Ebû Said El-Hudrî RA Hazretleri'nden, İbnun-NeccÂr'ın rivÂyet ettiğine gore, Peygamber Efendimiz imanı şoyle tÂrif buyurmuş:
(El-îmÂn, es-salÂtu femen ferrağa leh kalbehû, ve men hafaza aleyh biciddih ve vaktih ve sunenihÂ, fehuve mu'minun.)
İlginc bir ele alış ve Peygamber Efendimiz'in namazı bu tarzda ele alması, namazın ne kadar onemli olduğunu gosteren onemli bir belge. Buyuruyor ki, Peygamber Efendimiz:
(El-îmÂn) "Şu inanc dediğimiz şey, (es salÂtu) tamamen namazdır." YÂni, bu buna eşittir gibi bir ifÂde... Arapcada duz bir cumlede ikinci kelime, yÂni yuklem durumunda olan kelime boyle elif-lÂmlı gelmez. Elif-lÂmlı gelirse, tahsis ifÂde eder, ozel bir mÂnÂsı vardır. (El-îman, es-sÂlatu) demek, "İman demek, namaz kılmak demektir. Bu kadar namaz onemli!" mÂnÂsına geliyor; (Es sÂlÂh) diye, harf-i tÂrifli, elif-lÂmlı geldiği icin.
Demek ki, iman namaz demekmiş, namazları kılması gerekiyormuş musluman kardeşlerimin. Tabii bu Ramazanda aşk ile, şevk ile, kandillerle, iftarlarla terÂvihlere giden kardeşlerimizden, eğer Ramazandan sonra namazda gevşeyen varsa, onları ikaz edecek bir hÂdîs-i şerîf oluyor.
Buyuruyor ki, Peygamber Efendimiz devamında; (Femen ferrağa leh kalbehû

(Ve hÂfaza aleyh biciddihÂ) "Butun gayretiyle ciddiyetiyle namaza devam ederse..." Hafaza-yuhàfizu-muhÂfazeten, devam etmek demek, mudÂvemet mÂnÂsına geliyor, yÂni hic bırakmadan, o şeyin peşini bırakmadan hıfzetmek, aynı kuralı yurutmek mÂnÂsına...
Şimdi bu arada tabiî, Turkce tenkitlerimize gecelim: Kotu bir şey soylendiği zaman Turkce'de, bir kimsenin yanında, meselÂ:
"--Falanca adama bir araba carpmış, dokuz takla atmış, on beş yerinden kırılmış, hastaneye kaldırılmış..."
Hemen diyorlar ki:
"--Allah muhÂfazÂ!.."
'Allah muhÂfaza' bir kere cumle olarak yarım bir cumle oluyor. Oyle değil yÂni, yanlış olduğu oradan da belli. Allah muhÂfaza, eğer muhÂfaza sozu alınırsa, "Allah devam ettirsin!" demek oluyor. YÂni tamamen ters bir mÂnÂ... "Bu kazalar peş peşe devam etsin!" gibi oluyor.
Aslı nasıl ibÂrenin: (AllàhummahfaznÂ) (Allàhumme) sozu, (ihfaznÂ) sozune bağlandığı icin, (AllàhummahfaznÂ) oluyor, halk da onu "Allah muhÂfaza" sanıyor. "Allah muhÂfaza" diye bir cumle, zÂten doğru olmaz. (AllàhummahfaznÂ), "YÂ rabbi sen bizi ondan koru!" demek.
Aynı kokten, hafize-yahfazu-hıfz kokunden, mufÂale bÂbına girince hÂfaza, yuhÂfizu, muhÂfazaten; mudÂvemet mÂnÂsına geliyor:
(Ve men hàfaza aleyhÂ) "Kim namaza devam ederse..." YÂni bir kılıp bir bırakmak değil, Ramazan'da kılıp, Şevval'de bırakmak değil. "Omru boyunca devam ederse, sımsıkı sarılırsa ve bu adeti kendisinde muhafaza ederse, yÂni bırakmazsa; (biciddihÂ) butun gayretiyle, butun ciddiyetiyle namaza sarılırsa..."
Cunku namaz cok onemli bir ibadet. Onu vurgulamaya calışıyorum, ben de bu hadis-i şerifi okuyarak. "Namaz mu'minin mi'racı" deniliyor bir başka hadis-i şerifte... Bir de "Namaz dinin direği" deniliyor. Burada da bu bilgilerin destekcisi bir başka ifade, Efendimiz namazı anlatıyor: "İman demek namaz demektir. Kalbini kim namaz boyle tamamen acarsa, kalbine namazı yerleştirirse, tam manasıyla gonlune yerleştirir de namazı tam severse ve butun ciddiyetiyle namaz kılmaya devam ederse..." YÂni bir kılıp bir bırakmak değil, devamlı olmak. İbadetin devamlısı makbul.
Aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler! Hem kendiniz, hem yakınlarınız ve dostlarınıza, hem de ulaşabildiğiniz her muslumana, herkese:
"--Namaz boyle gelip gecici bir ibadet değildir. Namaz mu'minin mi'racıdır, cok şereflidir. Allah'ın huzuruna cıkmış oluyor namaz kılınca insan. Bunun zevkini kavramak lÂzım, buyukluğunu anlamak lÂzım! Aman namaza devam edelim!.." demeli ve teşvik etmeli!
"--Buyurun namaza beraber gidelim! Gel kardeşim namazı kılıverelim, ondan sonra sohbet ederiz. Hadi abdestini al bakalım yavrum!.." filÂn diyerek etrafımızdaki insanları namaz kılmaya teşvik etmeliyiz, destek olmalıyız. Onların kıldığı namazlardan da tabii sevap kazanacağız.
Şimdi buradaki ifade cok onemli: (El-îmÂnu es-salÂtu) "İman namaz demektir. İmanlıysa mutlaka namaz kılacak ve kalbine namazın sevgisini yerleştirecek. Ve bir de butun ciddiyetiyle, gayretiyle, olanca gucuyle namaza devam edecek."
(Ve vaktihÂ) "Vakitlerine, (ve sunenihÂ) sunnetlerine kim boyle butun ciddiyetiyle, sımsıkı sarılarak devam ederse, (fehuve mu'minun) işte mu'min kimse o kimsedir."
Evet, o zaman aziz ve muhterem kardeşlerim, ceşitli şeytani aldatmacaları aşalım, şeytana aldanmayalım! Şeytan bizi kandırıp da karşımıza gecip, ondan sonra kıs kıs gulmesin: "Bak, aldattım, Allah'ın sevmediği duruma duşurdum bu muslumanı!" dedirtmeyelim. "Kendine guldurme oyle duşmen-i bed sîreti" dediği gibi, Diyarbakırlı Said Paşa'nın manzumesinde. O kotu gidişli duşmanı karşımıza gecirtip guldurtmeyelim kendimize, namazı kılalım! Hem de kalbimizi acarak, kalbimizin tahtına namaz sevgisini yerleştirerek, butun ciddiyetimizle namazı kılmaya gayret edelim!..
Namaza devam hususunda kendinizi yoklayın, gayrete getirin! Hanımınızı teşvik edin, coluk cocuğunuzu teşvik edin, cevrenizi teşvik edin!..
Namazı sevmiyorsanız, neden sevmediğinizi tahlil edin kendi kendinize: "Ben namazı niye sevmiyorum? Şeytan bana neresini soğuk gostertiyor bunun?.. YÂni bu kadar faydalı bir şey... Elimi ayağımı yıkıyorum; serinlemek olsa, o bile kÂr... Temizlik olsa, elimin ayağımın yıkanması, yuzumun yıkanması; o bile ne kadar kÂrlı... Bir de bu eğilip kalmak, belli zamanlarda beden hareketi, ne kadar guzel... CenÂb-ı Hakk'ın huzuruna cıkıyor, CenÂb-ı Hak ile munÂcaat eyliyor, mu'minin mi'racı..." diyerek, namazın guzelliklerini anlamaya calışıp kılmalıyız.
prof.dr.mahmut es'ad COŞAN(rh.a.)(Cuma Sohbetleri - 05.01.2001)
__________________