Vahiy iki ceşittir;
Resul-i Ekrem Aleyhissalatu Vesselam, hem beşerdir, beşeriyet itibarıyla beşer gibi muamele eder; hem resuldur, risalet itibarıyla Cenab-ı Hakkın tercumanıdır, elcisidir. Risaleti, vahye istinad eder. Vahiy iki kısımdır.
Biri: Vahy-i sarihidir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalatu Vesselam, onda sırf bir tercumandır, mubelliğdir, mudahelesi yoktur: Kur'an ve bazı ehadis-i kudsiye gibi.
İkincisi kısım vahy-i zımnidir. Şu kısım mucmel ve hulasası, vahye ve ilhama istinad eder; fakat tafsilatı ve tasviratı Resul-i Ekrem Aleyhissalatu Vesselama aittir. O vahiyden gelen mucmel hadiseyi tafsil ve tasvirde, zat-ı Ahmediye Aleyhissalatu Vesselam, bazen yine ilhama, ya vahye istinad edip beyan eder, tasviratı ya vazife-i risalet noktasında ulvi kuvve-i kudsiye ile beyan eder, veyahut orf ve adet ve efkar-ı amme seviyesine gore, beşeriyeti noktasında beyan eder. İşte her hadiste, butun tafsilatına vahy-i mahz noktasında bakılmaz. Beşeriyetin muktezası olan efkar ve muamelatında, risaletin ulvi asarı aranılmaz.
19. Mektub'dan.....
__________________