Daha once de olmuştu bu. Bilen biliyor ne olduğunu. Dinin ozunu ozumsemek yerine hic olmayacak, hic kimsenin işine gelmeyecek detaylarda dini “yabancılaştırmak.” Gerceği benimsemenin serinliğine razı olmak yerine, ipe sapa gelmez, tahrik edici, ic gıcıklayıcı polemiklerle celik comak oynamak. Sozu sadede getirmek yerine, kıyıdan koşeden ayartıcı magazinler toplamak, safi zihinleri lafazanlıklarla boğmak. Âlemlerin Rabbine onurluca tÂbi olmak dururken, tÂbi olamadığında da mahcubiyetle ozur dilemek varken, Allah’a da dinini oğretmeye kalkacak denli ukalalıklar icat etmek, gerceği detaylarda boğacak sahte vecibeler icat etmek. Doğrudan ve acıkca, dobra dobra ve mertce, karşı cıktığını, sevmediğini soyleyemeyince, arkadan dolanmak, kıvırtmak, topu taca atmak..
67. Mûsa, kavmine, “Allah bir sığır kesmenizi emrediyor” demişti. Onlar da “Bizimle alay mı ediyorsun?” demişlerdi. O da, “Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım” demişti.
Rabblerine kul olduklarını kabullenmeye o kadar yabancılar ki… “Dalga mı geciyorsun bizimle!” demeye hazırlandıkları kalınca bir zar icinde tutuyorlar uykularını. “Niye sığır kesecekmişiz ki?” “Nereden cıktı bu şimdi?”
68. “[Ey Mûsa] Sen bizim adımıza Rabbinle bir konuş, bize onun ne olduğunu acıklasın” dediler...
Rab onların Rabbi değilmiş meğer… “Rabbinle-Rabbimizle değil-sen bir konuş-biz değil!” Rabble ilişkilere Mûsagiller bakar. “Biz o koktencilerden değiliz.” “Camiye siz gidin!” “Normaliz biz!” “Ama lutfen, cenaze namazımızı gelin kılın. Biz sizi kapı onunde kara gozluklerimizle bekleriz.” “Siz yıkayın cenazeyi, ‘iyi biliriz’ deyiniz, dua ediniz. Biz cenaze arabasının arkasından arabamızla gelmesini biliriz.” “Cuma sabahları magazin programlarımıza gelin!” “Kandil geceleri yureğimize su serpin!” “Olum gibi sevimsiz konulara siz bakın!” “Biz plajda sizi bekleriz!” “Ara sıra başımıza şallar gecirip umreye de gideriz.” “Mevlit okumaya geliniz ama viskimize, rakımıza laf dedirtmeyiz.” “Keyfimize dokunur şeyler soylerseniz, ‘hadi oradan…’diyebiliriz.” “Haddinizi biliniz.”
68. (devam)... Musa: “Allah diyor ki, ‘O [sığır] ne yaşlı ne de korpe; ikisi arasında bir sığır.’ Size emredileni hemen yapın” dedi.
“Emredileni yapmak, hem de hemen yapmak yerine, hic emredilmeyen, hic oncelenmeyen detaylarda oyalanmak kolayımıza geliyor.” “Sığırı kesmesine keseriz de…”. “‘Kesmek işimize gelmiyor’ diyecek durustluğumuz yok.” “‘Kesmiyoruz işte!’ deyip kesip atamıyoruz.” “‘Genc mi olsun, yaşlı mı?’ polemiğine varız.” “Şeyy… Namaz kıl diyorsunuz da, niye ibadet dili Turkce değil!” “Hem sonra ezanlar daha guzel okunsa ya…” “Kadınlar niye arka safta?” “Ayıp olmuyor mu ama..”
69. Bu defa, “Sen bizim icin Rabbinle bir daha konuş da, bize sığırın rengini acıklasın” dediler. [Allah] diyor ki, “sarı renkli, parlak tuylu, bakanların icini acan bir inektir.”
“Keseceğiz, keseceğiz de…” “Kafama takılıyor da ikide bir, mezarlıktan gecerken ıslık otturebilir miyiz?” “Dukkan senin Mûsa…” “Bizim de babamız hacıdır ama…” “Tamam ozgurluk ama bir de şunu cene altından bağlasana…” “Yani diyorum ki, bir de horozdan kurban kessek…” “Sen de kadeh kaldırsana…” “Başortusune turban deme, dedim ya sana..” “Zekeriya Hocam senin gibisi yok ama…” “Hııı?” “Ay, nasıl da unuttum, inek mi kesecektim.” “Sarı mı olsun demiştiniz…” “Acık sarı..” “Sarı demişken, şu Araplara cil cil para kaptırıyoruz ama…”
70. “[ Ey Musa] Sen bizim icin Rabbinle bir daha konuş da, bize bu ineğin nasıl bir inek olduğunu acıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık. Biz, inşaallah emredileni yapma yolunu buluruz” dediler.
“Bizim de kalbimiz temiz!” “İlk fırsatta ineği keseriz.” “Ne diyordunuz M. Nuri hocam?” “Kurban Bayramı’nda Marmaris’e bekleriz.” “Yine mi elinizden kactı okuz?” “Derilerini kime vereceğiz?” “Nihat Hocam, yok mu bir menkıbeniz?” “Ağlamasına ağlarız da, sunnet mi dediniz?” “Bir duğunle hallederiz.” “Efendim?” “Duyamadım, inek mi dediniz?” “Kes mi?” “Şeyy diyecektim…” “Cenaze namazı ayakta kılınıyor da, diğerleri niye oyle?” “‘Ayet 70’e geldik, hÂl ineği kesmediniz’ mi dediniz?” “Aşk olsun, sanki kacıyoruz?”
71. [Musa] dedi ki, Allah şoyle buyuruyor: “O, henuz boyunduruk altına alınmayan, yer surmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hic alacası bulunmayan bir inektir.”
“İftara bekleriz…” “Oruc tutmuyor diye dovmek yok ama…” “Bizim promosyon Kur’Ân’ımız sizinkinden daha iri…” “İnek mi dediniz?” “Kesmeyeceğimizi kim soyledi?” “Hic olur mu oyle şey, din de bizim…” “Allah’la kul arasına girmeyiniz!” “Bak, bir daha diyorum, dukkan sizin, biz ne inekler keseriz…” “Yenim dar olmasa…” “Kes dedin de kesmedik mi?” “Sarı mı olsun demiştiniz?” “ Yaşlı olmayacaktı değil mi?” “İnek mi?” “Benim ninem başortuluydu ama…” “Oğlum Recep, ayranlar gelmedi mi hÂlÂ?” “Koş Ali koş, televizyona baksana…” “Tut Ayşe tut, ağzınla kuş tutsana…”
Ayet 71’in devamı: (Son dakika haberi: İneği hÂl kesmediler.) “İşte şimdi gerceği anlattın” dediler.
Hoş geldin Ramazan! On bir aydır yolunu gozledik. “Kes!”erler inşaallah..
Ayet 71 (hÂl devam): ve [nihayet] kestiler ama az kalsın kesmeyeceklerdi
__________________
"Kes!"im zamanı
Dini Sohbetler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
-
12-09-2019, 08:38:53