Saygı değer okuyucular Hafızlar ALLAH’ın seckin kulları arasında yer alır ve Hafızlık sıfatı her kula ve herkese nasip olmaz,
Hafızlar Kur’anı ezberleyen ve canlı yaşatan varlıklardır bu nedenden dolayı Hafızlara saygı Kur’ana saygıdır, Hafızlar normal bir din adamından ziyada daha onemli saygı duyulması hurmet edilmesi gereken kişilerdir bilindiği uzere koyumuzde de birkac Hafız kardeşimiz ve Hocalarımız vardır bu insanların varlığı ile gurur duyabilirsiniz.
Kur’an Kursu eğitimi alırken Hocalarımızın ve Din adamlarımızın bizlere oğrettiği bir şey vardır Hafızları sıradan insanlar gibi goremeyin ve asla saygıda kusur etmeyin….
Kur’an’da pek cok yerde gecmekte olan “HÂfız” kelimesi, Arapca “korumak, ezberlemek” mÂnÂsına gelen “hıfz” kokunden bir sıfattır. Literaturumuzde ise kutlu kitap Kur’an-ı Kerim’in tamamını ezberleyen kişilere verilen bir isim, bir unvandır. Bu unvana ilk sahip kişi Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Her ramazan ayında Hz. Peygamber’in gelen ayetlerin tamamını Hz. Cibril’e okuduğunu biliyoruz. Hatta son ramazanda Hz. Peygamber’in diğer zamanlardan farklı olarak iki kez okuduğunu da biliyoruz. Yine kaynaklarımızda Kur’an’ı okuma biciminin Hz. Cibril’le Hz. Peygamber arasında karşılıklı olarak yerine getirildiği de belirtilmektedir.
Hz. Peygamber doneminde pek cok sahabe Kur’an’ı ezberleme noktasında cok ciddi gayret sarf etmişlerdir. Abdullah bin Mes’ud, Muaz bin Cebel, Zeyd bin Sabit hafızlıkta onde gelen sahabelerdir.
Sahabelerden bazıları ise, Kur’an’ı ezberlerken on ayet şeklinde bir yontem uygulamışlardır. Nazil olan on ayeti iyice ezberlemiş, anlamını butunuyle kavramış, hayatlarında uygulamış, sonra da diğer on ayetin ezberlenmesine devam etmişlerdir.
“HÂfızlık muessesesi” diye de niteleyebileceğimiz Kur’an’ı baştan sona ezberleme olgusu, Hz. Peygamberden başlayarak, gunumuze kadar devam etmiş hÂl da devam etmektedir. ozellikle de Hz. Peygamber’in “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı oğrenen ve oğretendir” mealindeki hadisi islÂm ummetini Kur’an’ı okumaya ve ezberlemeye yoneltmiştir. Bugun dunyada binlerce HÂfız’ın bulunması, Kerim Kitap’ın okunması ve korunması anlamında oldukca onemli bir işleve haizdir. Binlerce hÂfız’ın bulunmasında ise yine Hz. Peygamber’in şu mealdeki teşviklerinin cok buyuk rolu olmuştur:
“HÂfızlar Allah’ın seckin kullarıdır.”
“ummetin en şereflileri HÂfızlardır.”
“HÂfızlar meleklerle beraberdir”
şeklinde ki hadisler Kur’an’ı ezberleme de motive edici buyruklar olmuştur. Yine Hz. Peygamber’in “Bir hÂfız’ın kendisinin cennete gireceği gibi, ailesinden pek cok kişinin girmesine de aracı olacaktır” buyruğu da pek cok ebeveyni cocuklarını “HÂfız” yapma gibi anlamlı bir caba icine girmesine neden olmuştur.
Hz. Peygamber’den sonra asırlar boyu devam eden “hÂfızlık muessesesi” camiler, dÂrulkurrÂlar, medreseler, dÂrulhuffaz ve dÂrulhadis gibi muesseselerde surmuştur.
Bu nokta da hemen belirtelim ki HÂfızlık gibi bir unvan kolayca kazanılan bir unvan değildir. ozellikle cocuk yaşlarda omrun en az iki yıl gibi bir suresinin bu ezberleme işine ayrılması, hasredilmesi gerekmektedir. Bir ayeti ezberlemek icin defalarca tekrarlama, sonra onu doğru bicimde ezberlemek soz konusudur. iş bununla da bitmemekte, hÂfız olduktan sonra, hÂfız kalma gibi son derece onemli bir gorev daha onları beklemektedir. Bu noktada konunun onemini gostermesi acısından Hz. Peygamber’in “HÂfızlığı unutanların iki yakasının bir araya gelmeyeceği, unutmaktan dolayı azaba ducar olacağına” dair rivayetler cok ciddiye alınmalıdır. Kısacası, Kur’an’ı hıfz eylemi cok onemli bir eylemdir. Bir de buna HÂfız kalma gibi bir gorev daha eklenmektedir. HÂfızlıkla Kur’an bir yandan “yazıya dokulerek Mushaflarla korunurken, bir yandan da zihinlere nakşedilmesi hic kuşkusuz cok onemli bir işleve haizdir.” Bu nedenle asırlar boyunca değil Kur’an’ın bir kelimesi, bir harfi dahi hic değişmeden gunumuze kadar gelmiştir ve kıyamete kadar da devam edecektir. cunku Kur’an Allah’ın koruması altındadır. HÂfızlar, Allah’ın koruması altında bulunan kitabı kalblerinde ve zihinlerinde saklayarak “korunanın korunması” gibi bir işlevi yerine getirerek cok onemli bir sevaba nail olmuş ve olmaktadırlar.
Bu nedenle HÂfızlara gereken ilgi ve ihtimam gosterilmeli ve bu muesseseye ilgi artarak devam etmelidir.
“Biz, ulkemizin “HÂfızlarıyla” ovunuruz” oz deyişi haklı bir paye ve gurur vesilesi olarak one cıkmalıdır. cunku HÂfızlar omurlerini Kur’an’a adayan insanlardır. Onların değerini bilmek ve anlamak icin Kutlu Kitaptan bir iki sayfayı ezberlemeye calışmak yeter de artar.
Kutlu kitap Kur’an’ın gonderiliş amacının insanların inanclarını Allah’ın yorungesine yoneltmek, insani guzel hasletlerle bezemek, hayatı anlamlandırmak, insan hayatlarını duzene koymak, ilÂhî iradeyi one cıkarmak asıl amac olduğuna gore, onu ezberlemek de ayrıcalıklı bir eylemdir. insanları refah ve saadete ulaştıracak da bir eylemdir…
Kur’an ayetlerinin “Mushaf” hÂline getirilmesinin pek cok hÂfızın Yemame Savaşı’nda şehid duştukten sonra gundeme geldiği, gercekleştiği duşunulurse “hÂfızların” ve “hafızlık ilminin” onemi daha iyi anlaşılır.
Tekrar etmek gerekirse “HÂfızlara” saygı ve hurmette kusur edilmemelidir. cunku onlar Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış Kur’an muhafızıdırlar.
Sayılarının artması en buyuk dileğimizdir.
Buradan Kur’an’ı hıfz eden gonul erlerini saygıyla esenlerken dualarını beklediğimizi belirtir, Allah’tan bereketli omurler niyaz ederiz…
__________________