Bugun hic duşunuyor muyuz, bilim adına harcanan bunca paralar, emekler; acaba gercek anlamda bir bilim ve acaba gercek anlamda insanlığa yararlı bir teknoloji mi uretiyor? Acaba bugun bilim, ne derece evrenin ve insanın hakikatlerini araştırıyor ve insanlığa yararlı projeler uretiyor? Yoksa belli "para babaları"nın hırslarını, egolarını ve hayallerini inşa etmeye mi calışıyor? Butun bunları sorgulamak gerekmez mi? Butun bunları sorgulamak, elbette namuslu olmayı Hakk'a ve gerceğe bağlı olmayı gerektirir.
Cağımızda, evet bilim ve teknoloji hızla ilerliyor, ancak nereye ilerliyor? İnsanlığın hayrına mı? İnsanlığı kendi hayali dunyalarına ve duzenlerine goturmek isteyen guclerin amaclarına mı ilerliyor. Butun bilim dallarını bir goz onune getirelim, ozellikle "insanlığın sağlığını, mutluluğunu ve geleceğini koruması" gereken bilim dallarına bakalım. Bu dallarda en hakim parametre para değil midir?
Bir taraftan insanlar sağlık adına somurulurken; diğer taraftan "dunyanın efendileri" ceplerini dolduruyor. Yetmiyor, daha cok kazanmak icin hayali hastalıklar uyduruluyor. Bugun insanların cebinden para ceken sağlıkla ilgili bir suru tez, goruş, teori, bir sure sonra yerini başka goruşlere terk ediyor. Bugun cok onemlidir, hayatidir denen bircok " sağlık receteleri", bir sure sonra yerini yenilerine terk ederek cope atılıyor.
Tum değişmez diye ortaya konan kaideler, insan fıtratı duvarına carparak toz duman oluyor. "İnsan"ın, Sonsuz Yuce Rabb'imiz tarafından planlandığını ve yaratıldığını kabul etmeyen bir tıp; insanı butunuyle kavrayarak sağlık mekanizmalarının nasıl işlediğini bilmeyi en temel goruş haline getiremeyen bir tıp; insanlığa ne verebilir? İşte bugun verebildiği, tum acı sonuclarıyla ortada... Tıbbın bir numaralı amacı insanı inşa eden Yuce Rabb'imizin neyi, nasıl inşa ettiği; ne gibi savunma mekanizmaları yarattığı gerceğini araştırmak olmalıydı.
Netice itibarıyla bugun tıp bilimi, maalesef iki ağızlı bir kılıc gibi işlemektedir. Birincisi; hastalık uretmek, hasta sayısını artırmak ve bu hastalıklar yoluyla insanları iliklerine kadar somurmek…
İkincisi; Ortodoks tıbbı inşa eden ve onun prensiplerini vaaz eden dunyacı- paracı- somurucu felsefenin arkasında duran hegemonların ceplerini doldurmak, hayallerini beslemek ve sonuc olarak insanlığı felakete doğru suruklemek… Evet, meseleyi anlaşılır ve yalın bir boyuta indirgediğimizde gorunen, bu iki yıkıcı boyuttur...
Hastalık ureten yaşamı ve cevreyi pompalamak yetmiyormuş gibi, hastalık ve hasta uretmek değil midir bugunun gerceği...Hastalıklardan korunmak icin "peygamberi ilkeler" nerede? İnsan fizyolojisini, biyolojisini, kimyasını ve doğal savunma mekanizmalarını gercek anlamda araştıran tıp, yani Rabb'ini ve eserlerini anlamak isteyen "peygamberi tıp" nerede?
Sadece sağlıkla ilgili bilim dalları değil tum alanlarda; canlıları, insanları, maddeyi ve evreni inşa edip Yoneten'in "Yuce Aklı- Planı ve Amacı" nedir, bunu dert etmeyen; hatta buna savaş acan bir zihniyetten ne beklenir? Elbette ruh ve akıl sağlığı bozuklukları, cokuntu-kaos, acı-ıstırap-hastalık, mutsuzluk ve caresizlik... Maddeci, evrimci-Darvinci, Sonsuz Yuce'nin vahyinden, yani aklından mahrum insan felsefesi, tum bilimleri kuşatmış ve kısırlaştırmıştır. Rabb'ini tanımayan kendisini de tanıyamaz ve gerceği de layıkı vechiyle anlayamaz...
Koskoca sozde fizikciler, astrofizikciler, kuantum fizikcileri, Evrenlerin Rabb'ini tanımayı bırakalım, zanni ilimleriyle O'na savaş acıyorlar. O'nun ismine ve vahyine savaş acıyorlar. O'nun Sonsuz Yuce Varlığı'nın zikrini duyunca şaşkına donuyorlar. Mesela, "Buyuk Patlama"yla başlayan yaratma, bilimci-ateist efendileri oldukca rahatsız ediyor, adeta Yuce Rabb'imizin varlığını hissedince, ya oradan kacıyorlar, ya da gormemezlikten geliyorlar, sozde bilimsel tevillerle adeta "kirlenmiş ruhlar"ını rahatlatıyorlar. Boyle olan kuresel bilimcilere ornek mi istiyorsunuz, zibil gibi...
En son Turkiye'ye gelen ve bir CERN bilimcisi olan meşhur bilim insanı, bu konuda ibret verici bir ornek. Bakın bir sohbetinde ne diyor? Efendim, "Tanrı parcacığından soz edilmesi, kendisi gibi fizikcileri utandırıyormuş, bu ismi zinhar kendileri değil kitap endustrisi vermişmiş."
İşte size Tanrı'nın isminden ve O'nun ismiyle anılan parcacıktan soz etmeyi utanc sayan bir bilim adamı! İşte Tanrı'nın ismini bile ağzına almaktan rahatsız olan bilim insanları, hem de fizikci, pozitif bilimciler! Doğrusu biz de, bilimi bu derece Sonsuz Yuce Yaratıcı'sından koparan ve O'nun zikrinden utanan bilimci-evrimcilerden utanıyoruz!
"Tanrı parcacığı" deyimini, kitabına isim olarak verip ilk kullanan meşhur ABD'li fizikci Leon Lederman'dır. Atom altı parcacıklara vucut veren ve aranan bu en temel parcacığa; ele gecirememe kızgınlığıyla Lederman efendi, "kahrolası parcacık" diyor. Ancak yayıncısı "Tanrı parcacığı" diye değiştirmeyi teklif ediyor. İşin sonunda para kazanmak olunca, pozitif bilimcimiz de bunu kabul ediyor! Yoksa haşa Lederman, Tanrı'yı hic ağzına alır mı? Yakışır mı bir fizikciye Tanrı'ya inanmak ve Tanrı'dan soz etmek, hele kitabına bu ismi vermek olacak şey mi? İşte yukarıda sozunu ettiğimiz CERN uzmanı sayın fizikcinin bahsettiği "Tanrı parcacığı"nın basına ve kamuoyuna mal olmasının hikayesi boyle başlamıştır...
Evet "bilim insanları"nın, alemlerin(evrenlerin), yaratılmış her şeyin (fizikciler-bilimciler dahil) Rabb'i olan Sonsuz Yuce Allah'a, değil iman etmesi, varlığından ve isminden soz etmesi dahi asla olamaz! O zaman bilim, bilim olmaktan cıkar, insanlar ve ozellikle bazı bilim insanları yaratılmış olur ki; bu oldukca da ilim dışı bir şey olur!
Peki, adama sormazlar mı, Sonsuz Yuce Tanrı'ya, O'nun yarattığı ilmi kullanarak duşman olanlar; neden "şeytani kabala felsefesi"ni yalarlar. Neden tum Roma, Eski Yunan, Hint, Sumer, Mısır ve Mu-Atlantis şeytani felsefesini ve tanrılarını" takdis edip baş tacı ederler? Neden modern bilimlerini ve kitaplarını, Eski Yunan tanrılarının altın(!) sozleriyle başlatırlar.
Neden her keşfettikleri "şey"e, Yunan tanrılarının isimlerini vermekten usanmazlar. Neden Jupiter, Mars, Venus, Merkur, Uranus, Uranyum, Herkul, Draco, Serpens, Ophiuchus, Scorpius, Orion vs. saymakla bitmez, Yer'de ve Gok'te keşfedilen en kucuk şeylere; durmadan cok tanrıcı eski toplumların "dince kutsal saydıkları isimleri" vererek yaşatırlar? Diğer taraftan ağzından Allah kelimesi cıkan bilim insanları uzerinde engizisyon baskıları işletirler? Neden Yer ve Gok, bu Lusifer(İblis) kokenli tanrılarla utanmadan doldurulur?
Neden bu cağa kadar taşınmış, cağdışı-akıldışı ve akla ziyan Hint tanrılarını takdis etmekten utanmazlar? Neden nukleer araştırma merkezinde(CERN'de) bir "Hindu tanrısı Şiva"nın heykeli var? Şiva, Hinduizm'in tanrılar hiyerarşisinde en buyuk tanrılarından biri diye mi? Bir bilim-deney merkezinde; "guneş diskli Hint Şiva tanrısı"nın ne işi var? Bilim cağının bilimcileri neden eski cağların "uyduruk-şeytani ve akıldışı" inanışlarını kutsuyor ve baş tacı ediyorlar?
Bu ne ilkelliktir, cağ dışılıktır, bu ne menem gerici felsefedir. Modern bilim bizi, ilkel şeytani cok tanrıcılık akılsızlığından, karanlık cağ ve duşuncelerinden; aydınlığa, aydınlanmaya goturmeli değil miydi?
Uzun sozun kısası ve bu meselenin ozu şudur: Kuresel Sermaye, "paganist-kabalist New Age havuzu"nu; "şeytani tanrılar"ı kutsayan "eski milletler"in "kirli suları"yla dolduruyor ve "Lusiferiyen felsefeler"in yeşermesi icin "zıt kutuplu dualite"yi uyguluyor. Allah'a ve O'nun Hak(gercek) dinine kapalı; Lusifer'e(İblis'e) ve onun cağ dışı-akıl dışı dinlerine acık bir ikili sistem: Biri iceri, diğeri dışarı...Cunku "bugunku bilimciliğin efendileri" boyle istiyor...
Yaklaşansaat, 29/11/2011
http://www.yaklasansaat.com/yorum-an...ilim_bu_mu.asp
__________________
Gercek Bilim Bu Mu ?
Dini Sohbetler0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Gercek Bilim Bu Mu ?
-
12-09-2019, 10:09:54