Risale-i Nur ile ilgili bir yazı okurken, dikkatimi ceken bir bolumu sizlerle paylaşmak ve bu konuyu sizlerin duşuncenize sunmak istiyorum.

Bu kitaplardan ve icindeki bilgilerden bahsedip acıklama yapan bir kardeşimizin, cok dikkat cekici ve duşundurucu, şu sozlerini, sizlere nakletmek istiyorum once.

(Her meseleye hakikat noktasında bakar. Her hadisenin hakikatini bizlere ders verir. Bu acıdan RisÂle-i Nur’un bir benzeri yoktur.)


Dikkat cekici olduğu kadar, duşundurucu. Sizler bu sozleri ve bu gucteki bir rehberin olduğunu, bir yerden hatırlıyorsunuz biliyorum. Allah bizlere gonderdiği Kur’an icin, bu ozelliklerden bahseder ve eşi benzeri yoktur diyerek, hadi bir benzerini getirsinler bakalım, diye de bizleri uyarıyordu ayetinde, hatırladınız değil mi?

Ayrıca yuzlerce yıldır gelip gecen, onca Âlimlerin yazdığı eserleri duşunun isterseniz bir de. Bizler hic birisine, yukarıdaki payeyi, onuru vermedik. Cunku beşerdir, her zaman şaşabilir diyerek, temkinli yaklaştık. Doğrulukları konusunda, Kur’an dan referans, yardım aldık.

Demek ki bazı din kardeşlerimiz, tıpkı Kur’an gibi eşi benzeri olmayan kitaplar olduğuna da inanıyorlar. Tabi bu herkesin kendi secimidir, kimse buna mudahale edemez. Cunku her beşer, kendi imtihanından sorumlu tutulacaktır.

Yazıda Risale-i Nurdan bir bolum verilmiş. Yukarıdaki sozlerden yola cıkarsak, bu kitapların her hadisenin hakikatin den ders alınır dediğine gore, bakalım ornek verilen konudan bizler nasıl bir ders alacağız, hep birlikte bu ornek uzerinde, Kur’an ı rehber alarak, onun ışığında duşunelim. Bakın verilen bolumde neler yazıyor.

(Said-i Nursî Hazretleri once lise mektebinde okuyan talebelerin durumunu nazara verir.

Bir zaman, Eskişehir hapishanesinin penceresinde bir cumhuriyet bayramında oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin buyuk kızları, onun avlusunda gulerek raks ediyorlardı. Birden manevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana gorundu. Ve gordum ki: O elli-altmış kızlardan ve talebelerden kırk-ellisi kabirde toprak oluyorlar, azap cekiyorlar. Ve on tanesi, yetmiş-seksen yaşında cirkinleşmiş, gencliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret goruyorlar. Katî muşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım. Hapishanedeki bir kısım arkadaşlar ağladığımı işittiler. Geldiler, sordular. Ben dedim: ‘Şimdi beni kendi halime bırakınız, gidiniz.’

“Evet, gorduğum hakikattir, hayal değil.)



Ne dersiniz, bu sozlerden nasıl bir ders aldınız? Peygamberimiz bile boyle sozler soylememiş, bu tur ornekler vermemiştir. Cunku boyle sozlerin soylenmesine, Rabbimiz asla izin vermezdi de ondan.

Geleceği gormek, bilmek yalnız Allah a mahsustur. Hepimiz hayal kurarız, hatta ruyalar goruruz, gecmiş ya da gelecek icin. Ama hic birisi icin bunlar hayal ya da ruya değil, HAKİKATTIR DEMEYİZ. Peygamberimiz Gaybı bilmem ben, gelecekten haber veremem, yani bende sizler gibi beşerim, demiyor mu Kur’an da?

Avluda oynayan genc kızların, geleceğini gorduğunu soyleyip, olacakları kesin doğru, hakikattir, hayal değildir diyerek anlatması, bizlerin nefsini, duygularını belki cok etkilemiş olabilir.

Ya aklımızı, mantığımızı ve Kur’an gercekleri ile yoğurduğumuzda, bu bilgileri Kur’an suzgecinden gecirdiğimizde, bizleri nasıl etkiledi? Tabi Kur’an dan haberdar isek, bu son soruma cevap verebilirsiniz. Ya Kur’an dan cok fazla haberimiz yokta, onu anlamadan okuyan bir toplumsak. Bunu duşunmek bile istemiyorum.


Risaleleri okuyan kardeşlerimiz cok iyi bilir, bu kitaplarda Kur’an ın hic bahsetmediği, bircok olaylar anlatılır. Bu bilgilerin kendisinin kalbine, Allah tarafından indirildiği yazılıdır. Hatta kıyamet ile ilgili Kur’an ın soz etmediği, bircok bilgilerde yazar.

Allah Araf 33. ayetinde, hakkında hicbir delil indirmediğim bir şeyi, konuşmanızı HARAM kılıyorum dediği halde, bizler bu kitaplarda yazan, Rabbin bilgi vermediği, onca bilgiye inanmakta bir kusur gormuyoruz.

Lutfen uzerinde dikkatle duşunelim ki, azabın takipcisi olmayalım. Allah bizlerin, Kur’an ın acıklamadığı konularda konuşmamızı HARAM kılıyorsa, bizler bu ayetlerden habersiz, bu derece buyuk hataları yapıyorsak, sizce bizler HARAMI her gun, tıka basa yiyenlerden olmuyor muyuz?


Kıyamet konusunda peygamberimize, onca sorular soranlara karşı Araf 187. ayetinde, Rabbimiz ne diyordu hatırlayalım.


(Sen onu, iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların cokları bilmiyorlar.)


Duşunebiliyor musunuz, Allah elcisine bile onca bilgileri soylemediği ve tam tersine, Deki onlara diye başlayan bircok ayetinde, gaybı, geleceği bilmem ben, sizlere ne faydam dokunur ne zararım, ayetleri ne yazık ki hatırlanmıyor.

Bana ve size ne yapılacağını bilmiyorum, bana vahye dilenden başkasına uymam ve ben acıkca uyaran bir elciden başkası değilim, sozlerini sanırım gormezden gelen, ustunu orten bizler, dersimizi alamadığımız anlaşılıyor.

Sizlere yukarıdaki konu ile ilgili, Kur’an dan tek bir ayeti hatırlatmak istiyorum. Bu ayete iman eden bizler, ACABA GAİP TEN BİLGİLER VERENLERE NASIL YAKLAŞMALIYIZ, sanırım konu daha iyi anlaşılacaktır.


Aliimran 179: Allah, muminleri şu uzerinde bulunduğunuz halde bırakmayacaktır. Sonucta pisi temizden ayıracaktır. Allah sizi gaybı bilir duruma da getirmeyecektir. Şu var ki Allah, resullerinden dilediğini secer. O halde Allah'a ve resullerine inanın. Eğer inanır, korunursanız sizin icin buyuk bir odul vardır.


Rahman kullarını, gaybı bilir duruma getirmeyeceğini apacık soylediği, Yunus suresi 20 ayetinde de, Gayb Allah ın tekelindedir dediği halde, bizlere Kur’an ın hic bahsetmediği, gaybi bilgileri anlatarak dikkatimizi cekenlere karşı, nasıl davranmamız gerektiğini, sanırım daha iyi anladık.


Allah yalnız sectiği resullerinden, dilediğini secip bu bilgileri vereceğini soyluyorsa, bizlere duşen Rabbin uyarılarına kulak vermek olmalıdır. Kur’an ın acıkladığı gaybi bilgiler dışında soylenenlere inanırsak, Rahmandan uzaklaşacağımız gibi, mahşer gunu Allah a iftira attığımız icin, yuzlerimizin de, kapkara olacağını unutmayalım.

Her duşunceye, her fikre, her şahsa sonsuz saygımız var. Herkes kendi imtihanını yaşıyor. Kimin doğru yolda olduğunu, yalnız Rabbimiz bilir. Amacımız kişileri kucuk duşurmek, ya da kotulemek asla değildir. Amacımız Allah ın en doğru yolunu bulmak, O yolda yurumek ve din kardeşlerini Kur’an a davet etmektir.

Cok onemsediğim bir konuyu da, sizlerin duşuncelerinize sunmak istiyorum.

Sayın Said i Nursi ye verilen bir unvan vardır, hatırlarsınız ona BEDİUZZAMAN derler. Peki, bu unvanın anlamı nedir?

Bedi kelimesi "benzersiz, eşsiz" demektir. Bediuzzaman da zamanın benzersizi anlamına gelir. Bir başka deyişle zamanın harikası, kimseye benzemeyen, asrın mukemmel insanı demektir. Bu payeyi verdiğiniz kişinin de, hatasız bir insan olması gerekir. Acaba hatasız, gunahsız insan olur mu?

BU UNVAN, TARİH BOYUNCA HİC KİMSEYE, PEYGAMBERLER DÂHİL VERİLMEMİŞ VE BU UNVANLA HİC KİMSE, HİC BİR ÂLİM ANILMAMIŞTIR, SAİD-İ NURSİ HARİC. PEKİ, SİZCE BU NORMAL Mİ?

Peygamberimiz bile, bende sizler gibi bir beşerim, sizlerden bir farkım yok. Gaybı bilmem ben, sizlere ne zararım dokunur, nede fayda sağlarım sozleri ile bu unvan karşılaştırıldığında, acaba sizlerin kafasında, nasıl bir duşunce hÂsıl oldu?

Duşunebiliyor musunuz bırakın peygamberleri, peygamberimizin en yakınlarına ashabına ve daha sonra yaşamış onlarca din Âlimlerine bile verilmeyen bir unvanın verilmesi, dikkat cekici ve duşundurucu değil mi sizce?

Yorum ve karar sizlerin. Bu fani Dunyada, nefsimizin esiri olmuş, Allah ın onerdiği gibi duşunmeden, bir değer uretmeden, imtihan olduğumuz bilincinden cok uzak, edindiğimiz velilerin ardına takılmış, yaşayıp gidiyoruz.

Şunu sakın unutmayalım, kıyamet gunu o kadar yakın ki hepimize. Hem de bir nefes alışı kadar yakın. Ama bunun farkında bile değiliz. Geri donuşu olmayan yola girdiğimizde, pişman olmak istemiyorsak, emin olmadığımız kitaplara değil, EN EMİN FURKAN’A sarılmalıyız.

Allah verdiği ornek ayetinde, mahşer gunu bir kısım Musluman ın, edindikleri velilerin onları saptırdığını anladıklarında, yapacakları acı feryadı, o cetin gun yaşamak istemeyenler, lutfen cok ama cokkkkk duşunmelidirler. Din kardeşlerime hatırlatırım.


Dilerim Rabbimden kula kulluk etmeyen, Allah dan başka veli edinmeyip, Kur’an dan başka rehberi olmayan, Rabbin halis kullarından oluruz.

Saygılarımla Haluk GUMUŞTABAK
__________________