Musibetler ne soyler???


Uzun veya kısa, yaşamımızda kimi zaman oylesi uzucu olaylar yaşarız ki tum isyan duygularımız harekete gecer ve bazen haddimizi aşarak “Neden başıma geldi” sorusunu yoneltiriz Yaratan’a! Oysa her musibetin soylediği bir sozde, bir uyarı belki bir oğut vardır.



Bir musibet, bir felÂket, bir kaza sonrası insanların olumsuz hallerine şahit oldunuz mu hic?

Annesini, babasını, eşini ve bilhassa cocuğunu kaybeden mahzun bir yureğin feryadını dinlediniz mi?

Hani şikÂyet, tenkit ve isyan dolu cumleler vardır:

“Bu bela koca dunyada, o kadar kotu insan varken bir beni mi buldu?”

“Neden benim evladım oldu, neden? Bunca insan icinde nicin o ?”

“Yıllardır bu hastalığın elinden cektiğim cefa kalmadı. Bittim artık…”

“Fakirlik canıma tak etti. Bircok insan calışmadan sefa suruyor, ama biz acılar icinde kıvranıyoruz.”

Bu dunyanın adaletsiz olduğunu duşunuyorsak, dertsiz ve tasasız bir hayatın hayalini kuruyorsak bilmeliyiz ki buyuk bir yanılgının icerisindeyiz. Yaratılmış her şeyin bir nedeni olduğu gibi başımıza gelen her turlu bela ve musibetin de sıkıntının da bir nedeni, amacı var. Asıl mesele başımıza gelen bin bir turlu sıkıntıları nasıl karşıladığımızdır. Cunku yaşanılan sıkıntılar kimilerini olgunlaştırıp guclendirirken, kimilerini zayıflatmakta, hadsizce isyana surukleyebilmektedir. İşte bu nedenle bela ve musibetleri iyi okumak, insanı bu imtihan dunyasında guclu ve direncli kılacaktır.

Etrafımızda şahit olduğumuz ya da bizzat karşılaştığımız olumsuz ve yıpratıcı olayları iyi okuyabilmek icin ise maneviyatın son derece guclu olması, maneviyatın guclu olması icin de ibretlere dikkat kesilerek, yaşanmışları yaşamışcasına idrak etmek gerekmektedir. Bu idrak eksikliğidir ki etrafımızda cereyan eden bircok hadise, uyuyan şuurumuzda etkisiz kalırken, başımıza geldiği zaman ziyadesiyle tahripkÂr ve yıkıcı olmaktadır. Dolayısıyla direncli ve sabırlı olabilmek icin bol bol kalbimize ve maneviyatımıza yatırım yapmamız gerekiyor. Hic şuphesiz, bu anlamda en ozel, en onemli yatırım da kudret ve hikmeti sonsuz olan Yaratıcı’yla kurulacak ilişkidir. Bu ilişki sayesinde kendimizi, sınırlarımızı, kudretimizi, acziyetimizi anlayabilecek ve anladığımız oranda da hayata karşı bir konum belirleyebileceğiz.

Boyle bir ilişkiyi ve manevi duruşu en cok peygamberlerde ve peygamberlerin sadık tabilerinde gorebiliyoruz. O kutlu insanlar, en buyuk felaket ve zorluklara maruz kaldıkları halde guclu olmayı başarmışlar, başlarına gelen olaylardan hicbir şikÂyette bulunmamışlardır. O insanların tavrı bugun icin, yarın icin, kısacası dunya donduğu muddetce insanlık icin, hakikat olan bir olcuyu bizlere gostermektedir.

İşte, hayatın karşısına cıkarttığı zorlukları ve musibet olarak telakki ettiği olayları anlamaya calışan eğitimci Yusuf Sonmez, Nesil Yayınları’ndan cıkan “Musibetler Ne Soyler?” adlı kitabında peygamberler ve tabilerinin yaşadığı dunyevî sıkıntıları, Kur’an ve hadisler doğrultusunda hikmet penceresinden tahlil ederek bugunun insanına mesajlar ve ibretler sunuyor.

Orneğin Yusuf Sonmez’e gore hayatta başımıza gelen olumsuzlukların bazı hikmetleri şoyle:



1. Kendi yaptığımız kotulukler sebebiyle olabilir.

Hz. Âişe’ye, “İcinizdekini acıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba ceker ve dilediğini bağışlar.” (Bakara: 284) Âyetiyle, “Kim kotuluk yaparsa cezasını gorur.” (Nisa: 123) Âyetinin ne demek olduğu sorulduğunda, o da bunu Hz. Peygamber’e daha once sorduğunu ve şoyle cevap verdiğini nakletmiştir:

“Bu Allah’ın hastalık ve kazadan, cebine koyduğu basit bir eşyanın kaybıyla duyduğu uzuntuye varıncaya kadar maruz kaldığı musibetlerle kulunu (dunyada) cezalandırmasıdır. Boylece kul, peyderpey gunahlardan arınmış olarak cıkar, tıpkı ham altının korukten saf kızıl (altın) cıktığı gibi.” (Tirmizi, Tefsir-u Bakara)



2. Mu’minin gunahlarını temizleyip berraklaştırmak icin olabilir.

"Hangi Musluman’a hastalık (ve bir diken veya daha kucuk de olsa eziyet veren bir şey) isÂbet ederse, ağacın hazan vakti yaprakları dokulduğu gibi, Allah (c.c.) bu musibetleri onun hatalarına keffÂret kılarak gunahlarını doker." (Bu*hÂrî, MerdÂ: 13)

"Mu'**min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir uzuntu, hatta ufak bir tasa isabet edecek olsa, Allah (c.c.) onun se*be*biyle mu'minin gunahından bir kısmını mağfiret buyurur." (Buhari, Marda: 1; Muslim, Birr: 52; Tirmizi, Ce*naiz: 1)

3. Mu’minin cennette derecesini arttırıp, yuksek nimetlere kavuşması icin olabilir.


Sabredenlerin mukÂfatını, yapmakta olduklarının daha guzeliyle vereceğiz. (Nahl: 96)

"Allah (c.c.) kime hayır dilerse (onun gunahlarını bağışlamak ve manevi derecesini yukseltmek icin) ona musibet verir." (Bu*hÂrî, MerdÂ: 1)

“Kul, Allah’ın kendisi icin takdir ettiği dereceye ameli ile ulaşamazsa, Allah (c.c.), onun canına, malına veya cocuğuna bir musibet verir, o da bunlara sabrederse boylece Allah’ın kendisine takdir ettiği mertebeye ulaşır.” (Ahmet b. Hanbel, Musned, 5/272)

“Musibetler, yuzlerin karardığı kıyamet gununde sahibinin yuzunu ak eder.” (Taberani, CÂmiu’s-Sağîr, 6: 273, Hadis No: 9218)



4. İmtihan icin olabilir.


“O insanlar sandılar mı ki ‘iman ettik’ demeleriyle bırakılacaklar da imtihana cekilmeyecekler? Doğrusu biz onlardan evvelkileri de denedik. Allah sÂdık olanları da muhakkak bilecek, yalancı olanları da...” (Ankebut: 2-3).

“Şuphe edilen altın, ateşle muayene edildiği gibi, insan da bela ile imtihan olur.” (TaberÂn&#238

“Allah’ı ve Resûlunu seven, belaya hazırlıklı olsun, sabır zırhını giysin!” (Beyhak&#238



Evet, başımıza gelebilecek her turlu bela ve musibetin bir amacı var. Hazırlıklı olup sabır gostermek, imtihanı kazanmamızı sağlayacağı gibi acılarımızı da hafifletecektir. Bu acıdan, peygamberlerin, sahabelerin, Âlimlerin yaşadığı imtihan orneklerinin yer aldığı Nesil Yayınları'ndan Yusuf Sonmez'in “Musibetler Ne Soyler?” kitabı, ornek olaylarla, ayetler ve hadislerle, kalbi kuvvetlendirmek ve yaratıcıyla guclu bir ilişki icin son derece faydalı bir eser olarak ortaya cıkıyor.

Tum imtihanları kazanmak duasıyla…
__________________