İLM-İ AHLAKIN TARİFİ
İlmi ahlak hakkında bir cok tarifler yapılmıştır. Ahlak ilmiyle iştiğal eden ulem her biri bir manayı nazar-ı itibara alarak ahlÂkı kendi nazariyesine gore veyahud dînî bir hukme gore tarif etmiştir. Biz ilm-i ahlakın tarifinden evvel hayatı ele alalım. Hayatın iki nokta-i nazarından ahlakı nazar-ı itibara alıyoruz. Binaenaleyh ahlakın tarifi, hayatın bilinmesine bağlıdır.
1- Birinci hayat, hayat-ı bedeniyyedir. Hayat: ruh ve bedenin irtibatı, nefs-i insaniyyenin his, hareket gibi fiilî coğalmasından ibarettir.
Allah TeÂl bedenin hayatını iki şeye bağlamıştır: Birincisi teneffus cihazı, ikincisi mide cihazı. His, hareket ve coğalma bu iki cihazdan başlar. Allah TeÂlÂ, birinci cihazın rızkını Ehadiyet sıfatıyla verir. Cunku akciğerin ve kalbin calışmasında hava benzerlerini, mesela oksijen ve hidrojeni bedene almakta insanın rolu yoktur.
İkinci cihaza bağlı olan rızkı insanın iradesine bağlamış; Vahidiyet tecelliyesiyle bedeni rızklandırır. Bu iki cihazın iki ceşit rızkını da Allah TeÂl verir. İşte bu rızkın semeresine hayat deriz.
Buna hayat-ı hayvÂniye denilir. Butun canlıların aslî unsurlarına, ozellikle D.N.A. ve R.N.A. şeritlerinde başlayan his, hareket ve coğalmaların şimdiki hayata kadar beden cihetine bağlı hayata nefs-i insÂnî ruh-i hayvÂnî denilir. Bu itibarla insan, bedenî hayatı ile hayvan gibi yemeye icmeye, ayrıca giymeye muhtacdır. Cuz'î iradesiyle veyahud iradesiz olarak, havanın tesirinden illet ve sıhhat yolunu bulmaya muheyyÂdır. Kendisine verilmiş olan kuvvet, sıhhat ve cuz'î irade ile illet, hastalık hatta ÂfÂt-ı bedeniyyeden korunmakla mukelleftir. İnsan cocuk iken de bu hayatın idÂme etmesinde ana ve baba mukelleftir.
2-Hayatı insaniyyedir. Buna hayat-ı rûhiyye de denilir. Her iki hayatı celbetmekle de insanın rolu yoktur. Ancak Allah TeÂl insana rûhî hayatı verdiği zaman bilfiil insan, hayatın devam etmesine cuz'î iradesini sarf etmeye mukelleftir. bu mukellefiyet de akla, ferde, ana babaya, devlet ve millete yuklenir. Rızkının celbetmesine iradesini harcar. Avam tabakası bu iki hayatı birbirinden tefrik etmedikleri icin ruhla hayat arasında fark edemedikleri icin ruhla hayat arasında fark adamemektedirler. Halbuki "Muhakkak ki Allah rızk vericidir. Son derece kuvvet ve metanete sahibdir." [Ez-ZÂriyat 58] mealindeki ayet-i kerîme bu iki hayatın rızkının sebebsiz veya sebebli olarak Allah tarafından sevk edildiğine acık bir delildir. Bunun icin rızkını kendinden bilip Allah'tan geldiğine inanmayan kafir olur. Her iki hayatı nazar-ı itibara alarak şimdi ilm-i ahlakı tarif ederiz.
a- İlm-i ahlak, beden ve ruh cihetiyle insanın hakîkî mesleklerini tayin eden kuvvetlerinin sıhhat salah ve fesad cihetlerini tesbit eden bilgilerdir. Bu tarife gore ilm-i ahlak, ruhun sıhhat ve salahını beyan eden ruhÂnî ve RahmÂnî bir tıbdır. Nitekim boylece de tarif edenler olmuştur.
b- İlm-i ahlak, itikÂdî, amelî olarak insanı kemÂlÂta erdirecek hasletlerin sebeb ve temellerini ve hislerin istek ve arzularını tayin eden bir ilimdir. Bu tarife gore, nazarî olarak ilm-i ahlak diye bir şey yoktur.
c- Ahlaktan bahseden ilim, amelî olarak insanların saadet ve refahlarına sebeb olan, ayrıca amel ve hareketlerinden bahseden ilimdir.
d- İlm-i ahlak, insanların vazifelerini tesbit eden ve vazifelerini kemiyet ve keyfiyetlerini beyan eden ozelliklerdir.
e- Nefsi nÂtıkanın sıhhatini bildiren bir ilimdir. Bu tarif ise son felsefecilerin tarifidir. Bu tarife gore ahlaksızlık da ahlak imiş. Cunku nefs-i nÂtıka nfsi emmÂre ile eşittir.
f- İnsan başı boş olarak değil, ancak insan bir gaye-i kemÂl icin yaratılmış, demekten bahseden ve kemÂle ermek icin fazilete alışmayı, amelî tesbit ve tayin eden bir ilimdir. Doğrusu ilm-i ahlak, insanların faziletli ameli kazanmak vesilesini ve fenalıklardan sakınmayı tarif eden dînî dusturlardır. Bu tarif bizce en doğru tariftir. Cunku bu tarif Kur'Ân-ı Hakîm'în nazm-ı şerîfîne muvafıktır. "Siz zanneder misiniz ki Biz sizi başıboş yarattık..." [El-Mu'minûn 115] mealindeki ayet-i kerîme bu tarifi teyid etmektedir. Binaenaleyh ilm-i ahlakın menşei dindir; onderi Hazreti Mustafa aleyhissalÂtu vesselam'dır; kanûnî dusturları Kur'Ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerdir; tefsir ve hadîsin şerhleri, selef-i salihîn, meşÃ‚yıh ve ulemÂnın izah ettikleri hikmetli soz ve ameldir. Bu hikmetli soz ve amel, aslı ayet ve hadisten olan ahlakı beyan etmektedirler. Şu halde Kant gibi ahlakcıların ve muslumanlardan da onu taklid ederek "Ahlak, vicdanî kanunlardır." diye tarif etmeleri son derece eksiktir. Onların tarifine gore, ahlak kanundur, kanun ahlaktır. Bu ise eksiktir. Hayrete şÃ‚yan ki bir cok musluman Âlimleri de bu tarifi tercih etmişlerdir.
Ahlakın tekili olan "hulk", insanın bÂtınî olan şahsiyetinin zÂhirî sûretidir. Aynı zamanda ahlak, hal ve Âdetlerden ayrı birşeydir. Şu halde ahlak, zevk demek veyahud zevkten bahseden bir ilim değildir. Bilakis ilm-i ahlak, insanların ic his ve duygularının gizli ve acık amelini tayin eden ve insanı tatbikiyle ebedî saadeta sevkeden, nefsini fenalıklardan sakındıran bir tıbb-ı RahmÂnîdir. Oyleyse ahlakın vÂzıı, ŞÃ‚ri'-i Hakîm'dir. Bu tıbbı tatbik eden insanlar, halk ve Hakk defterinde bahtiyar ve saîd olurlar.
KAYNAK: DİLARA YAYINLARI....MUFASSAL MEDENÎ AHLAK
__________________
İlm-İ Ahlakin Tarİfİ
Dini Sohbetler0 Mesaj
●46 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- İlm-İ Ahlakin Tarİfİ
-
12-09-2019, 07:30:47