İslam toplumunun kendisine sorması ve uzerinde cok ama cok duşunmesi gereken bir soru var. ACABA kur’anı her okuyan aynı şeyi mi anlar. Gunumuzde bu kargaşanın sebebi nedir. Neden aynı konularda farklı şeyler anlıyoruz kur’andan? Sanırım bu soruyu kendimize sorup once aklın sonrada kur’anın suzgecinden gecirerek bir cevap bulmalıyız. Gelin birlikte duşunerek bu soruya bir cevap arayalım.

Okulda eğitim gorurken sınıf mevcudunun hepsi aynı kitaptan aynı bilgileri okumalarına rağmen, aynı oranda bilgi alamadığını goruruz. Kimisi değer olarak on puanlık anlarken kimisi sekiz, beş ya da uc puanlık bir bilgiyi hafızasına gecirdiğini goruruz. Oğretmende zaten bunu tespit icin imtihan yapar, yani kitaptan algıladıkları oranı olcer. HÂlbuki kitabın yazarı o bilgiyi alabildiğince kolaylaştırılmış bir şekilde yazmıştır. Cunku hicbir yazar yazdığı kitabı zor anlaşılacak şekilde değil, tam tersine en kolay nasıl anlaşılır mantığını kullanır. Yazarların en cok dikkat ettiği konuda budur zaten, toplumun geneline hitap edecek uslupta kitap yazmaktır amac. Peki, oğrencilerin aynı kitabı neden farklı oranlarda algıladığını duşunelim şimdide. Hepimizin yaşadığı bu tecrubeden yola cıkarak izlenimlerimizden cevap arayalım. Bazı oğrenciler vardır, dikkatle oğretmeni dinler konuyu iyi oğrenmek icin cevresiyle ilgilenmeden dikkatini dağıtmadan kendisini oğretmene verir, anlatılanı anlamak icin. Hatta bu oğrenciler ben evde doğru durust ders bile calışmam, bir sefer okudum mu oğrenirim der. Bazı oğrenciler vardır dersi dinlemeyi bırakın başka şeylerle meşgul olur, hatta diğer arkadaşlarının da dikkatini dağıtarak, oğretmenin dinlemesini engelleyip onlarında kısmi anlamalarını engellerler. Konuyu anlamadıkları icin evde ders calıştıklarında da hic faydası olmaz. Cunku konuya nereden başlayacaklarını, hangi bilgiyi once alıp daha sonra hangi bilgiyle birleştireceklerini oğrenmemişlerdir. İşte aynı kitabı, dersi oğrenmek icin gosterilen farklı kişilerin davranışları, cabaları. Elbette sonucta kitabı da farklı değerde anlamalarını sağlamıştır. Dersini dinlemeyen haylaz oğrenciye de oğretmen ısrarla oğretmek icinde, cok fazla bir caba gostermeyecektir. Hatta oyle arkadaşları vardır ki, birbirlerini derse yonlendirmek yerine, başka şeylerle meşgul etmeyi secmişlerdir. Dikkat ederseniz burada bir oğrenci ana kaynağı oğrenmesi gereken yerde dikkatle oğrendiği icin başarılı olmuş, diğer oğrenciler ise yapılması gerekeni yapmadığından, ana konudan, kaynaktan saparak kendilerini başka amaclara yonlendirdiklerinden başarı sağlayamamışlardır.

Gelelim Rabbin kitabı KUR’ANA. Beşerin yazdığı kitabın ozellikle amacı, anlaşılır bir uslup da olmasıydı. Peki, Yuceler Yucesi rabbim kullarının doğru yola yonelmesi icin gonderdiği kitabı, anlaşılması zor, herkesin anlayamayacağı bir şekilde gonderir mi? Bunu duşunmek aklın, mantığın ve kur’anın bir urunu asla olamaz. Bunu soylemek Rabbin adaletini kucumsemek ve ona saygısızlık yapmakla eş değer olduğunu bilmeliyiz. Hani Rabbim ayetinde bir benzerini getirsinler diyerek meydan okuyordu, bu ayeti duşunen var mı? Allah kur’an icin ne diyordu bizlere? Kur’an sizler icin bir rehber, bir guneş, bir gonul gozu olsun diye indirdim, ona sarılın doğru yolu bulacaksınız diyordu. Duşunebiliyor musunuz Rahman gonderdiği rehberi, rehberlik adına anlaşılması zor yapar mı? Ama bizler hic duşunmeden rehberlik adına rabbin gonderdiği guneşin, gonul gozunu anlaşılması zor yapıyor ve herkesin anlayamayacağı bir kitap olduğunu soyluyoruz hic duşunmeden.

Şimdide kur’ana bakalım acaba Rabbin anlaşılır, acık, rehber olsun diye indirdim dediği kur’an ayetleri icin ne soyluyor, hepsini anlayabilir misiniz diyor? Allah ayetlerini ikiye ayırmış, birinci kısımda olanlar icin DİNİN ANASI tabirini kullanıyor, bunlardan bahsederken de, bunlar muhkem ayetlerdir diyor, sağlamlaştırılmış emin bilgiler olduğunu belirtiyor. Dinin anası tabiri, dinin direği temeli ve bizleri din ve iman adına bağlayan kurallar, hukumler olduğu anlaşılıyor. Bu ayetler icinde acık detaylı ve anlaşılır sozleriyle anlatıyor bizlere. Peki diğer ayetleri anlatırken ne soyluyor? Onların anlamını bir ben bilirim, birde ilimde derinleşmişler bilir, onlar inandık hepsi Allah katındandır derler diyor. Demek ki bu ayetler diğerinden cok farklı. Her insanın okuduğunda anlayamayacağı fakat ilimde derinleşmiş, araştırmacı insanların farkına varacağı, anlayacağı ayetler olduğu belli oluyor. Bu ayette(Alimran 7) birde dikkat cekici acıklama var. Bakın ne diyor?

(Kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna oncelik tanımak icin Kitap’ın sadece muteşabih kısmının ardına duşerler.)

Demek ki fitne ve fesat cıkarmak isteyen, dini kendi amaclarına alet etmek isteyenler apacık muhkem ayetler dururken dinin temeli anası olan ayetler dururken, bu ayetlerin peşine duşerek bozgunculuk cıkardıklarını dine nifak, hurafe soktuklarını soyluyor Allah. Dikkat edin bizlerin ilk once muteşabih ayetlerin peşine duşulmesini istemediği cok net anlaşılıyor. Once sen dinin anası, temeli olan ayetleri anla daha sonra onları anlamaya calış diyor. Şimdide buradan nasıl bir ders cıkarmalıyız onu anlamaya calışalım. Madem muhkem ayetler dinin anası, temeli, direği demek ki bizler bu ayetlerden sorumluyuz, demek ki bizlere rehber olan ve sorumlu olduğumuz Rabbin bizler adına hukumler verdiği ayetler bu ayetlermiş ki, ozelikle dinin anası tabirini kullanıyor bizi bu ayetlere yonlendiriyor. Eğer muteşabih ayetler de dine kural koyan, din adına hukum veren ayetler olduğunu iddia edersek, ne soylemiş oluyoruz biliyor musunuz? Allah herkesin anlayamayacağı ayetler, hukumler gonderip bizleri bunlardan sorumlu tutuyor demiş oluyoruz. Boyle bir adaleti Yuce Rabbim e isnat etmek kadar buyuk bir saygısızlık ve gunah olmasa gerek. Peki, muteşabih ayetler ne tur ayetler ki, kur’anda yer almış ve herkesin anlayamayacağı, ilim ehlinin anlayabileceği ayetler gondermiş Allah. Bu ayetlere baktığımızda zaten konusu itibariyle ilimle meşgul olan kişileri ilgilendiren ayetler olduğunu goruyoruz. Orneğin Dunyanın yapısı, gokyuzu, insanın ozellikleri, bilimsel keşiflere, buluşlara, kanıtlara muhtac bircok ayetler olduğu anlaşılıyor. Bu ayetlere her ilim adamının bile farklı yaklaştığını goruyoruz. Orneğin Allah Nebe suresinde sizleri cifter cifter yarattım derken, ilk baktığımızda Allah insanları ve hayvanları cift yarattığını sanıyoruz. Fakat ilim adamlarının buluşlarını gorduğumuzde, bakın bu ayete nasıl farklı yaklaşılabileceğimizi gosteriyor. Allah yeryuzunde her şeyi bir diğerine muhtac, yani bir diğeriyle birlikte olduğunda değer yaratacak şekilde yarattığını fark ediyoruz. Orneğin en kucuk yapı taşı Atom bile notron ve proton olarak bir değer yaratıyor. Elektrik yalnız artı değer olduğunda değil, eksi olmadan gorev yapmıyor. Suyu duşunun hidrojen ve oksijenin birleşmesi ile oluşuyor. Elementleri duşunun. Bunlara cok ornek verebiliriz. Belki de yeni ilimlerin cıkmasıyla, bu ayetlere daha başka bir acıdan bakmak mumkun olacaktır. Rahman biz gokyuzunu koruma altına aldık ayeti, sizce yuzlerce yıl once nasıl anlaşılmıştır, gunumuzde nasıl anlaşılıyor? İşte ilim adamları gokyuzunde ozon tabakası olmasa hic birimizin yaşayamayacağını soyluyor. Bu ve buna benzer yuzlerce ayet vardır ki ilimsel calışmalara muhtactır. Bakın tum bu ayetlerin dine kural koyan, hukum veren bir tarafı var mı? Bilmediğimizde anlamadığımızda din ve iman adına bir eksikliğimiz oluyor mu? Ama tum bu ayetler anlaşıldığında hepimizin goğsu kabarıyor ve diyoruz ki benim iman ettiğim kitap daha 1400 yıl once bunu bizlere haber vermişti. İşte tum bunlar bu kitabın Yaratıcıdan geldiğinin acık kanıtlarıdır diyoruz ve goğsumuz kabarıyor Rabbim e şukrediyoruz.

Şimdide gelelim muhkem ayetler konusuna, madem Rabbim acık anlaşılır, sağlamlaştırılmış ayetler olduğunu soyluyor neden bir noktada anlaşamıyoruz? Hepimiz farklı yaklaşıyoruz, farklı anlıyoruz ayetleri. İşte en onemli sorun da buradan kaynaklanıyor. Bir insana ya da bir topluma bir bilgiyi, inancı doğru ya da yanlış, onlara kabul ettirip bunun doğru olduğuna inandırdığınızda ondan vazgecirmeniz cok zordur. Peygamberler donemini hatırlayınız her toplum ilk once inandıkları yanlış inanctan vazgecmek istemezler. Hep isterler ki anlatılanlar, inandıklarına uygun olsun. Hatta Rabbim peygamberimizi nasıl uyarmıştı hatırlayalım.

İsra73.; Az kalsın seni, sana vah yettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrisini uydurup bize isnat edesin diye fitneye duşureceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.

Demek ki insanoğlunun en buyuk hatası alışkanlıklarından, geleneklerinden yanlışta olsa inancından vazgecmekte zorlanması olduğunu bu ayetten de anlıyoruz. Demek ki Peygamberimizi o devrin insanları, neredeyse kendi inanclarını da Allahın emrettikleriyle birlikte kabul ettirmeye uğraştıkları belli oluyor. Bu ornekler kur’anda cok misal gosterilmiştir. Bizde bu ornekten yola cıkarak konumuzu anlamaya calışalım. Biz Muslumanlar kur’andan o kadar uzaklaşmışız ki, onu anlamadan da okusan sevap kazanırsınız duşuncesini yerleştirmişler bizlere. Anlamadan okumakla ne oğreniriz diye sormamışız yuzlerce yıl, cunku birileri doğru sandığımız bilgiler anlatmış durmuş, bizde itaat etmişiz hic duşunmeden danışmadan kur’ana. Anlayarak okumak isteyene de engel olmanın yollarını aramışız adeta. Peki, neden engel olmak icin bir suru mantığın ve kur’anın suzgecinden gecmeyen yollara başvurmuşuz hic duşunduk mu? Cunku oğrettikleri ve bunlar Allah katındandır dedikleri ile Rabbin sozleri birbirini tutmuyor da ondan. TelÂşe duşmuş bir İslam toplumu haline gelmişiz. Bir yandan rabbin kelamına muracaat etmeye, onu anlamaya calışan bir gurup oluşmuş toplumda, sakın ha sen anlamazsın Turkce kur’an okumak gunahtır diyen diğer bir gurup, diğer yandan cekiştirmiş durmuş rabbin guzelim dinini. İşte apacık muhkem ayetlerin bile, anlaşılmaz haline donuşun acıklı başlangıc hikÂyesi boyle başlamış. Bir yandan Rahman yemin billÂh ederek dinin anası olan ayetlerin acık anlaşılır detaylı, her şeyden nice ornekler verdiğini soyluyor, bir yandan beşer bu bilgilerin anlaşılmasının onunu kesmek istiyor ve Rabbin soylediğinin tam tersini soyluyor. Cunku kurulan bir imparatorluk sona erecek, tum menfaatler değişecek korkusu sarmış beşeri, ihtirasla tum benlikleri. Kur’anı herkes anlayamaz, onu veli insanlar anlar mantığıyla uzak tutmak istenmiş surekli toplum kur’an gerceklerinden. Bizler kur’andan hukum cıkaramayız anlayamayız diye iyice işlenmiş beynimize. Peki, bu iki duşuncenin taban tabana bir birine zıt olduğunu gorduğumuz halde, nasıl bir tavır icindeyiz gunumuzde bizler dersiniz? Sizce uymamız gerek kimin sozleri? Yorum sizlerin.

Devam edelim, Kur’anın acık ve anlaşılır dediği ayetleri farklı anladığımıza sebep başka neler olabilir? Kur’anın onune bir set cekilmek istediği cok acık anlaşılıyor, zaten Rabbim mahşer gunu peygamberimizin apacık bu tehlikenin olacağını, olmadan bizlere peygamberimizin o gun soyleyeceği sozuyle uyarıyor ve bakın ne diyordu?

Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.

Demek ki bu tehlike ve oluşumun her zaman olacağı, hatta coğunluğumuzun bunu yapacağını rabbim bizlere bildiriyor, bizleri uyarıyor. Şimdide bu yontemin nasıl işlediğini duşunelim. Madem dinin anası temeli muhkem ayetler acık anlaşılır ve sağlam lamlaştırılmış bir şekilde gonderilmiş, neden Rabbin sozlerini gormezden gelmeye farklı anlamakta ısrar ediyoruz? İşte anlaşılması ve anlatması bana gore cok zor olan bir olayın, biz insanlar tarafından hic duşunmeden, ya da nefsimize yenilerek kabul gorduğu yontem. Bizlerin yaratılışımızdan gelen bir ozellik olarak tartışmaya cok meyilli olduğumuzu soyler Allah. Her ne hikmetse yanlışımızı kolay kabul etmeyiz, sanırım imtihanımızın en zor kısmı bu olsa gerek, hep haklı olduğumuz taraftan bakarız olaylara, gercekler ile elimizden geldiğince yuzleşmekten kacarız. İşte rabbin apacık bu ayetlerini gorduğumuz halde onca yıl yaptığımız yanlışları, her nedense kabul etmek işimize gelmez. Zannederiz bu bizim icin buyuk bir kayıp, hÂlbuki Rabbin affediciliğinin, bağışlayıcılığının farkında bile değiliz, cunku korku icinde bir dine alıştırılmışız kur’andan habersiz ve ondan uzakta. Bazı gercekleri gormemiz, nefsimiz tarafından engellenir durur adeta. Aklı devre dışı bıraktığımızdan, duşunme yeteneğimiz de gelişmemiştir ki kur’an gerceklerinin farkına varalım. Cunku alıştırılmışız din adına yonetilmeye, ozgur irademizle iman etmek adeta zor gelir olmuş nefsimize. İşte bizlerin yanlışta diretmemiz, gercekleri aramamakta ki inadımız sonucunda, artık cok şeyler kaybettiğimizin farkında bile olmayız adeta. Yuce Rabbim gerceklerden korkan ve doğruyu aramayanlara kızgınlığını şu sozlerle aktarıyor bizlere.

Bakara 7: Allah onların kalpleri, kulakları uzerine muhur basmıştır. Onların kafa gozleri ustunde de bir perde vardır. Onlar icin korkunc bir azap ongorulmuştur.

Yukarıdaki ayetin oncesine baktığımızda Allah bu sozleri hic iman etmeyenler icin soylediğini goruruz ya devamında aynı kefeye koyduğu hangi tur insanlarında aynı durumda olduğunu bakın nasıl soyluyor.

Bakara 8: İnsanlar icinden bazıları vardır, "Allah'a ve Âhi ret gunune inandık!" derler ama onlar inanmış değillerdir.9. Allah'ı ve inanmış olanları aldatma yoluna giderler. Gercekte ise onlar oz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar.


Yukarıdaki ayeti cok iyi duşunup değerlendirmeliyiz yoksa yaptığımız yanlışın asla farkında olmayız. Kur’anı farklı anlayanlarında bir bolumunun demek ki Rabbin ayetlerinden uzaklaşmanın sonucu Allah ın gonulleri muhurlemesi ve gercekleri artık fark edememesi olduğu cıkıyor ortaya. Bu konuyu birde şu ayetlerden yola cıkarak anlamalıyız sanırım, bakın Allah kur’ana muracaat edip onu anlayarak okuyanlar icin ne diyor.

Casiye 20:Bu Kur'an, insanların kalp gozlerini acacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum icin de bir kılavuz ve bir rahmettir o.

İbrahim Sur.52.ayet: İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gonlu işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yoneltilmiş bir tebliğdir.


Bu iki ayette Rahman kur’anı anlayarak okuyanların ondan feyiz alanların, onun ışığından faydalananların kalp gozlerini acacağını soyluyor. Ya ona muracaat etmeyen onu herkes anlayamaz, orada ozet bilgiler vardır diyenlerin durumu bu durumda nice olur dersiniz? Her şey ne kadar acık değil mi? Bu durumda nasıl doğruları gercekleri anlamaları, farkına varmaları mumkun olabilir mi sizce? Nasıl olur da kur’ana muracaat edenle etmeyen aynı şeyi anlar.Allah kur’anın bir tebliğ olduğunu soyluyor, bizlerse onu anlaşılması zor bir tebliğ olduğunu iddia ediyoruz. Bu durumda ona direk muracaat etmediğimizde nasıl olurda uyarıdan nasibimizi alırız. Aklı ve gonlu işleyenlerin ondan faydalanacağını soyleyen Rabbim e inatla, nasıl olurda bunun tersini soyleriz? Elbette aklı ve gonlu birlikte değerlendirme imkÂnı bulamayan bizlerin rabbin apacık ayetini de doğru anlamamız asla mumkun olmayacaktır.

Sizlere kucuk bir ornek vermek istiyorum. Allah peygamberimize iman etmekte nazlanan, eski gelenekleri ve inanclarından vazgecmeyenler icin indirdiği bir ayeti, once yazalım ve daha sonra bakın aklı ve gonlu işlemeyenler ne diyor onun analizini yapalım.

Ankebut 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum icin elbette ki bir rahmet ve bir oğut vardır.

Yuce Rabbim o devrin insanlarına apacık sizlere kur’an yetmiyor mu diyerek ikazda bulunuyor, yani sizlere kur’an yeter diyor. Bu ayeti ornek verdiğimiz bazı arkadaşlarım nasıl bir cevap verdi bana biliyor musunuz, cok ibret verici. Bu ayetin nuzul sebebini sen biliyor musun? Bu ayet o devrin insanlarına geleneklerinden vazgecmeyen kur’an ile yetinmeyen insanlara indirilmiştir dediler. Lutfen bakar mısınız cevaba. İşte kalp gozleri muhurlu, eski inanclarından vazgecmemek icin, kendilerine deliller yaratma cabasıyla ayetleri ortadan kaldırıp, hukumsuz kılan artık gunumuz icin gecerli değildir duşuncesiyle ayetlere bakan insanların durumuna carpıcı bir ornek. Yanlış inanclarından, bilgilerinden kurtulmak istemeyen, gozleri perdelenmiş bir inanc toplumu yaratılmış ne yazık ki, bu durumda nasıl olurda Rabbin apacık ayetlerini doğru anlarız? Nuzul sebebini biliyor musunuz kılıfıyla Rabbin apacık verdiği evrensel ayetlerin, onlarcasının hatta yuzlercesinin hukmunun gunumuzde gecerli olmadığını soyler ve kur’andan cıkartırsanız, nasıl olurda bir butunun parcası olan ayetler yokken, apacık sozleri doğru anlarsınız? Elbette anlayamazsınız. Cunku butunun en onemli bolumunu eğer kur’andan cıkartır, artık gunumuzde hukmu yok derseniz asla Rabbin soylediği ayetler arasında ne bağlantı kurabilirsisiniz, nede Rabbin ne soylediğini doğru anlayabilirsiniz. Kur’anı butun olarak alan, onun tum ayetlerinden nasiplenen bir insan ile kur’anın yuzlerce ayetinin hukmunun artık olmadığını soyleyen bir insan, nasıl aynı şeyi anlar ayetlerden? Yuce Rabbim insan ile hayvanın arasındaki en onemli farkı, ozgur irade, akıl etme ve duşunduğunu uygulaması farkı olduğunu hatırlatarak ayetlerin sonunda bizlere şoyle seslenir.( HÂl duşunmuyor musunuz?", Oğut alan yok mudur, Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı oğut ve ibret icin kolaylaştırdık. Fakat duşunen mi var, Ayetleri size acık-secik bildiriyoruz ki, aklınızı işletebilesiniz.) Buradan da anlaşılıyor ki Rehberden yani kur’andan yararlanırken duşunmeyi, aklımızla iman etmeyi oneriyor bizlere Rabbim. Rehberden aydınlanmayan, ona muracaat edip duşunmeyen, onun nuruyla yaşamayan ile beşerin sozlerine hic duşunmeden kur’an ile yoğrulmadan, onu anlamak icin caba gostermeden inanan bir insan, nasıl olurda ayetlerden aynı şeyi anlar?Sizlere hic yorum yapmadan bir ayeti hatırlatmak istiyorum, eğer İslam Âleminde aşağıdaki yanlışı yapanlara inanırsak, nasıl olurda bizzat kur'ana muracaat edenle aynı şeyi anlarız.

Allimran 78: Onlardan bir zumre vardır, aslında Kitap'tan olmayan bir şeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bukerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan soylerler.

Allah insanın niyetine gore amelini verir. Hangi niyetle bakarsan kur’ana, o niyetle cevabını alırsın. Hurafelere, kur’ana uymayan inanclarına delil aramak icin bakarsan kur’ana, rabbim onu da verir insana, ama bu şekilde yaklaşanı oyalar durur Allah korusun. Yok, eğer tertemiz kalbinle, hicbir beşeri etki altında kalmadan rabbin onerdiği yontemle aklın ve gonlunle kur’ana bakarda, onun onerdiği yolu anlamak istersen, kesinlikle gercek doğruları fark etmemiz icin, bizlerin Rabbin guneşini, rehberini istifademize acacaktır. Kur’ana iyi niyetiyle bakan iyi niyetinin karşılığını alacaktır. Yuzlerce yıl kur’andan farklı inanc turleri yaratmışlardır, daha yuzlerce yıl belki de aynı şekilde devam edecek.

Bizlere duşen gorev, Rabbin kelamına bizzat muracaat edip, onu akılla anlamaya calışmak ve gonul gozumuzle yoğurmak olmalıdır. Allahın sozlerinin, ayetlerinin ardından gizli anlamlar cıkarmakla değil, ne soylediğini acıkca anlamaya calışmak, ayetleri bir butun olarak duşunerek yolumuzu cizmek olmalıdır amacımız. Cunku rabbim acık diyorsa muhkem ayetler icin, onlar acık ve anlaşılır olduğunu unutmayalım. Allah sizleri bu acık ve anlaşılır ayetlerden hesaba cekeceğim diyorsa, bunun tersini soyleyenlere gelin kulak asmayalım. Artık kendimize gelelim ve Rabbin yemin ederek kolaylaştırdığı kitaba bizzat muracaat edip, gonul gozlerimizin aydınlanmasını sağlayalım. Eğer gonul gozunde muhur varsa, gonul gozu aydınlık kur’andan nasiplenmemişse, ne yapsak nafile olacaktır. Rabbim boyle durumlardan bizleri korusun ve onun ışığından nasiplenen kulları arasına bizleri alıp, huzuruna gittiğimizde geri cevrilmeyen kulları arasına alsın inşallah bizleri Rabbim. SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________