Bugun insanlık olarak insanca davranmayı unutmuş gibi bir hÂlimiz var. Varlık icindeki farklılığımızı ifade etmekten cok uzak bulunuyoruz. Melekleri imrendirecek o muhteşem donanımımıza rağmen habîs ervahı bile utandıracak işler yapıyoruz. Kinle-nefretle oturup kalkıyor, gayzla kopuruyor ve birbirimize hep intikam hisleriyle bakıyoruz. Sevgi adına sinelerimiz bomboş, duşmanlık sisi-dumanı sarmış butun duygularımızı ve yıllar var habersiziz muhabbetin o buyulu tesirinden. Duşuncelerimiz mutemadiyen kotuluk duyguları uretiyor. Etrafı yakıp yıkma, her şeyi kendimize benzetme ve “oteki” dediklerimizi baskı altına alma Âdeta ahvÂl-i Âdiyeden. Coğumuz itibarıyla akla-mantığa rağmen hep hislerimizin gudumunde yaşıyoruz. Bizim gibi duşunmeyenleri ezme, susturma en bÂriz şiarımız. Bazı problemlerin farklı cozum yolları da olabileceğini hic mi hic duşunmeden bildiğimize gidiyor ve yapmalar yolunda ne yıkmalara ne yıkmalara sebebiyet veriyoruz. Birbirimizin gonlune girerek can diliyle, gonul beyanıyla kendimizi ifade etme, gecmişte kalmış demode bir yontem gibi...
Bencilliğimizin urettiği bir suru muhalif duşunce ve onların temsilcileriyle karşı karşıya bulunmanın hafakanlarıyla oturup kalkıyoruz. Surekli hiddetleniyor, nefretle kopuruyor ve gucumuz yeterse kalkıp tepelerine biniyoruz. Ezebildiklerimizi eziyor, guc yetiremediklerimizin şeref ve haysiyetiyle oynuyor, hatta varsa medya guc ve imkÂnlarımızla onları yerden yere vuruyor, olumden beter şeylere maruz bırakıyoruz.
Bu tur olumsuz şeyler karşısında, şimdilerde butun dunyada duyulan ya zÂlimlerin “hayhuy”u ya da mazlumların Âh u efgÂnı. Yıllar var ki mazlumlar, mağdurlar diyarı bazı ulkeler surekli baskı altında ve halklar inim inim. Akıllar durgunlaştırılmış, his ve heyecanlar sondurulmuş, coğunluk kendi değerlerine karşı yabancılaştırılmış ve herkes birbirinin kurdu haline getirilmiş. Farklı duşunce ve farklı anlayışların birer ihtilaf ve iftirak sebebi sayıldığı bu kabîl toplumlarda vuran vurana, kıran kırana onu alınmaz kavgalar cıkarılıyor, insanlar birbirine duşuruluyor. Biri otekinin gozunu cıkarıyor, canına kıyıyor; o da berikinin uzerine canlı bombalar veya bomba yuklu arabalarla yuruyor. Her yerde farklı bir vahşet yaşanıyor ki vahşilerinkine denk, hatta ondan da ileri...
Kalmamış coklarında insanî ruhtan eser.. felc olmuş gibi vicdan mekanizması: İradeler zÂlimce planlar peşinde; mÂrifetullah rasathanesi sayılan zihinler kirli duygulara teslim; sevginin o dupduru kaynağı his dunyası, yılan-cıyan yuvası; potansiyel olarak Hakk’ı muşÃ‚hede menfezi sayılan gonul, butun butun ışığı sondurulmuş bir dehliz ve butun insanî sistemler, varoluş gayelerine aykırı bir yolsuzluk gurbeti icindeler.
Gerci tarihî tekerrurler devr-i daimi icinde benzer olumsuzluklar hep yaşanageldi ama bu seferki tahribat ve mesavî, biraz da kureselleşen dunya ve gelişen ileri teknolojinin katkılarıyla cok farklı ve urpertici oldu. Allah’ın gunu televizyon ve internet ekranlarına, gazete ve mecmua sayfalarına baktıkca dehşetle urperiyor ve cok defa yuzumuzu başka bir tarafa ceviriyoruz. Biz gozlerimizi kapasak, kulaklarımızı tıkasak da elimizde olmayarak zihnimize nufuz eden bir kısım olumsuzluklar yine sinelerimize bir zıpkın gibi saplanıyor, kalb ve ruhumuzda onulmaz yaralar acıyor. Bazen yığın yığın mesavîyi birden duyuyor, kan ve gozyaşı icinde kıvranan insanlarla beraber kıvranıyor ve yıkılıp yerle bir olan umranlarla beraber biz de yıkılıyoruz. Hazan esiyor gibi her yorede.. kuruyup dokulen yapraklar gibi insanlar.. Âkif ifadesiyle: “HarÂb iller, serilmiş hÂnumanlar, başsız ummetler / Yıkılmış kopruler, cokmuş kanallar, yolcusuz yollar / “Gaz” nÂmıyle dindaş olduren bîcÂre dindaşlar/ Ipıssız Âşiyanlar, kimsesiz koyler, cokuk damlar / Emek mahrûmu gunler, fikr-i ferd bilmez akşamlar!..” İcimize akan şeyler birer cığlığa donuşuyor ve bir şey yapamamanın ızdırabıyla inlemekle yetiniyoruz.
Oysaki, herkes ve her şey, bizden kendilerine uzatılacak bir el bekliyor; bekliyor ama cok defa kayıtsızlığımız veya aczimiz karşısında en derin inkisarlarla bir kere daha yıkılıyor.. yıkılıyor hissizliğimiz, hareketsizliğimiz karşısında ve feryatları cevapsız kaldığından dolayı. Az dahi olsa bunları duyup hissedenler de var ama onlar da gucsuz ve imkÂnsız. Bu itibarla da, olup bitenleri gordukce olup olup diriliyorlar; duygularını, Suzî’nin “Yağmıyor yağmurlar, bitmiyor lale / Acep bu hÂlimiz boyle mi kala / Rahmet deryasından gelen bu ile / Vakitlerde esen yeller perişan!..” suzişi nağmeleriyle seslendiriyor ve oldukları yerde kalakalıyorlar.
Butun bunlar karşısında insan, inkisarla sarsılıyor ve “Demek artık yığınlar hep boyle birbirini yiyecek.. kitleler birbiriyle surtuşup duracak.. kimse kimseyi gonulden sevmeyecek.. insanlar birbirini duşunmeyecek.. mağdura kimse el uzatmayacak.. mazlumun başı okşanmayacak.. fertler birbirine bağırlarını acmayacak.. kimse bulunduğu yerde guvenli olmayacak.. dunyanın kaderine, kan duşunen, kan konuşan, kan doken kanlı deliler hÂkim olacak.. ve cağ yeniden bir kere daha tiranlar cağına donecek..” diyesi geliyor. Bu boyle surup gidemez; surup gitmesi, insanlığın ve insanî değerlerin olumu demektir.
Oyleyse gelin, yolların ayrımında bulunduğumuz şu gunlerde bir kez daha Yunus’ların, MevlÂnÂ’ların ses ve soluklarında yankılanan şu evrensel ilÂhî cağrılara kulak vererek gonulden “sevgi” ve “kardeşlik” diyelim.! Gelin, insan olma farklılığını, rengi ve deseniyle bir kere daha butun cihana gosterelim.! Gelin, garazların, kinlerin, nefretlerin dunyanın cehresini kararttığı şu gunlerde butun samimiyetimizle gonulden bir kez daha sevgi ve diyalog diyelim.! Gelin, vicdanlarımızı ilÂhî rahmet vus’atine gore bir genişliğe ulaştırarak ardına kadar herkese sinelerimizin kapılarını acalım.! Gelin, kendimizi kurumaya, yok olmaya mahkum birer damla gibi gormekten sıyrılarak, cağlayanlarla butunleşip derya olmaya yuruyelim.! Mademki hepimiz insanız, genlerimizde Âdem Nebî’nin genleri ve ozumuzde de Hakikat-i Ahmediye’nin usÂresi var demektir; oyleyse gelin, butun şeytanî durtulere baş kaldırarak yeryuzunun halifesi olduğumuzu ve goklere ulaşmaya namzet bulunduğumuzu, cihanları velveleye verecek bir sesle haykıralım ve insan olma farklılığını bir kere daha meleklere duyuralım.! Gelin, yuruduğumuz yolları birer şehraha cevirerek el ele, gonul gonule hep Allah’a yonelelim.
__________________
Bugun insanlık olarak insanca davranmayı unutmuş gibi bir hÂlimiz var
Dini Sohbetler0 Mesaj
●31 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaþam & Danýþman
- Eðitim Öðretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Bugun insanlık olarak insanca davranmayı unutmuş gibi bir hÂlimiz var
-
12-09-2019, 09:15:34