AYET-İ KERİME
En’am / 112. Boylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını duşman kıldık. (Bunlar), aldatmak icin birbirlerine yaldızlı sozler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.

Araf / 200. Eğer şeytanın fitlemesi seni durterse hemen Allah’a sığın. Cunku O, işitendir, bilendir.

Araf / 201. TakvÂya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah’ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerceği gorurler.

Enfal / 11. O zaman katından bir guven olmak uzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek icin uzerinize gokten bir su (yağmur) indiriyordu.

Nas / 4-5. O sinsi vesvesenin şerrinden, O ki insanların goğuslerine (kotu duşunceler)fısıldar.

HADİS-İ ŞERİF
* Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Hazreti Peygamber (aleyhissalÂtu vesselÂm)’in ashabından bir kısmı ona sordular: “Bazılarımızın aklından bir kısım vesveseler geciyor, normalde bunu soylemenin gunah olacağına kaniyiz.” Hazreti Peygamber (aleyhissalÂtu vesselÂm): “Gercekten boyle bir korku duyuyor musunuz?” diye sordu. Oradakiler Evet! deyince: “İşte bu (korku) imandan gelir (vesvese zarar vermez) dedi.
Diğer bir rivayette: “(Şeytanın) hilesini vesveseye donuşturen Allah’a hamdolsun” demiştir. Muslim’in İbnu Mes’ud (radıyallahu anh)’dan kaydettiği bir rivayet şoyledir: “Dediler ki: “Ey Allah’ın Resulû, bazılarımız icinden oyle sesler işitiyor ki, onu (bilerek) soylemektense komur kesilinceye kadar yanmayı veya gokten yere atılmayı tercîh eder. (Bu vesveseler bize zarar verir mi?)” Hazreti Peygamber (aleyhissalÂtu vesselÂm): “Hayır bu (korkunuz) gercek imanın ifadesidir” cevabını verdi.”

* İbnu Abbas (radıyallahu anhumÂ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) buyurdular ki: “Şeytan insanoğlunun kalbinin uzerinde tunemiş vaziyette bekler. Allah’ı zikredince siner, cekilir, gaflet etse vesvese verir.”

* İmam MÂlik’ten rivayete gore, ona şu haber ulaşmıştır: “HÂlid İbnu’l-Velid (radıyallÂhu anh), Hazreti Peygamber (aleyhissalÂtu vesselam)’e: “Ben uykuda iken korkutuluyorum. (Ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?)” diye sordu. Ona şu tavsiyede bulundu: “Allah’ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O’nun gadabından, ikabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve (beni kotuluğe atan) beraberliklerinden AIlah’a sığınırım! de!”.

* Ebu Hureyre (radıyallÂhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) buyurdular ki: “Namaz icin ezan okunduğu zaman şeytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklaşır, ezanı duyamayacağı yere kadar kacar. Ezan bitince geri gelir. İkamete başlanınca yine uzaklaşır, ikamet bitince geri donup kişi ile kalbinin arasına girer ve şunu hatırla, bunun duşun diye aklında daha once hic olmayan şeylerle vesvese verir. Oyle ki (buna kapılan) kişi kac rekat kıldığını bilemeyecek hale gelir.”

* Muslim’in diğer bir rivayetinde şoyle denmiştir: “Şeytan namaz icin okunan ezanı işitti mi kacar. Muezzinin sesini işitmemek icin sesli sesli yellenir. (Ezan bitip muezzin) susunca geri doner ve vesvese verir. İkameti işittiği zaman, muezzini duymamak icin gider, susunca geri doner ve vesvese verir.”

* Abdullah İbnu Mugaffel radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: “Sizden kimse hamam yaptığı yere akıtmasın. Zir vesveselerin coğu bu yuzden hÂsıl olur.”

* Ubey İbnu Ka’b radıyallahu anh anlatıyor: “ResuIullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: “Abdest (sırasın)da vesvese veren bir şeytan vardır. Adı da el-VelehÂn’dır. Oyleyse suyun vesvesesinden kacının.”

* İbnu AbbÂs radıyallahu anhuma anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulu dendi, herbirimiz icinde, (bazan, oylesine cirkin) bir şeyn Ârız olduğunu gorur ki, bunu soylemektense o şeyin bir korparcası olup (kendisini yakması) ona daha sevimli gelmektedir!” Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm bu soze şoyle mukabelede bulundu: “Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber!) Şeytan’ın hilesini vesveseye ceviren Allah’a hamd olsun!”

* Ebu Zumeyl rahimehullah anlatıyor: “İbnu Abbas radıyallahu anhuma’ya (bir gun): “İcimde duyduğum bu (fena) şeyler de ne?” diye sormuştum. Bana: “Ne hissediyorsun ki?” dedi. Ben:”Vallahi (onlar cok fena!) dilime alamam!” dedim. “Şekk nev’inden bir şey mi ?” dedi ve guldu. Sonra acıkladı: “Bu (ceşit vesveseler)den hic kimse kurtulamaz. Nitekim Allah TeÂla hazretleri (Resûlune) şu ayeti inzal buyurmuştur. (Mealen): “Eğer sana indirdiğimiz (kitapta anlatılan bu kıssalar) hakkında bir şuphen varsa, senden evvel indirilmiş olanları okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak (olan kitap) gelmiştir, sakın şuphe edenlerden olma!” (Yunus 94).)
İbnu Abbas bana dedi ki: “Eğer icinde herhangi bir vesvese bulursan şoyle de: “O (Allah), hem evveldir, hem ahirdir, hem zÂhirdir, hem bÂtındır. O herşeyi bilendir” (Hadid 3).

* Zeyd İbnu HÂrise anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: “Cebrail aleyhisselam bana abdesti oğretti. Bu meyanda bana, abdestten sonra, cıkacak bevl (sızıntısından hÂsıl olacak vesveseyi onlemek) icin elbisemin altına su serpmemi emretti.”

Vesvese, Şeytanın insan kalbini kurcalaması ve hayÂl aynasına bir kısım resim ve manzaralar, hÂtıra ve hayÂller atması demektir. Şeytanın bir insana, bilhassa mu’mine karşı oynayacağı son oyun, kullanacağı son siper, son mevzî ve silah, vesvesedir. O, kufur ve dalÂlet adına alt edemediği kimseye karşı caresizliğinin ifadesi olarak ‘vesvese’ ok ve mermisini kullanır. Bir cihetle vesvese, şeytanın “Bana yÂr olmadın, kendine de olma” duşuncesiyle, mu’mini kendinden etme cırpınış ve gayretidir.

Mubtedî muslumanlarda, işe yeni başlamışlarda pek vesvese olmaz. Vesvese, daha cok kendini can u gonulden Din’e vermiş, zimamı ve dizginleri şeytanın elinden koparıp almış, Allah (celle celaluhu)’a karşı ubudiyetini az cok yapan ve iman mevzûunda da terakki edip saffete ulaşan bazı muslumanlarda olur.

Vesvese, bazen asabî ve hassas ruhlarda, bazen de fazla gıda alan tenperverlerde olur. Mu’mindeki vesvese, buhranlar ve deprasyonlar şeklinde değil de, rahatsızlık verebilecek turdendir. Mumin cok muterakki de olsa, yine kendisine vesvese gelebilir. HattÂ, Sahabe’den sonra en buyuk şahsiyetlerden İmam-ı Rabbanî bile vesveseye maruz kalabilir. Her vesveseye muptel insanın mutlaka muterakkî ve yukseliyor olması gerekmediği gibi, vesveseye ma’ruz kalmayanın da sukut ediyor olması lÂzım gelmez.
Vesvese, kÂfirde olmaz. KÂfirin kufru vesvese değil, belki hesaplı, plÂnlı ve inadî bir kufurdur. KÂfirde bunalımlar, ic buhranlar, tatminsizlikler, sıkıntılar olabilir. Fakat butun bunlar, onu iyice saldırgan ve mutecaviz kılar. Şeytan, kendisine orijinal ve yeni yeni felsefeler ufler; inkÂrcılık adına ceşitli fikirler verir ve sonunda kÂfire kendini de inkÂr ettirerek, “şeytan yok” dedirtir.

Şeytanın verdiği vesvese olum meleği Azrail (Aleyhisselam) gelinceye kadar devam eder.Hatta olum vaki olup, can bedenden cıkacağı zaman bile şeytan gelip ”imanını ver seni kurtarayım” der.O anda ancak kuvvetli bir iman mukavemet gosterir, karşı koyar.

Besmele-i şerif’de 4 kelime vardır:
1-Bismi
2-Allah
3-Rahman
4-Rahim
Şeytanda insana 4 yonden yaklaşır:
1-On
2-Arka
3-Sağ
4-Sol
Besmeleyi işin başında cekenler, şeytanın 4 nufuz yolunu besmelenin 4 kelimesiyle kapatmış olur.

Vesvese imanın bir gostergesi ve alametidir.İci boş olan evin kapısı calınmaz; imanında samimi olmayanada vesvese gelmez.
Cunku şeytan, Allah’a kul olmaya calışanları secer.Onları yolundan saptırmaya calışır.Diğer insanlar zaten şeytanın askeri olmuştur.Onlar ile bir işi olmadığı gibi, onların olduğu yerde şeytana gorevde duşmemektedir.
__________________