KOLELİK VE İSLAMİYET
Kole, “hukukî, iktisadî ve sosyal bakımlardan hur insanlardan farklı ve aşağı statude kabul edilen kimse” demektir. Kole, inanc ve ibadet yonunden ozgur olmasına rağmen medenî; yurttaşlık hakları yonunden tam ozgur değildir. Mal mesabesinde olup, alınır, satılır ve mirasa kalır.
Koleliğin Tarihcesi:
Koleliğin tarihi cok eski zamanlara dayanmaktadır. “İnsanlık kadar eskidir” dense yeridir. Zira dinî metinlere gore kolelik uygulaması tarih oncesi zamanlara kadar gitmektedir. Dinî metinlerin dışında, karanlık doneme ait ne bilgi ne de efsane olmadığı icin, bu konuda başvurulacak yegÂne kaynak dinî metinler olmaktadır.
Eldeki Kitab-ı Mukaddes’te, Nuh peygamberin oğullarından birinin koleleştirildiği yer almaktadır.
Tekvin 9. Bab; 20-27. cumleler:
20 Nuh ciftciydi, ilk bağı o dikti.
21 Şarap icip sarhoş oldu, cadırının icinde cırılcıplak uzandı.
22 Kenan’ın babası olan Ham babasının cıplak olduğunu gorunce
dışarı cıkıp iki kardeşine anlattı.
23 Sam’la Yafet bir giysi alıp omuzlarına attılar, geri geri
yuruyerek cıplak babalarını orttuler. Babalarını cıplak gormemek
icin yuzlerini obur yana cevirdiler.
24 Nuh ayılınca kucuk oğlunun ne yaptığını anlayarak,
25 şoyle dedi: “Kenan’a lÂnet olsun, koleler kolesi olsun kardeşlerine.
26 Ovguler olsun Sam’ın Tanrısı RAB’be, Kenan Sam’a kul olsun.
27 Tanrı Yafet’e bolluk versin, Sam’ın cadırlarında yaşasın,
Kenan Yafet’e kul olsun.”
Yine Kitab-ı Mukaddes’ten anlaşıldığına gore, o donemlerde insan kendisini satarak koleleştirebiliyor, borcunu odemeden olen kişinin, borcu odeyecek terekesi yoksa, alacaklılar vÂrislerini koleleştirebiliyor, hatta kişi, oz kızını kole olarak satabiliyormuş.
Levililer 25. Bab; 39. cumle:
39 Aranızda yaşayan bir kardeşin yoksullaşır, kendini kole olarak sana satarsa, onu bir kole gibi calıştırmayacaksın.
II.Krallar 4. Bab; 1-7. cumleler:
1 Bir gun, peygamber topluluğundan bir adamın karısı gidip Elişa’ya şoyle yakardı: “Efendim, kocam oldu! Bildiğin gibi RAB’be tapınırdı. Şimdi bir alacaklısı geldi, iki oğlumu benden alıp kole olarak goturmek istiyor.”
2 Elişa, “Senin icin ne yapsam?” diye karşılık verdi, “Soyle bana, evinde neler var?” Kadın, “Azıcık zeytinyağı dışında, kulunun evinde hicbir şey yok” dedi.
3 Elişa, “Butun komşularına git, ne kadar boş kapları varsa iste” dedi,
4 “Sonra oğullarınla birlikte eve git. Kapıyı uzerinize kapayın ve butun kapları yağla doldurun. Doldurduklarınızı bir kenara koyun.”
5 Kadın oradan ayrılıp oğullarıyla birlikte evine gitti, kapıyı kapadı. Oğullarının getirdiği kapları doldurmaya başladı.
6 Butun kaplar dolunca oğullarından birine, “Bana bir kap daha getir” dedi. Oğlu, “Başka kap kalmadı” diye karşılık verdi. O zaman zeytinyağının akışı durdu.
7 Kadın gidip durumu Tanrı adamı Elişa’ya bildirdi. Elişa, “Git, zeytinyağını sat, borcunu ode” dedi, “Kalan parayla da oğullarınla birlikte yaşamını surdur.”
Cıkış 21. Bab; 7. cumle:
7 Eğer bir adam kızını cariye olarak satarsa, kız erkek koleler gibi ozgur bırakılmayacak.
Yine Kitab-ı Mukaddes’ten oğrendiğimize gore Mısır’da hırsızlar da yakalandıklarında koleleştiriliyorlardı.
Tekvin, 44. Bab; 8-13. cumleler:
8 “Torbalarımızın ağzında bulduğumuz paraları Kenan ulkesinden
sana geri getirdik. Nasıl efendinin evinden altın ya da gumuş calarız?
9 Kullarından birinde cıkarsa oldurulsun, geri kalanlar efendimin kolesi olsun.”
10 KÂhya, “Peki, dediğiniz gibi olsun” dedi, “Kimde cıkarsa kolem olacak, geri kalanlar sucsuz sayılacak.”
11 Hemen torbalarını indirip actılar.
12 KÂhya buyukten kucuğe doğru hepsinin torbasını aradı. KÂse Benyamin’in torbasında cıktı.
13 Kardeşleri uzuntuden giysilerini yırttılar. Sonra torbalarını eşeklerine yukleyip kente geri donduler.
Bu madde Kur’an tarafından da doğrulanmaktadır:
Yusuf; 75: Dediler ki: “Onun cezası, kimin yukunde cıkarsa, o kendisi onun cezasıdır (o, kole olarak alıkonur). Biz zalimlere işte boyle ceza veririz.”
Tarihten oğrendiğimize gore savaş esirlerinin koleleştirilmesinden başka, değişik kavimlerden, cocuk kacırmak suretiyle de halk koleleştiriliyordu. O nedenle Uzakdoğu’da, Ortadoğu’da Mısır’da Yunan ve Roma’da cok sayıda kole bulunmaktaydı.
Muslumanlık ve kolelik:
İslÂm’ın ortaya cıktığı donemde, Arap Yarımadası’nda ve Hicaz yoresinde kolelik oldukca yaygındı. Kolelerin coğunluğunu, Afrikalı siyahîler teşkil etmekte idi. Nitekim Peygamber’in muezzini BilÂl-ı Habeşî de bunlardan biriydi.
Kaynağı tam olarak bilinmemekle birlikte bu koleler, Eski Yunan ve Roma’daki koleler gibi, ya ele gecirenler tarafından satılmış ve el değiştire değiştire Mekke’ye kadar getirilmiş esirler veya kıtlıklar yuzunden aileleri tarafından satılmış cocuklardı. Diğer taraftan, Arap Yarımadası’na başka beldelerden getirilen koleler de vardı. MeselÂ; İkrime b. Ebî Cehl’in kolesi ile Ezrak b. Ukbe es-Sekafi ve Suheyb-i Rûmî, Rum kokenli kolelerdi. Ancak Suheyb, kendisinin aslen Arap olduğunu ve bir savaş sonucu Rumlara esir duştuğunu soylemiştir. SelmÂn-ı FÂrisî İranlı idi. Kacırılarak Yahudilere satılmış, Musluman olmak icin Medine’ye kadar gelmişti. Peygamber hurriyetine kavuşması icin SelmÂn’a para yardımında bulunmuştur. Peygamber’in sonraları azat edip, evlatlık edindiği Zeyd b. HÂrise ise Arap kolelerden idi.
İşte Kur’an boyle bir zamanda ve ortamda indi ve boyle bir karanlığı aydınlattı. Kolelikle ilgili ilk ayet, peygamberimiz henuz Mekke’de iken inen Beled suresinin icinde yer aldı ve mumin-kÂfir ayrımı yapmadan, koleleri ozgurluğe kavuşturmayı, cennete girebilmenin yollarından biri saydı. Boylece de herkesi buna ozendirdi:
Beled; 11-13:Fakat o, Akabe’ye (o sarp yokuşa) saldırmadı.Ve Akabe’nin (o sarp yokuşun) ne olduğunu sana ne bildirdi?Kole azat etmektir,
Bakara; 177: Yuzlerinizi doğuya ya da batıya cevirmeniz “birr” değildir. Ama “birr”, Allah’a, “ahir gune / son gun”e, meleklere, Kitap’a, peygamberlere inanmak; sahip olduklarından akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolcuya ve dilenenlere ve boyundurukları cozmeye (hurriyeti olmayanların hurriyetlerine kavuşmaları icin), Allah sevgisi icin vermek ve namazı kılmak, zekÂtı vermektir. Ve sozleştiklerinde, sozlerini tastamam yerine getirenler, sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler, işte ictenlikli olanlar bunlardır. İşte bunlar takvalıların ta kendisidir.
Ayrıca Kur’an, henuz hurriyetlerine kavuşmamış, kole olarak yaşayanlara da hurlere yakın bir statu vererek onlara iyi davranılmasını hukme bağlamış, boylece onların hurriyetlerine kavuşuncaya kadar iyi şartlarda yaşamalarını sağlamıştır:
Nisa; 36: Allah’a ibadet edin ve O’na hicbir şeyi ortak koşmayın. Ve de anaya-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sağ ellerinizin sahip olduklarına (sahip olduğunuz kolelere) iyilik edin. Şuphesiz Allah, kibirlenen ve ovunen kimseyi sevmez.
Bakara; 221: Muşrik kadınları, iman etmedikce nikÂhlamayın. Bir muşrik kadın, sizin hoşunuza gitse bile, iman etmiş olan bir cariye kesinlikle ondan daha hayırlıdır. Muşrik erkeklere de mumin kadınları nikÂh ettirmeyin. Bir muşrik, sizin hoşunuza gitse bile, mumin bir kole elbette ondan daha hayırlıdır. Onlar sizi ateşe davet ederler, Allah ise, kendi izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor ve ayetlerini insanlara acıklıyor. Umulur ki onlar oğut alırlar.
Nisa; 25: Ve sizden her kim hur mumin kadınları nikÂh edecek bir zenginliğe gucu yetmiyorsa, ona da ellerinizin altındaki mumin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikÂhlamak var. …….
???Bu ayeti en iyi şekilde uygulan peygamberimizin, “kolelere, “oğlum, kızım” deyin. Sakın onlara kaba davranmayın” oğudu de dikkat cekicidir.
Kur’an, peygamberimiz Medine’de iken 3. sırada inen Âl-i Imran suresinde de kole edinmeyi, peygamberimize ve sıradan tum insanlara (sadece Muslumanlara değil, tum beşere) yasaklamıştır:
Âl-i Imran; 79: Allah’ın kendisine kitap, hukum (yasamayı yurutmek) ve peygamberlik verdiği hicbir beşer icin (İnsanlardan hicbir kimse icin), insanlara: “Allah’ın astlarından bana kul / kole olun.” demek yakışmaz. Fakat: “Oğrettiğiniz ve ders aldığınız (okuduğunuz) kitap gereğince Rabb’e ictenlikli kullar olunuz” (demesi yaraşır).
Dikkat edilirse ayette HİC BİR BEŞERİN, bu kendisine kitap, yasa ve peygamberlik verilmiş birisi de olsa, kesinlikle kimseye “BANA KUL-KOLE OL!” deyemeyeceği bildirilmiştir. Yani HİC KİMSE, koleliğin lÂfını bile edemeyeceğine gore, bunu kesinlikle pratik hayatta da UYGULAYAMAZ.
Bu konuda, kendisine bir cok ayrıcalık tanınmış olan peygamber bile boyle bir uygulama yapamazsa, sıradan insanlar nasıl kole edinebilir!!!
Mesajı genel ve evrensel olan bu ayet, bulunduğu pasaj icerisinde ehli kitabın sapıklıklarını yeren ayetlerden birisidir. Bu sebeple Muslumanlar genellikle burada “peygamberlik verilmiş bir kişi de olsa” tabirinden İsa peygamberi anlarlar ve olayı kendilerine hic yaklaştırmazlar.
Daha sonra Kur’an, Muslumanların ve Musluman olmayanların elinde bulunan kolelerin ozgurluğe kavuşturulması ve koleliğin insanlık tarihinden tasfiyesi icin, kefaret borclarına karşı kole azat etmeyi yasalaştırmıştır:
1) Hataen oldurmede kole azat etme:
Nisa; 92:Ve hata dışında bir mumin, diğer bir mumini olduremez. Ve kim bir mumini hataen oldururse, mumin bir koleyi ozgurluğe kavuşturmalı ve olenin ailesine (vÂrislerine) teslim edilecek bir diyet vermelidir. -Ancak olunun ailesinin bağışlaması mustesnadır.- Eğer oldurulen, mumin olmakla beraber size duşman bir kavimden ise, o zaman, oldurenin (mumin-kÂfir ayırımı yapmadan ) bir koleyi ozgur bırakması gerekir. Eğer oldurulen sizinle aralarında antlaşma olan bir kavimden ise, oldurenin, olenin ailesine diyet vermesi ve mumin bir koleyi ozgurluğune kavuşturması gerekir. Bunlara gucu yetmeyenin de Allah tarafından tovbesinin kabulu icin arka arkaya iki ay oruc tutması gerekir. Allah, Alimdir (her şeyi bilendir), Hakimdir (yasa koyandır).
2) Yemin bozmada kole azatetme:
Maide; 89: Allah sizi, yeminlerinizdeki boş şeyler ile muaheze etmez (sorumlu tutmaz, hesaba cekmez). Fakat yeminleri bağladığınızla (bile bile ettiğiniz yeminlerle muaheze eder (sorumlu tutar, hesaba ceker). Bu nedenle onun (bozulan yeminin) keffareti (cezası), ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir koleyi hurriyete kavuşturmaktır. Verecek bir şey bulamayan kimse icin de uc gun oruc tutmaktır. İşte bu, yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezasıdır. Yeminlerinizi koruyun. İşte Allah Âyetlerini size boyle acıklar ki, şukredesiniz.
3) Zıhar hÂlinde kole azat etme:
Mucadele; 3: Ve kadınlardan “zıhar” ile ayrılmak isteyip de sonra soylediklerinden donenlerin, birbiriyle temastan (ilişkiden) evvel bir koleyi hurriyete kavuşturmaları gerekir. İşte siz bununla oğutleniyorsunuz (size oğutlenen, yapmanız gereken işte budur). Allah, yaptıklarınızdan cok iyi haberi olandır.
4) Yetimlere bakmakla yukumlu kadınlarla evlenme kampanyasında kampanyaya katılmayan kimselerin cariyeleriyle evlenmeleri ve boylece cariyelerin ozgurleştirilmesi:
Nisa; 3: Ve eğer ki yetimleriniz konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korktuysanız; o takdirde sizin icin hoş (helal, uygun) olan, yetimlerin kadınlarından ikişer ikişer, ucer ucer, dorder dorder nikÂhlayın. Şayet o takdirde de adaleti gozetemeyeceğinizden korktuysanız, bir tanesini nikÂhlayın. Ya da sahibi bulunduğunuz cariyenizi nikÂhlayın. Bu haksızlığa sapmamanız icin en uygunudur.
5) Kolelerin kurtarılmalıklarının devlet butcesinden karşılanması ve bu suretle kolelerin ozgurleştirilmesi:
Tovbe; 60: Kesinlikle, Allah tarafından bir fariza (taksim / zorunlu gorev) olarak; sadakalar (kamunun gelirleri) ancak, fakirler, miskinler (yoksullar, işsizler) o iş uzerine calışan gorevliler (kamu gorevlileri), muellefe-i kulûb (kalbleri İslÂm’a ısındırılacaklar), boyunduruktakiler (ozgurluğu olmayan koleler), ağır borc altındakiler, Allah yolundakiler (askerler, oğrenci ve oğretmenler), yolda kalmışlar icindir. Allah her şeyi en iyi bilendir ve yasa koyandır sahibidir.
Bu maddelerin dışında insan hakları, Akrabalık hakları cercevesinde “Mukatebe (Sozleşme)” yoluyla azad, mecburi azad, kanuni azad, olume bağlı azad, doğuma bağlı azad gibi yollarla da toplumda kolenin kalmaması yolunda ilkeler oluşturmuştur.
İslÂm dini koleliği kesin olarak yasaklamıştır. Yuce Allah’ın talimatı gereği Musluman olan veya olmayan hic kimse, yol ve yontemi ne olursa olsun kole edinemez.. Rabbimizin kolelikle ilgili emri budur. Ama fıkıh kitaplarında gorduğumuze gore; “İslÂm dini, savaş esirlerinin dışında kole edinmeyi yasaklamıştır. İslÂm’da koleliğin tek kaynağı savaştır.” fetvası ortaya cıkarılmakta ve esirlerin koleleştirilmesi, oldurulmelerinin, hayatlarının alternatifi olarak kabul edilmektedir. Yani, savaş esirlerinin koleleştirilmesine izin vererek İslÂm’ın, hayatı olume tercih ettiği ileri surulmektedir. Allah’a rağmen, devletin bir kimseye, oldurme, serbest bırakma veya koleleştirme yetkisi veren bu fetvalara gerekce olarak ise; tek taraflı olarak Muslumanların esirlerini koleleştirmeyip serbest bırakmaları hÂlinde, kuvvetler arasındaki dengenin bozulacağı gosterilmiştir. Serbest bırakılan esirin Muslumanların alicenaplığı karşısında takınacağı olumlu tavır ise hic dikkate alınmamıştır.
Bu fetvaların ana malzemesi her zamanki gibi rivayetler olmakla birlikte, bir de ek olarak her sozcuğu gayet net olan bir muhkem ayet, bu malzemelere eklenmek istenmektedir. Konuya malzeme yapılmak istenen ayet şudur:
Muhammed; 4: Savaşta inkÂr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun (onları oldurun). Sonra onlara ustun geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayın (cephe gerisindekileri esir alın). Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya KARŞILIKSIZ OLARAK, ya da fidye ile salıverin. İşte! (Allah’ın emri budur.) Eğer Allah dileseydi onlardan elbette intikam alırdı (onları cezalandırıp adaleti sağlardı). Fakat (boyle olması) sizi birbirinizle denemek icindir. Allah yolunda oldurulenlere/ oldurenlere/ savaşanlara gelince, Allah onların amellerini asla boşa cıkarmaz.
Gorulduğu uzere bu ayette esirlerin oldurulmesi diye bir hukum soz konusu değildir. Bazıları, ayetteki “mennen (karşılıksız olarak)” ifadesini değişik yorumlara tabi tutmuş ve bu “karşılıksız serbest bırakma” ilkesini;
- esaret muddetince esire iyi davranılması,
- oldurme veya muebbet hapse mahkûm etme yerine onu kole yaparak Muslumanların hizmetine verme,
- cizye alarak (senelik devlet vergisi koyarak) İslÂm devletinin vatandaşı (zımmi) yapılması,
- karşılık alınmadan serbest bırakılması,
olarak acıklamıştır.
Ayette gecen “Fidye karşılığı salıverme” ilkesi de yine bu kimselerce;
- bir takım ozel hizmetler yaptırdıktan sonra serbest bırakma,
- maddî karşılık alarak serbest bırakma,
- duşman eline duşmuş Muslumanlarla takas etme,
olarak acıklanmıştır.
Her akıllı insan bilir ki, yukarıda gosterdiğimiz dort madden ilk ucunu, “menn (karşılıksız olarak)” ile acıklamak ve bundan “Oldurme veya muebbet hapse mahkûm etme yerine onu kole yaparak Muslumanların hizmetine verme” anlamı cıkarmak mumkun değildir.
Savaş hukuku ile ayrıntılı acıklamalar Tovbe, Enfal ve Muhammed suresinde mevcuttur. İnşallah savaş hukuku konusuna ve bu ayetin kimler tarafından ve nasıl carpıtıldığına orada değineceğiz.
Gorulduğu gibi İslÂm, koleliği tum insanlık icin uygun bulmamış, gerek kendi iclerindeki, gerekse dunyanın her tarafındaki kolelerin ozgurleştirilme işini, karşılığında cennet vadederek Muslumanlara gorev olarak vermiş ve bunu değişik yollarla, hatta devlet butcesinden ayrılacak parayla bile yapılmasını emretmiştir.
Hakkı Yılmaz
__________________
Kolelik ve İslamiyet
Dini Sohbetler0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Kolelik ve İslamiyet
-
12-09-2019, 10:20:34