Cağın albenili cehresiyle tanıştıkca hırslanıyor, hırslandıkca dunyevîleşiyor, dunyevîleştikce de değerlerimize duyarsız hale geliyoruz. Gun gecmiyor ki bizi biz eden değerlerimizden birini ihmal veya ihlal etmiş olmayalım. İşte onlardan biri de komşuluk…
Koku, “konuş-mak: birlikte yakın yerlere konmak, yerleşmek” fiiline dayanan ve eski Turkce’de “konşu, konşı…” gibi değişik şekillerde telaffuz edilen komşu kelimesi, bilindiği uzere, evleri birbirine yakın veya bitişik kimseler icin kullanılır. Ancak geleneğimizde komşu, evlerin yakınlığı manasının otesinde bir anlama sahiptir. O da paylaşım, dayanışma ve gonul yakınlığıdır.
Bize gore gercek komşu, evini, ekmeğini ve gonlunu komşusuyla paylaşabilen insandır. Komşu o kişidir ki, komşusuyla karşılaştığında selamlaşıp halleşsin, keder ve sevincine ortak olsun, kusurlarını araştırmasın, kendisine yonelik hatalarını affedip yuzune vurmasın.
Dinimiz gercek komşuyu, komşusu fakir duştuğunde ihtiyacını gideren, borc istediğinde veren, bir hayır isabet ettiğinde onu tebrik eden, şer isabet ettiğinde taziye ve tesellide bulunan, hastalandığında ziyaretine giden, olduğunde cenazesini kaldıran ve komşusuna asla eziyet etmeyen erdemli şahsiyet olarak tanımlar. Bunlar, aynı zamanda komşunun komşu uzerindeki haklarıdır.
Sevgili Peygamberimiz s.a.v., “Cebrail, komşu hakkında bana oyle tavsiyede bulundu ki, komşuyu komşuya mirascı kılacak sandım.”1 buyurmuşlardır. Bununla komşu komşuya mirascı yapılmasa bile, komşu hak ve yukumluluklerinin onemi vurgulanmıştır.
İyi davranmak
Yuce kitabımız Kur’an-ı Kerim, komşuya iyi davranmamızı emrederken2 Sevgili Peygamberimiz s.a.v. de Allah katında en hayırlı komşunun, komşusuna en cok hayrı dokunan olduğunu ifade buyurur.3
Bir musluman, komşusuna ne kadar iyi davranır, onunla ne kadar iyi gecinirse, muslumanlığı da o denli kÂmil demektir. Nitekim bir hadis-i şerifte buyrulur ki: “Civarında bulunan komşu ile iyi gecin ki (gercek) musluman olasın.”4
İyi komşuluk ilişkileri toplumun huzur ve mutluluğu demektir. İyi komşuya sahip olmayı muslumanın saadetinden5 sayan Rasul-i Ekrem Efendimiz s.a.v., Allah’a ve ahiret gunune inanan kimsenin, komşusuna iyilik ve ikramda bulunmasını oğutler.6 O’nun komşu hakkında Ebu Zer r.a.’a yaptığı şu tavsiye oldukca manidardır: “Tencereyi kaynattığın zaman suyunu bol koy, sonra etrafındaki komşularına bak ve onlara da ver.”7
Hemen aklımıza, “Ya yapmış olduğumuz yemekten ancak bir ya da birkac komşuya verebilecek durumumuz varsa?” diye bir soru gelebilir. Benzer soruyu Hz. Aişe r.a. validemiz, sevgili eşi, iki cihan guneşi Peygamber Aleyhisselam’a yoneltiyor:
- İki komşum var; birinin kapısı tam kapıma bakıyor, diğerinin kapısı ise arkadadır. Bazen her ikisine de verecek durumum olmuyor? Bunların hangisini tercih edeyim, hangisi daha cok hak sahibidir? Rasul-i Ekrem s.a.v. buyuruyor ki:
- “Kapısı kapına bakan daha cok hak sahibidir.”8
Hadis-i şeriften de anlaşıldığı uzere, uzerimizde en cok hakkı bulunan komşu bize en yakın olan komşudur. Dolayısıyla yardıma en yakın komşudan başlanması en uygun olanıdır.
Kotu komşu olmamak
Ote yandan komşuya verilecek her turlu maddi-manevi rahatsızlık dinimizce yasaklanmıştır. Peygamber Efendimiz s.a.v.’in “Kim Allah’a ve ahiret gunune inanıyorsa komşusuna eziyet vermesin” ifadesi bu konudaki net tavrı gosterir. İslÂm dini değil bizatihi komşuyu, onun kopeğini incitmeyi dahi komşuya karşı girişilmiş eziyet olarak niteler.9
Hadis-i şerifte, “Komşusu kotuluğunden emin olmadıkca kişinin imanı kÂmil olmaz.”10 diye buyrulur. Bir başka rivayette; komşusu elinden ve dilinden emin olmayan kişinin tam manasıyla iman etmiş olmadığına vurgu yapılır.11
Hz. Peygamber s.a.v.’e, “Ya Rasulallah! Falanca kadın gunduz oruc tutuyor, gece namaz kılıyor, ama diliyle komşusuna eziyet ediyor, onlara musallat oluyor.” denilince, Hz. Peygamber s.a.v.: “Onda hicbir hayır yoktur; o cehennemdedir.” buyurmuştur.12
Komşuluk duyarlılıktır
Komşuluk ilişkilerimizde olcu şu olmalıdır; kendim icin neyi istiyorsam komşum icin de aynısını istemeliyim, kendim icin neyi cirkin gorup istemiyorsam, komşum icin de aynı şeyi cirkin gorup istememeliyim.
Bu bilincle yetişmiş buyuk bir zat bir gun dostlarına evini farelerin istila ettiğinden şikayet eder. Yanında bulunan bir adam kedi almasını onerince de şoyle der: “Bunu yapamam, cunku kedinin sesini duyan farelerin evimi terk edip komşunun evine gitmesinden korkarım. Kendim icin sevmediğim bir durumun komşumun başına gelmesini istemem.”
Komşudan gelen eziyet
Komşuya iyi davranıp ona eziyet etmemenin yanı sıra, bir de kotu komşudan gelene katlanmak var ki, belki de işin en zor kısmı burasıdır. Zira biz komşularımıza iyilik etmeyi, onlara eziyetten kacınmayı nispeten gercekleştirmeye calışsak da, kotu komşuya tahammulumuz yok denecek kadar azdır. Hele de gunumuzde hızlı şehirleşmenin insanlığa hediyesi olan ve bir yapının birden fazla odalara bolunup apartman adını aldığı ust uste dizili kutularda yaşıyorsak…
Bu durumda olanlar takdir ederler ki; yuksek sesle konuşmaktan televizyon ve muzik seti gibi cihazların sesini yukseltmeye kadar her şey komşuyu rahatsız edecek unsurlardır. Bu nedenle apartman komşuluğunda klasik komşuluğa nispetle cok daha duyarlı olunması gerekir. Bazen isteyerek ya da istemeyerek bu duyarlılık goz ardı edilebiliyor. Sonra da şikayetler, tartışmalar ve belki de mahkeme salonlarına kadar yansıyan surtuşmeler yuz gosteriyor…
Oysa kotu komşuya karşı sabırlı olmak da tavsiye edilir bize. Hatta bu ibadet sayılır. Nitekim rivayete gore adamın biri Sahabe-i Kiram’ın buyuklerinden İbn Mesud r.a.’a giderek der ki:
- Bir komşum var, devamlı bana zahmet verir, kotu soyler ve durmadan eziyet eder.
İbn Mesud o adama cevaben der ki:
- Sen işine bak. O sana karşı kotu davranarak Allah’a isyan etmişse de, sen ona iyi davranarak Allah’a ibadet et!13
Sonuc olarak, musluman iyi huylu, iyi gecimlidir. İyiliğin en yakından başlayıp yaygınlaşması icin komşu haklarını gozetir. Eziyetlere de tahammul eder. Herkes kendi hayat sahasına girenlere karşı sorumluluklarını yerine getirirse, hayat herkes icin kolaylaşacak, aksi halde bencillik ve duyarsızlık yaygınlaşıp hayat nefes alınamaz hale gelecektir.
_______________________
1 Buharî, Edep, 28; Muslim Birr ve Sıla 42/140 (2624), Tirmizî, Birr ve Sıla 28/1942
2 Nisa, 36
3 Tirmizî, Birr ve Sıla 28/1944
4 Cem’u’l-CevÂmi’ No: 899
5 Beyhakî, Şu’bu’l-İman, 7/82 9558; Cem’ul-CevÂmi’ No: 1878
6 Buharî, Edep; 31/2, Muslim, Kitabu’l-İman 19/77 (48)
7 Muslim, Birr ve Sıla, 42/143 (2624)
8 Gazalî, İhya, Cilt II, s. 540
9 Gazalî, İhya, Cilt II, s. 536
10 Buharî, Edep, 29 Ebu Şureyh’den rivayet etmiştir.
11 Buharî, Edep; 29
12 HÂkim, Mustedrek, 4/126
13 Gazalî, İhya, Cilt II, s. 536
__________________