Afetleri hepsinin karşılığı ruhunuzda pozitif olarak var. Oyleyse butun negatifler nefsinizde, butun pozitifler ruhunuzda toplanmıştır.

Eğer afetlerin istediği oluyorsa siz ic aleminizde mutsuzsunuz, dış aleminizde mutsuzsunuz, Allah ile olan ilişkilerinizde mutsuzsunuz.

Neden mutsuzsunuz? Cunku nefsinizde sadece afetler soz konusu olduğu icin, nefsiniz (Allahû TealÂ’dan emir gelmişse), onların kesinlikle uygulanmamasını ister. Allah’ın emirlerini yapmamanızı ister. Allah neyi yasak etmişse onları da mutlaka işlemenizi ister. Şeytan ve nefsinizdeki afetler bir butun oluştururlar. Şeytan, nefsinizin zaten negatif olan afetlerini daha da azdırıp, sizi devamlı gunah işlemeye iten bir ozelliğin sahibidir. Başarabilir mi? Coğu zaman. Nasıl? Vucudunuzun kumandanı aklınızdır. Ama duşunun ki aklınız, Allah’ın butun yasaklarının normal olarak işlendiği, Allah’ın emirlerinin ise hic yerine getirilmediği bir alemde şuur kazanmıştır. Olaylardan etkilenerek şekillenmiştir. Allahû Teal ickiyi mi haram etmiş, etrafınızda herkes icki iciyor. Allahû Teal kumarı mı haram etmiş? Herkes kumar oynuyor. Oyle bir ortamda iseniz, o zaman nefsinizin bircok talebine aklınızın yeşil ışık yaktığını goreceksiniz. Nefsinizin bircok talebini aklınız kabul edecek. Kabul ederse, o zaman sizin icin o şerri, Allah’ın yasak ettiği fiili işlemeniz soz konusu olur. Cunku aklınız onun işlenmesini uygun gormuştur. Sonucta ruhunuz nefsinize azap edecek ve Allahû Teal da her işlediğiniz şerr sebebiyle, sizi azaplandıracaktır.

Sevgili okuyucular, bir insan nefsi ve ruhu itibarıyla iki ayrı cepheyi oluşturuyor. Nefs devamlı olarak aklınızdan Allah’ın emirlerinin işlenmemesini ister. Aklınız bunu kabul ettiği anda, Allah’ın bir emrini işlemezsiniz; yerine getirmezsiniz. Getirmediğiniz anda icinize bir huzursuzluk mutlaka cokecektir. Bu Allah’ın size verdiği ilk azaptır. Arkadan ruhunuz nefsinize azap edecektir. “Aklını kullanmayana azap ederim.” diyor Allahû TealÂ. Aklınızı kullanmak icin de Kur’Ân-ı Kerim’i indirmiş, emirlerini koymuş. Yerine getirmiyorsunuz. Yerine getirmeyince mutlaka azabı tadacaksınız. Bu azap, huzursuzluk şeklinde tecelli eder, manevi bir azaptır. Azabı tattığınız zaman siz huzursuz bir insansınız. Allah’ın emrini yerine getirmiyorsunuz, iki ayrı azap yaşıyorsunuz. Birini Allahû Teal veriyor, birini ruhunuz veriyor. Nicin Allahû Teal ruha boyle bir yetki vermiş? Cunku ruhunuz Allah’a ulaşmak icin buyuk bir arzunun sahibidir. Ama nefsiniz şerri işlediği surece, ruhunuzun Allah’a ulaşması hicbir şekilde mumkun değildir. Oyleyse emanetin (ruhunuz), emanetin sahibi olan Allah’a ulaşması icin, rehinenin (nefsiniz) değişmesi lÂzım. Rehinenin, gok katlarının anahtarlarını eline gecirmesi lÂzım. İşte nefsinizde afetler yok olmadıkca, ruhunuz gok katlarını cıkamaz. Nefsinizin mutlaka %7 afet kaybetmesi lÂzım. Nefsinizin kalbinde %7 nur oluşması lÂzım ki, rehine olan nefsiniz birinci gok katının anahtarını eline gecirsin de, ruhunuz zemin kattan birinci kata kadar yukselebilsin. Gorevini yapmıyorsa, ruh Allah’a o kişi hayatta iken hicbir zaman ulaşamayacak demektir. O zaman nefsinizin ruhunuz tarafından azaplandırılması soz konusudur. Cunku aklını kullanmıyor kişi. Aklını kullanmamak, akıllı olmak veya akılsız olmakla alakalı değildir. Aklını kullanmamak, Kur’Ân’ın hukumlerine uymamaktır; uyamamaktır.. Zulmanî ilimleri, yaşayan bir suru profesor var: Transandantal meditasyon yapıyorlar, reenkarnasyona inanıyorlar, zulmanî ilimlerle meşguller. Sekiz tane uydudan dunyaya yayın yapıyorlar. Butun dunyaya şeytanî ilimleri yayıyorlar. Bu ilimleri butun insanlara yayıyorlar bu adamlar. Bu adamlar profesor titri almışlar. Akılsız olabilirler mi? Akıllılar ama, akıllarını nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar. Allah’ın indirdiği kitaplardan nasiplerini alamıyorlar. Oyleyse sevgili okuyucular olaya bakın. Allah’ın emrini yerine getirmiyorsunuz veya yasak ettiği bir fiili işliyorsunuz. Her ikisinde de kaybettiniz. Huzursuzluğu derhal yaşarsınız. Hem Allahû Teal yaşatır, hem de arkasından nefsinize ruhunuz azap eder. Bu birinci huzursuzluk sebebiniz.

İkincisi daha da uzucu ve devamlı bir konu: Nefsiniz mutlaka şerre alet olmanızı, Allah’ın soylediğini yapmamanızı ve Allah’ın yasak ettiği butun fiilleri işlemenizi ister. Ruhunuzsa tam aksini, Allah’ın butun emirlerini mutlaka yerine getirmenizi, yasak ettiği hicbir fiili asla işlememenizi ister. İkisi de taleplerinden vazgecmezler. Cunku yapıları buna gore dizayn edilmiştir. Vazgecmeyecekleri icin aralarında devamlı bir kavga kacınılmazdır. Nerede kavga varsa, nerede kaos varsa orada huzursuzluk vardır. İc dunyanızda bilmediğiniz sebepten dolayı sıkılırsınız. Arkasında bu kavga vardır. Nefsiniz ve ruhunuz devamlı bir kavganın, bir didişmenin, bir cekişmenin icindedirler. Sizi ic dunyanızda devamlı rahatsız eder. Bir savaş surer ic dunyanızda. Nefsinizin ordularıyla, ruhunuzun orduları arasında. Devamlı huzursuzsunuz. Oyleyse Allah’ın emirlerini yapmıyorsunuz, huzursuzsunuz. Yasaklarını işliyorsunuz, bunun icin gene huzursuzluk duyuyorsunuz, hem de iki defa huzursuzluk duyuyorsunuz. Ustelik de ic dunyanızda nefsinizle ruhunuz devamlı bir savaşın icerisinde. Nerede savaş varsa orada huzursuzluk vardır. Oyleyse mutsuz bir insan soz konusu.......
__________________