Ankara medreselerinde yetişen İsmail Ankaravi Hazretleri, Minhacul Fukara ‘Fakirlerin Yolu’ adlı eserinde tesavvuf yoluna ilk giren ve tarikat ehli olan kimselere cok onemli tavsiyelerde bulunuyor:
Evvela hayırlı bir işe yonelen kimsenin şer’i şerife gore, halis bir niyetle başlaması lazımdır. Resulullah Efendimiz şoyle buyurmuştur:
”Ameller niyetlere goredir. Her (yapılan) iş, niyetine goredir. Kim Allah ve Resulu icin hicret ederse onun hicreti Allah ve Resulunedir. Kim dunya ve ondan kendisine isabet edecek dunyalığa veya evlenmek uzere bir kadına hicret ederse, onun hicreti butun bunlardır.”
Ey kardeşim! Şunu iyi bil ki; bir işin Salih bir amel olması icin o işe halis bir niyetle ve buyuk bir azimle girmek gerekir. Salike olan ise, yapmış olduğu ibadet ve hizmette, dunyevi hislere ait garaz, kin ve nefsaniyetin paslarından kalbini temizleyip pırıl pırıl olmasıdır. Zira takdir edilen ve husn-u kabul goren hizmet ve itaat, ancak husn-u niyetle elde edilir. Kimin niyeti ne ise, akıbeti ona gore olur.
Hicret iki kısımdır. Birincisi, hicreti suri, ikincisi hicret-i manevidir.
Hicret-i Suri; bir kimsenin Allah’ın rızasına kavuşmak ve Resulullah Efendimize ittiba etmek icin vatanından ayrılmasıdır.
Hicret-i Manevi ise: bir kimsenin gunah ve Allah’a isyandan hicret ederek kacınmasıdır.
Halkın salike yapmış olduğu ovguler ve aleyhine olan yergiler, onun nazarında bir olmalıdır. Aksi takdirde kÂmil imana ermiş olamaz.
Salikin, bu yolun daha ilk başlarında İbrahim Edhem hazretlerinin meşrebinden olmaya hassasiyet gostermesi lazımdır. Sahip olduğu tacı tahtı terk eyleyip fakirliği tercih etmesi ve halkın iltifatı munasebetiyle gururunun kabarmasından kalkması onun (İbrahim Edhem) onun en takdire şayan yonudur.
Salike evveli emirde lazım olan şeylerden bir tanesi de hamuşluk yani suskunluktur. Salik olan kimse, her aklına geleni soylememekle dilini malayaniden korumuş olur. Nitekim bir hadisi şerifte şoyle buyrulmuştur:
“Kişinin dinini guzelleştirmesi, malayaniyi terk etmesiyle olur.”
Malayani demek kişinin kendine farz ve vacip olmayan sozleri soylemesi demektir. Ve kuru yere lakırdı etmektir. Bu lakırdıların ne oğretici bir yanı vardır, ne de oğrenilmeye değer bir faydası vardır. Dini ve dunyevi hicbir kıymeti yoktur. Aksine malayaninin umumisi şerdir ve kotuluk doğurur. Mu’min olanların bu gibi şeyleri terk etmesi gerekir. Resulullah Efendimiz.
“Kim Allah ve Resulune inanıyorsa ya hayır konuşsun ya da sussun.” Gorunen ve gorunmeyen afetlerden kurtuluşun tek yolu hamuşluk (suskunluk) cihetine yonelmektir. Resulullah Efendimiz bir hadisi şeriflerinde de şoyle buyurdular:
“Kim susarsa kurtuluşa erer.”
Dervişlere lazım ve vacip olan edep kaidelerinden bir tanesi de “Butun oyunlar” haramdır fetvasına binaen satranc ve tavla gibi oyunları oynamamasıdır. Coğu kimseler Şafii mezhebine gore satrancın mubah olduğunu ileri surse bile, bu tip oyunlar seyr-i suluku aksatan ve dervişin suluke ait terbiye kaidelerini ifa etmesinde ciddi zorluklar ve engeller ortaya cıkaran boş işlerdir. Avama mubah olan şeyler tarikat ehline haramdır.
Dervişin uyması gereken adab-ı erkÂndan birisi de yuksek sesle kahkaha atmaması ve hatta gulmemesidir. Şayet gerekiyorsa, tebessumle iktifa etmelidir. Nitekim Hazreti Mevlana, gulmeyi kerih gorup, gulmemeyi overek şoyle buyurmuşlardır:
“Hakkın emrine gore cok ağlayınız,
Baş buryan olunca gulmenin yeri mi olur?”
Salik olan kimsenin gonlu dertli ve ciğeri parca parca olmuşcasına bir (halet-i ruhiyesi) olmalıdır ve o seher vaktinde uyanmalı, sabahın erken vakitlerinde tevbe istiğfar etmelidir. Hazreti Mevlana diğer bir beyitte şoyle buyurdular.
“Gece az uyuyanlardan ol,
Seher vakti istiğfar edici ol.”
Yani uyumayıp da az uykuyla iktifa edenlerden ol. Ve seher vakti istiğfar edenlerden ol.
Ey kardeşim, şunu iyi bil ki; seher vakti uyanık olmanın ne kadar hayırlı olduğunu anlatmaya imkÂn olmadığı gibi, onun sırlarının ve faydasının da nihayet, yoktur. Uyku mubtelasının, o vakitlerde uyuyor olmasının zararı ise sayılamayacak kadar coktur. Avarifte şoyle buyrulmuştur:
“Allah seher vakti uyanık olanların kalplerine doğar. Ve onların kalplerine nur sacar. İşte gafillerin kalpleri, onların nurlarından nurlanırlar.”
Tarikimizin en onemli şartı geceyi cife (murdar) hale getirmemek ve gunduzu de neşesiz ve manasız hale sokmamaktır. Gecelerin ucte birini Allah’a niyaz ve tazarru ile gecirmek gerekir. Ve gecenin zevkini evliyanın bulması gibi bulmak ve tatmak lazımdır.
Ey kardeşim! Erbab-ı aşıkın kÂrı uyanık olmaktır. Allah’a ait muhabbetiyle uykuya her yonuyle mani olmaktır. Onun icin:
“Kalbi muhabbetle dolu olan bir kişi nasıl uyur ki?
Âşık olan kimseye her turlu uyku haramdır.” demişlerdir.
Meşayıhtan bazıları ise şu guzel sozu buyurmuşlardır:
“Aşığın uykusu gark olmuş kimselerin uykusu gibidir. Yemesi, hasta kimselerin yemesi gibi, konuşmaları ise gam ehlinin konuşması gibidir.”
Bu manaya muvafık olarak Hazreti Mevlana Mesnevi’sinde anlatmış olduğu “mescid-i mihman keş” adlı hikayesinde, aşık olan mihman hakkında şoyle buyuruyor:
“Mescitte, suya gark olmuş adam nasıl uyursa oyle uyudu.
Gam denizine batmış Âşıkların uykusu daima kuş ve balık uykusudur.”
www.ismailaga.info
__________________
Tarikata ilk giren yolcuya lazım olan şeyler
Dini Sohbetler0 Mesaj
●39 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Tarikata ilk giren yolcuya lazım olan şeyler
-
12-09-2019, 10:39:08