Haset, riya, kibir, kendini beğenme, makam sevdası kotu ahlakın gostergesidir ve bu marazi huylar insanların sosyal ve manevi hayatını allak bullak eder.
Bu kimselere manevi hazlar tatsız ve zevksiz gelir. Ote yandan cirkinlikler, inkÂra yonelik yaşam şekli gozlerine daha hoş gorunur. Burada ilginc olan bu kotu huyların herhangi birinden etkilenen insanı diğer kotu huyların da cok rahat etkilemesidir. Bu insanlar cok hızlı bir şekilde olumsuzluğa suruklenir. Aslında iyiliğin, guzelliğin kalesi olması gereken insan, kotuluğun ve cirkinliğin harabesi olur.
Bu gibi zararlı huyların en kotulerinden biri makam – şohret – itibar – rutbe tutkusu, duşkunluğudur. Kendini beğenme, ovunmeyi sevme, methedilmeyi bekleme gibi kotu huylarla birlikte gelişen itibar, makam sevdası insanların en zayıf yonlerinden biridir.
Zayıf karakterli kişiler makam sahibi olabilmek, sonra da yerlerini ve itibarlarını koruyabilmek icin her turlu hileye başvurur, haksızlıklara sebep olur, bir suru gunah ve hata işlerler. Bundan dolayıdır ki, Allah Resulu şoyle buyurmuştur: “Şohret ve makam sevgisinin insana verdiği zarar, koyun surusune saldıran bir kurdun o suruye verdiği zarardan daha coktur!”
Dunya hayatına kapılan, bu hayatı bitmeyecek sanan insanlarda, yukselme hırsı, makam arzusu ve iltifat tutkusu had safhadadır. Bunlar goz koydukları makamı elde edebilmek icin yapmadıklarını bırakmazlar, ust uste tavizler verirler. İstediklerine ulaşınca da, onu korumak icin daha onursuz durumları kabullenebilirler.
Bu insanların coğu inandıkları davaya hizmet icin ve iyi niyetle yola cıkarlar. Fakat dunyanın, makamın, şohretin getirdiği saltanat ve kibir onları kendine esir eder ve asıl gayelerinden uzaklaştırır. Ustelik bu insanlar genellikle belli bir goruşun temsilcisi oldukları icin, inandıkları davaya da buyuk zarar verirler.
Asıl davalarından uzaklaşan bu insanlar, yeni hayatlarının kolesi olmuşlardır. Oyle ki, makamı, şohreti bir kere tadınca, artık onun tiryakisi olurlar ve onsuz bir hayat duşunemez hale gelirler. Boylece verilen tavizler gittikce buyur ve koltuklarını korumak icin, makamlarının buyukluğune aldırmadan soytarıya donerler.
Nasıl donmesinler ki; bu insanlar her yerde ve her şekilde takdir edilmeyi, beğenilmeyi, methedilmeyi beklerler. İşin bir acı tarafı da; makam, şohret sevdalısı insanlar kendi inanclarına karşı olanların bile takdirini kazanmaya cabalarlar, kendi ulkulerine zarar verse bile, bu takdiri duyunca nerede hata yaptım diye kendilerini sorgulayacaklarına, mutlu olurlar.
Ulkesine, ulkusune, inancına, milletine hizmet icin yola cıkmış ve bu değerlerini, nefsinden ustun tutabilen insanlar ise şeytanın ve menfaatlerinin soytarısı olmadan, bu gibi makamların bir vasıta olduğunu bilirler. Bu şekilde yaşarlar ve yaşatırlar.
Hayatın istisnasız her alanında karşılaşabileceğimiz bu insanlar, menfaatleri uğruna duştukleri iğrenc ve onursuz durum sebebiyle bizlere ornek teşkil etmelidirler. Bu acıdan, inanan insanlar, kendilerinden once yaşamış olan makam – şohret sahiplerinin sonlarını, şu an ki durumlarını duşunmeli ve dunyada şaşaalı bir şekilde hayat suren insanların mezarlarını unutmamalıdır.
__________________
makam-şohret sevdası
Dini Sohbetler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- makam-şohret sevdası
-
12-09-2019, 08:52:12