rk konusundan bahsedince bazılarının işine gelmiyor. Tepki gosteriyor, karalıyor, iftira bile atmaktan korkmuyor.
Allah’la kul arasına kimse sokulmamalıdır. Cenab-ı Allah kullarını yaratmış, onları başıboş bırakmayıp peygamberler gondermiş, emir ve yasaklarını tebliğ gorevi vermiş, kendisine kulluk gorevlerini yapsınlar diye.
Peygamber (AS)dun sonra da kulların Allah’ı sevmesi ve kulluk gorevlerini yapmaları icin din buyuklerimiz bu gorevi surdurmuşlerdir.
Hz. Peygambere vahiy getiren Cebrail ‘as) nasıl kul ile Allah arasına girmemiş ise, peygamberimiz ve dini tebliğ edenlerde Allah’la kul arasına girmiş olmaz.
Mektup taşıyan postacı, mektubu gonderenle alıcı arasına nasıl girmiyor, vasıta gorevi yapıyorsa, dini tebliğ edenler de vasıtadır, vesile olan kimselerdir. Onları vesile kılan da Cenab-ı Allah’tır.
Dini tebliğ edenleri dinlemek, onlardan din oğrenmek, insanın gorevidir. Ne imanına, ne de itikadına zarar verir.
Peygamber (AS) Hz. Ali(RA)a şoyle demiştir :
-“Ya Ali, senin vasıtanla birinin hidayete erişmesi, senin icin dunyalara bedeldir” demek ki, bu hayırlı bir hizmettir.
Bugun oğretmenin oğrencilere bilgi vermesi ve yol gostermesi, araya girmek değildir.
Zaten kendisini bilen bir insanın usulu, adab-ı bırakarak, haddi aşarak, Allah ile kul arasına girmek İslam’da yoktur. Bu ifade Hıristiyanlık icin gecerlidir. Kul ile Allah arasına papazlar girer. Gunahı itiraf ettirir, vaftiz ederek gunah bağışlar, cennet koyar, istemediğini de aforoz edip cehenneme koyar.
a) İslam’da kula kulluk olmaz. Kula sığınılmaz. Kuldan herhangi bir beklenti olmaz.
Peygamber (AS)ın ifadesine gore Musluman her onune gelene “Efendim” demeyecektir. (R.Salihin : 3/1725)
Kişiler yol gosterici olabilir, oğretici olabilir, ama onder ve rehber Hz. Muhammed (sav)dir. O herkesin peygamberi, hepimizin rehberi ve onderidir. “O oldu sen falana uy” demek yanlıştır. O ahir zaman peygamberidir. O’nun rehberliği ve onderliği kıyamete kadardır. O’na uymayan zelil olur.
Hz. peygamber (as) hayatı boyunca insanlardan farklı bir davranış beklememiştir. Kendisine hizmet edilsin istememiştir. Ashabına ikramda bulunmuş, “Efendiniz nerede?” diyen yabancı elciye “Efendi hizmet edendir” cevabını vermiştir. Mescid yapılırken bir işci gibi calışmıştır. Yemek hazırlanırken “bende odun toplayayım” demiş, odun toplamıştır. Abdest alırken eline ayağına su dokturmemiştir. Kendisi icin ayağa kalkılmasını istememiş “başkalarının krallarına yaptığını bana yapmayın” demiştir.
Allah Resulu kendisine aşırı ilgi gosteren birine :
- Ben Allah’ın kulu ve elcisiyim. Demiştir.
Birgunde huzuruna cıkıp heyecanlanan kadına :
-“Niye heyecanlanıyorsun? Ben Kureyşli kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum” cevabını vermiş, onu sakinleştirmiştir.
Bir hadislerinde de : “insanların kendileri icin ayakta dikilmelerinden memnun olan kimse, cehennemdeki yerini hazırlasın” buyurmuştur. ( Tirmizi, Adap : 47 )
Bakın bunlar ne guzel orneklerdir.
Kur’an-ı Kerim de şoyle bir uyarı var : “Yahudiler Allah’ı bırakıp bilginleri olan hahamlarını, Hıristiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu İsa’yı Rabler edindiler. Halbuki onlara tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. Ondan başka tanrı yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır.”(Tevbe:31)
Bu ayete gore tek kulluk edilecek Allah’tır. Allah’tan başkasına Musluman meyletmeyecektir.
Peygamber efendimizin cok anlamlı bir sozu şoyle naklediliyor : “Din adamları, onlara bazı şeyleri helal kılıyorlar, onlar da o şeyi artık helal goruyorlardı. Bazı şeyleri de haram kılıyorlardı. Onlarda o şeyleri artık kendilerine haram sayıyorlardı.” (İbn-i Kesir:2/ 348 )
Allah’tan ve Resulunden başka emir ve yasak koyma yetkisi kimseye verilmemiştir. Yahudilerin ve Hıristiyanların duştuğu yanlış yola duşulmemelidir.
b) Kişiye teslimiyetin olcusu :
Sevgili peygamberimiz (as) : “Ben kral peygamber olmakla, kul peygamber olmam arasında serbest bırakıldım, kul peygamber olmayı tercih ettim” buyurmuştur. (B. Hadis Kul. 5/139)
Kul acizdir. Herkes once kendini kurtarmak durumundadır. Diğer peygamberler bile “Nefsi, nefsi “diyerek kıyamet gununde kacışacaklardır. Peygamber (AS) dan dua isteyeceklerdir.
Bir kişi icin “falanca son anda yardım eder, imanla gitmemizi sağlar, kıyamette de kurtarır” demek şirke gorur.
Rahmetli H. Salih Tarıbuyruğu Hoca Efendi cok muhterem biri idi. İhtiyardı biri ona elini opup :
-Son anda ve kıyamette bana yardım et hocam! demişti. Hoca oyle bir tepki gosterdi ki :
- Defol ! beni de gunaha sokma, git tovbe et demişti.
-“Falanca gunahları affettirir, sıratta koltuğunun altına alıp gecirir, kıyamette şefaat eder.” yanlış olur.
- “ Sen gel, ihvan sana sevaplarından verir kurtarır” ( Bak. Lokman :33)
-“ Sen zaman zaman halini falana arz et, o Allah’a arz eder” gibi ifadeler şirk kokan ifadelerdir.
Risale-i Kuşeyri de şoyle denmektedir :
“Kişinin havada ucacak kadar kerametlerle donatıldığını gorseniz dahi, buna kanmayın. Siz onun Allah’ın emirlerini ve yasakları karşısındaki tavrına, hududu koruyup korumadığına, şeriati uygulayıp uygulamadığına bakın” ( Risale-i Kuşeyri : 1 / 103 )
Beyazıd-ı Bistamiye “bir kişiyi oyle overler ki, gelin gidip gorelim” der. Karşıdan onun kıble tarafına tukurduğunu gorunce doner ve “Peygamber (AS) a saygısı olmayanın manevi değeri mi olur!”der.
Kayıtsız şartsız teslimiyet kişilere olmaz. Yuce Allah’a olur ve Allah’ın emriyle peygamber (as)a olur.
İnancımız da masum insan yani gunahsız duşuncesi yoktur. Atalarımız :”Duvara dayanma yıkılır, insana guvenme olur” demişlerdir. İnsan, kişiye bel bağlarsa, ortada kalır. Kıyamet gununde kendisine falana git, seni o kurtarsın denilir.
Hz. Peygamber (AS) ın vefatında bir panik bir şaşkınlık oldu. Ne dediğinin farkında olmayanlar oldu. Bu arada Hz. Ebu Bekir (RA) yuksek sesle : “Kim Muhammet (as)a tapıyorsa, bilsin ki o, olmuştur. Kimde Allah’a tapıyorsa, Allan bakidir” deyip ortalığı yatıştırmıştır.
İlim irfan sahibi kişilere, bir hastanın doktora yaklaşması gibi yaklaşılır. Dunya işleri icin istişare edilir. Ahiret işleri icinde sorulur, dinlenir ve oğrenilir. Hayır duası alınır. Tavsiye ve oğutleri dinlenilir.
c) Kişiye Saygıda Olcu :
Değişik maksatlarla insanların karşısına cıkanlar olduğu gibi, cıkarılanlarda oluyır. Hatta hatalarını, kerametlerini gizlemek icin yaptığını veya Allah’tan izin alarak hata yaptığını soyleyebiliyor.
Kendini bilen haddini bilir; fazla ilgiden, elinin opulmesinden, ovguden rahatsız olur. Karşısında divan durulsun istemez. Cunku peygamber ‘as)ın “insanların kendileri icin ayakta dikilmelerinden memnun olan cehennemdeki yerini hazırlasın” ( Tirmizi, Adap : 47 ) hadisini bilir.
Bir insana saygıda sevgide aşırı gitmemek lazım. Peygamberimiz :” Bana başkalarının krallarına yaptığını yapmayın” demiştir.
Birde resim taşıma ve resme saygı oluyor. Bu da yanlıştır. Her şeyden once bir resim karşı cinse haramdır. O resme bakamaz, taşıyamaz, asla resme bakarak ibadet edemez, şirktir.
Bu konudaki hukum şudur :
“ Bir alim, bir şeyhin resmini tazim icin, himmet bekleyerek taşımak, opmek caiz değildir. Yardım Allah’tan beklenir. Boyle yapmak batıl dinlerdeki resim ve heykele tapmaya benzer. Eğer resi, sadece bir hatıra icin taşınabilir.” ( Doc. Dr. Ahmet Gurtaş- Gunumuzun Meselelerine Fetvalar. S. 116 )
Bu konuda Halil Gunec hoca efendi de, M. Esad hoca efendi de aynı fetvayı vermiştir.
d) Kişiyi Ovgude Olcu :
İslam’a gore aşırı ovgude yergide yasaktır. İslam buyukleri kendini bilmezlerin aşırı ovgulerinden hep rahatsız olmuşlardır. Ovgu, cahil insanın nefsini okşar.
Peygamber (AS) : Beni ovmeyin. Ben ancak bir kulum. Bana sadece Allah’ın kili ve Resulu deyin” buyurmuştur. ( Buhari Enbiya : 48 )
Bir İslam buyuğu “sık sık elimi opup durmayın cok tevbe etmek durumunda kalıyorum” derdi, elini opturmezdi.
Allah’ın sıfatlarından olan bazı sıfatlar ve ozellikler kişiler icin kullanılmamalıdır.
Mesela; Gavs (sığınılan), Gavs-ı Azam, Gavs-ı Ekber ( buyuk sınak ) denmez. Cunku tek sığınılan yuce Allah’tır. Denirse, şirk koşulmuş olur. Ekber, Azam sıfatları yuce Allah’a mahsustur.
Bu konuda Halil Gunenc Hoca Efendi şoyle der :
-“Kişilerin makam ve derecelerini iyi bilen Allah’tır. Onlar icin falan zat kutb-ı zamandır veya Gavsdır. Falan halimizi bilir, kalbimizden geceni bilir” demek asla caiz değildir. Bunun kişinin durumuna gore şirk olduğunu soyleyenler vardır.
“Falanın ruhu hazırdır, bilir” demek kufre goturur. Hz. Peygamber bile vahiy gelmezse, cevap veremezdi. Kur’an Onun gaybı bilmediğini bildirir. (A’raf:188) (Gunumuz Meselelerine Fetvalar 1/99-100)
Kimseye abartılı davranılmamalı, kimse ucurulmamalıdır. Herkesin beşer ve beşer olmanın zaafları icinde olduğu unutulmamalıdır.
e) Kişiyi Vesile Kılmak :
Hidayet, kurtuluş kişiden, kuldan istenmez. Yardım Allah’tandır. Allah’tan başkasından bir şey istenmez, beklenmez.
Fatiha suresinde :” Allah’ım ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz2 deriz. Bu yardım, sağda olsa, olmuş de olsa asla bir kuldan beklenmez.
Kur’an’da : “ Allah’a yaklaşmak icin vasıta arayın” (Maida : 35) buyruluyor. Mesela; ilac iyileşmek icin vasıtadır. Doktor vasıtadır. Doktor vesiledir. Diyelim ki; dua vesiledir. “ Ya Rabbi! Hidayet ver “ deriz, duayı vesile kılarız. Dua ederken; Kur’an aşkına, peygamber aşkına, salih kimselerin, veli kullarının hurmetine….”deriz. ama “imdat” diyerek kimse cağrılmaz. Arapların şefaatci olsun diye putlara yoneldiği gibi her hangi bir kula yonelinmez.
Biri Hz. Peygambere gelir :
-“Ya Resulallah gozlerim kapandı benim icin dua et” der. Hz. Peygamber ona :
-Abdest al, iki rekat namaz kıl sonra:”Allah’ım! Peygamberim Muhammet (S.A.V.) ile sana tevessul ediyorum. Ey Muhammet ( S.A.V.)gozlerim acılması icin senin şefaatci olmanı istiyorum. Onun hakkımdaki şefaatini kabul buyur” de. “Bir ihtiyacın olunca da hep aynısını yap” demiştir. Adam aynısını yapmış gozleri acılmıştır. ( Tirmizi Davat : 49 )
Yani peygamberden istenmeyecek, peygamber vesile kılınacaktır.
Araştırmacı Yazar
Mustafa OSELMİŞ
alıntı
__________________
Kişilerle ilgili Şirke Duşmek
Dini Sohbetler0 Mesaj
●43 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Kişilerle ilgili Şirke Duşmek
-
12-09-2019, 07:41:17