Gunumuzde sahabe gibi yaşamak mumkun mudur?


Gunumuzde değil; hicbir devirde ve hicbir cağda sahabelere yetişilmez; sahabe gibi olunmaz. Fakat her cağda ve her zamanda sahabeler ornek alınırlar, model alınırlar. Ustad Bedîuzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, peygamberlerden sonra insanoğlunun en faziletlileri Peygamber Efendimiz AleyhissalÂtu VesselÂm’ın sahabeleridir. Sahabelerin mertebesine hicbir şekilde yetişilmez. Cunku onlar Peygamber Efendimiz AleyhissalÂtu VesselÂm’ı “peygamber” olarak gormuşler, iman etmişler ve “sohbeti” ile muşerref olmuşlardır. Peygamber sohbeti onlara, sair evliyanın senelerle seyr u sulûkla elde ettikleri feyze ve nura, “bir dakikada” ulaştıran bir mertebe ve yukseliş vermiştir.1
Ebû Musa el-Eş’Ârî radiyallahu anh anlatmıştır: “Bir gun evden cıktım ve icimden: ‘Vallahi bu gun Resûlullah AleyhissalÂtu VesselÂm’dan ayrılmayacağım ve butun gun onunla birlikte olacağım’ diye ahdettim. (Ebû Musa mescide geliyor, Hazret-i Peygamber’i (asm) soruyor. Ona: ‘Resûlullah mescitten cıktı ve şu yone doğru gitti’ diyorlar.) Bunun uzerine ben de mescitten cıktım ve Resûlullah’ı (asm) sora sora izi uzerinde gittim. Nihayet Resûlullah’ı (asm) Erîs kuyusunun bahcesinde buldum. Bu bahcenin kapısı hurma dalından yapılmıştı. Resûlullah (asm) abdest aldı ve Erîs Kuyusunun ağzına serinlemek icin oturdu. Ben de kalkıp Resûlullah’ın (asm) yanına vardım. Resûlullah’a (asm) selÂm verdim. Sonra geri donup kapının yanına oturdum. Kendi kendime:
“Bu gun ben Resûlullah’ın (asm) kapıcısı olayım” diye karar verdim. Bu sırada Ebû Bekir (ra) geldi. Kapıyı itti. Ben:
“Kimdir o?” dedim. O:
“Ebû Bekir” dedi. Ben:
“Biraz musaade et” dedim. Sonra gittim:
“Ya Resûlallah! Kapıda bekleyen Ebû Bekir’dir. Yanınıza gelmek icin izin istiyor” dedim. Resûlullah (asm):
“Ona izin ver ve kendisini Cennetle mujdele!” buyurdu. Hemen geriye dondum ve:
“Gir!” dedim. Sonra: “Resulullah seni Cennet’le mujdeliyor” dedim.
Ebû Bekir girdi ve Hazret-i Peygamber’in (asm) sağ yanına oturdu.
Ben kapıya dondum. Kapı tekrar caldı. Ben:
“Kimdir o?” dedim. O:
“Omer bin Hattab’tır” dedi. Ben:
“Biraz bekle!” dedim. Sonra Resûlullah’a (asm) geldim, selÂm verdim ve:
“Ya Resulallah! Omer bekliyor. Yanınıza gelmek icin izin istiyor” dedim.
Resulullah (asm):
“Ona izin ver ve kendisini Cennet’le mujdele” buyurdu.
Omer’e geldim ve:
“Buyur” dedim. Sonra: “Resulullah seni Cennet’le mujdeliyor” diye haber verdim.
Omer girdi ve Resûlullah’ın (asm) sol yanına oturdu. Ben kapıya dondum.
Az sonra kapı yeniden caldı. Kardeşim abdest alıp bana yetişecekti. Gelenin o olmasını diledim.
“Kimdir o?” dedim. O:
“Osman bin Affan” dedi. Ben:
“Biraz bekle” dedim. Ve Hazret-i Peygamber’e (asm) gelip haber verdim. Resulullah (asm):
“Ona izin ver ve kendisine isabet edecek olan bel ve musibetle birlikte Cennet’le mujdele” buyurdu.
Dondum ve Hazret-i Osman’a (ra):
“Gir” dedim. “Resûlullah (asm) seni, sana isabet edecek olan bel ve musibetle birlikte seni Cennet’le mujdeliyor” diye ilÂve ettim.
O da girdi ve Resûlullah’ın (asm) karşısına oturdu.”2
Muhammed AleyhissalÂtu VesselÂm’a en zor zamanlarında yardım eden, onun (asm) nurlu sohbetlerinden yuksek feyiz alarak doğrudan ve hic aracısız zahirden hakikate gecen sadık arkadaşları, yani sahabeler, yani Ashab-ı Guzin, tam mÂnÂsıyla birer Peygamber Yıldızıdır. İnsanlık tarihinde Peygamberlerden sonra gelmiş en şerefli nesil ve en hayırlı topluluktur. Bedîuzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, her biri hak, hakkaniyet, sıdk ve doğruluk icin, canlarını, mallarını, anne ve babalarını, kavim ve kabilelerini feda eden birer fedaidirler.3 Gunumuzde elbette onlar ornek alınarak yaşanabilir.
Allah feyizlerini ustumuzden eksik etmesin. Âmin.

Dipnotlar:
1- Sozler, s. 451
2- Muslim, FadÂili’s-SahÂbe, 29
3- MektûbÂt, s. 121

__________________