Ustadımız 1. Hakikatte Cenab-ı Hakk'ın "Sultan" ismini kullanarak ahiretin varlığını ispat etmiştir. Bu delili uc başlıkta inceleyeceğiz. Bu şekilde anlaşılması daha kolay olacaktır. İlk once, gozumuz onundeki şu kÂinatta kucuk bir gezinti yapalım ve bu Âlemde hukmeden saltanatı ve rububiyeti bir parca da olsa gorelim.

Bilinen yaklaşık 300 milyar galaksi, iclerinde bulunan yaklaşık 300'er milyar yıldızla son derece duzenli bir şekilde varlıklarını surdurmektedirler. Oyle ki tum galaksiler, yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında hem de bağlı oldukları sistemlerle birlikte belirli yorungelerde donmektedirler.

Ustelik evrendeki hız kavramı, dunya olculeriyle karşılaştırıldığında akıl almaz boyutlardadır. Milyonlarca ton ağırlığındaki yıldızlar, gezegenler, galaksiler ve galaksi kumeleri uzay icinde muthiş bir suratle hareket ederler.

Uzerinde yaşadığımız Dunya saatte 1670 km. hızla kendi ekseni etrafında ve 108.000 km. hızla da Guneş'in etrafında doner. Guneş sisteminin, galaksi merkezi etrafındaki donuş surati saatte 720.000 km. iken, Samanyolu galaksisinin uzaydaki hızı saatte 950.000 km.dir. Durmaksızın devam eden hareket oylesine yoğundur ki, Dunya ve Guneş sistemi her sene bir onceki sene bulunduğu yerden 500 milyon kilometre uzakta bulunur.

KÂinat oyle bir saraydır ki, yıldızlar o sarayın kandilleridir. Dunya ise o sarayda sadece kucucuk bir odadır. Guneş o odanın lambası ve sobası, Ay ise gece lambasıdır.

Dunyamızın lambası olan Guneş, Dunyamızdan 1.300.000 defa daha buyuktur.

Bizim galaksimiz olan Samanyolu galaksisinde ise iki yuz milyar ile uc yuz milyar arasında yıldız vardır. Her biri Guneş buyukluğunde uc yuz milyar yıldızın kapladığı alanı hayal edebilir misiniz? Acaba bu kadar yıldızı birbirine carptırmadan gezdiren kimdir?

Guneş'in merkez sıcaklığı 20.000.000 santigrat derecedir. (Suyun 100 derecede kaynadığı malumdur.) Eğer Guneş'ten toplu iğne ucu kadar bir madde getirebilseydik, 160 km. uzaklıktaki bir maddeyi yakabilirdi. Eğer butun Dunya odun ve komur olsaydı, Guneş'in bir gunluk ihtiyacını karşılayamazdı. Acaba guneş sobasını sondurmeden yakan kimdir?

Guneş'in Dunya'ya uzaklığı 150.000.000 km.dir. Samanyolu galaksimizin capı ise 100.000 ışık yılıdır. (Işığın saniyedeki hızı 300.000 km.dir.) Eğer saniyede 10.000 km. hızla giden bir rokete binseydik, galaksimizin bir yanından obur yanına gitmek icin 15.800.000.000 yıla ihtiyacımız olacaktı.

Bilim adamları 1.400 adet kuyruklu yıldızı tespit etmişlerdir. En kısasının kuyruk uzunluğu 300.000.000 km.dir.

Guneşimizin, Dunya'dan 1.300.000 defa daha buyuk olduğunu oğrenmiştik. Şimdi dikkat edin! Hayalin dahi tasavvur edemeyeceği bir yıldızdan soz edeceğiz: Betaklus yıldızı! Bu yıldız o kadar buyuktur ki, capı 250 Guneş buyukluğundedir. Hacimce Guneş'ten on binlerce defa daha buyuktur.

Dilerseniz biraz da Dunyamıza bakalım: Dunyamızda 1.000.000 farklı tur vardır. Her bir turu bir tabura benzetirsek, dunya ordugÂhında 1.000.000 tabur ve her bir taburun da hadsiz efradı vardır. Sadece sinek taburunda bir baharda yaratılan fertler, kıyamete kadar yaratılacak butun insanlardan daha fazladır.

Evet, bu dunya oyle bir ordugÂhtır ki, bu ordudaki askerlerin milletleri farklı, silahları farklı, elbiseleri farklı, talimatları farklı, suretleri farklı ve erzakları farklıdır.

KÂinatta ve dunyada hukum suren saltanatı anlatmak icin ne zaman yeter ne de soz... Biz bu saltanatı ilgili fenlerin kitaplarına havale ederek 2. Basamağa geciyoruz.

2. BASAMAK: BU SALTANATIN VE RUBUBİYETİN SAHİBİ KİM?

Şimdi sorumuz şu: Biliyoruz ki, bir koy muhtarsız olmaz, bir şehir valisiz olmaz ve bir memleket sultansız olmaz ve olamaz; acaba hic mumkun mudur ki, şu kÂinatta gozuken muhteşem saltanat sultansız ve meliksiz olsun?

Nasıl ki muhteşem bir saray gorsek, o sarayın sultansız ve sahipsiz olması mumkun değildir. Biz sultanı gormesek de o saray, varlığı ve ihtişamı ile sultanının varlığına ve ihtişamına delalet eder.

Acaba boyle basit bir saray bile maliksiz, sultansız olamazsa; kÂinat sarayının sultansız, şu Âlem memleketinin padişahsız ve şu mulkun maliksiz ve sahipsiz olması mumkun mudur?

Hem intizamla hareket eden muhteşem bir ordu gorsek, ama kumandanını gormesek; o ordunun meliksiz, sahipsiz ve başıboş olabileceğine ihtimal verebilir miyiz?

Elbette hayır! Cunku askerlerin terbiyesi, duzenli hareketleri, silahlarının verilmesi, elbiselerinin değiştirilmesi ve ihtiyaclarının karşılanması gibi hÂller ispat eder ki bu ordu bir kumandana ve melike bağlıdır ve onun emriyle hareket ederler.

Acaba boyle kucucuk bir ordunun bile idaresi, terbiyesi, beslenmesi ve ihtiyaclarının karşılanması gibi hÂller kumandansız ve meliksiz olmaz ve tesadufe havale edilemezse şu yeryuzunde yuz binler muhtelif taburlardan oluşan hayvanlar ve bitkiler ordusunun kumandansız ve meliksiz olması mumkun mudur?

Hem dediğimiz gibi, bu oyle bir ordudur ki, milletleri farklı, silahları farklı, elbiseleri farklı, talimatları farklı, suretleri farklı ve erzakları farklıdır.

İşte boyle bir ordunun meliksiz ve kumandansız olması hic mumkun mudur? Bu ordunun oyle bir meliki vardır ki, hic birini unutmaz ve hicbir işi birbirine karıştırmaz.

İşte bu ordu, misalimizdeki ordudan ne kadar buyukse buyukluğu ve mukemmelliği nispetinde, kumandanları olan Allah'ı, Melik ve Sultan ismiyle bizlere tanıttırır.

Bu ordunun sultanı olan Cenab-ı Hakk'ı inkÂr etmek, ancak goz onundeki bu saltanatı inkÂr etmek ile mumkun olur. Goz onundeki saltanatı inkÂr edemeyen, Sultan-ı Ezel ve Ebed olan Cenab-ı Hakk'ı da inkÂr edemez. Demek Cenab-ı Hakk'ın varlığı, goz onundeki şu kÂinatın varlığı kadar acıktır ve bedihidir.

3. BASAMAK: SULTAN İSMİNİN AHİRETİ GEREKTİRMESİ

1. Basamakta kÂinattaki saltanatı bir nebze de olsa gorduk. 2. Basamakta ise "Fiiller failsiz olamaz." kaidesini kullanarak goz onundeki saltanattan, bu saltanatın sahibi olan Allah'ın varlığına ve O'nun"Sultan" ismine ulaştık. Bu basamakta ise Allah'ın Sultan isminin ahireti gerektirdiğini ispat edeceğiz.

Malumdur ki, en kucuk sultanlar bile saltanatlarının izzetini korumak ve haşmetini muhafaza etmek icin, kendilerine guzel hizmet edenlere mukÂfat ve isyan edenlere ceza verir. MukÂfat ve ceza, saltanatın olmazsa olmazıdır.

Hatta bir asi, sultana isyan etse ve: "Sultan beni yakalayamaz, bana ceza veremez, gucu bana yetmez..." dese... Sultan, saltanatının haşmetini korumak icin o asiyi yakalamalı ve onu hapse atmalıdır. Eğer memleketinde bir hapis yoksa bile, saltanatının haşmetini muhafaza etmek icin o asiye bir hapis yapmalı ve onu yakalayarak o hapse atmalıdır. Ta saltanatının izzeti muhafaza edilsin ve izzet zillete inkılÂp etmesin!

Madem sultan, saltanatının izzetini korumak icin kendisine hizmet edenlere mukÂfat ve isyan edenlere ceza vermek zorundadır. O hÂlde şimdi soruyoruz:

Acaba 2. Basamakta varlığını ispat ettiğimiz Sultan-ı Ezel ve Ebed olan Allah-u TeÂlÂ, kendisine hizmet edenlere bu dunyada hakkıyla mukÂfat veriyor mu? Ve yine kendisine isyan edenlere bu dunyada hakkıyla ceza veriyor mu?

Hayır vermiyor! Ne O'na hizmet edenler bu dunyada hakkıyla mukÂfat goruyor ve ne de O'na isyan edenler hak ettikleri cezaya uğruyor.

O hÂlde şimdi yine soruyoruz: Ezel ve Ebed Sultanı olan Allah-u TeÂlÂ'nın, saltanatının izzetini ve haşmetini koruması icin ne yapması lazım?

Elbette, bir mukÂfat ve ceza yeri acması ve bu dunyada kendisine hizmet edenlere orada mukÂfat ve bu dunyada kendisine isyan edenlere orada ceza vermesi lazım! Bu olmazsa, Cenab-ı Hak -hÂşÃ‚- saltanatının izzetini muhafaza etmemiş olur.

Zira bir kÂfir, kufrunun lisan-ı hÂli ile der ki: "Ey Sultan olduğunu bildiren Allah, sen beni yakalayamazsın, beni cezalandıramazsın, beni hapsine atamazsın, sen cehennemi yaratamazsın, senin gucun ahireti yaratmaya yetmez..."

Evet, butun bu sozler ve daha yazmaya cesaret edemediklerimiz, kÂfirin lisan-ı hÂl ile soylediği ve kufrun neticesi olan sozlerdir. Eğer -faraza- Allah'ın cehennemi yaratmak icin hic bir sebebi olmasaydı bile, sadece kÂfirin bu sozlerinden dolayı cehennemi yaratacak ve onu oraya atarak saltanatının izzetini koruyacaktı.

Şimdi, birinci delili maddeler hÂlinde ozetleyerek meseleyi biraz daha iyi kavrayalım:

1. Zerrelerden yıldızlara ve atomlardan galaksilere kadar şu kÂinatta muhteşem bir saltanat gozukmekte ve bu saltanat her yerde hukmetmektedir.

2. Bir koyun muhtarsız, bir şehrin valisiz, bir memleketin sultansız ve bir sarayın meliksiz olması mumkun olmadığı gibi; bu kÂinatta hukmeden saltanatın da sultansız olması mumkun değildir. Bu sultanı kabul etmemek, ancak goz onundeki şu saltanatı inkÂr etmekle mumkundur; goz onundeki saltanatı inkÂr etmek ise aklını kaybetmemiş hicbir kimse icin mumkun değildir.

3. Sultanlar, kendilerine hizmet edenlere mukÂfat verirler. Bu, saltanatın izzetini muhafaza etmek icindir. HÂlbuki bu Âlemin sultanına hizmet edenler bu dunyada hakkıyla mukÂfat gormemektedirler. O hÂlde bu mukÂfatın verileceği başka bir memleket olmalıdır, ta ki saltanatın izzeti muhafaza edilebilsin.

4. Sultanlar, kendilerine isyan edenlere ceza verirler, ta ki saltanatlarının haşmet ve izzetlerini koruyabilsinler. HÂlbuki bu Âlemin sultanı olan Allah-u TeÂlÂ'ya isyan edenler bu dunyada hakkıyla ceza gormemektedirler. O hÂlde bu cezanın verileceği başka bir memleket olmalıdır, ta ki saltanatın izzeti ve haşmeti muhafaza edilebilsin.

5. Ahireti inkÂr edebilmek icin, ilk once Cenab-ı Hakk'ın "Sultan" ismini inkÂr edebilmek gerekir. Cenab-ı Hakk'ın "Sultan" ismini inkÂr edebilmek icin de şu kÂinatta gozuken haşmetli saltanatı inkÂr edebilmek lazımdır. Demek, kÂinatta gozuken haşmetli saltanatı inkÂr edemeyen, bu saltanatın sultanı olan zatı inkÂr edemez. Ve bu sultanı inkÂr edemeyen de ahireti inkÂr edemez, zira saltanatın izzeti ancak ahiretin gelmesiyle muhafaza edilebilir.

Başta dediğimiz gibi, ahiretin varlığı uc adım ile ispat edilir. Her bir adımı bir zincir halkaya benzettiğimizde, bu uc halka birbirine girmiştir. Birini koparabilmek icin, tumunu koparabilmek ve tamamını parcalayabilmek gerekir; tumune ilişemeyen bir halkaya da ilişemez.

Dolayısıyla, gozumuz ile gorduğumuz şu Âlemdeki saltanatı inkÂr edemeyen, bu saltanatın sultanı olan zatı inkÂr edemez, zira saltanat sultansız olamaz. Sultanı inkÂr edemeyen de ahireti inkÂr edemez, zira ancak ahiretin gelmesiyle bu sultanın izzeti muhafaza olunur.

O hÂlde diyebiliriz ki: Elbette, gucu her şeye yeten ve koca yıldızları tesbih taneleri gibi ceviren bu sultan, saltanatının izzetini muhafaza etmek icin ahireti getirecek ve kendisine guzelce hizmet edenlere mukÂfat verecektir. Kendisine isyan ederek Âdeta "Sen beni yakalayamazsın, senin gucun bana yetmez!" diyenlere de hak ettikleri cezayı vererek onları haps-i ebedisi olan cehenneme atacaktır. Bu, goz onundeki şu saltanat kadar acıktır ve bedihidir.(alıntı ilmedavet )

__________________