Kur’an da gecen ummi kelimesinin anlamını ayetleri birlikte duşunerek anlamaya calışalım. Cunku bu konuda İslam Âlemi acıkca ikiye bolunmuş durumda. Bir kısmı ummi sozunden peygamberimizin okuma yazma bilmeyen bir insan olduğunu, bir diğeri ise ummi sozunden ehlikitap olmayan, o gunun değişmiş yozlaşmış dinlerin hic birisine tabi olmayan anlamının anlaşılması gerektiğini savunmaktadırlar. Bizde kur’an ayetlerinden yararlanarak, onu bir butun olarak duşunup, ummi kelimesini Rabbim ne anlamda kullandığını anlamaya calışalım. Sozluğe baktığımızda ummi kelimesinin anlamı olarak şunlar yazıyor.
(Anasından doğduğu gibi kalmış ve tahsil gormemiş, mektep ve medresede okumamış kimse. Ummi yalnız okuyup yazmak bilmeyendir. Cahil ise, okuyup yazmak bilse de, bir şey bilmeyen kimsedir, her ummi cahil değildir. )
Acaba kur’an da gecen ummi kelimesinden bunlarımı anlamalıyız, cunku Allah peygamberimizi ummi peygamber olarak niteliyor. Okuma yazma bilmeyen bir insanımı elci olarak gonderdi dersiniz Allah, yoksa gunumuzde sozluk anlamında gecen anasından doğduğu gibi sozcuğunden yola cıkarak doğruluk, durustluk adına bozulmamış, aklın ve mantığın gerceklerini arayan, cevresindeki din adına yanlışları, bozulmuşluğu gorduğunden sozde ehli kitap ehlinden uzak duran bir insan olarak mı anlamalıyız, gelin birlikte ayetlerden anlamaya calışalım Allahın izniyle.
Bakara 78:Onlardan bir kısmı ummidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir suru asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.
Bu ayete baktığımızda ummi insanlardan bahsederken kitabı bilmezler diyor. Buradan okuma yazma bilmez anlamını cıkarmak yanlış olur. Cunku ehlikitap toplumunda da okuma yazma bilmeyen zaten coğunluktaydı. Peki, kitaptan kasıt ne olabilir? Rabbin peygamberler aracılığıyla gonderdiği kitaplar olmalı ki, ummi olanların bunlardan uzak ve bunlara tabi olmadığını soyluyor. Hem kitaptan habersiz onunla ilgilenmez hem de bilmeden bir suru asılsız şeylerin ardına giderler diyor, ummilerden bahsederken. Elbette her ehli kitap icinde bir suru yalana, yanlışa, hurafeye uyan ve ardı sıra giden olduğu gibi olmayanda vardı, ummiler icindede Rabbin doğrularını arayan ornek insanların olacağını unutmadan konuya bakmalı ve oyle yaklaşmalıyız. O devri duşunelim, Yahudi ve Hıristiyan inancı vardı ehli kitap olarak. Eğer Rabbim ehli kitap inancı bozulmasaydı, kitabı kendi elleriyle yazıp kendilerince bir din yaratmamış olsaydılar, neden Allah yeni bir peygamber yeni bir kitap gonderme gereği duysun? Bu ayetten de anlaşıldığı gibi kur’an ummi sozcuğunu okuma yazma bilmeyen anlamında kullanmıyor. Devrin bozulmuş dinlerine tabi olmayan fakat onlarında bircoğunun, kendilerince uydurdukları temel dayanakları olmayan, asılsız inancların peşinde koşan bir toplum olduğunu soyluyor. Şimdide aşağıdaki ayete bakalım.
Aliimran 75: Ehl-i kitaptan oylesi vardır ki, ona yuklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan oylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ummîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur" demelerindendir. Allah adına bile bile yalan soyluyorlar.
Yukarıdaki ayeti anlamaya calışalım. Kendilerine kitap tebliğ edilmiş ve ona iman eden kitap ehli insanların bir kısmının doğru ve durust guvenilir olduğundan, bir kısmının da asla guvensiz olduğunu soyluyor ve bu kişiler borclarında sadık olmamalarının nedeni olarak ta, kendilerince uydurdukları bir sebepten, ummilere karşı yaptığımız yanlışlardan, haksızlıklardan sorumlu değiliz diyorlar. Peki, bu durumda ummi kişilerin ozelliği nedir ki bunlara karşı yapılacaklar icin sorumluluktan kacmaya calışıyorlar? Demek ki bu insanlar Ehli kitap halkı değil, yani kendi inanclarına ters duşen bir toplum olmalı ki onlara kotuluk yapmayı bile mubah gorebilenler var. Onların inandıklarına iman etmiyorlar ki, boyle bir kızgınlık var onlara karşı. Ya onlara bu kitaplar tanıtılmamış, uzak bırakılmış, ya da o gunun yalan ve yanlışlarla yaşanan bozulmuş ehlikitap inancına tabi değiller. Cunku ummi kelimesine bizler okuma yazma bilmeyen toplum dersek, neden bazı ehli kitap halkı ummilere karşı yapılacak haksızlıklardan sorumlu değiliz desin? Kendi inancı icinde okuma yazma bilmeyeni kandırmayı aldatmayı neden normal karşılasın. Cahillik aldatılmayı gerektiren bir durum değil ki. Bu sozlerden yola cıkarak ummilik, ehli kitap halkından olmayan bir toplum olduğu anlaşılıyor. Gecmişten gelen tarihi bilgilerden aldığımız bilgilerde Yahudilerin Arap toplumuna UMMİ topluluk olarak hitap ettikleri soylenir. Buda kendilerince Allah katından inen bir kitaba tabi olmayan toplum anlamındadır. Peki, buradan ummiliği Allah a iman etmeyen kÂfir insanlar anlamında mı anlamalıyız. Bana gore asla boyle anlamamız mumkun değil. Cunku lutfen duşunun kur’anın indirildiği donemi. Ehli kitaba inananlar Yahudi ve Hıristiyanların geneli zaten Rabbin indirdiği kitap yerine, din ile hicbir alakası kalmamış hurafelerin hukum surduğu bir inanc icindeler. Allah tan başka şefaatciler yaratıp dini yolundan cıkarmışlar. Sadece isimleri kalmış Ehli kitap toplumu diye. Aklı başında hic kimsenin ardı sıra gitmeyeceği bir din oluşmuş adeta. Ayete dikkat edin ehli kitap tan olan bazı duzenbaz insanlar ummi adıyla anılan topluma karşı hilekÂr olabileceklerini savundukları halde, Allah bunların yapılmasının doğru olmadığını hatta Allah adına yalan soyluyorlar diyor, cunku zaten bozulan bir dinden uzak yaşayan ve Rabbin indirdiği yeni dine, kitaba daha kolay tabi olabilecek bir toplumdan bahsediliyor olabilir. Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya calışalım.
Aliimran 20: Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ummîlere de: "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok, eğer yuz cevirdilerse sana duşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını cok iyi gormektedir.
Ayetin başında Allah elcisiyle tartışmaya girmek isteyenlere bakın ne soylemesini istiyor Allah. Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah a teslim ettim. Ehlikitap yani daha once gelen kitaplara iman ettiğini soyleyenlere ve ummilere de sizde Allah a teslim olun de diyor. Dikkat ederseniz burada iki insan toplumu var. Birisi daha onceki dinlere tabi olduğunu soyleyenler, diğeri de bunlara tabi olmayanlar toplumu var ki, onları ayrı bir sınıfta zikrediyor. Burada duşunelim acaba ummi toplum cahil okuryazar olmayan bir toplum olabilir mi? Her ihtimali duşunelim ki en doğruya ulaşalım. Once şunu araştıralım, neden ehli kitaba tabi olmamış olan bir toplum var. Buna bircok cevap vermek mumkun, ama benim kanımca yuzlerce yıldır ehli kitap toplumunun dinlerini Allah yolundan saptırıp, kendilerince hurafelere dayalı bir din yaratmış olmalılar ki, bunun farkında olan bazı insanlar onlara tabi olmaktansa uzak olmak evladır duşuncesiyle ve kendince yalan yanlış bir inanc yaratmış olmaları mumkun gorunuyor. Cunku ummilerden bahsederken kitabı bilmezler bir suru asılsız şeylere inanırlar diyordu Allah. Yaratan dikkat ederseniz hem ehlikitap hem de ummi topluma bu dini, kitabı tebliğ ediyor ve ona uyulmasını istiyor. Eğer ummiler okuryazar olmasa onlara tebliğ etmenin başka bir yolu izah edilirdi. Cahil insanla cahil olmayan bir topluma tebliğ aynı olmasa gerek. Şoyle duşunelim ummi sozcuğune okuryazar olmayan toplum dersek, Ehli kitap arasında da o gunun coğunluğu okuryazar değildi, onları nasıl bir konuma oturtmalıyız o zaman? Bakın ummi kelimesine okuryazar olmayan anlamı verdiğimizde diğer ayetlerle butunluk sağlamıyor, yani kur’an ayetleri ummi sozunun cahil okuryazar olmayan insanlar anlamını onaylamıyor. Demek ki ummiliğin okuryazarlıkla bir ilgisi yok demektir bu durumda. Aslında bana gore Muslumanlığı secmekte hic zorlanmayan, direnmeyen toplumun ummi toplum olduğunu duşunuyorum. Diğer ehli kitap toplumu inandıkları dinden ve kendilerince koydukları kurallardan, geleneklerinden, menfaatleri gereği koyduğu ve bunlar Allah katındandır dedikleri inanclardan kolayca vazgecmeleri mumkun olmayacaktır. Cunku akılları, kafaları yanlış inanclarla o kadar dolu ki, doğrulara fazla yer kalmamış diyebiliriz. Bunun orneklerini de zaten kur’andan goruyoruz. Bunun benzerini de gunumuzde cok acık gormekteyiz. Rabbin apacık ayetleri dururken, hala kur’ana uymayan atalarından oğrendiklerinden vazgecemeyen, sozlerin peşinde koşan o kadar buyuk bir topluluk var ki. Peygamberimizin devrini hatırlayınız, Rahman elcisine ne diyordu isra suresi 74. ayetinde? (; Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.) demek ki ehli kitap, eski inanclarından vazgecmemek icin elinden geleni yapıyor ve peygamberimize direniyormuş. Fakat hicbir dine tabi olmayan ummi toplumun aklın, mantığın on plana cıktığı bir dini, ozellikle peygamberinin de kendileri gibi ummi olmasından dolayıdır ki, ilk once onların iman ettikleri daha akla yatkın gorunuyor. Bozulmuş sapmış, kitaptan uzaklaşmış Ehli kitap toplumun inanmamakta ısrar etmesinin bir nedeni de, sanırım Allah resulunun kendi iclerinden değil de, ummi bir toplumdan gelmesi etkili olmuştur. Bakın bu duşuncemi şu ayetle acıklamak isterim.
Ankebut 48: Sen bundan once herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer oyle olsaydı batıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.
Yukarıda ornek verdiğimiz ayetlerde ummi kelimesiyle Ehli kitap olmayan onlara tabi olup onları okumayan insanlar olduğunu soylemiştim. Bakın aynı sozleri ve anlamı cıkarabileceğimiz şekilde Rabbim elcisine sesleniyor. Sen peygamber olmadan once o devrin hicbir ehli kitabına tabi değildin, ellerindeki kitapları da okumuyordun, o kitaplarla ilgili yazılar yazan birisi olarak ta tanınmıyordun cevrende. Eğer oyle bir insan olsaydın sana indirdiğimiz kitabı sen daha onceki kitaplardan faydalanıp yazdın diye şuphe duyacaklardı senden diyor Rabbim. Cunku buradaki ummi sozunden sen okuryazar değildin dersek, insanların kuşkulanacağı inanmayacağı daha buyuk bir neden, sebep oluşturmuş olmuyor muyuz dersiniz? Sizce okuması yazması olmayan cahil bir insanı gonderir mi Allah topluma lider olsun diye? Eğer boyle gondermiş olsaydı bunu da soylerdi. Peygamberimizin hayatını duşunun ticaretle uğraşan, cevresinde guvenilen, sevilen onca ticari işler yapıp mal alan ve satan bir insan nasıl okuryazar olmaz, bu size mantıklı geliyor mu? Kendimize bile yakıştıramadığınız okuryazar olmamayı, cahilliği nasıl olurda peygamberimize yakıştırıyoruz anlamakta gucluk cekiyorum doğrusu. Sayın Muhammet Esed Ankebut 48. ayeti mealinde bakın ne kadar acık ve duşuncemi doğrular bir şekilde yazmış.
(cunku [ey Muhammed,] sen bu [vahyin gelmesi]nden once herhangi bir ilahî kelÂmı okumuş ya da onu kendi ellerinle yazmış değildin.)
Bu ayeti lutfen cok iyi duşunelim ve kur’an butunluğunde Rabbin ne soylemek ne anlatmak istediğini anlamaya calışalım. Allah eğer bu ayetinde elcisine sen okuma yazma bilmeyen biriydin demek istemiş olsaydı boylemi soylerdi? Gunumuzde bu ayet gosterilip Allah ın en son elcisinin okuma yazma bilmeyen biri insan olduğu soylenmesi kur’ana uyuyor mu yorum sizlerin. Ayetten ben bunları anladım Rabbim yanıltmasın. Demek ki Rabbim ozellikle ummi bir elci secmiş, Rabbim bunun la bizlere neleri anlatmak istiyor, bunu cok iyi duşunmeli ve anlamaya calışmalıyız.
Şimdide gunumuzde bazı duşuncenin kabul ettiği gibi ummi okuryazar olmayan, fikrinden yola cıkalım ve duşunelim. Peygamberimiz okuryazar değildi diyelim. Bu ayetin sonunda ne soyluyor Rabbim? Eğer boyle olsaydı batıla sapanlar kuşku duyacaktı. Peki, okuması yazması bile olmayan bir insan icin daha cok kuşku uyanmaz mı sizce insanlarda? Cahil okuma yazması bile olmayan bir insanın sozune mi kulak verirsiniz ardı sıra gidersiniz, yoksa bozulmuş dinlere tabi olmayan onların ardı sıra gitmeyen, kendisini anasından doğduğu gibi tertemiz yetiştiren, koruyan, kollayan ama bilgisi ile, cevresinde guvenilir bir insanın mı sozlerine inanırsınız?
Peygamberimiz İslam dininin lideriydi. Liderin ozelliğini duşunun lutfen. Sizce okuma yazması olmayan bir insanı Rahman lider olarak gonderir miydi bu dini yaymak, tebliğ etmek icin kullarına? Kur’an her şeyden nice ornekleri verdim der bizlere. Kur’anın hicbir yerinde elcisinin okuma, yazma bilmediğini ona okuma yazmayı biz oğrettik demez. Yalnız ona kur’anı ve hikmeti biz indirdik der. Kur’an ile birlikte ilmi verdik ki onu topluma iyice anlatsın, acıklasın ikna etsin der. Kur’anı okuma yazması olmayan birisine neden indirsin Allah? Okuma yazması olmayan bir insana ilim vermeden once, ona okuma yazma oğretilmesi gerekmez mi? Rabbim her şeyden nice ornekleri değişik ifadelerle verdim diyorsa, gonderdiği elcisi eğer okuma yazma bilmeyen bir insan olsaydı, bunun bircok orneğini de bizlere iletirdi ki toplum bunu acıkca bilsin ve ona gore iman etsin, tum kuşkular ortadan kalksın. Allahın adıyla oku derken nasıl olurda bu konuda aksi bir bilgi olmadığı halde, bizler peygamberimiz okuma yazma bilmezdi diyebiliriz? Bana mantıklı gelmiyor kur’anın butunluğune de uymuyor doğrusu. Cunku peygamberimiz okuma bilmiyor idiyse, Rabbim bunun bir mucizeyle ona okumayı biz oğrettik diye bildirmesi gerekmez mi? Kur’an buna benzer bircok mucizevî acıklamalarla doludur. Eğer boyle olsaydı bununda acıklamasını rabbim mutlaka yapardı bizlere. Bakın şimdi hatırlatacağım ayette Allah ozellikle elcisi icin ummi bir peygamber olduğunu acıksa nasıl belirtiyor.
Araf 158: De ki: 'Ey insanlar, ben Allah'ın hepinize gonderdiği bir elcisi (peygamberi) yim. Goklerin ve yerin mulku yalnız o’nundur. O'ndan başka ilah yoktur, O diriltir ve oldurur. Oyleyse Allah'a ve ummi peygamber olan elcisine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sozlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.
Buradan da anlaşılıyor ki Allah ozellikle elcisi icin, ummi kelimesini ustune basa basa soyluyor. Peki, neden yapıyor olabilir bunu? Daha once Ehlikitaba iman eden birisinden değil de, ehli kitapla ilgili olmayan bir elci gonderiyor. İşte burada sanırım cok duşunmemiz gereken bir konu var, bununla bizlere bir mesaj vermek istiyor Rabbim.Peygamberimiz donemini hatırlayınız toplumun elinde hem, Tevrat hem de İncil var. Peki, toplum ne durumda dersiniz? Hurafelerle ve dinde bircok sapkınlıklara yonelmiş Rabbin emretmediği onca şeyler, din diye onlerine serilmiş ve işin en kotusu bunlar Allah katındandır denilerek Rabbin istemediği bambaşka bir din yaratılmış. Kız cocuklarını diri diri toprağa gomen bir inanc yaratılarak, ehli kitap sozcuğunun yalnız adı kalmış. İnsanlar o derece kotu bir inanc icindeki, Allah bu durumdan kullarını kurtarmak icin son bir şans veriyor. Kendi inanclarına sahip cıkmayan onu hurafelerle bozan toplumun icinden elci gorevlendirmek yerine,Rabbim bir ummi peygamber gondererek bizlere cok onemli bir mesaj veriyor. Allah Benim icin onemli olan, hurafelere iman ederek, dinden olduğunu soylediği halde din dışından bilgilere iman edip, benim gonderdiğim kitabımdan sapan bir insan olmaktansa, benim kitabımdan habersiz doğru, durust, barışsever, Allah ın doğru yolunu arama cabasını gosteren, cevresinde saygın ornek bir insan olmak, daha onemlidir diyor bizlere. Ama bizler bunun farkında bile değiliz. Neden değiliz diyorum biliyor musunuz? Bizler kur’andan habersiz ben Musluman’ım diyen herkez cennete gidecek diyerek, ne yazık ki kendimizi temize cıkarıyor, diğer dinlere mensup olanlarında hukmunu kendimiz verip, cehennem ehli yapıveriyoruz. Yaptığımız onca kotulukleri bir cırpı da nefsimizce siliveriyoruz. Ama dikkat edin Yuce Rabbim dinden sapmış, hurafelere iman eden bir ehli kitap arasından elci gondermek yerine, din ile ilgili olmayan hatta ehli kitap olmayan ama cevresinde sevilen, doğruluğuyla tanınmış, sozune guvenilen bir ummi insanı secip elci olarak gorev veriyor. Bunun uzerinde cokkkk ama cok duşunmeliyiz. Artık kendimizi temize cıkarmak yerine, temiz bir insan olmanın yolunu aramalıyız. Oda apacık kur’anı anlayarak onun rehberliğinden istifade ederek olacaktır. Kur’an apacık soyler ama duşunmeyen, aklını kullanmayan asla anlayamaz. Aklını kullanmakta yetmez, onemli olan anladığını uygulamak ve topluma ornek bir insan olmaktır amac. İşte peygamberimiz ummi bir insan olarak, elcilik gorevini alıncaya kadar, Rabbin verdiği zek ve akılla hayatını ornek bir insan olarak doğru yaşamayı başaran, nadir insanlardan olduğu anlaşılıyor. Allah elcisi peygamber olduktan sonra diğer iman etmeyen ehli kitap toplumunu dahi, ellerindeki muracaat etmeyi bıraktıkları, kendi elerliyle yazdıklarına iman edenlere, Rabbin gonderdiği kitaplara yonlendirmeye calışmış ve bu hareketiyle de ornek olmuş bir peygamberdir. Biraz duşunduğumuzde bu hareketinden de cok şeyler cıkarmamız gerekiyor. Peygamberimiz her zaman ellerini gokyuzune acarak dua eden, rabbin doğru yolunu aradığı ozlemini Rahmana ileten cok ozel bir insan olduğunu kur’andan anlıyoruz. Bizler elimizde korunmuş apacık bir rehber olduğu halde bunu yapamıyorsak, demek ki dinimizi, imanımızı yaşarken akla, mantığa zerre kadar yer vermiyoruz demektir. Allah ayetini gonderir ve bizlerin duşunmesini akıl yurutmemizi emreder. Fakat bizler ne yazık ki duşunmeyi, aklı bir kenara bıraktığımız icin, icinde bulunduğumuz yanlışların farkında bile değiliz. Buradan cıkaracağımız cok dersler var.
Bizler kur’anda gecen ummi sozunden Rabbin verdiği gercek anlamı, manayı anlamak sanırım pek işimize gelmemiş. Peygamberimizi ehli kitap dışında gormek de hoşumuza gitmemiş ki, onu okuma yazma bilmeyen cahil bir insan konumuna sokmak daha cok işimize gelmiş. Boyle yaparak o guzel şanı yuce peygamberimize nasıl buyuk bir saygısızlık yaptığımızın hala farkında değiliz. Biz bu tur yanlışları hep yapmışız ne yazık ki, gunumuzde de farkında olmadan yapıyoruz. Rabbin anlatmak istediklerinin dışında, kelimelere başka anlamlar verip dine, kitaba uymak, Rabbin ne soylediğini anlamak yerine, kitabı kendimize uydurmak hep işimize gelmiş. Hem atalarımızdan gelen inancları yaşatmışız boylelikle, hem de kur’ana uyduğumuzu soyler olmuşuz. Artık İslam Âlemi olarak kendimize gelmemizin zamanı geldi ve geciyor. Rabbim yardımcımız olsun ve gonul gozumuzu kur’an nuruyla nurlandırsın ki, gercekleri apacık gorebilelim.
Ben kur’an butunluğunde peygamberimizin ummi oluşunu ve bu sozden Rabbim ne demek istiyor bunları anladım. Sizlerde bu sozlerimi kur’ana muracaat ederek, aklın ve mantığın suzgecinden gecirip anlamaya calışınız. Ben kendi soylediklerimden, inandıklarımdan sorumluyum sizlerde kendinizden sorumlusunuz bunu unutmayınız. Aklı devrede tutmayan bir Musluman ın yanılma payı her zaman yuksektir. Rabbin tebliğini anlayarak bizzat kendisinden alalım ve bize oğretilenleri Rabbin sozleriyle karşılaştıralım, bakın o zaman gercek doğruyu, guneşi, aydınlığı nasıl goreceğiz. Peygamberimiz okuma yazma bilmeyen cahil birisi değil, toplum icinde tum liderlik vasıfları ile donatılmış ornek bir insan, ornek bir lider olduğunu da unutmayalım. Rabbim yanıltmasın ben kur’andan bunları anladım. Yanılıyorsam ne olur beni affet RABBİM. SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________
Peygamberimizin ummi oluşundan ne anlamalıyız?
Dini Sohbetler0 Mesaj
●37 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Peygamberimizin ummi oluşundan ne anlamalıyız?
-
12-09-2019, 10:37:41