Gunumuz de bizler, İslam ı nasıl anlamaya calışıyor ve yaşıyoruz hic duşundunuz mu? Kendimizden bir emek harcıyor da kur’anın rehberliğinden faydalanıyor muyuz dersiniz? Bu soruyu once kendimize soralım. Alacağımız cevap cok onemli. Eğer kendimiz bir caba gostermiyor da, Rabbin rehberinde neler yazıyor hic farkında değilsek, sanırım gittiğimiz yolun Allahın doğru yolu olduğunu bilemeyiz. Bizlere, sen okusan da kur’andan anlayamazsın denmişte bizler onlara inanmışsak, zaten kur’an ile temasımız kesilmiş demektir. Kur’anı anlayarak okumak gunahtır diyorlarsa, şunu sakın unutmayınız, birileri bizden bir şeyler saklıyor demektir. Allah sizleri bu kitaptan hesaba cekeceğim diyorsa, Rabbim anlaşılması zor bir kitap asla gondermez. Yemin ederek bircok kez tekrarlayıp, bu kitabı sizler icin kolaylaştırdım diyorsa Rabbim, gelin beşerin sozlerine değil, RABBİN SOZLERİNE İNANALIM.

Bizler gunumuzde ne yazık ki, İslam dinini kur’an dan değil, gecmiş cağlarda insanların kur’andan ne anladıklarını okuyarak anlamaya calışıyoruz. Rabbim her cağa hitap eden bir rehber gondermiş ise, bu kitabın anlatmak istediklerini de yine yaşadığımız cağa gore, yaşadığımız şartların getirdiği sorunların paralelinde, onu anlamamız gerekmektedir. Sizlere bu konu ile ilgili cok guzel değerlendirmesi olan, Uludağ Universitesi İlahiyat Fakultesi Oğretim uyesi olan, Prof. Dr. Yunus Vehbi YAVUZ Hocanın, bir yazısından alıntı yapmak istiyorum. Gercekten gunumuzde bizler, İslam dinini nasıl anlamaya calışıyoruz ve nasıl bir yol izliyoruz, bu konuda bana gore cok yerinde, isabetli tespitlerini hic yorum yapmadan sizlere naklederek, faydalanacağınızı umuyorum.

(Kanımca, Kur’an’ı anlamak, onun engin mesajlarını algılamak bugun ve her gun yaşayan insanların en onemli meselesidir. Cunku Kur’an sadece Muslumanlara değil, tum insanlara gonderilmiş ilahî bir kitaptır.Fakat ozellikle ona inanan Muslumanların cağa gore ondan mesaj alması cok buyuk bir onem arz ediyor.



Biz geleneksel bir anlayış cercevesinde Kur’an’ı bugun anlamıyoruz, belki bizden oncekilerin ondan ne anladıklarını anlamaya calışıyoruz; yine biz Kur’an’dan yararlanmıyoruz, belki oncekilerin yararlandıklarından yararlanmaya calışıyoruz. Bunun anlamı şudur: Biz Kur’an’ı cağımıza gore anlamıyoruz, ondan yararlanmıyoruz. Başka bir ifade ile biz Kur’an’ı anlamıyoruz, onu başkalarının kafası ile anlıyoruz, yani duşunmeksizin anlamaya calışıyoruz. Başkalarının Kur’an’ı tarihte nasıl anladıklarını anlıyoruz da onun icin anlayamıyoruz; başkalarının anlattıklarını anlatıyoruz da onun icin anlatamıyoruz; onun icin ondan yararlanamıyoruz.Bunları anlamak da anlamaktır, yararlanmak da yararlanmaktır, fakat cağdaş bir anlama, cağdaş bir yararlanma değil, belki tarihteki olguların hikaye edilmesi, bugunun toplumlarının idrakine sunulmasıdır. Bunun pratikte buyuk bir yararı olmasa da tarihî bir değeri vardır. Bundan ancak, ilim adamları istifade eder, değerlendirmeler yaparak gunumuzde nasıl anlamamız gerektiği noktasında bizlere ışık tutar.



Oysa, Kur’an’ı anlamak, onun anlattıklarını anlamaktır; onun verdiği mesajları almaktır, yoksa başkalarının aldığı mesajı almak, anladığını anlamak, ya da anlatmak değil. Kur’an’ı anlamak onun mesajı ile cağ arasında kuvvetli bir bağ kurmaktır. İşte tefsir kitapları bize başkalarının Kur’an’dan ne anladıklarını anlatmakta; tefsir Âlimlerinin yaşadıkları cağda Kur’an’dan anladıkları mesajı yansıtmaktadır.

Yine Kur’an’dan yararlanmak, oncekilerin yararlandıklarından yararlanmak değil, onun mesajlarını cağımızın ihtiyaclarına gore aklederek ondan yararlanmaktır.

Kurtuluşu yakalayabilmek icin, biz Kur’an’ı olulere değil, dirilere okumalıyız; olmuş kalpleri Kur’an’ın diriltici nefesleri ile diriltmeliyiz; biraz da bu ilahî mesajı kendimiz yararlanmak icin, cağımızın sorunlarına cozum aramak icin okumalıyız. Asırlarca biz, Kur’an’ı anlamadan cok okuduk, biraz da anlayarak okumaya calışmalıyız.Bugune kadar kul kitaplarını Allah’ın kitabının onune alarak hep onlardan yararlanmaya calıştık, artık biraz da Allah’ın Kitabını one alarak ondan yararlanmaya calışmalıyız. Bilmeliyiz ki, bizi ayağa kaldıracak olan kitap Kur’an’dır.

Kur’an kendini savunan kitaptır. Onun savunmaya , propagandaya, korunmaya ihtiyacı yoktur. Olsa olsa kullar Kur’an’ın tanınmasına hizmet edebilirler. Kur’an’a hizmet cercevesinde kul olarak bize duşen gorev Kur’an ile toplum arasında oluşan duvarları yıkmak, Kur’an guneşi ile bu dunya hayatı arasındaki kara bulutları dağıtmaktan ibarettir. Tabiri caiz ise, bizim gorevimiz, guneşi insanlara gostermektir, onu savunmak değil. Bunu yapabilirsek kendimizi bahtiyar sayabiliriz. )



Yukarıdaki gercekler, gunumuz İslam yaşamının apacık tespitleridir. Bu guzel acıklamalarından dolayı, bu yazıyı kaleme alandan, Allah binlerce kez razı olsun. Rabbin ayetinde soylediği gibi, gozlerde perde yoksa gonul ve kulaklar muhurlu değilse, kur’anın ışığını, parıltısını kesinlikle gorecektir kullarım diyor.

SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________