Biz, senin icin, senin goğsunu acıp genişletmedik mi?
شرحالصّدر - ŞERH-I SADR: Deyimi oluşturan sozcuklerden biri olan “شرح - şerh” sozcuğu aslen et ve benzeri şeyleri acmak, yaymak, acıp yayarak genişletmek anlamındadır. Deyimin ikinci sozcuğu “صدر - sadr” ise, her şeyin on ve baş tarafı, insan vucudunun kalp ve ciğerleri de icine alan baş ile bel arasındaki bolumunun on kısmı, yani sine, goğus, bağır denilen bolgesidir. Ayrıca “sadr” sozcuğu, kinaye olarak “قلب - kalp” ve “نفس - nefs” sozcukleri icin de kullanılır.
Yukarıda acıkladığımız “şerh” ve “sadr” sozcuklerinden oluşan “شرحالصّدر - şerh-ı sadr” tamlamasının sozcuk anlamı “goğusun acılması” demektir. Deyim olarak ise “goğus ve kalp ferahlığı” demektir. Bu deyim aynı zamanda ruhsal sevinc, şevk, bilgi ve tahammul genişliği anlamlarına da gelir. Nitekim Arap dilinin ve Kur’Ân kavramlarının buyuk otoritelerinden olan Ragıb, Mufredat adlı eserinde “şerh-ı sadr” deyimi icin “ilÂhî nurla goğsun genişlemesi, Allah tarafından bir huzur ve rahatlatmadır” acıklamasını yapmıştır. (el-Mufredat, S. 258)
Bu deyimin karşıt anlamlısı olarak “ضيق الصّدر - dîg-ı sadr [goğus darlığı]” deyimi kullanılır. Turkceye “tazyik [sıkıştırmak]” olarak gecen “ضيق - dîg” sozcuğu, cok sıkıştırmak, Âdeta presle sıkıştırmak demektir. Goğsun sıkışması sebebiyle oluşan sıkıntıdan dolayı deyim “goğus darlığı” anlamını kazanır. Bu nedenle “ضيقالصّدر - dîg-ı sadr” deyimi, manevî acıdan ic sıkıntısı, umitsizlik, karamsarlık, manevî cokuntu anlamlarında kullanılır. Nitekim Hicr sûresinin 97. Âyetindeki“ Ve hic kuşkusuz, gercekte onların soyledikleri sebebiyle gonlunun daraldığını biliyoruz” ifadesi de peygamberimizin cektiği boyle bir manevî sıkıntıyı dile getirmektedir.
“شرحالصّدر - şerh-ı sadr” deyimi, Kur’Ân’da dort yerde daha gecmektedir:
Ve sonra, Allah kimi doğru yola iletmek isterse, İslÂm icin onun goğsunu acar. Kimi de saptırmak isterse, goğsunu oyle sıkar ki, o, goğe yukseliyormuş gibi olur. İşte boyle, Allah, pisliği iman etmeyenlerin uzerine kılar [bırakır, atar] .Enam; 125.
Allah’ın İslÂm icin goğsunu actığı kimse, Rabbinden bir ışık/aydınlık uzerinde olmaz mı? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte onlar apacık sapıklık icindedirler. Zumer; 22.
Kalbi iman ile yatışmış halde iken baskıyla zorlanan kimse haric, kim imanından sonra Allah’a kufur eder, inkÂra goğsunu acarsa, boylelerinin uzerine Allah’tan bir gazap iner. Bunlar icin buyuk bir azap da vardır. Nahl; 106.
Mûs dedi ki: “Rabbim! Goğsumu ac, işimi bana kolaylaştır. Dilimden de duğumu coz ki, sozumu iyi anlasınlar.” Ta Ha; 25–28.
Gorulduğu gibi, bu deyim Âyetlerin hepsinde “ferahlık, rahatlık, metÂnet” gibi anlamlarda kullanılmış, ima ile de olsa kesinlikle kalp ameliyatı anlamında kullanılmamıştır.
Meallerin coğu Âyeti “Biz senin goğsunu acmadık mı?” şeklinde cevirmişler ve Âyette gecen “لك - leke [senin icin]” sozcuğunu ihmal etmişlerdir. Oysa ceviride bu sozcuğun de kullanılarak Âyetin “Biz senin icin, senin goğsunu acıp genişletmedik mi?” şeklinde cevrilmesi gerekmektedir. Buradaki “لك - leke [senin icin]” sozcuğu, peygamberimize yapılan ozel bir iltifatı simgelemesi acısından bir incelik icermektedir. Bu incelik, Allah’ın peygamberimizin yureğini, Ta Ha sûresinin 25. Âyetinde belirtildiği uzere, Mûs peygamberin yakardığı gibi yakarmasına gerek kalmadan ferahlatmasıdır. Bu ferahlatmanın peygamberimize yapılan bir iltifat olduğu “ لك - leke [senin icin]” sozcuğu kullanılmak sûretiyle vurgulanmıştır.
Hakkı Yılmaz'ın mealinden.
__________________
''Goğsunu acmak'' ameliyat mı ?
Dini Sohbetler0 Mesaj
●36 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- ''Goğsunu acmak'' ameliyat mı ?
-
12-09-2019, 10:42:19