Nazar haktır

Sual: Nelere nazar değer?
CEVAP
İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta oldurur. Kadınlara ve cocuklara daha cok tesir eder.

Peygamber efendimizin zamanında Esed oğullarından nazarı değen bir kimse var idi. Uc gun bir şey yemez, sonra cadırın bir tarafını kaldırıp oradan gecen bir deveye bakıp, (Bunun gibi bir deve hic gormedim) der demez, deve yere duşer hastalanırdı. Muşrikler, bu adamı bulup Peygamber efendimizi nazarla oldurmesini istediler. Cenab-ı Hak da Resulullahı bunun nazarından korumuştur. Bu hususta Kalem suresinin (Nerede ise, kÂfirler seni gozleri ile yıkacaklardı) mealindeki 51. Âyeti inmiştir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Nazar haktır.) [Muslim]
(Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar.) [İbni Adiy]
(İnsanların yarısı nazardan olur.) [Taberani]
(Nazar neredeyse kaderi gececekti. Nazardan Allahu teÂlÂya sığının.) [Deylemi]
(Kaderi gececek bir şey olsaydı nazar gecerdi.) [Muslim]
Sual: İnsanın kendi kendine nazarı değer mi?
CEVAP
Evet değer.

Sual: Nazardan korunmak icin ne yapmak gerekir?
CEVAP
Kendisine nazar değen kimse, aşağıda bildirilen duaların birini veya tamamını okumalıdır.
1- Fatiha, Âyet-el kursi ve dort kul [KÂfirun, İhlas, Felak, Nas sureleri] yedişer defa okunup hastaya uflenirse, buyu, nazar ve her dert icin iyi gelir. Tuza okunup, suda eritilerek icmek de olur. Bir hadis-i şerifte de, (Fatiha ile Âyet-el kursiyi okuyana, o gun nazar değmez) buyuruldu. (Deylemi)

2- Bir hadis-i şerifte, (Sabah akşam, [Besmele ile] 3 defa “BismillÂhillezi l yedurru me’asmihi şey’un fil Erdı ve l fissemÂi ve huvessemi’ul alim” okuyan, buyu ve nazardan korunur) buyuruldu. (İbni Mace)

3- Âyet-el-kursi, Fatiha, iki Kul euzu ve Kalem suresinin sonunu okumak cok iyi gelir. (Medaric)

4- Peygamber efendimiz, iki Kul euzuyu okuyup buyurdu ki:
(Bu iki sure ile [belalardan, nazardan] korunun! Hic kimse, bu iki sure ile korunduğu gibi, başka şeyle korunamaz.) [Ebu Davud]

5-(Euzu bi-kelimatillahittammati min şerri kulli şeytanin ve hammatin ve min şerri kulli aynin lammetin) tavizini, sabah akşam 3 defa okunup kendine veya hastaya uflenirse, nazardan, cin, şeytan ve hayvanların zararından korur. (Mevahib)

6- Peygamber efendimiz nazar icin (Allahumme barik fihi ve la tedarruhu) okurdu. (İbni Sunni)

7- Nazarı değen kimse veya herkes, beğendiği bir şeyi gorunce MÂşÃ‚allah demeli, ondan sonra o şeyi soylemelidir. Once MÂşÃ‚allah deyince, nazar değmez. Hadis-i şerifte, (Hoşa giden bir şeyi gorunce, “MÂşÃ‚allah la kuvvete illa billah” denirse o şeye nazar değemez) buyurdu. (Beyheki, İbni Sunni)

Ukbe-tubni Amir radıyallahu anh anlatır:
Resulullah efendimiz, (Kendisine Allah’ın nimet verdiği kimse, bu nimetin devamını isterse cok “La havle vela kuvvete illa billah” desin) buyurdu. Sonra “Bahcene girdiğin zaman mÂşÃ‚allah la kuvvete illa billah demeliydin değil mi?” [mealindeki] Kehf suresinin 39. Âyetini okudu. (Taberani)

Bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Kendisine Allahu teÂlÂnın rızık verdiği kimse, cok ”Elhamdulillah” desin. Rızkı azalan da cok “İstiğfar” etsin. Bir şey de kendisine uzuntu, sıkıntı verirse “la havle vela kuvvete illa billah” desin.) [Beyheki, Hatib]

8- Nazardan korunmak icin ÂyÂt-i hırz denilen Âyetleri okumalı ve uzerinde taşımalıdır.

Abdest alıp, 7 istiğfar ve 11 salevat okuyup, hastanın sıhhatine niyet ederek, guneş doğduktan ve ikindi namazından sonra, gunde iki defa hasta uzerine okumalı, işaretli yerlerde, hasta uzerine ufurmeli, şifa buluncaya kadar [kırk gun kadar] devam etmeli. Her defa okuduktan sonra, bir Fatiha okuyarak sevabı, Peygamber efendimizin ve Behaeddin Buhari, Ahmed Rıfai ve imam-ı Rabbani hazretlerinin ruhuna hediye edilmelidir. Silsile-i aliyyeyi okuyup ruhlarına hediye edilmesi daha etkili olur. ÂyÂt-i hırzı yanında taşıyan kimse, nazar değmesinden korunduğu gibi, sihirden, buyuden, cin ile ilgili hastalıklardan da korunur. Her ne muradı varsa hasıl olur.

9- İbni Âbidin hazretleri (Tarlaya kemik, korkuluk, hayvan kafası koymalı. Bir kadın, urunune nazar değmemesi icin ne yapacağını sorunca, Resulullah, (Tarlaya hayvan kafası as) buyurur. Bakan kimse, once bunu gorup tarladaki urunu sonra gorur) buyuruyor. (Redd-ul-muhtar)

10- Tivele, temime ve efsun caiz değildir. Manasız veya kufre sebep olan rukyeyi okumaya Efsun denir. Nazarı bizzat onlediğine inanılan nazarlıklara Temime denir. Şirinlik muskası denilen rukyelere Tivele denir. Rukye, okuyup uflemek veya uzerinde taşımak demektir. Rukye, Âyet ve hadis ile bildirilen dualarla yapılırsa taviz denir. Taviz ise caizdir. Hadis-i şerifte, (İlacların en iyisi Kur’an-ı kerimdir) buyuruldu (İbni Mace)

11- İmam-ı Rabbani hazretleri, talebeleri ile, uzak bir yere giderken, gece, bir handa kaldılar. (Bu gece bir bela zuhur edecektir. [Besmele ile] (BismillÂhillezî l yedurru me’asmihi şey’un fil erdı ve l fissemÂi ve huves-semî’ul alîm) duasını uc defa okuyun) buyurdu. Gece buyuk yangın oldu. Her odada eşyalar yandı. Duayı okuyanlara bir şey olmadı. Dert, bela, fitne, hastalık, nazar, sihir ve zalimlerin şerrinden korunmak icin, sabah akşam, imam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiğini hatırlayarak, 3 defa okumalıdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(BismillÂhillezî l yedurru me’asmihi şey’un fil erdı ve l fissemÂi ve huves-semî’ul alîm) duasını sabah 3 kere okuyana, akşama kadar, akşam okuyana da, sabaha kadar hic bela gelmez.) [İbni Mace]

Gorulmeyen şey yok mudur?
Sual: Ateistler, (Melek, cin, şeytan gibi varlıkları goremiyoruz. Gorulmeyen şey yoktur) diyorlar. Bu hususta acıklama yapar mısınız?
CEVAP
Melek, cin ve şeytanı inkÂr eden musluman olamaz. Bunlar Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde acıkca yazılıdır.

Dunya, bir imtihan yeridir. Allahu teÂlÂ, Bekara suresinin başında gayba imanı, yani gormeden inanmamızı emretmiştir. İyi ile kotunun, inananla inanmayanın ayırt edilmesi icin bir imtihan gerekir. Allahu teÂl imtihan etmeden de kullarının ne yapacağını, suc, gunah işleyeceğini bilir. Fakat, henuz suc işlemeden cezalandırılsa, (Sucum yokken, imtihan edilmeden, beni cezalandırmak doğru değil) diyebilir. İşte bunun gibi sebeplerle, insanlar imtihan icin dunyaya getirilmiştir. Soz dinleyenle, dinlemeyen, suc işleyenle işlemeyen belli olsun diye, bazı yasaklar konmuş, bazı ibadetleri yapma mecburiyeti getirilmiştir.

Mesela (domuz eti veya besmelesiz kesilen kuzu eti niye haram) diye soruluyor. Etin mutlaka bir zararı olduğu icin değil, emri dinleyenle dinlemeyen belli olsun diye de haram edilmiş olamaz mı?

Bu oyle bir imtihan ki sorular da, cevaplar da bellidir. Kabirde ne sorulacak, ahirette ne sorulacak hepsi bellidir. Ben soruları ve cevapları bilmiyordum diye itiraz edilemeyecektir.

Cin, şeytan, nazar, Cennet, Cehennem gibi şeylerin gorulmemesi de bir imtihandır. Goruldukten sonra imtihanın ne onemi kalır? Cok calışkan ve bilgili bir oğrenci ile cok tembel ve cahil bir oğrenci imtihana girse, sorular ve cevaplar belli olsa, ikisi de aynı şeyi yazacak, o zaman calışkan talebe ile tembel olan ayrılmayacaktır. Bilenle bilmeyenin ayrılması icin [daha doğrusu inananla inanmayanın ayrılması icin] bir imtihan gerekmez mi?

Gorulmeyen her şeye yok demek, aklı bırakıp, duyulara tÂbi olmak demektir. Hayvanlar duyularına tÂbi olur; insan ise, akla tÂbi olur. İnsanların duyuları, hayvanlarınkinden daha geridedir. Kopek cok kuvvetli koku alır. İnsan, bu kadar koku alamaz, gecenin zifiri karanlığında yarasa gibi hareket edemez. İnsan, ışık olmadan, karanlıkta goremediği halde, kedi gorebiliyor. O halde goze değil, akla gore karar vermek gerekir.

Mıknatısın manyetik gucunu gozle goremiyoruz. Fakat demiri cekmesinden mıknatısta bir guc olduğunu anlıyoruz. Kumanda aleti ile, TV’yi acıp kapatıyoruz. Kumanda aletinde gozle gormediğimiz bir guc, bu işleri yapıyor. Uzaktan kumandalı bir aletle, otonun kapıları acılabiliyor. Fakat bu işi yapan gucu goremiyoruz. O halde, hisse değil, akla değer vermek gerekir. Lazer ışınları ile ameliyat yapılıyor, demir kesiliyor. Bu ışınları ve manyetik dalgaları gozle goremiyoruz. Goremediğimize yok demek akla, ilme uygun değildir.

Bir teldeki elektrik akımını gozle goremiyoruz. Fakat yaptığı işlerden, icinde cereyan olduğunu anlıyoruz. Gozle gormediğimiz icin cereyanı inkÂr edemeyiz. Yer cekimini de gozle goremiyoruz. Fakat cisimlerin havaya değil de yere duşmesinden, yerde bir cekim kuvvetinin olduğunu anlıyoruz.

İnsanları ayakta tutup hareket etmesini sağladığı icin ruhun varlığını anlıyoruz. Fakat gozle goremiyoruz. Hakkı bÂtıldan ayıran insana akıllı diyoruz. Fakat aklı da goremiyoruz. Gorulmediği halde, varlığı akılla anlaşılan cok şey vardır. Kimisi, bir şeye bakıp beğendiği zaman gozlerinden cıkan şualar, yani nazar, canlı cansız şeylerin bozulmasına sebep oluyor. Fen, belki bir gun, şuaları ve etkilerini daha iyi acıklayacaktır.

Kısacası, tekrar edelim, goremediğimize yok demek akla, ilme uygun değildir. Gorulmeyen her şeye yok demek, aklı bırakıp, duyulara tÂbi olmak demektir. Hayvanlar duyularına tÂbi olur; insan ise, akla tÂbi olur.

Cin vardır
Mutezilenin bir kısmı cinni inkÂr ederken, bir kısmı, cinnin varlığını kabul eder; fakat cinnin insana zarar verdiğini inkÂr eder. Nur-ul-İslam kitabında diyor ki: Cinlerin ilk babası Can’dır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Canı da daha once, zehirli, dumansız ateşten yarattık.) [Hicr 27]

Şeytanlar, iblisin zurriyetindendir. İblis de cin taifesindendir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İblis cinlerdendi.) [Kehf 50]

Cin suresinin ilk Âyetlerinde, cinlerden iman edenlerin de olduğu bildirilmektedir. (Nas) suresinde cinlerden insanlara zarar verenlerin bulunduğu, zararlarından Allah’a sığınılması bildirilmektedir. Bu bakımdan cinleri inkÂr edip, onların insanlara zarar verdiğini inkÂr eden kÂfir olur. Suleyman aleyhisselamın cinlerden de duzenli askerleri olduğu Kur'an-ı kerimde bildirilmiştir. (Neml 17)

Cehennem, cin ve insanlarla doldurulacaktır. (Secde 13)

Cinler de insanlar gibi, Allah’ı tanımak ve Ona ibadet etmek icin yaratılmıştır. (Zariyat 56)

Kur'an-ı kerimde cin ile ilgili daha bircok Âyet-i kerime vardır. Hadis-i şerifte cinlerden korunmak icin dualar bildirilmiştir. Goz ile gormediğini inkÂr etmek, akla da, ilme de aykırıdır.

Aklın doğru karar verebilmesi icin
Akıl, goze değil, goz akla bağlıdır. Goz her şeyi goremez. Mesela tecrubeler neticesinde havanın icinde ceşitli gazlar bulunduğunu biliyoruz. Gozumuzle havayı ve icindeki gazları goremiyoruz. Goremediğimiz icin, aklımızı goze tÂbi kılarak (Hava ve gaz diye bir şey yoktur, olsaydı gorurduk) demek aklı, tecrubeyi hice saymak olur.

__________________