Her ismin bir musemmayı gerektirmesi delili


Guneş'in yedi rengi ile evimizin camını aydınlattığını ve ısıttığını duşunuyoruz. Şimdi eğer camımızı aydınlatan Guneş'i inkÂr edersek acaba neyi kabul etmek zorunda kalırız?

Bir Guneş'in vucudu ve hakikati ile birlikte camın icinde bulunduğunu kabul etmek zorunda kalırız.

Zira ortada bir ışık ve sıcaklık vardır. O hÂlde bu ışığa ve sıcaklığa sahip olacak bir Guneş gerekmektedir. Eğer Guneş yok farz edilir ve camda gorunen ışığın ve hararetin kaynağı olarak Guneş kabul edilmezse; o zaman bu ışık ve hararetin camın kendi malı olduğunu kabul etmek zorunda kalırız. Cunku ortada bir ışık ve sıcaklık vardır. Bunların muhakkak bir sahibi ve maliki olmalıdır.

Ayrıca boyle bir ışık ve hararet ancak Guneş buyukluğundeki bir kaynaktan sudur edebilir. O hÂlde gokteki Guneş'i inkÂr ettiğimizde camın icinde hakiki bir Guneş'in varlığını kabul etmek ve "Bu ışık ve hararetin sahibi camın kendisidir." demek zorunda kalırız.

Guneş'in hadsiz eşyayı ışığı ile aydınlattığı ve harareti ile ısıttığı duşunulduğunde gokteki bir tek Guneş'i inkÂr etmenin neticesi hadsiz eşyanın icinde hakiki Guneşlerin varlığını kabul etmek ile neticelenir. Demek gokteki tek bir Guneş'i kabul edemeyen Guneş'in ışık ve hararetini kendinde gosteren eşyalar adedince Guneşleri kabul etmek zorunda kalır. Zira ifade ettiğimiz gibi ortada bir ışık ve hararet vardır bu da ancak bir Guneş'ten sudur edebilir.

Aynen bu misal gibi Şems-i ezel ve ebed olan Allah-u TeÂl da esma-ul husnası ile şu Âlemi ve Âlemdeki her bir eşyayı aydınlatmıştır. Misalimizdeki ışığın ve hararetin kaynaksız olamayacağı gibi şu Âlemde gozuken isimler ve sıfatlar da sahipsiz olamaz. Zira isim musemmasız sıfat ise mevsufsuz olamaz. Yani ortada bir isim varsa muhakkak o isim ile isimlenmiş bir zat olacaktır. Ve yine ortada bir sıfat varsa muhakkak o sıfatın bir sahibi olmalıdır.

Mesela yine kalem ile bir kÂğıda bir harf cizdiğimizi duşunelim. Bu fiilde ve sayfadaki 'A' harfinde şunlar gozukur:

1- Sayfadaki ‘A' harfinin varlığı yokluğuna tercih edilmiştir. Zira biraz once o sayfada ‘A' harfi yokken şimdi bir ‘A' harfi vardır. Bir şeyin yokluktan varlığa cıkabilmesi yani varlığının yokluğuna tercih edilebilmesi icin ise kÂtibinin ve failinin irade sahibi olması gerekir. İrade sahibi olmalıdır ki varlığını yokluğuna tercih edebilsin. İradesi ve ihtiyarı olmayan bir failin sayfadaki ‘A' harfine kÂtip olması ve kÂtiplik iddiasında bulunması mumkun değildir. O hÂlde ‘A' harfinin yoktan icadı irade sahibi bir kÂtibi gerektirir.

2- Sayfadaki ‘A' harfi alelade bir cizgi değildir. Manası olan sanatlı bir cizgidir. O hÂlde sanatkÂrı ve kÂtibi olan zatın ilim sıfatının olması yani "Âlim" olması gerekir. İlmi olmayanın ve okuma yazma bilmeyenin mana ifade eden bu ‘A' harfini yazması mumkun değildir. O hÂlde ‘A' harfinin yoktan icadı ilim sahibi bir kÂtibi gerektirir.

3- Ayrıca bu kÂtibin kudret sahibi olması da gerekir. İradesi ve ilmi olsa; ama kudreti ve kuvveti olmasa mesela felcli olsa ve elini hareket ettiremese yine bu ‘A' harfini yazamazdı. İşte ‘A' harfi mevcudiyeti ile kÂtibinin kudret sahibi bir "Kadir" olduğuna da işaret eder.

4- Yine kÂtibinin hayat sahibi olması gerekir. Zira hayatı olmayanın; ilmi iradesi ve kudreti olamaz. Hayat sahibi olmayan bir taşın yanına bir kalem ve kÂğıt koysak ve bir milyon sene onları baş başa bıraksak sayfada bir ‘A' harfini goremezsiniz. Demek "A" harfi varlığı ile kÂtibinin "Hayy" (hayat sahibi) olduğuna işaret eder.

Bu misalleri ve ‘A' harfinin kÂtibine yaptığı delaletleri coğaltabilirsiniz.

Şimdi ‘A' harfine bir kÂtip arayacağız. Eğer biz kÂtip olarak onu cizen insanı inkÂr eder ve "Bu ‘A' harfini bu kalem yaptı." dersek o zaman kÂtipte bulunması gereken irade ilim kudret ve hayat gibi sıfatları kaleme vermek ve "Bu kalem Âlimdir irade sahibidir kudret sahibidir hayatı vardır." gibi bir hezeyanı kabul etmek zorunda kalırız. Cunku ortada gozuken isim ve sıfatlar vardır. İsim musemmasız sıfat ise mevsufsuz olamaz. İşte bu yuzden harfin kÂtibi olarak kim kabul edilirse kÂtipte olması gereken ilim irade kudret ve hayat gibi sıfatların da o zatta varlığını kabul etmemiz gerekecektir.

Aynen bunun gibi kÂinat da bir harf ve bir kitaptır. KÂtibi olarak Allah-u TeÂl kabul edilmezse bu kitapta gozuken butun isim ve sıfatları atomlara sebeplere tesadufe tabiata vermek Âdeta onları uluhiyet makamına cıkarmak demektir. Bir Allah'ı aklına sığıştıramadığı icin kabul etmeyen adam zerreler ve atomlar adedince ilahları kabul etmek zorunda kalacaktır.

Dilerseniz bu meseleyi bir misal ile izah ederek anlamaya calışalım:

Her vakit gozumuz onunde bulutlardan yağan yağmurları temaşa ederiz. Acaba hic duşunduk mu yağmurun oluşabilmesi icin failinde hangi sıfatların bulunması gerekmektedir?

Şimdi bu hadisede gozuken isim ve sıfatlara bakalım:

1- Yağmurun varlığı yokluğuna tercih edilmiştir. Yani yağmur damlaları bir vakit once yoktu şimdi ise var. Bir şeyin varlığını yokluğuna tercih edebilmek ancak irade sıfatına sahip olabilmek ile mumkundur. O hÂlde yağmuru yapan zatın iradesi olmalıdır. İradesi olmayan tek bir damlaya sahiplik iddiasında bulunamaz.

2- Yağmurun yapısında iki hidrojen ve bir oksijen vardır. İki hidrojen ve bir oksijeni bir araya getirerek yağmur tanelerini oluşturmak ise ancak nihayetsiz bir ilmin sahibi olmak ile mumkundur. O hÂlde yağmuru yapan zatın ilmi de olmalıdır. İlmi olmayan tek bir damlaya sahiplik iddiasında bulunamaz.

3- Yağmuru yapabilmek icin ayrıca nihayetsiz bir kudrete sahip olmak lazımdır. Zira yakıcı ve yanıcı iki maddeyi birleştirip yangın yerine su icat etmek ancak sonsuz bir kudret ile olabilir. O hÂlde yağmuru yapan zatın kudreti de olmalıdır. Kudreti ve kuvveti olmayanın tek bir damlaya sahip olması mumkun değildir.

4- Yağmur tanelerini birbirine carptırmadan yağdırabilmek ve yağmura saymakla bitmeyecek kadar cok menfaatler takabilmek icin hikmet sahibi olmak gerekir. Hikmeti olmayanın tek bir damlayı icat edebilmesi ve yağmura bunca faydaları takabilmesi mumkun değildir. O hÂlde yağmuru yapan zatın hikmeti de olmalıdır. Hikmeti olmayanın tek bir damlayı icat etmesi mumkun değildir.

5- Yağmur yaratılırken tek başına ele alınmamış butun eşya ile alakaları gozetilmiştir. Mesela o yağmuru insan ve hayvanlar icer toprak onunla canlanır ve bitkiler ve ağaclar onunla hayat bulur. Yani yağmur yaratılırken tek başına planlanmamış ve butun eşya ile alakaları duşunulerek onlara fayda sağlayacak bir şekilde yaratılmıştır. Yani yağmuru yaratan zat hem insanı hem hayvanatı ve hem de bitkileri bilmelidir ki onların vucutlarına faydalı bir şekilde yağmuru yaratabilsin. Bu ise butun eşyayı ihata ile olur. Butun eşyayı ayna anda ihata edemeyen ve onları goremeyen yağmuru onlara faydalı kılamaz. O hÂlde yağmuru yapan zatın ihatası ve gormesi de olmalıdır. Muhit (ihata edici) ve Basîr (goren) olmayan tek bir damlaya sahiplik iddiasında bulunamaz.

6- Yağmuru yeryuzu ahalisine gondermek sonsuz bir rahmetin eseridir. Yeryuzu ahalisine acımayanın ve rahmeti olmayanın yağmuru yaratması mumkun değildir. O hÂlde yağmuru yapan zatın rahmeti olmalıdır. Rahmeti olmayan tek bir damlaya sahiplik iddiasında bulunamaz.

7- Saydığımız sıfatlara sahip olabilmek icin ise ilk once hayat sahibi olunması gerekir. Zira hayatı olmayanın ne iradesi ne ilmi ne kudreti ve ne de diğer sıfatları olamaz.

Yağmurda gozuken daha onlarca isim ve sıfat vardır. "Arife tarif yeter." sırrınca meseleyi daha uzatmayarak kısa kesiyoruz.

Şimdi bizler yağmuru yaratabilecek bir fail arayacağız:

Gorduk ki yağmuru yaratan zatın iradesi ilmi kudreti hikmeti rahmeti ihatası gormesi hayatı gibi daha bircok isim ve sıfatlarının bulunması gerekir. Bu sıfatlara sahip olamayanın tek bir damlaya sahip olması mumkun değildir. Zira ortada hikmetle yaratılmış yağmur taneleri ve onda gozuken isim ve sıfatlar vardır.

Acaba bu isimler ve sıfatlar kimindir? Biz "Allah'ındır." diyor ve yağmuru yaratma fiilinin Allah'ın bir fiili olduğunu ve Allah'tan başka kimsenin bu hikmetli fiile fail olamayacağını kabul ediyoruz.

Eğer biri cıkar ve tersini soyleyerek Allah'ı inkÂr ederse o hÂlde "yağmuru yaratmak" fiiline bir fail gostermelidir. Zira ortada bir fiil vardır ve fiiller failsiz olamaz. Ve gosterdiği failde mezkûr isim ve sıfatların varlığını da kabul etmek zorundadır. Zira bu isim ve sıfatlara sahip olamayanın yağmuru yağdırma fiilini gercekleştirmesi ve tek bir damlayı icat etmesi mumkun değildir.

O hÂlde yol ikidir: Ya Allah kabul edilerek "yağmuru yaratma" fiili ona isnat edilecek ve bu hadisede gozuken isim ve sıfatların musemması ve mevsufu olarak Allah kabul edilecek. Ya da fail olarak bulutun kendisi kabul edilerek yağmurda gozuken mezkûr isim ve sıfatlara bulutun bizzat kendisinin sahip olduğu iddia edilecektir. Yani mevhum fail olan bulut Allah'ın sıfatlarına sahip olarak uluhiyet makamına cıkartılacak Âdeta ona ilahlık makamı verilecektir.

Sozun ozu: Yağmurda gozuken isim ve sıfatlar vardır. Bu isim ve sıfatların sahipsiz olması mumkun değildir. Allah'ı inkÂr eden birisi ilk once hayatsız ve kendinden bile haberi olmayan buluta; Allah'ın ilmi kadar bir ilmi Allah'ın kudreti kadar bir kudreti Allah'ın hikmeti kadar bir hikmeti Allah'ın rahmeti kadar bir rahmeti ve Allah'ın sahip olduğu diğer isim ve sıfatları verecek ve daha sonra kufrune itikat edebilecektir. Bu itikat ile de Âdeta bulutu kendisine bir ilah yapacaktır. Zira ilah demek saydığımız isim ve sıfatlara sahip olan zat demektir. Bu isim ve sıfatları kime verirseniz ilah olarak da onu kabul etmişsiniz demektir. Nasıl ki misalimizde Guneş'i inkÂr eden kişinin camın icinde hakiki bir Guneş'in varlığını kabul etmesi gerekiyordu; cunku bu ışığa sahip olana Guneş denilir. Aynen bunun gibi cam hukmundeki eşyada tecelli eden isim ve sıfatların sahibi olarak da kimi kabul ediyorsak bizim ilahımız odur. Cunku ilah bu isim ve sıfatların sahibine denir.

Biz sadece yağmura ve onda tecelli eden isim ve sıfatlardan bazılarına baktık. Bir de kÂinata bakın ve onda tecelli eden isim ve sıfatları gorun! Sonra o isim ve sıfatlara sahip olabilecek bir fail ve sanatkÂr bulmaya calışın! Semalara cıkın denizlerin dibine dalın sahralarda gezin Âlemde bakmadığınız hicbir taşın altı kalmasın! Acaba kÂinatta gozuken bu kadar isim ve sıfatlara sahip olabilecek Allah'tan başkasını bulabilecek misiniz?

(alıntı ilmedavet)

__________________