ÎmÂnın temeli ve en muhim alameti, hubb-i fillah ve buğd-i fillahdır. Yani, Allahu tealanın sevdiklerini yalnız Allahu tealanın rızası icin sevmek ve Allahu tealanın sevmediklerini de yalnız Allahu tealanın rızası icin sevmemekdir. [Bu, yalnız kalb ile olur, kavga etmek, dovuşmek demek değildir.]
Sevgili Peygamberimiz "sallallahu aleyhi vesellem", bir hadis-i şeriflerinde (El-mer’u me’a men ehabbe) buyuruyorlar ki, (Kişi, sevdiği ile berÂberdir) demekdir.
Allahu teÂlÂnın sevmediklerini sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı Allahu teÂlÂya ve Onun Peygamberine “sallallahu aleyhi ve sellem” karşı olmaya surukler. Bir kimse, kendini muslumÂn zan eder. Kelime-i tevhîdi soyleyip, inanıyorum der. Namaz kılar ve her ibÂdeti yapar. HÂlbuki, bilmez ki, boyle cirkin hareketleri, onun îmÂnını ve islÂmını temelinden goturur.
Muhammed aleyhissalÂtu vesselÂma tÂm ve kusûrsuz tÂbi’ olabilmek icin, Onu tÂm ve kusûrsuz sevmek lÂzımdır. Bunun alÂmeti de, Onun sevmediklerini sevmemek, Onu beğenmeyenleri sevmemekdir. Muhabbete mudÂhene, ya’nî gevşeklik sığmaz. Âşıklar, sevgililerinin dîvÂnesi olup, onlara aykırı birşey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. İki zıd şeyin muhabbeti bir kalbde, bir arada yerleşemez. İki zıddan birini sevmek, diğerini sevmemeyi îcÂb ettirir.
(KimyÂ-i se’Âdet) kitÂbı, beşinci aslında diyor ki: Resûlullah “sallallahu aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (ÎmÂnın temeli ve en kuvvetli alÂmeti, muslimÂnları sevmek ve muslimÂnlara kotuluk edenleri sevmemekdir). CenÂb-ı Hakkın Îs aleyhisselÂma emr-i ilÂhîsinin meÂl-i şerîfi, (Eğer yerlerde ve goklerde bulunan butun mahlûkların ibÂdetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikce ve dost olmayanlardan uzaklaşmadıkca, hic fÂidesi olmaz)dır. Her mu’min, Allahu teÂlÂyı sevmeyenleri sevmemeli, islÂmiyyete yapışanları sevmelidir. Bunu sozlerinde ve mumkin ise, hareketlerinde belli etmelidir. Âsî ve fÂsıklarla arkadaşlık etmemeli, fıskı cok olanlardan, cok kacınmalıdır. ZÂlimlerden, muslimÂnlara eziyyet edenlerden dah ziyÂde kacınmalıdır.
Peygamberimiz “sallallahu aleyhi ve sellem” (İbÂdetlerin efdali, muslumÂnları muslumÂn oldukları icin sevmek, kÂfirleri, kÂfir oldukları icin, sevmemektir) buyurdu.
Allahu teÂlÂ, Mûs aleyhisselÂma, (Benim icin ne işledin) diye sorduğunda, (Y Rabbî! Senin icin nemÂz kıldım, oruc tutdum, zekÂt verdim, ismini cok zikr etdim) deyince, (Y MûsÂ, namÂzların sana burhÂndır. Orucların Cehennemden siperdir. ZekÂt kıyÂmet gununun sıcaklığından koruyan golgedir. İsmimi soylemen de, kabir ve kıyÂmet karanlığında seni aydınlatan nûrdur. Ya’nî bunların fÂideleri hep sanadır. Benim icin ne yapdın?) buyurduğunda, Mûs “aleyhisselÂm”, (Y Rabbî! Senin icin olan ameli bana bildir!) diye yalvardı. CenÂb-ı Hak: (Y MûsÂ! Dostlarımı benim icin sevdin mi ve sevmediklerimden benim icin uzaklaştın mı?) meÂlindeki Âyet-i kerîme ile cevÂb verdi. Mûs “aleyhisselÂm” da, Allah icin amelin, (Hubb-i fillÂh) ve (Buğd-ı fillÂh) olduğunu anladı.
Muhabbet, sevgilinin dostlarını sevmeyi, dost olmayanları da sevmemeyi îcÂb ettirir. Bu sevmek ve sevmemek, sÂdık olan Âşıkların elinde ve irÂdesinde değildir. Calışmaksızın, zahmet cekmeksizin kendiliğinden hÂsıl olur. Dostun dostları guzel gorunur ve dost olmayanları da cirkin ve fen gorunur. DunyÂnın guzel gorunuşlerine kapılanlara hÂsıl olan muhabbet de, bunu îcÂb ettiriyor. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin sevmeyenlerinden kesilmedikce sozunun eri sayılmaz. Buna munÂfık, ya’nî yalancı denir. Şeyh-ul-islÂm Abdullah-i EnsÂrî “kuddise sirruh” buyuruyor ki, (Ebul-Huseyn bin Sem’ûn, bir gun hocam Husrîyi incitmişdi. O Ândan beri, kalbimde ona karşı soğukluk duyuyorum). Buyuklerin meşhûr olan, (UstÂdını incitene darılmaz, gucenmez isen, kopek senden dah iyidir) sozunu burada hÂtırlatmak yerinde olur.
Muhabbet, sevmek, hep berÂber olmayı istemek, berÂber olmaktan zevk, lezzet duymak demekdir. İnsan sevdiğini hic unutmaz. Muhabbetin yeri kalbdir. Kalb, yurek dediğimiz et parcasında bulunan bir kuvvetdir. Bu kuvvete gonul diyoruz. Birşeyi oğrenmek, akıl ile olur. Akıl, dimÂg, beyin dediğimiz et parcasında bulunur. Kufru, harÂmları, mekrûhları sevmek, beğenmek kufr olur. Farzları, sunnetleri, beğenmemek de kufr olur, duny olur. MuslumÂn olmak icin, dunyÂya ya’nî harÂmlara kıymet vermemek lÂzımdır.
Allahu teÂlÂyı sevmeyenleri sevmek, insanı Allahu teÂlÂdan uzaklaştırır. Teberrî etmedikce, tevellî olmaz. Ya’nî uzaklaşmadıkca, dostluk olmaz.
Son nefeste îmÂn ile veya îmÂnsız olmek, kalbdeki sevgiye bağlıdır. Cunku KÂinatın efendisi, sevgili Peygamberimiz, dunyada iken birbirini sevenlerin mahşer yerinde beraber haşr olunacağını, Âhıretde de beraber bulunacağını mujdelemiştir. Elbette, muhakkak doğrudur.
O halde, İnsan seveceği kimseyi iyi secmeli, ona gore sevmelidir ki; ahiretde sevdiğinin yanında bulunacaktır.
__________________
İnsan seveceĞİ kİmseyİ İyİ seCmelİ, ona gOre sevmelİ
Dini Sohbetler0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- İnsan seveceĞİ kİmseyİ İyİ seCmelİ, ona gOre sevmelİ
-
12-09-2019, 08:50:37