Bismillahirrahmanirrahim

Eğer herşey Cenab-ı Hakka isnad edilmezse, bir Ân-ı vahidde, gayr-ı mutenahî ilÂhların ispatı lÂzım gelir. Ve butun zerrat-ı kÂinattan daha cok olan şu ilÂhların herbirisi, butun ilÂhlara hem zıd, hem misil olması lÂzım geliyor. Ve aynı zamanda, herbirisi, butun kÂinata elini uzatmış, tasarrufatta bulunuyor gibi bir vaziyet alması lÂzım gelir.

MeselÂ, balarısının bir ferdini yaratan bir kudretin hukmu, butun kÂinata cari ve nÂfiz olması lÂzımdır. Zîra, o balarısı kÂinatın unsurlarına numunedir, eczÂsını kÂinattan alıyor.

Halbuki, vucut sahasında mahal ve makam, yalnız ve yalnız VÂcib-i Ehade mahsustur. Eğer eşya kendi nefislerine isnad edilirse, herbir zerreye bir ulûhiyet lÂzımdır.

MeselÂ, Ayasofya'nın bÂnisi inkÂr edildiği tardirde, herbir taşı bir Mimar Sinan olması lÂzım geliyor. Oyleyse, kÂinatın SÂnie olan delÂleti, kendi nefsine olan delÂletinden daha vÂzıh, daha zahir, daha evlÂdır. Oyleyse, kÂinatın inkÂrı mumkun olsa bile, SÂniin inkÂrı mumkun değildir. (Mesnevi-i Nuriye. s, 62)

Bediuzzaman Said Nursi
__________________