Beka talebi, duygularımızın temelidir. Dunya fanidir; ama hiclik, insanın kabul edebileceği turden bir son değildir.
O yuzden, ancak hayatını olumun otesine uzatarak ahireti dunyasına alabilenler şu dunyada dengeli ve
huzurlu bir hayat yaşar.
Beka arzusunu doyurabilmek icin olumden ote bir olumsuz hayat ulkesine muhtac olan insan, ote yandan,
yine bu arzunun bir uzantısı olarak şu dunyada dahi sağlam bir zemine basmak ister.
Yeryuzu insana guven verir. Zira, doğduğu andan itibaren onun uzerindedir.
İnsana, ona atılan temel uzerinde bina kurma imkÂnı tanır. Ektiği tohumu bicmesini temin eder.
Bir BÂki-i ZulcelÂl’in varlığına imandan beslenmesi ve asıl olan Âhiret yurduna yonelmesi gereken
beka arzusunun dunyaya kilitlenip kalmasında toprak unsurunun ciddi bir rolu vardır.
İnsan, gafletli bir nazarla, Rabb-ı Rahîm’in cok rahmetler ve hikmetler taşıyan bu unsurunu beka
talebinin doğru adresinin mezarı kılmaktadır.
ZilzÂl sûresi, onu ilk kez keşfettiğim gunden beri, bu bakımdan manidar gelir bana.
Bilhassa, butun bir gunu uğrunda harcadığımız şu dunyada artık gonul huzuruyla uyku Âlemine
girmeye hazırlandığımız gece vakti okumaya gayret ettiğim bir sûredir ZilzÂl.
Kendimden ve Rabbimden gafil olmadığım zamanlarda bu sûreyi kendime tekrarlarken oncelikle
duşunduğum, bu sûreyi gercekten kavrayacak olsak, dunyanın bizi aldatamayacağıdır.
Cunku, guvendiğimiz, beka yatırımını uzerine yaptığımız yeryuzunun hic de guvenli ve guvenilir
olmadığını bildirir sûre-i ZilzÂl.
Bu sûreden oğrendiğimize gore, gun gelecek, yeryuzu deprenecektir.
Zaten, zeminin tamamının depreneceği o kıyamet Ânına bedel, parca boluk depremler ile
el’an bunun numuneleri sergilenmektedir. Yer sarsılır; yıkar, mahveder, ezip gecer.
Beka yatırımının arsası olarak, uygun bir secim değildir kısacası.
Hem, oyle bir deprem sûretinde deprenir ki, ona yuklediğimiz butun ağırlıkları dışarı atar.
Ne ‘biz gitsek de arkamızda kalacak’ dediğimiz malı mulku arkamızda bırakır; ne de neslimize
daimî bir hayat zemini olarak hizmet verir.
Uzerine yaptığımız yatırımları ve kendisine yuklediğimiz hesapları reddedip atıverir.
Boylece, celÂl yuklu bir hal lisanıyla, “Arzu ettiğiniz bekanın mercii ve zemini ben değilim” der gibidir.
Ve, yeryuzu muthiş bir deprenme ile sarsılıp butun ağırlıklarını dışarı attığında, havada korkan,
suda korkan, lÂkin ayağı yere basıyorsa huzur duyan insan şaşırıp kalacaktır.
Âdeta, ummadığı birinden ihanet goren ve guvendiği biri tarafından aldatılan birinin şaşkınlığı icinde olacaktır.
Gerci, her an o incecik kabuğunun altında kaynayıp duran cehennem-misÂl magma tabakasıyla;
ustelik, o tabakanın varlığını bildiren yanar veya sonmuş dağlarıyla veya deprem adlı sarsıntılarıyla
yeryuzu bize diyeceğini demiştir durmaksızın. LÂkin, beka arzusunu bir BÂkî-i ZulcelÂl’in varlığına
imanlı besleyip Âhirete imanla doyurmanın bazı vazgecilmez uzantıları nefsinin hesabına gelmediği icin,
insan bu arzunun adresini ‘yeryuzu’ sûretinde saptırmıştır.
LÂkin, yer muthiş bir sarsıntıyla deprenip sarsıldığında, kendi eliyle orduğu aldanışların kofluğuyla yuzyuze
gelip, “Ne oluyor buna?” şaşkınlığına dûcar olacaktır. Onun anlamadığı ve anlamlandıramadığı bu sarsıntı
hengÂmında, arz, Rabbinin vahyetmesiyle, haberlerini anlatacaktır.
İşte o an, zerre miskÂl hayrın ve zerre miskal şerrin karşılığının goruleceği bir gunun başlangıcıdır.
Kabiliyetimiz nisbetinde, en azından bu derece anlayabildiğimiz ZilzÂl sûresi, işte ‘yerin sarsılması’ ekseninde,
Kıyameti ve Hesap Gununu anlatır bize. Bilvesile, BÂki-i ZulcelÂl’e bedel kendisine sığındığımız yerin,
bekanın arsası olarak curuk ve adresi olarak yanlış olduğunu bildirir.
Dolayısıyla, bizi, son tahlilde dunyada kalan beka teşebbusleri yerine, zerre-miskÂl hayrın da,
zerre-miskÂl şerrin de karşılığının goruleceği bir Âhiret Âlemine yonlendirir.
Bu derslerini hatırda tutabilsek ve her gun ZilzÂl sûresiyle yaşamayı bilebilsek,
icindeki herşeyin yanında kendisi de fÂni olan dunya bizi bu kadar oyalayıp boğar mı; anlamıyorum.
O yuzden de, mu’minÂne bir hÂl ve gidiş icin, bizi ZilzÂl sûresini cokca okumaya teşvik eden hadisleri, hayatımıza
yansıtmamız gerektiğine inanıyorum.
ALINTI
__________________
Beka talebi, duygularımızın temelidir. Dunya fanidir; ama hiclik, insanın kabul edebi
Dini Sohbetler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Beka talebi, duygularımızın temelidir. Dunya fanidir; ama hiclik, insanın kabul edebi
-
12-09-2019, 07:19:29