Arzu CETİN
Olmaz gonlum, olmaz oyle! Keskin sirkenin akıbeti malûm. Dort mevsimi yaşayan bir cennetin bağrında buyudun de sen, onun icin boyle bir baharı ve yazı ozlersin. İstersin ki cabuk gecsin fırtınalı sonbahar, ayaza durmasın kışlar. Dedim ya, sen dort mevsim hesabını yaparsın yaşarken duygularını. Ama bilmelisin herkes buralı değil. Bilmelisin, guneş gormeyen yurtlar var.
Olmaz gonul, olmaz oyle. Yukun ağır bilmekteyim, baharı yaşamayanlarla kış nasıl gecer; onu da bilmekteyim. Ama şunu da bilmekteyim ki, sabredebildiğin olcude yaşarsın. Eminim ki, hayat sabra denktir. Ve sabır, tahammulun bittiği yerde filizlenir, maneviyat ceperlerini genişlettikce boy atar, sırf Yaradan'ı duşunerek fiiliyatta bulunduğun zaman neşv u nema bulur.
Sabır gonlum, sabır! İcine cekerken, zehir gibi gelir tadı, boğulacağını zannedersin. Kanın cekilir yuzunden, bembeyaz olur sîman; yutkunursun, geri doner icinde duğumlenenler. Başını eğmek istemezsin; ama kaldıramazsın da oyle goklere doğru. Ağlarsın, gozyaşın akmaz. Haykırmak gelir icinden, zangır zangır gurultuler habercisi olur titreyen ellerin. Konuşursun yalnızca kendinle, dokersin icini; senden başkası duymaz bilirsin bunu. Sitemlerin dillenir haklı olduğunca, bağırırsın rahatlarcasına, ama sadece kendi icinde, ama sadece Yaradan'la baş başa. Sonra gozlerin... Gozlerin nihai nokta olmak ister en sonunda. Durur oylece, bakar, bakar... Ve kimseler fark etmez neden donuklaştığını, kimseler anlamaz anlatmak istediği cifte derin mÂnÂyı... Sonra cekip alıverirsin anlamlı bakışlarını ruhunu bir kenara bırakmışlardan. Yuzunu cekersin, yalan dunyanın yalancılarından. Alnındaki kırışıklıkları alıverirsin haberi olmayanların onunden. Doğruca bırakırsın asıl dergÂha. Bağrına cennetler sığan seccadenin secdeliğine. Ve başlar boylece sabır maratonun. Korkma gonul, sen hele azmet sabır icin, yureğini koy ortaya, gor ne mÂnevî hediyeler paketliyor Yaradan...
En masumane tavırlarına gaddarca yaklaşanlar olacak belki. İcindeki cocuk hafife alınacak... Anlatmak istediklerin değil, anlaşılamamış yanların konuşulacak. "Olsun!" diyeceksin, yuzundeki gulumsemeyi kaybetmeden. Yine de husn-u zan edeceksin. Allah icin soylediğini yine Allan icin olduğu yerde bırakacaksın. Yaradanı alıp yureğine, sırtını dayayıp tevhidin cınarına, akıbeti ukbÂda duşuneceksin. Ve kalbin şoyle bir hafifleyecek, damarlarına giden iyimserlik yolunu tıkamadığından...
Uzulup acı cektiğin anlarda cileni hafife alanlar olacak belki... Oyle bir yanacak ki icin, kimseye anlatamayacaksın. Gunlerce ağlayacaksın gozyaşının lÂhutî ikliminde. Sonra en yakınındaki, en yureğindeki vuracak hislerini... Canım dediğin donecek sırtını. Bir "ah!" cekeceksin derinden ve anlamaya cabalarken empatinin gucuyle, arkanı donduğunde kimse kalmamış olacak. "Sabır" diyeceksin, yine sabır... Eyyuplerin torunluğuna yakışır sabır... "Bugun Allah icin ne yaptın?" sorusu geldiği an kulağına, vereceği cevabı bulamayanların tedirginliği değil, en zor imtihanını başarıyla vermiş oğrencilerin rahatlığı olacak ruhunda. Başını yastığa koymadan "elhamdulillah" diyecek, ruyanda cennetten kesitler izleyeceksin belki... Ve sabaha erdiğinde, avucunda tuttuğun tesbih tanesi yine "y sÂbır"la şakırdayacak...
Faltaşı gibi acılıp kalacak gozlerin bazen de... Cok şaşıracaksın, coook! Ya gonul... Kalb kırmak cok kolay oldu, kalbin değeri pazarlara bile cıkartılmaz oldu. Tatlı sozu unutanlar cok, şu hengÂmesinden sallanıp duran asırda! Aldırma diyemem, aldıracaksın elbet, hislenip icerleyeceksin belki. Zannediyor musun ki, yureğine aldıklarına soylediğin nazenin kelimeler, boşta kalır! İnanıyor musun ki, sevdiklerin icin kurduğun lÂtif cumleler, oksuz bırakılır! Yok gonul, yok! Sahibi var hepsinin. Bırak duymasın insanlar, bırak sertliği onlara! Bırak, tabularına kale yapsınlar! Yeter ki sabret gonul, asıl sahibini duşunup sabret, başını sonunu kestiremediğin olaylarda bile...
Bırak vursunlar ayıbını yuzune, bir kusuruna binler cef taksınlar. Yaradan'ın "Settar" ismi, beşerin hukmune mi kalmış. Sen sabret gonul... Felaket tellalları susmasınlar isterlerse? Olumsuzluğu yaymanın zevkine doyamayanlara inat, butun guzel duşuncelerini yay sere serpe. Zehrini ağzında taşıyan yılanın başını ezemesen de, bal damlasın dilinden. İbrahim'in (as) ateşleri, gul olurken mi sunmuş Dostların Dostu şu ayetini: "Guzel soz, guzel bir ağac gibidir ki onun koku sabit, dalı ise goktedir." Sabır gucunun tukenirliğinden korkarsan bir gun, gel gir şu dizelerin sırlı havasına... İnan, kimse uzemez seni orda. Ve uzan o ağacın dallarından otelere... Uzat ellerini ve bekle. Sabırla bekle gonul! En gec sûrun sesi duyulduğunda tutacak ellerinden Resuller Resulu. Pes etme, sabret gonul, sabret!...
__________________
__________________
Keskin sirkenin akıbeti malûm
Dini Sohbetler0 Mesaj
●42 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Keskin sirkenin akıbeti malûm
-
12-09-2019, 09:02:43