
Sevgisizliğin gunumuzde tum dunyayı sardığı, insanların birbirlerine gittikce daha da yabancılaştığı cok acık bir gercek. Cadde ve sokaklarda insanlar goz goze gelmiyor hatta birbirinin yuzune bakmıyor.
Samimi sevgi insanların ellerinden alınmış durumda ki, bu, insanın ruhunun alınmış olması gibidir. Cunku kişi sevgiyi yitirdiğinde adeta ici boşalır, manevî anlamda tukenir.
Etrafta hep soğuk ve donuk yuzlere rastlıyorsunuz. Sevginin ‘s’si yok. Oysa sevgi ve aşk hayatın gercekleri. Allah sevgisi ve o sevginin turevleri olan diğer sevgiler, Allah’ın kulları icin yarattığı buyuk nimetler.
Huzursuzluğun Acısı!
Gunumuzde gencler de mutlu değiller; coğu mutluluk taklidi yapıyor. Evde, okulda, iş hayatında gencler surekli sorunlar yaşıyorlar. Bircoğu sevgisizlikten artık yılmış durumda.
Gencler şukredemiyorlar. Orneğin cevresindeki pek cok şeye duyarsız kalan genc, arkadaşının kendisininkinden daha gelişmiş olan bilgisayarı karşısında ıstırap cekiyor. Ya da bir arkadaşında gorduğu yeni bir giysi, onun canını yakıyor; mutsuzluğu icin yeterli oluyor.
Coğu genc surekli sıkıntılı; hicbir ortama uyum sağlayamayan, karamsar ve her şeyden şikÂyet eden bir ruh haline eğilimli… Hicbir şeyi beğenmiyor ve başta ailesi olmak uzere herkeste bir kusur buluyor.
Arkadaşlarıyla dışarı cıktığında, ufak bir kıvılcımla aralarında gerginlik yaşanabiliyor. Genc barda alkolle bitkinleşiyor, sigara dumanıyla sersemleşiyor. Unutkan, bıkkın, asabi, alıngan oluyor, dikkat bozukluğu ve korkular yaşıyor. Yediğinden ictiğinden zevk almıyor, muziği beğenmiyor.
Eğlenmek yerine acılar yaşıyor. Mutlu olmak icin gittiği mekÂnlarda parasını ve zamanını tukettiği gibi, mutluluğunu da tuketiyor. Eve donduğunde ise anne ve babasıyla tartışıyor.
“Ben neden boyle huzursuzum? Neden bu denli acı cekiyorum?” diye duşunmuyor. Bu acının kaynağını sorgulamıyor.
Oysa acının, mutsuzluğun kaynağı cok acık; Allah’tan uzak yaşamak.
İnsan imanı yaşamadığında para, yiyecek, icecek, zenginlik, kısacası her şeye sahip olsa da bir turlu mutlu olamaz. Elde ettiği her şeyi bir gun yitirebileceği korkusu icinde huzursuz bir yaşam surer.
Sevgiyi yitirdiğinde, insanın icinde korkunc bir boşluk meydana gelir ve artık yitirilenlerin yerini sıkıntı, azap, korku, gerginlik, kuşku ve panik alır. Bu acıdan kurtulmak icin de bircok insan ya uyuşturucu ya da aklı orten, insan bedenine ve ruhuna zarar veren tehlikeli maddeler kullanmaya başlar. Ve doğaldır ki sonuc da cok kotu olur.
Şans oyunlarına yonelmenin, icki, sigara ve uyuşturucu bağımlılığındaki artışın en onemli sebeplerinden biri genc, yaşlı, kadın, erkek, zengin, fakir ayrımı olmaksızın insanların bircoğunun yaratılış amacından uzak yaşamasıdır. Madde bağımlılığı, uyuşturucu haplar ve sinir ilaclarının cok yoğun tuketilmesinin kokeninde dinin insanlara mutluluk veren yonunu gormeme vardır. Dini yaşamamanın verdiği acılardır bunlar.
İman Mutluluktur
Dunya hayatının bir imtihan mekÂnı olarak yaratıldığını duşunmeyen, Allah'ın her şeyi bir hikmet uzerine yarattığına iman etmeyen insanlar, şeytanın da telkinleriyle umutlarını tamamen yitirir, mutsuz yaşarlar.
Oysa şeytanın verdiği her zehrin panzehiri vardır; o ecza dolabında hic eksik yoktur. İnsanın yapması gereken, "Ya da sıkıntı ve ihtiyac icinde olana, Kendisine dua ettiği zaman icabet eden..." (Neml Suresi, 62) ayetinin bilincinde olarak, her ne durumda olursa olsun hacetlerin bitirilmesi, ıstırapların giderilmesi icin tek merci olan Allah'a guvenmek ve samimiyetle dua etmektir. "...Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz..." (Nisa Suresi, 104) ayetiyle Allah, insanlara rahmetinden umut kesmemelerini buyurur.
Cahiliye insanlarının, umutlarını surekli kılacak sağlam bir guvenceleri yoktur. Bu yuzden ufak bir olayda bile umitsizliğe kapılırlar. İman edenler ise tum kuvvet ve kudret sahiplerinin uzerinde olan Allah’a duydukları guven nedeniyle, en zor zamanlarda bile umutlarını guclu tutarlar. Hep umutlu olabilmek stres ve sıkıntıdan uzak, mutlu bir hayat demektir.
Sahip olduğu nimetlerin Allah Katından bir lutuf olduğunu bilen bir insan icin, sabah uyanabilmek dahi cok buyuk bir nimettir. Adım atabilmek, yuruyebilmek, konuşup duşunebilmek bu kişi icin buyuk bir mutluluktur.
İnsan nimetlerin değerini genellikle kaybettiğinde takdir eder. Ancak samimi inanan insan bu nimetleri verenin Allah olduğunun ve dilerse geri alabileceğinin şuurunda olduğundan, elindekilere şukreder. Muminin mutlu olmak icin dunyevi nimetlere ihtiyacı yoktur.
Omurlerini Allah'a kulluktan uzak gecirmiş olan, sadece ‘iyi’ yaşamayı amac haline getiren kişilerin aksine inananlar, endişeden, korkudan, guvensizlikten uzaktırlar. Cunku isteklerini insanların değil, Allah'ın yerine getireceğini bilir, Allah'ın beğendiği gibi bir hayat surduklerinde, kendilerine en guzel karşılığı vereceğini umut ederler. Allah’ın nimetlerinden biri olan sevgiyi bu bilincle, derin ve guzel yaşarlar.
Sevgisiz insanlar hem ruhsal, hem bedensel, hem de maddi yonden cokerler. Surekli hata yapan, suc işleyen ve şeytanın bataklığa benzer karanlık sisteminde yaşayan bu kimseler icin de ciddi ve yararlı olacak işler yapmak gerekir. Guzel ahlÂka davet etmek, Allah sevgisinin o kucaklayıcı sıcaklığına insanları yaklaştırmak, gercek sevginin guzelliğini anlatmak onemlidir. Her şeye Allah aşkıyla bakmak, dunyadaki guzel ve mutlu yaşam icin esastır.
İnsanın en buyuk destekcisi Allah'tır. İnsan icin, Allah’a yakın olması ve O'na dayanmasından daha buyuk destek yoktur. Notr ve kalbe hitap etmeyen yontemlerle psikolojik desteğin yararı olmaz. İnsanı korku, panik ve depresyondan uzak tutacak, kalbine şifa olacak tek şey, Allah’a sarılmaktır. O’na yakın olmak, O’na sığınmaktır.
Kalpler Allah’tan uzak kaldıkca korelir, kararır; Allah’ı anmaktan uzak kalınmamalı. Allah'a ve Kur'an'a sarıldığında kalpler huzur bulur; Allah'ı zikrettikce kalpler mutmain olur. Allah tek sevgili hale getirilmeden mutluluk yaşanmaz.
Elif Nisa
Sayı : 13 / Mart 2013, Konu Başlığı : Gonul Terennumleri
İSLAMİ HAYAT DERGİSİ
__________________