"Bazı ilahiyatcılarlar, 'Kur'an'da başortusu hukmu yoktur' veya 'Devir değişti, İslam hukuku artık uygulanmaz' diyorlar. Dayandıkları bir nas var mı?"
Bu konuda yıllardır yazıyoruz; ama hÂl konuşulduğunu, tartışıldığını, sorulduğunu gorunce yazmaya devam etme ihtiyacı ortaya cıkıyor.
"İslÂm'da başortusu vardır" diyecek yerde "Kur'Ân'da vardır" dememizin sebebi, "Kur'Ân'da olmayan İslÂm'da da yoktur" diyenlere itiraz payı/fırsatı bırakmamaktır.Doğrusu ise "Kur'Ân'da, Sunnet'te, ictihadda ve ictihadların birleşmesi ile meydana gelen icmÂda var olanın İslÂm'da da varolduğu" hukmu ve kaidesidir.
Cehaletten cesaret alanlarla bilgisini "nefsÂnî arzularına, menfaatine, taassubuna, peşin hukmune" kurban edenler, Musluman halkımızın kafasını karıştırıyorlar.
Ortaya attıkları yeni iddia -daha doğrusu yeniden ısıtıp sofraya getirdikleri temcit pilavı- "başortusunun Kur'Ân'da bulunmadığı, başın ve sacın acılmasında dinî bir sakınca olmadığı" hukmudur.
Halbuki biraz Arapca bilenler, Nur sûresinin ilgili ayetinde (24/31) gecen "hımÂr" (coğulu humur) kelimesinin "başortusu ve baş dahil vucudun ust kısmını kapatan ortu" mÂnasına geldiğini bilirler.
Bu Âyet gelmeden once başlarındaki ortunun ondeki iki ucunu omuzlarından arkaya atan, boyunlarını ve gerdanlarını acıkta bırakan kadınlara "boyle yapmayın, bu iki ucu goğsunuzun (elbisenizin yakasının, gerdanınızın) uzerinden bağlayın" emrinin verildiğini de bilirler.
Hadis okuyanlar, bu Âyet gelince mescitte bulunan Ensar kadınlarının -ilÂhî emri geciktirmeden yerine getirmek uzere- etekliklerini yırtarak başlarını, boyun ve gerdanlarını bununla bağladıklarını; keza Hz. Peygamber'in (s.a.) "Allah TeÂl ergin kadının namazını başortusuz kabul etmez" (İbn MÂce, TahÂre, 132; Tirmizî, SalÂt, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259). buyurduğunu da bilirler.
Bunları bilmeyenlerin fetva verme hakları yoktur. Bilip de bilmezden gelenlerin, guneşi nefsÂnî balcıklarıyla sıvamaya kalkışanların ise hesap gunu gelip catmadan akıllarını başlarına almaları gerekir.
Bu vesile ile konuyu bir daha ozetlemekte fayda goruyoruz:
Nur sûresindeki Âyetlerde kadınların avret (ortmeleri gereken) yerleri acıklanmış, hadisler de bu acıklamayı tamamlamıştır. Ortme, kapatma emri ve yabancıya (nÂmahreme) gosterme yasağının, kadın başını ve sacını da icine alıp almadığı butun devirlerde konuşulmuş, sorulmuş ve başın ve sacın avret olduğu, kapatılması gerektiğinde ittifak edilmiştir (icm meydana gelmiştir).
Bizim tesbitimize gore sahÂbeden gunumuze kadar her asırda yapılan ve kısmen yazılan tefsirlerde hur, Musluman kadınların el, yuz ve ayakları haric, butun vucutlarının avret olduğu, ortulmesi gerektiği konusunda sozbirliği ve goruş beraberliği vardır. Baş dahil avret yerlerinin ortulmesinin farz, acılmasının haram olması hukmu, acıklayıcı hadisler yanında bilhassa Nur sûresindeki Âyete ve bu Âyetin şu uslûp ozelliğine dayandırılmıştır:
a) Erkeklerin gozlerini haramdan korumaları, iffetlerine sahip olmaları istenmiş; ancak bu davranışın onları ruhen temiz kılacağı bildirilmiştir.
b) Kadınların da gozlerini haramdan (cinsi arzuyu uyandıracak yerlere bakmaktan) sakınmaları, iffetlerini korumaları emredilmiş; hemen bunun arkasından zaruri olarak acıkta kalan yerler (eller, ayaklar ve yuz) mustesna butun vucutlarını kapatmaları, guzel ve cekici yerlerini nÂmahreme gostermemeleri istenmiştir.
c) Başortulerini (hımÂr-humur) boyun ve goğuslerini ortecek şekilde bağlamaları acıkca ve ozellikle emredilmiştir.
d) Ortulecek ve acılacak yerler yanında kimlere karşı ne kadar acılabilecekleri de hukme bağlanmıştır.
e) İlgili ayetlerin sonunda "Ey iman edenler! Hep birden Allah'a tovbe ediniz ki kurtulasınız" buyurulmuş, ortunmenin bir tavsiye değil, bağlayıcı emir olduğu hukmune bir işaret gondermesi de bununla yapılmış, daha onceki ve bundan sonraki itaatsizlikler icin tovbe edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Bu emir gelince Musluman kadınlar derhal itaat etmişler, gerektiği gibi kapanmışlar, uygulama Hz. Peygamber (s.a.) tarafından titizlikle takip edilmiş ve asırlar boyunca da bu şekilde devam etmiştir.
Butun bu acıklama, karîne, delil ve işaretler konumuz olan, sınırları belirlenmiş ortunme emrinin -tavsiye değil- bağlayıcı olduğunu acıkca ortaya koymaktadır.
kaynak:sorularlaislamiyet
__________________
Kur'an'da başortusu emri yok mu?
Dini Sohbetler0 Mesaj
●53 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Kur'an'da başortusu emri yok mu?
-
12-09-2019, 07:42:00