“Ben, cok bilinen buyuk bir kuruluşta sekreterim. Mesleğim gereği el, yuz bakımı cok onem taşıyor. Bunun icin her zaman makyajlı olmak zorundayım. Ben dindar bir insan olarak namazlarımı da kılıyorum. İşyerinde makyajımı silemiyorum ve o şekilde abdest alıyorum. Cevremdeki arkadaşlar, aldığım abdestin olmadığına hukmediyorlar. Bu doğru mu, doğruysa ben vaktinde nasıl namaz kılacağım?”

Calışan bir bayan olarak, iş yerinizde bile vaktinde namaz kılma gayretiniz takdire şayandır. Allah gayretinizi artırsın, işinizi kolay kılsın (amin).

Makyajlı yuze değinmeden evvel namaz abdestinin olmazsa olmaz şartlarından bahsetmek gerekir.

Abdestin dort farzından olan yuz ve ellerin dirseklerle beraber su ile bir defa yıkanması şarttır. Başka bir deyişle soz konusu uzuvlar, sınırları dahilinde kuru bir yer kalmadan ıslanmalıdır.

Orneğin; yuz sınırları icinde (kaş, kirpik, sakal başı, yanak, dudak, burun) kalan bolgede suyun temasını engelleyen; suda erimeyen ağır bir makyajın varlığı abdestin sıhhatini engeller.

Bundan dolayı yuze yapılan makyajda kullanılan urunlerin suda eriyen (su bazlı) turden olmasına cok dikkat etmek gerekir. Cunku suya dayanıksız olan urunler, altına su gecirir. Aksi takdirde yuzdeki sus urunleri kaplayıcı olduğundan cildin ıslanmasına izin vermeyeceğinden alınan abdest gecersiz olacaktır. Abdest azalarının tamamen ıslanması gerektiğine delil olarak gosterilen hadislerden biri şoyledir:

İmam Ahmed ve Muslim Omer b. Hattab (ra) rivayet ediyor:

“Bir adam abdest aldı ve ayağında bir tırnak yeri kadar kuru kısım bıraktı. Peygamber (sas) onu gordu ve dedi ki; ‘Don ve abdestini guzelce al.’ Dondu sonra da namaz kıldı.”

Hadisten de anlaşılacağı uzere abdest alırken dikkat etmemiz isteniyor. Ancak abdest azalarının herhangi birinde suyun değmesini engelleyen yara vb. gibi dinen kabul edilen bir zaruret hali soz konusu ise o zaman bu bolge ıslak el ile meshedilir. Eğer sağlık acısından mesh de edilemezse; o vakit uzuv tamamen atlanıp kuru bırakılır.

İslÂmiyet’i tam bir samimiyetle; edinilebilen doğru bilginin ışığında, tam bir saflık ve durulukla beslenen ‘istem’le kulluk yaşamak Musluman’ın esas gorevidir. Bu noktada Hz. Peygamberimiz’in, İmam Ahmed, Muslim, Neseî ve İbni Mace’nin Ebu Hureyre’den sahih olarak rivayet ettiği şu hadisi cok guzel acıklayıcı bir şekilde son noktayı koymaktadır:

“Size bir şey emrettim mi ondan gucunuz yettiği kadarını yapın.”

JALE ŞİMŞEK-ailem

__________________