Mehdi'nin cıkış alametleri ile ilgili Peygamber Efendimiz'in pek cok hadisi bulunmaktadır. Bu hadisler bircok buyuk İslam aliminin kitaplarında bizlere nakledilmiştir. Bu bolumde soz konusu hadislerin gunumuzle olan bağlantıları incelenecektir. Bu hadislerin, icinde bulunduğumuz donemin ortam ve şartlarını acıkca tarif ettiklerini ve cok yakın gecmişte arka arkaya gercekleşen bazı kritik olayları mucizevi bir bicimde haber verdiklerini goreceğiz.
Daha onceki bolumlerde de belirttiğimiz gibi gerek Mehdi'nin cıkışı, gerekse kıyamet alametleri ile ilgili hadislerin art arda gercekleşmeleri belirli bir doneme işaret etmektedir. Ve tum alametlerin hicri 14. yuzyıl başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya cıkmaları, icinde bulunduğumuz donemin Mehdi'nin yeryuzunde bulunuş yılları olduğunu cok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En doğrusunu Allah bilir)
Şimdi hadislerde bildirilen Hz. Mehdi'nin cıkış alametlerini ana maddeler halinde inceleyelim.
1) FİTNELERİN COĞALMASI
2) HARAMLARIN HELAL SAYILMASI
3) ALLAH'IN ACIKCA İNKAR EDİLMESİ
4) MUSLUMANLARA BASKININ ARTMASI
5) DUNYANIN HER YERİNİ KARIŞIKLIK VE KARGAŞANIN SARMASI
6) İRAN-IRAK SAVAŞI
7) AFGANİSTAN'IN İŞGALİ
8) FIRAT'IN SUYUNUN KESİLMESİ
9) RAMAZAN'DA AY VE GUNEŞ TUTULMALARI
10) KUYRUKLU YILDIZIN DOĞMASI
11) KABE BASKINI VE KABE'DE KAN AKITILMASI
12) DOĞU TARAFINDAN BİR ATEŞİN GORULMESİ
13) BUYUK VE HAYRET VERİCİ ŞEYLERİN MEYDANA GELMESİ
14) GUNEŞTEN BİR ALAMETİN BELİRMESİ
15) BUYUK ŞEHİRLERİN YOK OLMASI
16) DEPREMLERİN COĞALMASI
17) BİR KOYUN YOK OLMASI
not:kırmızı olan alemetler en onemlileri ozellikle onları okuyun...
1) Fitnelerin Coğalması
Fitne kelimesi, insanların din konusundaki imtihanlarının şiddetlendiği olayları, ortam ve şartları tarif eder. İnsanların yaşam şartlarının gucleştiği, Allah'ın ve dinin ceşitli şekillerde yalanlanarak insanların imanlarının zayıflatılmaya, yok edilmeye calışıldığı şiddetli imtihan ortamları dini terminolojide fitne ortamı olarak tanımlanır.
Aşağıdaki hadis de Hz. Mehdi'nin cıkışından once muminlerin imanlarının zayıflayacağını ve buna sebep olacak hadiseleri haber vermektedir:
Kıyamet yaklaştığı zaman ve muminlerin kalbi; olum, aclık, fitneler, sunnetlerin kaybolması, bid'atlerin ortaya cıkması, emri bil maruf ve nehyi anıl munker (iyiliği oğutleyip kotulukten men etme) imkanlarının kaybolması gibi sebeplerle zayıfladığı zaman benim evlatlarımdan Mehdi ile Cenab-ı Hak sunnetleri ihya eder. Onun adalet ve bereketi ile muminlerin kalbi ferahlar, Acem (Arap olmayan) ve Arap milletleri arasında ulfet ve muhabbet yerleşir.
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 66)
Eğer kısaca ozetleyecek olursak, Mehdi oncesi şu olaylar belirecektir:
1- Olum: Anarşi ve yaygın katliamlar neticesinde halkın can guvenliğinin kalmaması ve bunun meydana getirdiği tedirginlik ortamı.
2- Aclık: Hayat pahalılığı sebebiyle meydana gelen gecim sıkıntısı. Felaketler ve doğal afetler sonucunda kıtlıkların, aclığın artması.
3- Fitneler: Haramların kucuk-buyuk herkesin arasında, alabildiğince yaygınlaşması ve teşvik gormesi. Her turlu ahlaksızlığın herkesin gozleri onunde yapılması.
4- Bidatlerin ortaya cıkması: Dinin aslında olmadığı halde, sonradan ortaya cıkarılan adetlerin dinin esaslarıymış gibi kabul edilmesi.
5- Dini anlatma imkanlarının kaybolması: İyiliğin emredilmesi ve kotuluğun engellenmesi, kısacası tebliğ imkanının kaybolması ile meydana gelen boşluk.
Fitne ortamları sağlam imana sahip muminler icin imanlarının, sabırlarının ve ahiretteki derecelerinin artmasına vesile olurken, zayıf ve yuzeysel imana sahip geniş kesimlerin ise imanlarını kaybetmelerine ya da daha da zayıflamalarına yol acar. İşte Mehdi bu tur bir fitne ortamının en yoğun ve şiddetli olarak yaşandığı bir donemde ortaya cıkacaktır:
Mehdi, fitnelerin zuhur ettiği bir zaman aralığında gelecek. (Mektubat-ı Rabbani, 2-258)
Diğer bir hadiste de ahir zamanda "batı" tarafında karışıklık, fitne ve korku olacağı haber verilmektedir:
Mağrib'de (batıda) karışıklıklar, fitneler ve korku olacak. Aclık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. Fitneler coğalacak. (Olum-Kıyamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri,
İmam Şarani, 440)
Bir başka hadiste de Mehdi'nin her yere erişmiş cok yaygın bir fitne varken ortaya cıkacağı bildirilmektedir:
Hicbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak ve bu durum bir munadinin semadan seslenerek: "Ey insanlar, emiriniz artık Mehdi'dir" demesine kadar devam edecektir.
(El-Kavlu' l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Hadiste herkese ulaşacak, hızla yayılacak bir fitneden bahsedilmektedir. Yani herkesin haberdar olacağı, dine ve Allah'a karşı ortaya surulen bir fitne insanların imanlarını hedef alacaktır. Gunumuzde, Allah'ın varlığına ve yaratmasına karşı one surulen en buyuk ve geniş caplı akım materyalist felsefedir. Bu felsefenin kendisine dayanak aldığı sozde bilimsel temel ise "evrim teorisi"dir. Hicbir bilimsel ve mantıksal delile dayanmadığı, tamamen akıl ve bilim dışı olduğu halde, guclu propaganda, aldatmaca ve goz boyama yontemleriyle bu safsata dunya capında belirli materyalist odaklar tarafından kitlelere empoze edilmeye calışılmaktadır.
Bugun evrim teorisinin gerek basın gerekse televizyon yoluyla hemen hemen girmediği hicbir ev, bu teoriyi duymayan hic kimse yok gibidir. Bu durum, butun Batı dunyası icin gecerli olduğu gibi ulkemiz ve hatta diğer tum Musluman ulkeler icin de gecerlidir. Oyle ki ders kitaplarına bile sokulmuş olan bu teori, one surduğu sayısız yalan ve goz boyamalarla daha cocuk yaşlardan itibaren telkin edilmekte, tesadufler sonucunda meydana geldikleri, maymundan turedikleri gibi gulunc safsatalarla insanlar yanıltılmaktadır. İlkokullardan, universitelere kadar genclerin evrimci yalanlarla beyinleri yıkanmaktadır.
Dahası, Peygamberimiz'in hadisinde belirttiği gibi her yere nufuz edecek ve hızla yayılacak boyle bir fitne ancak gunumuzun teknolojik imkanlarıyla (basın, yayın, internet, uydu iletişimi, vs...) gercekleşebilir. Gercekten de bugune kadar Allah'ın varlığına, yaratılışa ve dine karşı savaş acmış, dunya capında yaygın bir başka fitne daha gecmişte gorulmemiştir. Tum bunlar Mehdi'nin cıkış zamanının icinde yaşadığımız doneme rastladığına dair onemli işaretlerdir.
Hadiste ayrıca Mehdi'nin gelmesiyle bu fitnenin sona ereceği de belirtilmektedir.
)2 Haramların Helal Sayılması
Gunumuzde fuhuş, kumar, icki, faiz, ruşvet gibi bircok fiil, haram olmalarına rağmen halkın buyuk bir coğunluğu tarafından ve giderek artan bir oranda işlenmektedir. Ustelik bu haramları işleyenler ovulmekte ve teşvik edilmekte, işlemeyenler ise yerilmekte ve aşağılanmaktadır. Yapılan istatistikler ise bu konudaki sayının giderek arttığını gostermektedir. Son birkac on yıl icinde son derece yaygın bir hale gelmiş bu sınır tanımayan, helali, haramı umursamayan, her turlu azgınlığı mubah sayan yaşam tarzı hadislerde tarif edilen ortamı cok acık bir şekilde yansıtmaktadır. Mehdi'nin cıkış habercisi olan bu karanlık ortam hadislerde şoyle tarif edilir:
Bir fitne gorulur, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıcla catışmaya donuşunu kamcılar ve bundan sonra butun haramların helal sayılacağı bir fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryuzunun en hayırlısı olan Mehdi'ye evinde otururken gelecektir.(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)
Kufur her yanı istila edip hukmu cemiyet icinde aşikare işlenmedikce Mehdi zuhur etmez. Bu vakitte vaki olan ise… kufrun istilasıdır. Onun kuvvetidir.
(Mektubat-ı Rabbani, 2-259)
Hz. Mehdi, butun haramların helal sayıldığı buyuk bir fitneden sonra cıkacaktır.
(El-Kavlu' l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23
3) Allah'ın Acıkca İnkar Edilmesi
Alenen ve apacık Allah Teala inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi (a.r.) gelmez.
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 27)
Bu hadiste Mehdi oncesinde insanların buyuk bir bolumunun inancsız ya da ateist olacağına ve ayrıca onların da bu inkarlarını basın yoluyla herkese gostererek, acıkca ilan edeceklerine işaret edilmektedir. Gunumuzde bu durum o derece acık hale gelmiştir ki, Allah'ı inkar edenler "modernlik ve cağdaşlık" isimleri altında itibar gormekte, halk bu yonde teşvik edilmektedir.
4) Muslumanlara Baskının Artması
Dinsiz idarelerin Muslumanlar uzerindeki baskı ve zulumlerinin artması da Mehdi'nin cıkış alametlerindendir
5) Dunyanın Her Yerini Karışıklık ve Kargaşaların Kaplaması
Ahir zamanda ummetimin başına, sultanlarından şiddetli belalar gelir, oyle ki yerler Muslumanlara dar gelir. O zaman Allah, daha once zulumle dolu olan dunyayı adaletle dolduran, benim soyumdan birisini gonderecektir.
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir zaman, s. 12)
Yemin ederim ki bu ummete oyle (şiddetli) belalar gelecek de, kişi zulumden, gaddarlıktan kurtulmak icin sığınacak bir yer bulamayacaktır. Oyle sıkıntılı bir sırada Allah Teala akrabamdan, benim hanedanımdan bir kimseyi gonderecek.
(Olum-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Şarani s. 437)
Hadiste belirli bir yer tarif edilmeyip, karışıklığın dunyanın her tarafında yayılacağına işaret edilmektedir. Gercekten de hadisin tarif ettiği bir şekilde, bugun dunyanın beş kıtasında buyuk kargaşalar, savaşlar, katliamlar ve teror olayları devam etmektedir. Her gun yuzlerce insan sebepsiz yere oldurulmekte, yurtlarından cıkarılmaktadır.
* Herc-u Merc: İnsanlar arasında meydana gelen fitne, fesat, darmadağınık, karmaşık, allak bullak ortam.
Dunya hercu merc* icinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hucum ettiğinde, buyuk kucuğe merhamet etmediği, buyuğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin kokunu kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanında dini ayakta tutacak, onceden zulumle dolu olan dunyayı adaletle dolduracak birini (Mehdi) gonderecektir
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman)
6) İran-Irak Savaşı
Ahir zamanda meydana gelecek onemli bir savaş hadiste şoyle haber verilir:
Şevval ayında ayaklanma Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak.(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)
Hadiste belirtilen Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayları İran-Irak savaşının gelişim aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir:
Şevval ayında ayaklanma...
İran Şah'ına karşı olan ilk ayaklanma bilindiği gibi hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 (8 Eylul 1976)'de olmuştur.
Zilkade'de harp konuşmaları ve Zilhicce'de ise harp vaki olacak...
Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ayında İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla başlamıştı.
"Faris" yonunden gelecek olan bir kavimdir ki, şoyle diyecekler: "Ey Araplar! Siz fazla taassuba kactınız! Siz bunlara gereği gibi hak tanımazsanız, sizinle hic kimse birlik kurmayacaktır... Bir gun, onlara ve bir gun de sizlere verilsin, ve karşılıklı sozler tutulsun..." Onlar "Mutık"a cıkacaklar, Muslumanlar oradan aşağı "Yazı"ya inecekler... Muşrikler obur yandaki (Rakabe) denilen bir simsiyah olan nehrin kenarına duracaklar... Aralarında savaş olacak: Her iki ordudan, Allah, zaferi kaldıracak…(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 179)
Bir başka hadiste de bu savaşın ayrıntıları şoyle tarif edilir:
- Faris yonunden gelecek olan : İran tarafından gelecek olan
- Faris: İran - İranlı (Buyuk Lugat)
- Yazıya inecekler: Ovalık-Irak Ovası
- Mutık: Yoredeki bir dağın adı.
- Rakabe: Petrol kuyularının cok olduğu bolgedir.
"Ey Araplar! Siz fazla taassuba kactınız! Siz bunlara gereği gibi hak tanımazsanız, sizinle hic kimse birlik kurmayacaktır…"
Hadisin bu bolumunde iki taraf arasında, ırkcılıktan kaynaklanan bir anlaşmazlığın olacağına dikkat cekiliyor. Bu anlaşmazlık sebebiyle, "Yazı"ya inilecek ve savaş başlayacak. (Yazı: Irak ovası)
Allah, her iki ordudan zaferi kaldıracak...
Bu hadisin de işaret ettiği gibi, İran-Irak savaşı 8 yıl surmuş ve binlerce kayıp verilmesine rağmen bir netice alınamamıştır. İki taraf da kesin bir ustunluk sağlayamamıştır.
7) Afganistan'ın İşgali
Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şuphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gumuş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi'sinin yardımcılarıdır.(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)
Talikan'a yazık oldu...
Hadiste Afganistan'ın Mehdi zamanında işgal edileceğine işaret olabilir. Gercekten de Rusların Afganistan'ı işgali olan 1979 yılı hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle hicri 14. yuzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Bilindiği gibi hadislerde Mehdi'nin yuzyıl başlarında cıkacağı haber verilmiştir. Mehdi'yle ilgili diğer pek cok alametin de hicri 1400 ve hicri 14. yy başlarına denk gelmesi bu tarihlerin Mehdi'nin cıkışı hakkında onemli bir işaret taşıdığını gostermektedir.
Orada altın ve gumuş olmayan hazineleri vardır...
Rivayetin bu bolumunde Afganistan'ın maddi zenginlik kaynaklarına dikkat cekiliyor olabilir. Bugun Afganistan'da ceşitli sebeplerle işletilmeye acılmamış buyuk petrol yatakları, demir havzaları ve komur madenleri tespit edilmiştir.
8) Fırat'ın Suyunun Kesilmesi
Fırat nehrinin suyunun kesilip durdurulması da Mehdi'nin cıkış alametlerindendir:
Mehdi'nin alametlerindendir: Fırat nehrinin durdurulması. (Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 39)
Bu hadisenin ayrıntılarıyla ilgili diğer hadislerde de onemli bilgiler verilmektedir:
Fırat (nehrinin suyu cekilerek) kıymetli altın hazinesini acıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim o zaman orada bulunursa, ondan bir şey almaya uğraşmasın!. (Cunku ihtiyar dunyanın omru sona ermiş bulunacaktır.) (Sahih-i Buhari, 12/305)
Resulullah: Fırat nehri altın bir dağ uzerinden acılmadıkca kıyamet kopmayacaktır. İnsanlar onun icin harb edecek ve her yuz kişiden doksan dokuzu oldurulecek, onlardan her adam, keşke kurtulan ben olsaydım, diyecektir buyurmuşlar. (Sahih-i Muslim, 11/320)
Resulullah: Fırat'ın altın bir dağ uzerinden acılması yakındır. İmdi orada kim bulunursa, ondan birşey almasın! buyurdular.(Sahih-i Muslim 11/320)
Resulullah şoyle buyurdu: Yakında Fırat Nehri altın hazinesini acığa cıkarır, kim buna hazır bulunursa, ondan bir şey almasın. (Sunen-i Ebu Davud, 5/116)
(Resulullah

Fırat nehrinin suyu cekilerek altın hazinesini acıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın. Aksi takdirde ya olur veya oldurulur." (Hadisi Buhari ve Muslim rivayet etmişlerdir/Riyazu's Salihin, 3/332)
Gorulduğu gibi Mehdi'nin cıkışının onemli bir alameti olan Fırat nehrinin suyunun durdurulması ve altın değerinde bir hazinenin ortaya cıkması pek cok buyuk hadis kitabında yer almaktadır. Şimdi hadislerde gecen onemli ifadeleri inceleyelim:
Resulullah buyurdu ki: (1) Fırat nehrinin suyu cekilip (2) altından bir dağ meydana cıkmadıkca kıyamet kopmaz (3) Bu hazine uzerine kıtal vukua gelir, her yuzden doksan dokuzu olur. (Kıtale iştirak edenlerden) Her kişi yalnız ben halas olacağım (kurtulacağım) diye umitlenir. (Hadisi Buhari ve Muslim rivayet etmişlerdir/Riyazu's Salihin, 3/332)
(1) Fırat nehrinin suyunun cekilip...
Suyuti hazretlerinin kitabında bu hadis "suyun durdurulması" olarak gecmektedir. Gercekten de Keban Barajı, Fırat Nehrinin suyunu durdurdu, kesti.
2) "Altın"dan bir dağ meydana cıkmadıkca...
Yapılan baraj sayesinde; elektriğin uretilmesi, toplanan suyun arazide kullanılarak toprağın veriminin artması ve ulaşım kolaylığının sağlanması gibi sebeplerle, buradaki topraklar "altın" gibi kıymetli hale gelmiştir.
(3) Bu hazine uzerinde kıtal (*) vukua gelir
*Kıtal: Bircok kişinin olumune sebep olan kavga
Bolgede halen devam eden yaygın anarşi ve kıtal sebebi ile oradan toprak alan, o bolgedeki anarşinin zararına uğrayabilir. Hadisteki ifadeyle ya olur ya da oldurulur.
9) Ramazan Ayında Ay ve Guneş Tutulmaları
Mehdi icin 2 alamet vardır ki, bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi ayın ikincisi de ortasında guneşin tutulmasıdır.(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)
Ramazan'ın birinci gecesi ay, ortasında guneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 199)
Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dordunde guneş tutulacaktır, o ayın ilkinde ise ay kararacak...(Mektubat-ı Rabbani, 2/1163)
... Guneşin oruc ayının ortasında, ay'ın ise sonunda tutulması...(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38)
ramazan'da iki defa ay tutulması olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)
Mehdi'nin gelişi Razaman ayında ayın iki kere tutulmasına sebep olacaktır.
(Kıyamet Alametleri, s. 200)
Mehdi'nin cıkmasından once bir Ramazan icinde guneş iki defa tutulacaktır.
(Olum-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Şarani, s. 440)
Yukarıdaki rivayetlerde dikkati ceken en onemli nokta Ramazan ayının ortasında hem guneş tutulmasının, hem de bir ay icinde "Ay"ın ve "Guneş"in iki kere tutulmasının imkansız olduğunun fark edilmesidir. Bu, normal şartlarda gercekleşmeyecek bir durumdur. Oysa diğer ahir zaman alametlerinin coğu insanın anlayabileceği, sebepler dairesi icinde gercekleşebilecek olaylardır.
Eğer bu hadislerde tarif edilen olaylar dikkatle incelenirse, rivayetler arasında ceşitli farklılıklar olduğu goze carpar. Yukarıdaki 1, 2 ve 3. rivayetlerde ay, Ramazan'ın birinci gunu, 4. rivayette ise sonuncu gunu tutulacaktır. Boyle bir durumda yapılacak en doğru şey, aynı olaya bakan farklı rivayetlerin ittifak ettikleri ortak yonleri tespit etmek olacaktır. Buna gore, yukarıdaki hadis rivayetlerinin toplamından cıkan ortak sonuclar şunlardır:
1. Ramazan ayında Ay ve Guneş tutulmaları olacaktır.
2. Bu tutulmalar ortalı, yani 14-15 gun arayla olacaktır.
3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacaktır.
Bu tespitlere uygun olarak, 1981 yılında (Hicri-1401'de) Ramazan ayının 15. gunu Ay, 29. gunu de Guneş tutulmuştur. Yine "ikinci olarak", 1982 yılında (Hicri-1402'de) Ramazan ayının 14. gunu Ay, 28. gunu de Guneş tutulmuştur.
Ayrıca bu hadisede "Ay"ın Ramazan'ın tam ortasında DOLUNAY halinde tutulması ve dikkatleri cekecek bir alamet olarak belirmesi de son derece anlamlıdır.
Bu olayların Hz. Mehdi'nin diğer cıkış alametleriyle aynı donemde meydana gelmesi ve hicri 14. yuzyıl başlarında, ust uste iki yıl (1401-1402) mucizevi bir tarzda tekrarlanması rivayetlerin işaretinin bu olaylar olabileceğini kuvvetlendirmektedir.
10) Kuyruklu Yıldızın Doğması
Mehdi'nin cıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan kuyruklu bir yıldız doğacaktır.
(Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 200)
O gelmeden once, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız gorunecektir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)
O yıldızın doğması, guneş ve ay tutulmasından sonra olacaktır.
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)
Hadislerde belirtildiği gibi:
- 1986 yılında (hicri 1406'da) yani 14. yuzyıl başlarında "Halley" kuyruklu yıldızı dunyamızın yakınından gecmiştir. Bu kuyruklu yıldız parlak, ışıklı bir yıldızdır.
- Hareket yonu doğudan batıya doğrudur.
- 1981 ve 1982 (1401-1402) yıllarında meydana gelen ay ve guneş tutulmaları olayından sonra ortaya cıkmıştır.
Bu yıldızın doğuşunun Hz. Mehdi'nin diğer cıkış alametleri ile aynı zamanda meydana gelmesi, Halley kuyruklu yıldızının hadiste işaret edilen yıldız olduğunu doğrular niteliktedir.
Başka bir hadis-i şerifte de Mehdi'nin alametlerinden olan kuyruklu yıldız hakkında şu bilgiler verilmiştir:
Şark tarafından bir kuyruklu yıldız doğup aydınlık verecektir. Onun her gunku irtifi (geciş yonu) meşrıktan mağribedir (doğudan batıya doğrudur).(Mektubat-ı Rabbani, 2/258)
halley kuyruklu yıldızı
Tarih boyunca bu kuyruklu yıldızın gectiği zamanlarda Muslumanlar acısından cok onemli hatta donum noktası sayılabilecek hadiseler meydana gelmiştir. Bunlardan bir kısmı Peygamberimiz'den aktarılan rivayetlerde de bildirilmiştir. Bu rivayetlere gore bu yıldız gorunduğunde;
- Hz. Nuh kavmi helak olmuştur,
- Hz. İbrahim ateşe atılmıştır,
- Hz. Musa ile uğraşan Firavun ve kavmi yok edilmiştir,
- Hz. Yahya oldurulduğunde de gorulmuştur.
Siz o yıldızı gorduğunuzde fitnenin şerrinden Allah'a sığınınız. (Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)
Halley Kuyruklu Yıldızı Hakkında Bazı İlginc Rakamlar
Halley kuyruklu yıldızı ile ilgili bazı sayıların "19" sayısının tam katları olması oldukca dikkat cekicidir:
Halley Kuyruklu Yıldızı 76 yılda bir geciyor
76 = 19 x 4
Bu yıldız en son Hicri 1406'da goruldu
1406 = 19 x 74
- Bu konuyla ilgili bir diğer ilginc durum da şudur: Yukarıda da hesapladığımız gibi Halley yıldızının gecmiş olduğu Hicri 1406 yılı 19'un tam 74 katıdır. "74" sayısı ise aynı zamanda Kuran-ı Kerim'de 19 mucizesine işaret edilen MUDDESSİR Suresi'nin sıra numarasıdır.
Bilindiği gibi Kuran'ın Muddessir suresinin (74. sure) 30. ayetinde "19" sayısının muminler icin bir rahmet, inkar edenler icin ise bir fitne vesilesi olduğu bildirilmektedir.
Halley kuyruklu yıldızının 19 ile olan bu mucizevi bağlantısı da, kafirler uzerine bir fitne, muminlere ise bir rahmet mujdelediğine işaret ediyor olabilir.
Muddessir Suresi'nin 1. ve 2. ayetlerinde Hz. Muhammed'e "EY ORTUNEN! KALK ve KORKUT" buyurulmaktadır. Bu, ayetlerin acık anlamıdır. Fakat bu ayetlerin ahir zamana yonelik ikinci bir ortulu, gizli bir işaretleri de bulunabilir. Belki de "EY GİZLENEN" denilerek Resulullah efendimizin soyundan gelecek olan ve Hicri 1406'da cıkış alametlerinden biri (Kuyruklu Yıldızın doğuşu hadisesi) belirecek olan Mehdi'ye işaret ediliyor olabilir.
74- Muddessir Suresi
1. Ey ortusune burunen
2. Kalk ve korkut (uyar)
Muddessir: ortunen-burunen-gizlenen demektir.
- Bir başka buyuk mucize ve işaret ise Halley yıldızının 1986 (hicri 1406)' daki gecişinin, Hz. Muhammed'in peygamberlikle vazifelendirildiği MS. 607'den bu yana 19. GECİŞİ olmasıdır.
11) Kabe Baskını ve Kabe'de Kan Akıtılması
Onun cıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler. Hep birlikte Beyt-i Şerif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde, kopekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin uzerine akacak. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 169)
İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın hac ederler. (Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 35)
Yukarıdaki hadislerde "onun cıkacağı yıl" cumlesi kullanılarak, Mehdi'nin cıkış tarihinde Hac sırasında meydana gelecek bir katliama dikkat cekilmektedir. 1979 yılında, hac sırasında gercekleşen Kabe baskınında aynen boyle bir katliam yaşanmıştır. Cok ilginctir bu kanlı Kabe baskını da Mehdi'nin diğer alametlerinin gercekleştiği donemin tam başında yani hicri 1400 yılının ilk gununde, 1 Muharrem 1400 (21 Kasım 1979) tarihinde meydana gelmiştir.
Yine hadis-i şerifte kanların akacağından bahsedilerek oldurme olayına dikkat cekilmiştir. Baskın sırasında Suud askerleri ile saldırgan militanlar arasında meydana gelen carpışmada 30 kişinin oldurulmesi, bu rivayetin kalan kısmını da doğrulamıştır.
1979 (hicri 1400)'da gercekleşen bu Kabe baskınının ardından 7 sene sonra hicri 1407 yılında, Hac sırasında cok daha buyuk kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu hadisede caddelerde gosteri yapan hacılara saldırılarak 402 kişi katledilmiş, cok fazla kan akıtılmıştır. Beyt-ul Muazzama'nın yanında, Muslumanların (Suudi Arabistan askerleri ile İran'lı Hacıların) birbirlerini oldurmeleri ile buyuk gunahlar işlenmiş, haram girilmiştir. Bu kanlı olaylar, ilgili hadislerde tarif edilen ortamla cok buyuk benzerlikler taşımaktadır:
Resulullah buyurdu: Ramazan'da bir seda, Şevval'de bir ses, Zilkade'de kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina'da olulerin cok olacağı bir savaş olur, oyle ki orada taşları kan golu icinde bırakacak kadar kan akar.
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31)
Ramazan'da bir seda olur. Şevval'de de bir seda olur. Zilkade'de kabileler carpışır. Zilhicce'de hacılar talana uğrar. Muharrem'de gokten şoyle nida olur. "Dikkat ediniz. Filan kimse Allah'ın halkının hayırlılarındandır. Onu dinleyiniz ve ona uyunuz." (Ramuz El Hadis, 2/518)
Şevval ayında ayaklanma, Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak. Hacılar soyulacak kanları akacak. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)
Zilkade ayında kabileler savaşır, hacılar kacırılır, melhameler olur.(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 34)
"İkdiddurer" isimli kitaptaki alametlerden: Şevval'de savaş nidaları, Zilhicce'de harb ve kıtal olur, yine Zilhicce'de hacılar talana uğrar, hatta caddeler kandan gecilmez ve haramlar ciğnenir. Beyt-ul Muazzam'ın yanında buyuk gunahlar işlenir. (Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)
Beyt-ul Muazzama'nın yanında buyuk gunahlar işlenir.
Yukarıdaki hadiste, Beyt-ul Muazzama'nın (Kabe'nin) icinde değil, yanında cıkacak olaylara dikkat cekilmektedir. 1407 yılının Zilhicce ayında (Hac mevsiminde) meydana gelen olaylar da ilkinden farklı olarak Kabe'nin icinde değil, yanında gercekleşmiştir. En başta anlattığımız olay ise 1 Muharrem 1400'de Beyt-ul Muazzama'nın (Kabe'nin) bizzat icerisinde olmuştu. Her iki hadise de rivayetlerin işaretine uygun bir şekilde gercekleşmiştir.
Kabe'de kan akıtılması, hacıların katledilmesi gibi, hadislerde haber verilen boyle onemli iki buyuk hadisenin Mehdi hakkında bildirilen tum alametlerin cıktığı donemde birbiri ardına gercekleşmesinin bir rastlantı olması oldukca zor gozukmektedir.
Hadislerde gecen ifadeleri incelediğimizde de aynı donemle ilgili onemli olaylara işaretler bulunduğu gorulecektir:
... Zilhicce'de harb ve kıtal olur.
Hadislerde, bu savaş ve catışmalardan, hacıların oldurulmesi konusu ile birlikte bahsedilmesi soz konusu olayların aynı zaman diliminde meydana geleceklerini gostermektedir. Aynı donem, İran-Irak savaşının cıktığı, Turkiye'nin guney doğusunda, Ortadoğu ulkelerinde catışma ve karışıklıkların en yoğun yaşandığı bir donemdi.
... Şevval'de savaş nidaları olur.
Yine aynı zamanlarda Basra Korfezin'deki gerginliğe, İran-Amerika arasındaki gerginleşme ve savaş durumuna dikkat cekilmiş olabilir.
12) Doğu Tarafından Bir Ateşin Gorunmesi
"İkdiddurer" isimli kitapta Mehdi'nin zuhur alametleri bahsinde geciyor: Doğuda, semada uc gece gorunen buyuk bir ateşin cıkması. Mutad (alışılmış ) şafak kızıllığı gibi olmayan bir kırmızılığın semada gorulup ufukta yayılması.(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)
Doğudan uc veya yedi gun ardı ardına buyuk bir ateş zuhur edecek, gokte karanlık gorulecek, gokte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak. Yeryuzunun duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)
Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali (r.a.)dan rivayet edildi. Siz uc veya yedi gun, doğudan bir ateşi gorduğunuz zaman Al-i Muhammed'in cıkmasını bekleyiniz, inşaallah-u Teala, bir munadi Mehdi'nin ismi ile semadan nida edecek ki, doğuda batıda olan herkes bu sesi işitecek. Oyle ki korkudan uykuda olanlar uyanacak, ayakta olan cokecek, oturan ise ayağa fırlayacaktır.
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , s. 32)
Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugun Berehut denilen vadide sonuk vaziyettedir. O ateş icinde muthiş azap olduğu halde insanları kaplar. O ateş insanları, malları yakıp bitirir. Sekiz gun icinde ruzgar ile bulut gibi ucarak dunyanın her tarafına yayılır. Geceki sıcağı gunduzki hararetinden daha şiddetlidir. O ateş insanların başının uzerinden arşın altına kadar yaklaşarak yeryuzu ile gokyuzu arasında gokgurultusu gibi korkunc gurultusu olur, buyurdu. (Olum-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 461)
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 289)
Mehdi'nin cıkış oncesi alametlerinden olan bu ateş hakkında kısa bir acıklama yapmak yerinde olacaktır.
Bazı kişiler bu ateşi; sebepsiz yere birdenbire ortaya cıkan, sonme nedir bilmeyen, hatta herkesin bulunduğu yerden mutlaka goreceği tarzda bir alamet olarak beklemektedir. Halbuki kıyamet alametlerinin meydana gelişi sırasında imtihan devam ettiğinden onların anlaşılması, herkesin mecburen kabul edeceği bir acıklıkta olmaz. Boylece insanlar akıllarını, vicdanlarını, iradelerini kullanarak karar verirler. Şayet kıyamet alametleri ile ilgili hadisler en ince ayrıntısına kadar (mesela; hangi şehirde, kac tarihinde, ne şekilde cıkacağı) anlatılsaydı daha once de belirttiğimiz gibi herkes mecburen kabul eder, insanlar arasında derece farkı kalmazdı. Bu sebeple kıyamet alametleri ile ilgili hadisler ozellikle yarı kapalı bir şekilde bildirilmiştir.
Ateş alametini de bu şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Bir ateş sebepsiz yere cıkmaz, ya bir kaza, ya bir patlama gibi kasıt veya ihmal neticesinde cıkar. Mehdi'nin cıkış alameti olarak soylenmesi, onun cok garip ve olağanustu bir alamet şeklinde cıkmasını gerektirmez. Onemli olan bu ateşin, hadiste tarif edilen ateşin ozelliklerine uygun olarak cıkmasıdır. Bu ateşi tanımak ve tespit edebilmek icin yapılacak ilk iş, ozelliklerinin ortaya cıkartılmasıdır.
Bilindiği gibi Temmuz 1991 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgali sonrasında, Kuveyt'e ait petrol kuyularını ateşe vermesi sonucunda Kuveyt ve Basra Korfezi'ni cok buyuk bir ateş sarmıştır.
- Kuveyt yanan petrol, insan ve hayvanlar arasında olume sebep olmaktadır. Uzmanlara gore gunde yarım milyon ton petrol duman olarak atmosfere karışmaktadır. Her gun 10 bin tondan fazla, kukurt, karbondioksit ve buyuk miktarda, kanser yapıcı ozelliği olan hidrokarbonlar bulut gibi korfez uzerinde asılı durmaktadırlar... Yalnız Korfez değil, onun şahsında Dunya yanmaktadır. (Kurtlar Sofrasında Ortadogu, M. Necati Ozfatura, s. 175)
-Ateşe verilen iki kuyu, Turkiye'nin bir gunde cıkarabildiği kadar petrol veriyor ve dumanlar 55 km. uzaklıktaki Suudi Arabistan'dan bile gorulebiliyor. (Hurriyet, 23 Ocak 1991)
-Korfezde sonmeyen felaket haberleri: Kuveyt'te ateşe verilen yuzlerce petrol kuyusu alev alev yanıyor. Uzmanların "sondurmek son derece zor" dedikleri petrol kuyularındaki yangının Turkiye'den Hindistan'a kadar olan geniş bir bolgeyi en az 10 yıl sureyle etkileyeceği bildiriliyor.
Ateşe verilen petrol kuyularında cıkan alev ve dumanlar atmosferi devamlı kirletmektedir. Kuveyt gunduzleri gece manzarası arz etmektedir. Alevlerle birlikte yukselen fume rengi duman, Kuveyt semalarında sonbahardan kış mevsimine gecişi hatırlatıyor... Kuveyt'in tamamının yaşanılır hale gelmesi icin en az bir senelik bir zamana ihtiyac vardır. Kilometrelerce uzaktan gorulen alevlerle birlikte yukselen dumanlar, Kuveyt semalarını tamamen kaplayarak ulkeyi yaşanmaz hale getirmekte ve varlıklı olanlar Kuveyt'i terk etmektedirler.
Dahran'daki araştırma merkezi muduru Abdullah Dabbag'ın NewYork Times'da cıkan acıklamasına gore, Basra Korfezin'deki kirlenme neticesinde 106 tur balık, 180 tur yumuşakcalar ve bolgede yaşayan 450 tur hayvan yaşama savaşı vermektedir. 600 petrol kuyusundan yukselen dumanların komşu ulkelere yayıldığı, ayrıca kukurt gibi kanserojen maddeler ihtiva eden dumanların asit yağmuruna donuşerek tarımda verimi azalttığı acıklanmaktadır. (Kurtlar Sofrasında Ortadoğu, M. Necati Ozfatura, s. 171)
Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugun Berehut denilen vadide sonuk vaziyettedir. (Kamus Tercemesi, c. 1, s. 550)
Berehut: Bir vadi veyahut bir kuyu adıdır.
Hadis-i şerifin ilk kısmında ateş icin "sonuk bir vaziyettedir" denmektedir. Ateş, yanıcı bir maddenin yanmasıyla meydana gelen bir durum olduğuna gore burada sonuk vaziyette bekleyen ateşin kendisi değil, ateşin yakacağı hammaddedir.
Burada toprak altından cıkarılan petrole işaret edilmektedir. Nitekim hadisteki Berehut denilen yer, bir kuyunun adıdır. Bu kuyu petrol kuyusudur. Zamanı gelince bu kuyulardan cıkarılan petrol, yanmaya hazır bir ateş haline gelmektedir.
"O ateş muthiş azap olduğu halde insanları kaplar." O ateş, sadece yanan bir ateş değil, aynı zamanda insanları canından, malından ederek azap icinde, elem-uzuntu icinde bırakacak ve butun doğayı kirletecek olan bir ateş.
"O ateş insanları, malları yakar bitirir." O ateş bir kısım insanların olumune sebep olmaktadır. Bunun yanında malları yakarak, maddi zarara sebebiyet verdiği gibi, tum cevreyi ve doğayı kirleterek de insanların gecim kaynaklarını yok etmektedir.
"Sekiz gun icinde ruzgar ile bulut gibi ucarak dunyanın her tarafına yayılır." O ateşin, "ruzgar ile bulut gibi ucan" kendisi değil dumanıdır. Burada benzetme yapılarak dumanın bulutlara kadar yukseleceği de anlatılmıştır. Bu duman ruzgarın etkisiyle her yone doğru yayılmaktadır.
"Geceki sıcağı, gunduzki hararetinden daha şiddetlidir." O ateşin hem gunduz, hem gece devamlı yandığı anlaşılmaktadır.
"O ateş insanların başının uzerinden arşın altına kadar yaklaşarak, yeryuzu ile gokyuzu arasında gokgurultusu gibi korkunc gurultusu olur." O ateşin cok yukseklere kadar tırmandığına ve bu ateşten gokgurultusu gibi pek şiddetli bir gurultu ile patlamalar meydana geldiğine işaret edilmektedir.
"Gokte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak." Hadisin bu kısmında, olayın gece vakitlerinde meydana geleceğine işaret edilmiştir. Gece vakti meydana gelen buyuk infilakın alevleri cok şiddetli bir aydınlanma yapar. Bu kızıl alevlerin meydana getirdiği kızıl aydınlanma, halkın mutad uzere alışık olduğu kırmızı "tan" aydınlanmasından cok ayrıdır. Cunku gece vakti boyle gunduz gibi aydınlanma olağanustu bir olaydır. (Tan: Guneş doğarken ve batarken oluşan ve guneşin aydınlatma gucunun zayıflayıp, beyaz ışıktan kırmızı ışık yayar duruma geldiği vakitlerdeki hali.)
__________________