. Cunku o sizleri kur’an ile uyaracaktır, diye bizlere kesin garanti veriyor. Bakın bahsettiğimiz ayetlerden, birkac ornek verelim.


İsra 73: Onlar neredeyse, sana vah yettiğimizden başkasını bize karşı duzup uydurman icin seni fitneye duşureceklerdi; o zaman seni dost edineceklerdi.
74. Eğer biz seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, onlara az bir şey (de olsa) eğilim gosterecektin.


Buradan da anlıyoruz ki Rabbim işi garantiye almış, elcisinin yalnız kur’an ile hukmetmesi icin kontrol altında tutuyor. Rabbin kontrolundeki elcisi icinde kullarına bakın ne diyor?

Ahzap 21: Yemin olsun, Allah resulunde sizin icin, Allah'ı ve Âhiret gununu arzu edenlerle Allah'ı cok ananlara guzel bir ornek vardır.

Peki, rabbim bu ornek olarak sunduğu elcisinin, nesini ornek almamızı istiyor olabilir? Elbette yaşamı, davranışları, kur’anı hayatına gecirmesindeki orneklik, adalet anlayışı hepsi peygamberimizde toplanmış ki, sizler icin en guzel ornek benim resulumdur diyor. Buraya kadar Rabbin acıkca verdiği gorev, yetki ve elcisine yaptığı goreviyle ilgili tembihleri, ikazları gorduk. Dikkat ederseniz bu gorevleri arasında Rahmanın hukum verdiği gibi, anayasa konumunda hukum getirme yetkisi yok. Rabbin verdiği anayasa hukumlerinden yola cıkarak, hukum verme, karar verme yetkisi var. Zaten bakın hukum verme konusunda cok net hukmunu veriyor ve neler soyluyor bizlere?

Kehf 26:…. O hicbir kimseyi hukmunde ortak kabul etmez.

Enam 57: De ki: Şuphesiz ben Rabbimden gelen apacık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu yalanladınız. Cabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir. Hukum ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hukum verenlerin en hayırlısıdır.

Tur 48: Artık, Rabbinin hukmune sabret; cunku gercekten sen, gozlerimizin onundesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.

Yunus 109: Sana vahyolunana uy ve Allah hukmunu verinceye kadar sabret. O, hukum verenlerin en iyisidir.


Bakın bu ayetlerden de acıkca anlaşılıyor ki, hukum verme konusu yalnız Rabbim e aitmiş. Hic kimseyi hukmune ortak etmeyeceğini, hukmu verecek yalnız kendisinin olduğu ve herhangi bir konuda Allah hukum verinceye kadar sabırla bekle, yalnız sana vah yettiğimize uy diyor Rabbim. Buna benzer cok ayet vardır, Allah elcisine bu konuda hukmu ben vereceğim diyor ve hukmunu indiriyor. Hatırlayınız peygamberimize bazı konularda hukum sorduklarında, Rabbim ayet indirip o konuda hukmu ben vereceğim diye bircok ornek ayetlerde mevcuttur kur’an da. Sizce ayetler cok acık değil mi?


Şimdi de şoyle duşunelim. Peki, peygamberimizin gorevi yalnız tebliğ etmek miydi? Elbette hayır, eğer oyle olsaydı onca savaşlar yapılmazdı. Demek ki bu iş bu kadar kolay değil. Toplumu Rabbimden gelen yeni bir kitaba alıştırmak, onlara yeni gelen ayetlerin nedenlerini, sebeplerini anlatmak ve en zoru onları ikna etmek, sanırım o kadar kolay olmasa gerek. Cunku kur’an da oyle ayetler var ki, daha once gelen kitaplarda hukmu kaldırılıp, yerine yenileri gelmiş, bu durumda ehli kitabı ikna etmek cok zor olsa gerek. Alıştıklarından vazgecmek kolay değildir. İşte peygamberimiz o devrin uslanmaz, isyankÂr, fuhşun, sapıklığın kol gezdiği bir ortamda, Rabbin kitabını dinini tebliğ etmek, buyuk bir beceri, guc ve Rabbin verdiği hikmetin, ilmin sayesinde başarı ile gorevini yapmıştır.


Yine peygamberimizin yetki ve sorumluluğu konusunda, onunda helal ve haram koyma yetkisi olduğu soylenmektedir. Yukarıda verdiğimiz ayetlerde acıkca gorduğunuz gibi, bu konuda da hukum verme yetkisi yalnız Rabbimde olduğu, aşağıdaki ornek ayetlerden de anlaşılmaktadır. Bugun gunumuzde kur’anın acıkca haram olarak saydığı yiyecekler dışında, elimizde uzun bir liste vardır onları hatırlayalım. Hatta tek tırnaklı, cift tırnaklı hayvanlar ve bir suru detaylı liste. Acaba bunlar nereden dine girmiştir diye araştırdığımızda, hepsinin bugun gunumuzdeki elde bulunan Tevrat ta olduğunu goruyoruz. Hemen soralım kendimize, madem bizler kur’an dan sorumluyuz, kur’an dan hesaba cekileceğiz, bu liste ve inandığımız onlarca yenmesi haram hayvanlar nicin kur’an da yok? İşte icimize giren fitnelerin esas kaynağı cok acık anlaşılıyor.


Ayetleri hatırlatmadan once bir ornek vermek istiyorum. Kur’an da asla gecmeyen ama gunumuz deki Tevrat ta yazan, recim (taşlayarak oldurme) olayını lutfen hatırlayalım. Bu konuyu cok iyi duşunmeye davet ediyorum sizleri. Yahudiler cok dindar gorunurler dışardan baktığınızda. Kendi inandıkları kutsal kitap ta yazan, fuhuş yapanın recim edileceği ayetini siz hic Yahudilerde uygulandığını gordunuz ya da duydunuz mu? Onlar uygulamıyor ama Kur’an da olmadığı halde, nasıl olurda biz Muslumanların bir kısmında uygulanıyor ve hatta aslında recim de kur’an da vardır, ama kur’ana gecmemiş deme cesaretini bile gostermiyor muyuz? İşte bizlerin icine kimler ne fitne sokmuş, ama kendileri karşıdan bizleri seyrediyorlar, sanırım iclerinden kıs kıs halimize guluyorlardır.

Gelelim helal haram konusunda tek yetkili kimmiş, onu anlayalım şimdi de Rabbin rehberinden.


Bakara 173: Allah size leşi, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Ama zorda kalanın, sınırı aşmadan, şuna-buna haksızlık ve tecavuze gitmeden yemesinde kendisi icin gunah yoktur. Allah cok affedici, cok merhametlidir.


Enam 119: Size ne oluyor da uzerine Allah'ın adı anılmış olanlardan yemiyorsunuz? Zorda kalışınız dışında uzerinize haram kıldığını bizzat kendisi size ayrıntılı olarak acıklamıştır. Bircokları ilimsiz bir bicimde kendi keyiflerine uyarak halkı şaşırtıyorlar. Hic kuşkusuz, seni Rabbin sınır tanımaz azgınları cok iyi bilmektedir.


Once bu iki ayeti anlamaya calışalım. Rabbim acıkca haram kıldığı şeyleri saymış. Peki, daha sonraki ayette ne demiş burası cok onemli. Demek ki bazı hayvanlar icin, onları Allahın adını anarak kestikleri halde, bunlarda haramdır onun icin biz yemeyiz diyenlerden bahsediyor Rabbim. Sizce bunlar neler olabilir? İşte burası cok onemli. Demek ki daha once Yahudi ve Hıristiyanlar hurafe inanclarına, kitaplarında Rabbim haram demediği, bugunde Tevrat ta gecen onca hayvana haram diye o zamanda inanıyorlar ki, bunlara rabbim kızıyor ve bakın ne soyluyor? Elcime zorda kalışınız dışında, haram dediklerimi size ayrıntılı olarak acıklamış ve tebliğ etmiştir. Nicin buna inanmayıp, ilimsiz mesnetsiz hurafe bilgilere dayanıp, kendi keyiflerince halkı şaşırtıyor ve kandırıyorsunuz diyor. Lutfen dikkat edelim elcim kendi kafasından soylemiyor, daha once size ayrıntılı acıklamıştır diyor yani sizlere benim ayetlerimi tebliğ etmiştir diye bizleri uyarıyor. Her şey ne kadar acık ve anlaşılır. Kur’an dan haram konusuna bakmaya devam edelim.

Maide 87:Ey iman edenler, Allah'ın sizin icin helal kıldığı guzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şuphesiz Allah, haddi aşanları sevmez.

Yunus 59. De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"


Nahl 116: Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Cunku Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şuphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

Enam 140: Cocuklarını hic bir bilgiye dayanmaksızın akılsızca oldurenler ile Allah'a karşı yalan yere iftira duzup Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette husrana uğramışlardır. Onlar, gercekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır.


Yukarıdaki Rabbin apacık ayetlerini şimdide anlamaya calışalım. Maide 87. ayette Allahın bizler icin haram kılmadığı guzel şeyleri haram kılmayın, haddi aşmayın diyor. Dikkat edin Rabbin haran demediği bir şeye haram demenin haddi aşmak olduğunu soyluyor. Zaten haddi aşanları da rabbimin sevmediğini belirtiyor. Sizce bu haddi bizler cok ama cokkkk aşmadık mı dersiniz? Daha dune kadar deniz urunlerinden, balığın haricinde cok faydalı insanlar icin vitamin kaynağı olan, bircok deniz urunlerinin haramdır diyerek yenmediğini hatırlayınız lutfen. Yunus suresi 59. ayette Allah, Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz diyor bizlere. İşte sorduğumuz sorunun cok acık cevabı. Dikkat edin benim acıkladıklarımın dışında yaptığınız haramları, ALLAH MI izin verdi diyor. Demek ki haram yapma yetkisi tek bir makamda, oda Rabbin tek elinde olduğu anlaşılıyor. Ayetin sonundaki cumlede cok anlamlı. Yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz. Yuce Rabbim sen koru bizleri. Bakar mısınız Rabbim haram demediği halde, haramlar icat edenlere Rabbim bana iftiramı atıyorsunuz diyor, ama bizler hala anlamsız bakıp nelerin olduğunun farkında bile olamıyoruz. Nasıl yapıyoruz bu hataları bilmiyorum. Her gun Yuce Rabbim e iftira attığımızın farkın damıyız? Nahl 116. ayette de aynı ikazı yapıyor Allah. Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Cunku Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Demek ki Rabbimin haram demediği hic bir şeye bizlerin haram demesi, Allaha karşı yalan uydurmak olduğunu asla unutmayalım. Enam 140. ayette aynı dikkati cekiyor ve bakın ne diyor bizlere? Allah'a karşı yalan yere iftira duzup Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar. Buradan da cok acık anlıyoruz ki, Rabbimin bizlere rızık olarak verdiği, haram demediği şeylere haram diyenler, Allaha iftira atmış olduklarını hic ama hic unutmamalıdırlar. Bunları hatırlattığımızda icinde bulunduğumuz ortamın, bizlere oğretilenlerin etkilerinden olsa gerek, ne yani at ve eşek etti demi yiyeceğiz, bunlarda kur’an da yok yazmıyor diyerek, Rabbin okuduğumuz hukumlerine karşı ithamda bulunuyoruz. Once şunu unutmayalım. Bizler Rabbin ayetlerini gunubirlik lutfen duşunmeyelim. Allah gonderdiği kitabı tum zamanlara, tum Âleme hitap edecek şekilde gondermiştir. Allah aclıkla imtihan etmesin, oyle bir kıtlık ve yoklukla imtihan ediliriz ki, bu sozleri soyleyenler once pişman olurlar ve iyi ki Rabbim bu konuda haram koymamış diyebilirler. İleride neler olur bilemeyiz. Gecmiş yuzyıllarda neler yaşandı onu da tam olarak bilemiyoruz. Lutfen fikir yuruturken gecmişi tam olarak bilmediğimizi, gelecekte bizleri nelerin beklediğini, nelerin olacağından habersiz olduğumuzu unutmayalım. Daha doğrusu buyuk konuşmayalım, bir gun soylediklerimize pişman olabiliriz. Gecmişte yuk taşıyan hayvanlara ihtiyacın cok olması nedeniyle, beşeri bir yasak konmuş olabilir. Elbette bunları karıştırmamalıyız.



Şimdi vereceğim ornek ise peygamberimizin aile icinde gecen ve konusu acıklanmayan bir olayda, eşlerinin hoşnutluğunu kazanmak adına peygamberimiz, Rabbin helal dediği bir şeye haram diyor. Belki şaka, belki de bir olayı geciştirmek adına soylemişte olabilir. Bakın Rabbim hemen ayetini indiriyor ve ne soyluyor elcisine?


Tahrim 1: Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah'ın sana helal kıldıklarını nicin haram kılıyorsun? Allah cok bağışlayandır, cok esirgeyendir.


Bakar mısınız lutfen, acaba Rabbim bu ayette bizlere nasıl bir ders veriyor, işte burası cok onemli. Yoksa elcisinin ozel bir konumunda yaptığı bir olayı, nicin bizlerle paylaşıp, kur’an da yer versin. Bizler her ayette bir hikmet vardır duşuncesi ile bakmadığımız takdir de, o ayetten almamız gereken dersleri almamızda, mumkun olmayacaktır. Bakın peygamberimiz Rabbin haram kılmadığı bir şeye peygamberimiz aile icinde nedeni acıklanmayan bir konuda haram diyor, ama Rabbim hemen ikaz ediyor ve bunu yapman doğru değildir diyor. Peki, neden buna kur’an da yer verme gereği duymuş olabilir? Birincisi eğer bu olay anlatılmasaydı daha sonra peygamber eşleri bunu topluma yayıp, peygamberimiz buna haram demişti diyebilirlerdi. İkincisi ve en onemlisi helal ve haram koyma yetkisinin yalnız Rabbimde olduğunun cok iyi anlaşılmasını bu ornekle pekiştirmiş olmaktadır.

Ayetlere dikkatle baktığımızda her şey Rabbin sozlerinden anlaşılıyor. Şimdi gelelim onemli bir sorunun cevabına. Peygamberimiz yaşadığı devirde hem resul hem de devletin başkanıydı. Bu durumda hukmettiği toplumu nasıl yonetiyordu ve nasıl hukumler veriyordu burası cok onemli. Yazımızın başında da ayetlerden acıkca gormuştuk, Rabbim elcisine topluma KUR’AN İLE HUKMET emrini vermişti. Bu durumda toplumu yoneteceği ANAYASA KUR’AN DEMEKTİR. Şimdi sizlere bazı ayetler hatırlatmak istiyorum. Bakın Rabbim elcisi icin neler soyluyor?


Ahzap 36: Allah ve resulu bir işte hukum verdiklerinde, inanmış bir erkekle inanmış bir kadının, işlerini kendi isteklerine gore belirleme hakları yoktur. Allah'a ve resulune isyan eden, acık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir.

Nur 51: Allah'a ve aralarında hukum vermek uzere O'nun resulune cağrıldıklarında, muminlerin sozleri sadece şunu soylemeleridir: "İşittik, itaat ettik." İşte bunlardır kurtuluşa erenler.

Nisa 65: Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar, aralarında cıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hukumle ilgili olarak, iclerinde hicbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkca iman etmiş olamazlar.


Yukarıdaki ayetlerin ne anlattığını eğer cok iyi anlarsak, tum soruların cevabını da doğru vermiş oluruz. Ne demiştik, peygamberimiz o devrin aynı zamanda devlet başkanı ve adalet konusunda, ya da ortaya cıkacak tum sorunlarda, son noktayı koyan, HUKUM VEREN danışma ve karar verme MAKAMI olduğunu goruyoruz. Peki, nasıl veriyor HUKMUNU? Gelin onu da gunumuz kanunlarıyla karşılaştıralım, daha iyi anlarız.


Gunumuzde elimizde kanun yapıcılar bir anayasa yapmış ve bu anayasaya uygun hukumler veren birde hÂkimler bulunmaktadır. Bu hÂkimler ellerindeki anayasaya, kanunlara gore, olaylar karşısında kararlar verirler. Karara itiraz edenler, burada bir hata olmuştur duşuncesiyle, karar temyiz edilir ve ust mahkemede tekrar incelenir ve orada son karar verilir. Burada verilen karara artık itiraz edilmez. İşte peygamberimizin o gunku yetki ve sorumluluğunu bu ornekten yararlanarak netleştirelim. Peygamberimiz Rabbin kontrolunde olduğu icin, guvenilen bir karar vericidir. Daha acıkcası itirazın yapılamadığı hukum vericidir. Peki, bu hukmunu nasıl verir? Elbette elindeki anayasadan, yani KUR’ANDAN. Dikkat ederseniz Ahzap 36. ayette Allah ve resulu bir işte karar verdiğinde inanmış insanlar buna uymak zorundadır diyor. Ayette gecen soz cok onemli. Allah ve resulu diyor. Şimdi burada ki anlamı iyi bilmeliyiz. Rabbim başka, elcisi resulu başka hukum vermiyor. Cunku Rabbim kimseye hukmunu ortak etmez diye, daha once başka bir ayetiyle tebliğ etmişti. Allahın hukmune gore, resulu karar veriyor. Nisa 170. ayette Rabbim ne diyordu? Resul size Rabbinizden gerceği getirdi. Demek ki Rabbimin gerceğiyle kararlar veriliyor. Dikkat ederseniz ikisini bir anıyor Allah ve resulu diyor. Eğer tam tersini duşunup Allahın kararı başka, resulun kararı başkadır dersek, Allah korusun Rabbimle elcisini aynı konuma getirmiş oluruz ki, bunu soylemek kur’anın tamamına ters duşer. Ne diyordu Rahman, ben kimseyi hukmume ortak etmem. Hukum veren yalnız benim diyordu. Demek ki peygamberimiz olaylar karşısında verdiği kararlarda, Rabbimin hukumlerini kullanıyormuş, onun icin bu karara hic kimse itiraz edemez, kesin sonuctur diyor Allah. Hatırlayınız Rabbim bircok ayetinde ne diyordu?

Maide 44. Kim Allah'ın indirdiği (hukumler) ile hukmetmezse işte onlar kÂfirlerin ta kendileridir.

Maide 45: Kim Allah'ın indirdiği ile hukmetmezse işte onlar zalimlerdir.

Buradan da cok net anlaşılıyor ki, peygamberimizde Rabbimin Anayasası olan KUR’AN dan hukum veriyordu.

Buradan da anlaşılıyor ki peygamberimiz hukumler veriyor, ama Rabbimin anayasa konumundaki hukumlerden yola cıkarak veriyor. Bu demektir, hukum kur’an da iki anlamda kullanılmış. Birincisi Rabbimin ana yasa kanunlarını koyduğu ve her konuda acıklık getirilen ANA HUKUMLER. İkincisi de bu ana hukumlerden yola cıkarak, olaylar karşısında Rabbin verdiği hukumlerden istifade ederek, onlardan sapmadan verilen, HUKUMLER diyebiliriz.

Değerli kardeşlerim, yukarıda bahsettiklerim, gunumuz İslam Âleminde ne yazık ki cok yanlış inanılan ve icimize sokulan hurafelerin cok yoğun olduğu konulardır. Gelin sanıya, hurafelere değil, Rabbin rehberine bakalım. Size bir soru sormak istiyorum. Lutfen bu soruma vereceğiniz cevabı, Rabbimin sozleriyle de kıyaslayınız.
Okulda oğretmenimiz bizlere bir kitap verdi ve dedi ki; Size dağıtacağım kitaba cok iyi calışın. Sizi yılın sonunda, bu kitaptan imtihan edeceğim ve sınıf gecme notunuz olacak. Korkmayın kolay anlaşılacak bir kitaptır dese, siz başka kitaplara calışır mısınız? Oğretmen sizi bu kitaptan imtihan edeceğim dediği halde, aklınıza bu hoca başka kitaplardan da sorar, bizlerin sınıfta kalmamızı ister diye bir duşunce gelir mi aklınıza? Sanırım gelmez. Değerli dostlar işte Rabbimde aynısını biz kullarına soyluyor. Oğretmene itiraz etmeyen ve verdiği kitaba calışan oğrenciler gibi yapmayan bizler, rabbin sozlerine inanmayıp, birilerinin bu kitapta her şey yoktur, bu kitap ozet bilgidir diyenlere inanıp, kur’anı bir kenara bırakarak, Rabbime guvenmediğimizin farkın damıyız? Hic sanmıyorum. Farkında olsaydık geceleri uyku girmezdi gozlerimize. Bizler kafamızı koyduğumuz gibi uyuyorsak, hala birilerinin hipnozunda kaldığımızın delilidir. Ya hipnozdan kurtulduğumuzda işler ne olacak dersiniz? İşte orasını da transa girenler duşunsun.

Değerli arkadaşlarım Rabbim sizleri kur’an dan hesaba cekeceğim diyorsa, şunu bilelim ki kur’an da acıkca olmayan hicbir hukumden bizleri sorumlu tutmayacaktır. Bunun aksini duşunen Rahmanın adaletini sorgulamış olduğunu bilmelidir. Sizlere hatırlatacağım şu ayeti, hicbir Musluman asla unutmamalıdır.


Araf 33; De ki: Rabbim ancak acık ve gizli kotulukleri, gunahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hicbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri soylemenizi haram kılmıştır.


Yukarıdaki ayet her şeyi o kadar kolaylaştırıyor ki, aklını kullanan her şeyi anlayacaktır. Aslında bizlerin işi cok kolay, takip edeceğimiz yol ve bizlere din adına sunulanlara karşı tavrımızı kolaylaştıran Zuhruf 44. ayette Rabbim ne diyordu? (Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir oğuttur. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.) Şimdide yukarıdaki ayette nasıl bir uyarı yapıyor? (hakkında hicbir delil indirmediği bir şeyi, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri soylemenizi haram kılmıştır.) Allah hakkında delil indirmediğim, acıklamadığım, Allah hakkında bilmediklerinizi soylemenizi HARAM kılıyorum diyor. Aman Allahım lutfen kendimize gelip bir daha okur musunuz şu sozleri. Allah Kur’an da delil indirmediğim konularda konuşmanızı HARAM kılıyorum diyor, bizler ise kur’an da her şey olmaz, O ozet bilgidir diyenlere inanıyoruz ve kur’anın acıklamadığı neler neler soyluyor ve onlara da Allah katındandır diye iman ediyoruz. Peki, bu durumda yediğimiz HARAMLARI SAYABİLİR MİSİNİZ? Hic sanmıyorum biz en iyisi yine gormezden mi gelelim dersiniz bu ayetleri ve uyarıları? Sizler bilirsiniz benden hatırlatması, gerisi sizlere kalmış. Cunku her insan hesabını kendisi verecektir.

Yukarıda sizlere bircok ornekler verdim. Hukum koyucu, helal ve haram yapan yalnız Rabbimin olduğu cıkıyor. Biran tum ayetleri unutalım ve aşağıdaki ayeti yalnız hatırlayalım.

Zuhruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir oğuttur. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.


Değerli kardeşlerim, Rabbim Zuhruf suresi 44. ayetinde, sizleri hesap gunu kur’an dan sorumlu tutacağım, HATTA BİR AYETİNDE DE HESAP GUNU KUR’AN ORTAYA KONDUĞU ZAMAN dediği halde, HAŞA Rabbim sozunden donup de, kur’an dışından peygamberimiz inde hukum verdiğini soyledikleri sozlerden, hesaba ceker ve sorumlu tutar mı? Boyle bir sozu Rabbim e isnat etmekle, nasıl bir adaleti Rahmana uygun gorduğumuzun farkın damıyız? YORUM VE KARAR SİZLERİN.

SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________