Arkadaşlar bizim yolumuz Nakşibendî yoludur ve bu yol “Uveysi” dir. Veysel Karani Hazretleri bir kere bile gormediği Resulullah’ın aşkıyla pişmiş ve olgunlaşmış, tarikat mertebelerini bu muhabbet sayesinde aşmıştır.
Uveys el-Karani Hazretleri Resulullah Efendimize o kadar tutkundu ki, onu duşunmeden bir an geciremiyordu. HÂlbuki el-Karani hazretleri, Peygamberimizi hic mi hic gormemişti. Demek ki aşık olmak icin, istifade etmek icin, nasiplenmek icin gormek gerekmiyor.
Bazı Hak tarikatlarda ve bazı kere ihvanımızdan haberler alıyoruz ki, ozellikle kadın murideler rabıta yapmadan once cıkarıp şeyhinin resmine bakmaktaymış. Hatta (bizim ihvanlarda yok ama) bazı tarikatlarda şeyhinin resmini onune koyar oyle rabıta yaparmış.
Arkadaşlar bunların hepsi batıldır, bu işler resim ile olmaz.
Yani rabıta yaparken Şeyhimizin yuzunun zihnimizde canlanması daha makbul olsa bile eğer canlanmıyorsa da bu bizim feyz almamıza bir engel teşkil etmez.
Rabıtadan maksat kalbimizi şeyhimizin kalp aynasına cevirmek, o aynaya yanıysan Mevla’nın nurundan istifade etmektir.
Dolayısıyla rabıta yapmak icin, feyiz almak icin şeyhimizin yuzunu gormesek de, hatırlamasak da olur.
Nakşibendi Hazretlerinin yuzunu gorduk mu veya kainatın efendisini gorduk mu? Hayır. Hic gormediğimiz halde rabıtamızı yapıyoruz ve feyiz alıyoruz Elhamdulillah.

Bu sebeple onune resim almak, resme bakarak hafızada canlandırma yapmak vs.. bizim yolumuza yakışmayan meselelerdir.
Hak olan tarikat yolumuza batıl işleri bulaştırmayalım inşallah. İyi bir şey yaptığımızı zannederken şeytana kapı aralamayalım.
__________________