SETR-I AVRET ve KADINLARIN ORTUNMESI
Mukellef olan, yanî Ă‚kıl ve bĂ‚lig olan insanın nemĂ‚z kılarken acması veyĂ‚ her zemĂ‚n baskasına gostermesi ve baskasının bakması harĂ‚m olan yerlerine (Avret mahalli) denir. Erkegin ve kadının avret mahallini ortmesi, hicretin ucuncu senesinde gelen, (AhzĂ‚b) ve besinci senesinde gelen (Nûr) sûrelerinde emr olundu. Hanefî ve SĂ‚fi’î mezheblerinde erkeklerin, nemĂ‚z icin avret mahalli, gobekden diz altına kadardır. SĂ‚fi’îde gobek, hanefîde diz avretdir. Buraları acık olarak kılınan nemĂ‚z sahîh olmaz. NemĂ‚z kılarken, vucûdun diger kısmlarını, [kolları, bası] ortmek [ve uzun cubbe ve antĂ‚ri yoksa, corap giymek] erkeklere sunnetdir. Acık kılmaları mekrûhdur. Hur olan kadınların ellerinden ve yuzlerinden baska her yerleri, bilekleri, sarkan sacları ve ayaklarının altı, nemĂ‚z icin hanefîde avretdir. Ellerin ustu avret degildir diyen kıymetli kitĂ‚blar cokdur. Bunlara gore, kadınların bileklerine kadar ellerinin ustu acık kılmaları cĂ‚iz olur. Fekat, kitĂ‚bların hepsine uymus olmak icin, kadınların elleri ortecek kadar uzun kollu nemĂ‚zlık veyĂ‚ genis bas ortusu ile elleri ortulu olarak kılmaları, dahĂ‚ iyi olur. Kadınların ayakları nemĂ‚zda avret degildir diyen de varsa da, bu Ă‚limler de, nemĂ‚zda ortmesi sunnet, acması mekrûhdur dedi. [Sarkan sacın da, ayak gibi oldugu (KĂ‚dîhĂ‚n)da yazılıdır.] Erkegin veyĂ‚ kadının avret uzvlarından herhangi birinin dortde biri, bir rukn acık kalırsa, nemĂ‚z bozulur. Azı acılırsa bozulmaz. NemĂ‚zı mekrûh olur. MeselĂ‚, ayagının dortde biri acık olan kadının nemĂ‚zı sahîh olmaz. Kendisi acarsa hemen bozulur.
(Umdet-ul-islĂ‚m) da diyor ki, (Kadının topuk kemigi veyĂ‚ bilegi veyĂ‚ boynu veyĂ‚ sacı acık olarak kıldıgı nemĂ‚zı sahîh olmaz. Ince olup icindeki uzvun sekli veyĂ‚ rengi gorunen kumas, yok demekdir). SĂ‚fi’îde kadının iki elinden ve yuzunden baska heryeri her zemĂ‚n avretdir.
Ibni Âbidîn “rahmetullahi aleyh”, (Redd-ul-muhtĂ‚r)da buyuruyor ki: Avret yerini ortmek, nemĂ‚zda da, nemĂ‚z dısında da farzdır. Ipek ve gasb edilmis, calınmıs kumasla ortulu olarak nemĂ‚z kılmak tahrîmen mekrûhdur. Hicbirsey bulamıyan bir erkegin, yalnız ipek bulunca, ipekle de ortmesi lĂ‚zım olur. Yalnız iken kılarken de, ortmek farzdır. Temiz elbisesi bulunan kimsenin karanlıkda, yalnız iken de cıplak kılması cĂ‚iz degildir. Kadınların, nemĂ‚z dısında, yalnız iken, diz ve gobek arasını ortmesi farz olup, sırtını ve karnını ortmesi vĂ‚cib, baska yerlerini ortmesi edebdir. Evde yalnız iken, bası acık dolasabilir. Gorunmesi cĂ‚iz olan onsekiz erkek yanında, ince bas ortusu ortmeleri evlĂ‚dır. Iyi olur. Yalnız iken avret yeri, ancak ozr ile acılabilir. MeselĂ‚ halĂ‚da acılır. Yalnız olarak gusl abdesti alırken acmak mekrûh olur veyĂ‚ cĂ‚izdir veyĂ‚ kucuk yerde cĂ‚iz olur da denildi. NemĂ‚z dısında, necĂ‚setli elbise ile de ortunmek lĂ‚zım olur. (El-fıkh-u-alel-mezĂ‚hibil-erbe’a) da diyor ki, (Erkeklerin ve kadınların nemĂ‚zda ortmeleri farz olan ve erkeklerin erkeklere ve kadınlara ve kadınların mahremlerine gostermeleri harĂ‚m olan yerleri, dort mezhebde aynı degildir. Fekat, kadınların yuzlerinden ve avuc iclerinden ve dıslarından baska yerlerini yabancı erkeklere ve muslimĂ‚n olmıyan kadınlara gostermeleri ve bunların bakmaları uc mezhebde de harĂ‚mdır. Ancak, sĂ‚fi’îde, fitneye sebeb olacagı zemĂ‚n, yuzu ve elleri de, yabancı erkekler arasında avret olur.) Kadınların, yabancı erkeklere yalnız yuzunu ve avuclarını acması cĂ‚iz ise de, erkeklerin, muslimĂ‚n olsun, kĂ‚fir olsun, yabancı kadınların yuzlerine ve avuclarına sehvet ile bakması cĂ‚iz degildir. Kadınların bakması cĂ‚iz olan yerlerine, meselĂ‚ yabancı kadınların yuzlerine, avuclarına ve avret yerlerinin resmlerine ve konusan cocukların avret yerlerine, luzûmsuz olarak sehvetsiz bakmak mekrûhdur. Konusmaga baslamamıs olan kucuk cocukların avret mahalli, yalnız seveteyndir. Erkek cocukların, on yasına kadar, kızların ise, gosterisli oluncıya kadar galîz avretlerine, bundan sonra, butun avret yerlerine bakmak cĂ‚iz degildir. HayvĂ‚nların avret mahalli yokdur. Oglanların yuzune sehvet ile bakmak da harĂ‚m olup, sehvetsiz bakmak, guzel olsalar da cĂ‚izdir.
(FetĂ‚vĂ‚-i Hayriyye) de diyor ki, (Fitne tehlukesi olunca, Ă‚kıl ve bĂ‚lig olan guzel oglanı, babası, kendi evine, terbiyesi altına alır. Sefere, ilm ogrenmege, hacca sakalsız gondermez. Bunu kadın gibi korur. Fekat yuzune pece ortmez. Sokakda her kadının yanında iki seytĂ‚n vardır. Oglanın yanında onsekiz seytĂ‚n vardır. Bunlara bakanları aldatmaga calısırlar. Ananın, babanın mesrû emrlerine itĂ‚at etmesi farzdır. Fitne tehlukesi olmıyan Ă‚kıl, bĂ‚lig oglunu babası zorla evinde tutamaz).
[(Mecma’ul-enhur)un ikinci cildinde diyor ki, Peygamberimiz “sallallahu aleyhi ve sellem”, (Yabancı kadınların yuzlerine sehvet ile bakanların gozlerine, kıyĂ‚met gunu ergimis kızgın kursun dokulecekdir) buyurdu. (Birgivî vasıyyetnĂ‚mesi)ni serh eden, KĂ‚dî zĂ‚de, goz Ă‚fetlerini anlatırken diyor ki, Nûr sûresi, otuzuncu Ă‚yetinde meĂ‚len, (Ey Resûlum “sallallahu aleyhi ve sellem”! Mu’minlere soyle, harĂ‚ma bakmasınlar ve avret yerlerini harĂ‚mdan korusunlar! ÎmĂ‚nı olan kadınlara da soyle, harĂ‚ma bakmasınlar ve avret yerlerini harĂ‚m islemekden korusunlar!) buyuruldu.
(RıyĂ‚d-un-nĂ‚sıhîn) de diyor ki, Resûlullah “sallallahu aleyhi ve sellem” vedĂ‚ haccında, (Yabancı kadına sehvet ile bakan bir kimsenin gozleri atesle doldurulup, sonra Cehenneme atılacakdır. Yabancı kadın ile toka edenin kolları ensesinden baglanıp, Cehenneme sokulacakdır. Yabancı kadın ile, luzûmsuz yere sehvet ile konusanlar, her kelimesi icin, bin sene Cehennemde kalacakdır) buyurdu. Bir hadîs-i serîfde buyurdu ki: (Komsu kadına ve arkadasların kadınlarına sehvet ile bakmak, yabancı kadınlara bakmakdan on kat dahĂ‚ gunĂ‚hdır. Evli kadınlara bakmak, kızlara bakmakdan bin kat dahĂ‚ cok gunĂ‚hdır. ZinĂ‚ gunĂ‚hları da boyledir). (Berîka) kitĂ‚bında diyor ki, (Uc sey, goze cilĂ‚ verir: Yesillige, akar suya ve guzel yuze bakmak) ve (Uc sey gozu kuvvetlendirir. Surme cekmek, yesillige ve guzel yuze bakmak) hadîs-i serîfleri, bakması halĂ‚l olan kimselere bakmanın fĂ‚idesini bildirmekdedir. Yoksa, yabancı kadınlara, kızlara bakmak, gozu zaîfletir ve kalbi karartır. HĂ‚kim, Beyhekî ve Ebû DĂ‚vud bildiriyorlar ki, Ebû UmĂ‚menin “radıyallahu anh” bildirdigi hadîs-i merfûda, (Yabancı bir kızı gorup de, Allahu teĂ‚lĂ‚nın azĂ‚bından korkarak, basını ondan ceviren kimseye Allahu teĂ‚lĂ‚ ibĂ‚detlerin tadını duyurur) buyuruldu. Ilk gormesi afv olunur. Bir hadîs-i serîfde, (Allah icin yapılan cihĂ‚dda dusmanı gozleyen veyĂ‚ Allah korkusundan aglıyan veyĂ‚ harĂ‚mlara bakmıyan gozler, kıyĂ‚metde Cehennem atesini gormiyeceklerdir) buyuruldu].
Yedi veyĂ‚ on yasında olan gosterisli kızlar ve onbes yasını dolduran veyĂ‚ bĂ‚liga olan butun kızlar, kadın hukmundedir. Boyle kızların basları, sacları, kolları, bacakları acık olarak, yabancı erkeklere gorunmeleri ve erkeklere tegannî etmeleri, onlarla yumusak, cilveli konusmaları harĂ‚m olur. Kadınların, yabancı erkeklerle, alıs veris gibi, ihtiyĂ‚c oldugu zemĂ‚n, fitneye sebeb olmıyacak seklde, sert konusması cĂ‚izdir. Erkekler arasında yuzunu acmaları da boyledir. Kadınların, bası, sacı, kolları, bacakları acık sokaga cıkmaları ve yabancı erkeklere, luzûmsuz yere, seslerini duyurmaları, erkeklere sarkı soylemeleri, plĂ‚k ile, film ile de duyurmaları, Kur’Ă‚n-ı kerîm, mevlid, ezĂ‚n okuyarak duyurmaları buyuk gunĂ‚hdır. [Kadınların, kızların ince, dar veyĂ‚ kurklu ortu ile ve kupe, gerdanlık gibi zînet esyĂ‚sı acık olarak ve erkekler gibi giyinerek ve saclarını erkekler gibi tras ederek sokaga cıkmaları harĂ‚mdır. Bunun icin, genis bile olsa, pantalon ile ortunmeleri de cĂ‚iz degildir. Pantalon, erkek elbisesidir.
(Tergîb-us-salĂ‚t)daki hadîs-i serîflerde, (Ortulu olan cıplaklara ve erkek gibi giyinen kadınlara ve kadın gibi giyinen, suslenen erkeklere la’net edildi). Hele dar pantalon, erkeklere de cĂ‚iz degildir. Cunki, kaba yerleri dısardan belli olmakdadır. Bundan baska, kadınların pantalon giymeleri eskiden de, simdi de islĂ‚m Ă‚deti degildir. Dinsizlerden, islĂ‚m tesetturunu bilmiyenlerden gelmekdedir. HarĂ‚mlar yayılsa, yerlesseler de, islĂ‚m Ă‚deti olamazlar.
KĂ‚firlere benziyenin, onlardan olacagı, hadîs-i serîfde bildirilmisdir. Pantalon, manto altına giyilebilir ise de, mantonun pantalon yokmus gibi dizleri ortmesi lĂ‚zımdır.Salvar, cok genis oldugu icin, Ă‚det olan yerlerde, kadınlar icin de, iyi bir ortu olur. Âdet olmıyan yerlerde fitneye sebeb olursa, kullanması cĂ‚iz olmaz. KĂ‚dî SenĂ‚ullah-ı PĂ‚ni-putî, SĂ‚h Veliyyullah-ı Dehlevînin (Tefhîmat) kitĂ‚bı sonundaki yedinci vasıyyetini acıklarken, (Gomlekle ve pestemal sararak ve nalın giyerek ve benzeri seylerle sokaga cıkmak, eskiden islĂ‚m Ă‚deti idi. Simdi, bu Ă‚detin bulunmadıgı yerlerde, bunlarla sokaga cıkmak, gosteris olur. Peygamberimiz “sallallahu aleyhi ve sellem”, gosterisi, sohret yapmagı yasak etmisdir. Muminlerin Ă‚deti olan seylerle ortunmelidir. Ayrılık yapmamalıdır) buyuruyor. Genis manto ile ortunmek Ă‚det olan yerlerde, kadının carsafla sokaga cıkması da boyledir. Ayrıca, islĂ‚m ortusu ile alay edilmesine sebeb olarak, gunĂ‚h da olur. NemĂ‚zda ve nemĂ‚z dısında, avret yerini baskalarının yan taraflardan gormemeleri icin, ortmek farz olup, kendinden ortmesi farz degildir. Rukuda iken, kendi avret yerini kendi gorurse, nemĂ‚zı bozulmaz. Fekat, bakması mekrûhdur. Cam gibi, naylon gibi, altının rengi gorunen sey ile, ortu olmaz. Ortu dar olup veyĂ‚ bol ise de, herhangi avret yerine yapısıp uzvun belli olması, nemĂ‚za zarar vermez. Fekat, boyle, baskalarına karsı ortulmus olmaz. Baskasının, boyle belli olan kaba avretine bakmak harĂ‚mdır. Erkeklerin (Seveteyn) denilen on ve arka uzvları ve kaba etleri (Kaba avret)dir. Yorgan altında cıplak yatan bir hasta, bası yorgan icinde iken, îmĂ‚ ile nemĂ‚z kılınca, cıplak kılmıs olur. Basını yorgandan dısarı cıkarıp kılarsa, yorganla ortulu kılmıs olup, cĂ‚iz olur. Insanın ortunmesi degil, avret yerinin ortunmesi sartdır. Karanlıkda, yalnız odada, kapalı cadırda cıplak kılmak cĂ‚iz degildir.
Avret yerini ortmekden Ă‚ciz kalan kimse, nemĂ‚zda oturdugu gibi veyĂ‚ dahĂ‚ iyisi, ayaklarını kıbleye uzatıp, elleri ile onunu ortup, îmĂ‚ ile kılar. Cunki, avret yerini ortmek, nemĂ‚zın diger farzlarından dahĂ‚ muhimdir. [Goruluyor ki, cıplak kalanın da, nemĂ‚zı vaktinde kılması, kazĂ‚ya bırakmaması lĂ‚zımdır. Tenbellikle kılmıyanların ve kazĂ‚ nemĂ‚zlarını odemiyenlerin, buyuk suc altında sorumlu olduklarını, buradan da anlamalıdır.] Cıplak olan, yanında bulunanlardan ortu ister. Soz verilirse, vaktin sonuna kadar bekler. Su olmayınca, suyu ummîd edenin de vaktin sonuna kadar, su beklemesi, ancak bundan sonra teyemmum etmesi lĂ‚zımdır. Parası olanın su ve ortu alması lĂ‚zımdır. Dortde birinden azı temiz olan ortuden baska birsey bulamıyan kimsenin, bu ortu ile kılması veyĂ‚ oturup îmĂ‚ ile kılması cĂ‚iz olup, dortde biri temiz olan ortu ile, ayakda kılması lĂ‚zımdır ve nemĂ‚zını iĂ‚de etmez. Seferî olan, bir mil icinde, icmeden fazla su bulamazsa, necĂ‚setli ortu ile kılar ve iĂ‚de etmez. Mukîm olanın, yanî musĂ‚fir olmıyanın, necs ortu ile kılması cĂ‚iz degildir. Temizlemesi mumkin ve lĂ‚zımdır. Cunki, sehrde su bulmak ihtimĂ‚li fazladır. Su bulunmadıgı muhakkak ise, mukîm de necĂ‚setli ortu ile kılabilir ve teyemmum eder.
(Redd-ul-muhtĂ‚r)ın besinci cildinde buyuruyor ki: Insanların, birbirine gorunmesi ve bakması, dort durludur:
Erkegin kadına, kadının erkege, erkegin erkege, kadının kadına bakmasıdır. Erkegin kadına bakması da dorde ayrılır:
Erkegin yabancı hur kadına, kendi zevcesine ve kendi cĂ‚riyelerine ve bakması cĂ‚iz olan onsekiz akrabĂ‚sına, baskalarının cĂ‚riyelerine bakmasıdır.
Erkeklerin yabancı kadının yuzunden ve avuclarının icinden ve dısından baska yerine bakmaları dort mezhebde de harĂ‚mdır. Kızların yuzlerine sehvet ile bakmaları da harĂ‚mdır. Bunun icin, kızların yuzlerini de ortmeleri lĂ‚zımdır. Hasî, yanî burulmus, husyeleri cıkarılmıs olanın bakması da harĂ‚mdır. Insanı burmak harĂ‚mdır. Hayvanı, ancak semizletmek icin cĂ‚izdir.
Erkeklerin, erkegin gobegi ile dizi arasına bakmaları harĂ‚mdır. Bunun dısına, sehvetsiz bakmaları cĂ‚izdir. Zevcesine ve kendi cĂ‚riyelerine tepeden tırnaga kadar, sehvet ile dahî bakması ve bunların ona bakmaları cĂ‚izdir. [Erkegin avret mahalli, uc mezhebde, gobek ile diz arasıdır. Hanefîde diz avretdir. Gobek avret degildir. SĂ‚fi’îde, gobek avret olup, diz avret degildir. MĂ‚likîde her ikisi de avret degildir. Hanbelî ve MĂ‚likînin bir rivĂ‚yetlerinde, erkegin yalnız sev’eteyni avret oldugu (MîzĂ‚n-ul-kubrĂ‚)da yazılıdır. Uylukların avret olmasında icmĂ‚ olmadıgı icin, uylukları acık olanlardan, ehemmiyyet vermiyenler, kĂ‚fir olmakdan kurtulmakdadır. Sîîlere gore avret yeri de, yalnız seveteyndir].
Erkek, nikĂ‚hla alması ebedî, sonsuz harĂ‚m olan onsekiz kadının ve baskasının cĂ‚riyelerinin basına, yuzune, gerdanına, kollarına, dizden asagı bacagına, sehvetden emîn ise, bakabilir. Goguslerine, koltuk ve yanlarına [bogurlerine], uyluk ve dizlerine ve sırtına bakamaz. Kadınların buralarına da (Galîz) yanî (Kaba avret) yerleri denir. Her kadının, buralarını nemĂ‚zda, yabancı erkeklerin yanında, sekli belli olmamak uzere genis olarak ortmeleri lĂ‚zımdır. CĂ‚riyeler, gorunmesi cĂ‚iz olan yerleri acık nemĂ‚z kılabilirler.
IslĂ‚m dîninde, iki durlu kadın kıyĂ‚feti vardır: Birincisi, hur olan islĂ‚m hanımları, yuzlerinden ve ellerinden baska, her yerini temĂ‚m orter. (Halebî-i kebîr)de, meyyitin kefenini bildirirken diyor ki, (Erkekler kamîs ile, kadınlar dır ile ortunur. Her ikisi de, omuzdan ayaga kadar orter. Kamîsin yakası omuzdan, dırın yakası gogusden ayaga kadar acıkdır). Goruluyor ki, islĂ‚m kadınları, simdiki manto ile ortunmekde idi. Carsafla ortunmeleri, sonradan Ă‚det oldu. Genis, uzun manto, kalın bas ortusu ve uzun corap, simdiki carsaflardan dahĂ‚ iyi ortmekdedir.
(Durer-ul-Multekıte) 4.sahîfede diyor ki, (IslĂ‚miyyet, kadınların ortunmesi icin belli bir ortu emr etmedi). Ikincisi, cĂ‚riye [yanî, harbde esîr alınmıs olan hizmetci kadın] kıyĂ‚feti olup, erkeklerin yanında, baslarını, sac, boyun, kol ve bacaklarını ortmeleri lĂ‚zım degildir. MuslimĂ‚n adı tasıyan bazı kadınların, islĂ‚m hanımı kıyĂ‚fetini bırakıp, cĂ‚riye, hizmetci kıyĂ‚fetini begendikleri, esefle gorulmekdedir. KĂ‚firler, zındıklar, muslimĂ‚n hanımlarını aldatmak icin, (IslĂ‚miyyetin baslangıcında kadınlar ortunmezdi. Peygamber zemĂ‚nında, muslimĂ‚n kadınları, basları, kolları acık gezerlerdi. Sonradan, kıskanc din adamları, kadınların ortunmelerini emr etdiler. Kadınlar, sonradan kapandı. Umacı gibi oldu) diyorlar. Evet, kadınlar acık gezerdi. Fekat, hicretin ucuncu senesinde (AhzĂ‚b) ve besinci senesinde (Nûr) sûreleri gelerek, Allahu teĂ‚lĂ‚ ortunmelerini emr eyledi. (MevĂ‚hib-i ledunniyye)de diyor ki, (Hicretin yedinci senesinde, Hayber gazĂ‚sından donerken, Resûlullah “sallallahu aleyhi ve sellem”, esîrler arasındaki Safiyyeyi “radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anhĂ‚” bir gece cadırına aldı. EshĂ‚b-ı kirĂ‚m, Safiyyenin zevce olarak mı sereflendigini, yoksa cĂ‚riye olarak hizmet mi etdigini anlıyamadılar. Zevcelere lĂ‚zım olan hurmeti ve hizmeti yapabilmek icin, bunu Resûlullaha da sorup anlamaga sıkıldılar. SabĂ‚h cadırdan ortulu cıkarılıp, perde arkasında goturulurse, zevce oldugunu anlarız dediler. Perde icinde goturuldugunu gorerek, zevcelikle sereflenmis oldugunu anladılar). Goruluyor ki, Resûlullah zemĂ‚nında, hur kadınlar, butun bedenlerini orterlerdi. Bir kadının, hizmetci olmayıp, hur hanım oldugu, her yerini ortmesinden belli olurdu.
Bakması cĂ‚iz olan yere, sehvetden emîn olanın dokunması da cĂ‚izdir. Bir hadîs-i serîfde, (Ananın ayagını opmek, Cennet kapısının esigini opmek gibidir) buyuruldu. Fekat, yabancı genc kadının eline ve yuzune bakmak cĂ‚iz oldugu hĂ‚lde, sehvetden emîn olsa dahî, dokunmak, tokalasmak cĂ‚iz degildir. Herhangi kadın ile zinĂ‚ etmek veyĂ‚ herhangi bir yerine sehvet ile dokunmak, unutarak veyĂ‚ yanılarak bile tutsa, hanefîde ve hanbelîde (Hurmet-i musĂ‚here)ye sebeb olur. Yanî, o kadının neseb ile ve sut ile olan anası ve kızları ile o erkegin evlenmesi, kızın da, oglanın oglu ve babası ile evlenmesi ebedî harĂ‚m olur. [Bir baba ile kızı arasında hurmet-i musĂ‚here hĂ‚sıl olursa, kızın anası ile, ya’nî adamın zevcesi ile adam arasındaki nikĂ‚h bozulmaz. Kadın baskası ile evlenemez. Adamın bu kadını bosaması lĂ‚zım olur. Bu kadın ile evli kalması ebedî harĂ‚m olur. DĂ‚mĂ‚d ile kayın vĂ‚lidesi arasında hurmet-i musĂ‚here hĂ‚sıl olursa, dĂ‚mĂ‚dın zevcesini bosaması lĂ‚zım olur. DĂ‚mĂ‚d, bu kadın ile, sonsuz olarak, bir dahĂ‚ evlenemez (BezzĂ‚ziyye).]
Kızlar, kendilerinden emîn olsalar da, yabancı erkeklere dokunmaları cĂ‚iz degildir. Sehvet ile dokunurlarsa, hurmet-i musĂ‚here hĂ‚sıl olur. Kızın ve ihtiyĂ‚rların sehveti, kalbinin meyl etmesi demekdir. Sehvete sebeb olmıyacak derecede ihtiyĂ‚r kadınla musĂ‚feha etmek [tokalasmak] ve elini opmek, kendinden emîn olana cĂ‚iz ise de, yapmamak dahĂ‚ iyidir.
Erkeklerin, (Ebedî mahrem)leri olan kadınlarla berĂ‚ber halvet etmeleri ve sefere [meselĂ‚ hacca] gitmeleri cĂ‚izdir. Bir adamın ebedî mahrem olmıyan kadınla (Halvet) [yanî tenhĂ‚ yerde yalnız kalmak], tarafeyne gore, harĂ‚mdır. Baska muttekî erkek veyĂ‚ bu adamın ebedî mahremlerinden biri veyĂ‚ zevcesi ile birlikde bulunursa, harĂ‚m olmaz. Halvet etmekle veyĂ‚ onunden baska yerine sehvetle bakmakla, hurmet-i musĂ‚here hĂ‚sıl olmaz. (Ibni Âbidîn) “rahmetullahi teĂ‚lĂ‚ aleyh”, imĂ‚mlıgı anlatırken diyor ki, (Yabancı kadın cok olsa da, halvet olur. Cok ihtiyĂ‚r kadınla ihtiyĂ‚r erkek sefere cıkar ve yalnız kalabilirler (EsbĂ‚h). Ebedî mahrem olan onsekiz kadından biri ile halvet cĂ‚iz ise de, yalnız sut kardes ile ve genc kaynana veyĂ‚ gelin ile, fitne subhesi olunca, mekrûhdur. Yabancı genc kadınla, zarûret olmadan, konusmak cĂ‚iz degildir. Mescid gibi dısarıdan icerisi gorunen umûma acık yerlerde [nakl vĂ‚sıtalarında, dukkĂ‚nlarda] yalnız kalmak, halvet olmaz). Bir evin iki odası bir yer sayılmaz. ImĂ‚m-ı Ebû Yûsufe “rahmetullahi teĂ‚lĂ‚ aleyh” gore, ekmek pisirmek, camasır yıkamak [ve kaba olmıyan avret yerlerinin acık olması lĂ‚zım gelen baska isler] icin ucretle calısmaga mecbûr kalan muhtĂ‚c, esîr, kimsesiz kadınlar [isci ve memûrlar], is îcĂ‚b etdirdigi kadar, ayaklarını ve kollarını acabilir. Erkeklerin, bunları, is icin gormesi ve sehvetsiz bakması cĂ‚iz olur. Baldız ve yengenin de yabancı kadın oldukları (Ni’met-i islĂ‚m)ın hac kısmında ve (BahrulfetĂ‚vĂ‚)da ve (Alî efendi fetvĂ‚sı)nda yazılıdır. Bunların da sacına, basına, koluna, bacagına bakmak harĂ‚mdır. Bunlar gibi yabancı akrabĂ‚ evine gidince veyĂ‚ onlar gelince, kadın erkek birlikde oturmak, gulup neselenmek cĂ‚iz degildir. BerĂ‚ber oturmak Ă‚det olan ve harĂ‚m olduguna ehemmiyyet verilmiyen yerlerde, fitne cıkarmamak ve akrabĂ‚ arasında dusmanlıklara yol acmamak icin, kadınlar erkek akrabĂ‚ yanında ve sofrada ortulu olarak, kısa zemĂ‚n oturur. Ciddî konusulur. Bu gorusmenin kısa surmesine ve seyrek olmasına ve bilhĂ‚ssa bir yerde yalnız bulunmamalarına cok dikkat etmelidir. Dînini bilen ve uyan, bilgili ve hĂ‚lis muslimĂ‚nlar, boyle birlikde hic oturmamalıdır. CĂ‚hillerle munĂ‚kasa etmemeli, dînimiz boyle emr ediyor diye isrĂ‚r etmemeli, dunyĂ‚ islerini ileri surerek, tatlı soyleyip, akrabĂ‚yı darıltmıyarak, harĂ‚mdan kacınmaga calısmalıdır. Kole de, sĂ‚hibi olan kadına yabancı erkekdir.
HĂ‚kimin mahkemede karĂ‚r verirken ve sĂ‚hidlerin sĂ‚hidlik yaparken ve evlenmek istedigi kızı, sehvet korkusu olsa bile, bir kerre gormeleri ve doktorun, ebenin, sunnetcinin, lĂ‚vman yapanın, lĂ‚zım oldugu kadar bakmaları cĂ‚izdir. Hastanın lĂ‚vman [ihtikan] yapdırması cĂ‚izdir.
(Durr-ul-muhtĂ‚r), 5.cildi, 478.sahîfesinde diyor ki, (Oglunu sunnet etdirmek muhim sunnetdir. IslĂ‚miyyetin si’Ă‚rıdır. Bir sehr halkı cocuklarını sunnet etdirmezse, halîfe bunlarla harb eder. Cocugun sunnet olma yası belli degildir. Yedi ile on iki arası en iyidir). Sunnet ederken, topluca yuksek sesle bayram tekbîri soylenir. Sunnet olmıyanlarda cesidli hastalıklar olur. Fransız kitĂ‚bları, bu hastalıkları (Affections du prépuce) adı altında uzun yazıyorlar. Kızların, ahkĂ‚m-ı islĂ‚miyyeye riĂ‚yet etmek sartı ile, ilm ve doktorluk ogrenmeleri ve ogretmeleri cĂ‚iz oldugu (Hadîka)da, 558.sahîfede ve goz Ă‚fetlerinde yazılıdır. Kızlardan ebe, nisĂ‚iyye mutehassısı yetisdirmek lĂ‚zımdır. Kadınları, kadın doktora gostermelidir. Kadın doktor bulunmazsa ve hastalık tehlukeli veyĂ‚ cok agrılı ise, nisĂ‚iyye mutehassısı erkege de gostermelidir. Kadınların birbirlerine avret yeri, erkegin erkege avret yeri gibidir. Sehvetden emîn olan kadının yabancı erkege bakması, erkegin erkege bakması gibidir. (Cevhere)de ise, erkegin, mahremi olan kadınlara bakması gibidir, buyurmakdadır. Sehvet ile bakması harĂ‚m olur. Gayr-ı muslim ve murted kadınların [ve murted amca ve dayının], muslimĂ‚n kadınlarına bakması, yanî muslimĂ‚n kadınların bunlara gorunmeleri, yabancı erkeklere gorunmeleri gibi, uc mezhebde de harĂ‚mdır. Bunlar muslimĂ‚n kadınlarının bedenine bakamazlar. Hanbelî mezhebinde cĂ‚izdir. Bedendeki bakması cĂ‚iz olmıyan yerler, bedenden ayrılırsa, oldukden sonra dahî, bunlara bakmak cĂ‚iz degildir. Kadınların sac ve baska kılları, ayak tırnakları [el tırnakları degil] ve kemikleri vucûddan ayrıldıkdan sonra, bunlara bakılamaz. Kadınların bakılması harĂ‚m olan yerlerinin aynadaki veyĂ‚ sudaki goruntulerine sehvetsiz bakmak harĂ‚m degildir. Cunki, kendileri degil, aksleri, benzerleri gorulmekdedir. [Aksleri, resmleri, kendileri degildir. Bunları gormek, kendilerini gormek olmaz. Resmlerine, sinemadaki ve televizyondaki goruntulerine bakmak, aynadaki hayĂ‚llerine bakmak gibidir. Hepsine sehvetsiz bakmak cĂ‚iz olup, sehvet ile bakmak veyĂ‚ sehvete sebeb olacak goruntulerine bakmak, boyle sesleri dinlemek harĂ‚mdır. Bunlara sehvet ile bakan elbette vardır. Sehvete, harĂ‚ma sebeb olan resmleri yapmak, basmak, resm etmek harĂ‚m olur.] Kadınların avret yerlerine cam, herhangi gozluk ve su arkasından sehvetsiz de bakmak ve su icindeki kadına bakmak cĂ‚iz degildir, harĂ‚mdır. ImĂ‚mın, hĂ‚fızın, muezzinin hoparlordeki, radyodaki sesleri de, kendi sesleri degildir, benzerleridir. Bunlara uyarak kılınan nemĂ‚z sahîh olmaz. Kur’Ă‚n-ı kerîmi ve ezĂ‚nı hoparlor ile okumak, bid’atdir. Cunki, ses cıkarmak icin kullanılan cansız cismlere (MizmĂ‚r), calgı denir. Gok gurlemesi, top, tufek, baykus, papagan, calgı degildirler. Ses cıkaran eglence Ă‚letleri, davul, dumbelek, zilli masa, ney, kaval, hoparlor, hep calgıdır. Calgı, kendiliginden ses cıkarmaz. Ses cıkarmak icin, yanî kullanılmaları icin, davul tokmagını gergin deriye vurmak, neyi uflemek, kavala ve hoparlore soylemek lĂ‚zımdır. Bunlardan cıkan ses, bu calgıların hĂ‚sıl etdigi sesdir. Ufleyen ve soyleyen insanın sesi degildir. Hoparlorden isitilen Kur’Ă‚n-ı kerîm ve ezĂ‚n sesleri, hep hoparlorun hĂ‚sıl etdigi seslerdir. ImĂ‚m ve muezzin efendilerin sesleri degildir. Muezzin efendinin sesi ezĂ‚ndır. Calgıdan cıkan ses ilm ve fen bakımından ve din ve ahkĂ‚m-ı islĂ‚miyye bakımlarından muezzin efendinin sesi, yanî ezĂ‚n degildir. EzĂ‚na benzedigi icin, ezĂ‚n zan edilmekdedir. EzĂ‚n, muezzin efendinin, hattĂ‚, sĂ‚lih muslimĂ‚n erkegin sesine denir. Bu sese benzeyen kadının, cocugun, hoparlorun sesi ezĂ‚n degildir. Baska sesdir. Muhtelîf calgıların sesleri baskadırlar. Hoparlorun sesi, insan sesine cok benzedigi hĂ‚lde, insan sesi degildir. Topraga konan bir karpuz cekirdeginden kocaman bir karpuz hĂ‚sıl oluyor. Bu karpuz o cekirdek degildir. Cekirdek curumus, yok olmusdur. Hoparlorun mikrofonuna soylenen soz de, yok olmakda, baska ses hĂ‚sıl olmakdadır. Hadîs-i serîflerde buyuruldu ki: (KıyĂ‚met yaklasınca, Kur’Ă‚n-ı kerîm mizmĂ‚rdan okunur) ve (Bir zemĂ‚n gelir ki, Kur’Ă‚n-ı kerîm mizmĂ‚rlardan okunur. Allah icin degil, keyf icin okunur) ve (Kur’Ă‚n-ı kerîm okuyan cok kimseler vardır ki, Kur’Ă‚n-ı kerîm onlara la’net eder) ve (Bir zemĂ‚n gelecekdir ki, muslimĂ‚nların en sefîlleri, muezzinlerdir) ve (Bir zemĂ‚n gelir ki, Kur’Ă‚n-ı kerîm mizmĂ‚rlardan okunur. Allahu teĂ‚lĂ‚ bunlara la’net eder). MizmĂ‚r, her nevi calgı, duduk demekdir. Hoparlor de, mizmĂ‚rdır. Muezzinlerin, bu hadîs-i serîflerden korkmaları, ezĂ‚nı, hoparlor ile okumamaları lĂ‚zımdır. Bazı din cĂ‚hilleri hoparlorun fĂ‚ideli oldugunu, sesi uzaklara goturdugunu soyliyorlar. Peygamberimiz, (IbĂ‚detleri benden ve eshĂ‚bımdan gordugunuz gibi yapınız! IbĂ‚detlerde degisiklik yapanlara (bid’at ehli) denir. Bid’at sĂ‚hibleri, muhakkak Cehenneme gidecekdir. Bunların hicbir ibĂ‚detleri kabûl olmaz) buyurdu. IbĂ‚detlere fĂ‚ideli seyler ilĂ‚ve ediyoruz demek dogru degildir. Boyle sozler, din dusmanlarının yalanlarıdır. Bir degisikligin fĂ‚ideli olup olmıyacagını yalnız IslĂ‚m Ă‚limleri anlar. Bu derin Ă‚limlere (Muctehid) denir. Muctehidler kendiliklerinden bir degisiklik yapmazlar. Bir ilĂ‚venin, degisikligin bid’at olup olmıyacagını anlarlar. EzĂ‚nı (MizmĂ‚r) ile okumaga soz birligi ile bid’at denildi. Insanları Allahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sına, sevgisine kavusduran yol insanın kalbidir. Kalb, yaratılısında temiz bir ayna gibidir. IbĂ‚detler, kalbin temizligini, cilĂ‚sını artdırır. GunĂ‚hlar kalbi karartır. Muhabbet yolu ile gelen feyzleri, nûrları alamaz olur. SĂ‚lihler bu hĂ‚li anlar, uzulur. GunĂ‚h islemek istemezler. IbĂ‚detlerin cok olmasını isterler. Her gun bes kerre nemĂ‚z kılınması yerine, dahĂ‚ cok kılmak isterler. GunĂ‚h islemek nefse tatlı, fĂ‚ideli gelir. Butun bid’atler, gunĂ‚hlar, Allahu teĂ‚lĂ‚nın dusmanı olan nefsi besler, kuvvetlendirir. Hoparlor ile ezĂ‚n okumak boyledir. KitĂ‚bdaki, televizyondaki, imĂ‚m resmi, kendisi gibidir. O imĂ‚ma cok benziyor ise de, imĂ‚mın kendisi degildir. Televizyondaki hareketlerini gorse, sesini duysa da, bunun arkasında nemĂ‚z kılınmaz.
Vucûde yapısık olmıyan, dar olmıyan elbise ile ortulu kadına sehvetsiz bakmak cĂ‚izdir. Kaba avret yerleri dar elbise ile ortulmus kadına, sehvetsiz de bakmak harĂ‚mdır.
Yabancı kadının ic camasırlarına sehvetle bakmak harĂ‚mdır. Sıkı, dar ortulmus, kaba olmıyan avret yerlerine sehvetle bakmak harĂ‚mdır.
Kadınların acık ve suslu olarak sokaga cıkmaları harĂ‚m oldugu gibi, mahrem olmıyan erkegin bulundugu yerlere boyle girmeleri de harĂ‚mdır. Avret yeri acık olarak cĂ‚mi icine girmek, dahĂ‚ buyuk gunĂ‚hdır. Avret mahalli acık olan kimselerin bulundugu yere veyĂ‚ harĂ‚m islenen her yere (Fısk meclisi) denir. MuslimĂ‚nların, zarûret olmadıkca, fısk meclislerinde, yanî fĂ‚sıkların toplandıgı yerde oturmalarının ve zevcelerini gondermelerinin cĂ‚iz olmadıgı (BezzĂ‚ziyye)de yazılıdır. ÎmĂ‚nı olan hanımların, sokaga cıkarken bas, sac, kol, bacak gibi kaba olmıyan avret yerlerini de ortmeleri bildirildi. ÎmĂ‚nın gitmemesi icin, harĂ‚mdan cok korkmalıdır. [Yalnız keyflerini, zevklerini dusunenler, zevklerine kavusmak icin, baskalarının zarara, felĂ‚kete dusmelerinden cekinmiyenler diyorlar ki: (Umacı gibi ortunmus kadını gormek, insana sıkıntı veriyor. Suslu, acık, guzel kadına, kıza bakmak ise, insana ferahlık, nese veriyor. Guzel bir cicege bakmak, koklamak gibi tatlı oluyor). HĂ‚lbuki, cicege bakmak, onu koklamak rûha tatlı gelmekdedir. Rûhun Allahu teĂ‚lĂ‚nın varlıgını, buyuklugunu anlamasına, Onun emrlerine uymasına sebeb olmakdadır. Kokulu, tuvĂ‚letli, acık kıza bakmak ise, nefse hos gelmekdedir. Kulak, renkden zevk almaz. Goz de sesden zevk almaz. Cunki, anlamazlar. Nefs Allahu teĂ‚lĂ‚nın dusmanıdır. Zevklerine kavusmak icin her kotulugu yapmakdan cekinmez. Insan haklarını, kanûnları cigner. Onun zevklerinin sonu yokdur. Kıza bakmakla doymaz. Onunla bulusmak, her zevkını yapmak ister. Bunun icindir ki, butun kanûnlar, nefslerin taskınlıklarını onlemekdedir. Nefsin taskın zevkleri, insanı sefĂ‚lete, hastalıklara, Ă‚ile fĂ‚cialarına, felĂ‚ketlere suruklemekdedir. Allahu teĂ‚lĂ‚, bu fĂ‚cialara mĂ‚ni olmak icin, kızların acılmalarını, yabancı erkeklere yaklasmalarını, ickiyi, kumarı yasak etmisdir. Nefslerinin esîri olanlar, bu yasakları begenmiyorlar. Bunun icin, Ehl-i sunnet Ă‚limlerinin ilmihĂ‚l kitĂ‚blarını kotuluyor, genclerin bu kitĂ‚bları okuyarak seĂ‚dete kavusmalarına mĂ‚ni oluyorlar. Kadınların, kızların pazar yerlerinde ve magazalarda alıs-veris yapmalarının gunĂ‚h oldugu, yukarıdaki yazılardan anlasılmakdadır. MuslimĂ‚nların kızlarını boyle gunĂ‚hlardan korumaları lĂ‚zımdır. Korumazlarsa, îmĂ‚nları gider, kĂ‚fir olurlar. IslĂ‚m dusmanları, kĂ‚firligi yaymak icin, îmĂ‚nı yok eden seylere memleketin Ă‚deti diyorlar.]
Kaynak : http://www.hakikatkitabevi.com/downl...00-ilmihal.pdf (Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye)
__________________