Peygamber efendimizin, "Cennet genclerinin seyyidi, efendisidir" buyurduğu, torunu Hz. Hasan, 625 senesinin Ramazan ayının ortasında doğdu. Peygamber efendimiz, kulağına ezan ve ikamet okuyup, ismini Hasan koydu. Doğumunun yedinci gunu akika olarak iki tane koc kesti. Sacını da kestirip, ağırlığınca gumuş sadaka verdi.
Hep onu tutuyorsunuz

Âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimizin terbiyesiyle yetişip, buyuyen Hz. Hasan, mukemmel bir tahsil ve terbiye gordu. Peygamberimiz, Hz.Hasan'ı cok sever, ona şefkatle muamele ederdi.

Bir defasında Hz. Hasan, kardeşi Hz. Huseyin ile Resulullahın huzurunda gureşiyorlardı. Resulullah efendimiz, Hz. Hasan'ı teşvik buyurdular. Anneleri Fatıma-tuz-Zehra, babasına dedi ki:

- Ya Resulallah! Hasan buyuktur, hep onun tarafını tutuyorsunuz. HÂlbuki kucuğe yardımcı olmak daha uygun değil midir?

Bunun uzerine buyurdular ki:

- Ya Fatıma! Cebrail aleyhisselam, Huseyin'e yardım ediyor.

Ebu Eyyûb-el-Ensarî, Hasan ile Huseyin'in, Resulullahın huzurunda oynadıkları sırada huzurlarına girince dedi ki:

- Ya Resulallah! Sen bunları cok mu seviyorsun?

Peygamber efendimiz de buyurdu ki:

- Nasıl sevmem. Bunlar benim dunyada opup, kokladığım iki reyhanımdır.

Ebu Hureyre'nin naklettiğine gore, birgun Resulullah efendimiz Hz. Hasan'ı kucağına oturtmuştu. O da mubarek sakallarıyla oynuyordu. Resulullah efendimiz uc defa buyurdu ki:

- Ben bunu cok seviyorum. Sen de sev! Onu sevenleri de sev!

Hz. Hasan henuz akıl ve baliğ olmadan Resulullaha biat eden cocuklardandı. Sekiz yaşına geldiği zaman, 632'de, once dedesi, sonra da annesi Fatıma-tuz-Zehra vefat edince, yetim kaldı. Bundan sonra da babası Hz. Ali'nin terbiyesinde buyudu.

Abdullah bin Sebe taraftarları fitne cıkarıp, Hz. Osman'ın evini sardıkları zaman, onun imdadına gitti. Babasının şehit olmasından sonra, altı ay halifelik yaptı.

Hz. Hasan daha kucuk yaştayken, Resulullah efendimizin; “Bu oğlum seyyiddir. Umit ederim ki, Allahu teÂl onun vasıtasıyla iki tarafın arasını bulur” hadis-i şerifine mazhar oldu.

Cennet genclerinin buyuğu

Hz. Hasan, zevcesi Cade binti Eşas tarafından, 669 senesinde zehirlenerek şehit edildi. Cenaze namazını Said bin As kıldırdı. Kardeşi Hz. Huseyin tarafından Medine-i munevveredeki Bakî kabristanlığına defnedildi.

Hz. Hasan hakkında sevgili Peygamberimiz; “Hasan ile Huseyin, cennet genclerinin buyuğudur. Babaları onlardan efdaldir” buyurdu.

Hz. Hasan oniki imamın ikincisidir. Birincisi Hz. Ali'dir. VilÂyet yolunda butun velîlere feyz ve ihsanlar, bu oniki imam vasıtasıyla gelir.

Onbeş erkek ve sekiz kız evladı olan Hz. Hasan'ın soyundan gelenlere Şerif denir. Resulullah efendimizin soyu, Hz. Hasan ve kardeşi Hz. Huseyin'in cocukları ile devam etmiştir.

Peygamber efendimiz birgun Hasan, Huseyin, Fatıma ve Ali’yi, abası altına alıp, AhzÂb suresinin 33. ayetini okuyup; "Ey ehl-i beytim! Allahu teÂl sizlerden ricsi, her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor" buyurduktan sonra, şunları ilave ettiler: “Allahım! Benim ehl-i beytim bunlardır!”

Her muslumanın sevmesi lazım gelen ehl-i beytten olan Hz. Hasan, beyaz ve guzel yuzlu olup, yuzu Resulullaha cok benzeyen yedi kişiden birisidir. Resulullah efendimize ondan daha cok benzeyen kimse yoktu.

Resulullaha benziyor

Birgun Hz. Ebu Bekir, ikindi namazını kıldıktan sonra, yolda oynayan Hz. Hasan’ın yanına gitti. Onu omuzlarına aldı. Hz. Ali’ye buyurdu ki:

- Ya Ali! Sana değil de, tamamen Resulullah efendimize benziyor.

Bunun uzerine, Hz. Ali tebessum etti.

Hilm, yani yumuşaklık, rıza, sabır ve kerem, yani comertlik sahibiydi. İki defa her şeyini Allah rızası icin dağıttı.

Bir kişinin, munacatında; “Ya Rabbî! Bana on bin altın ihsan eyle!” dediğini işitince, aceleyle evine gitti ve adamın munacatında istediğini gonderdi.

Bol sadaka verirdi. Alış-verişlerinde pazarlık eder, ucuz almaya calışırdı. Kendisine dediler ki:

- Bir gunde binlerce dirhem sadaka veriyorsun da bir şey satın alırken nicin uzun uzun pazarlık edip yoruluyorsun?

- Verdiklerimi Allah rızası icin veriyorum. Ne kadar versem yine azdır. Fakat alış-verişte aldanmak, aklın ve malın noksan olmasıdır.

Aldığı bir hediyeye değerinden fazla karşılık verirdi. Yirmibeş kere yaya olarak hacca gitti. Birgun Abdullah bin Zubeyr ile yola cıkmıştı. Bir hurmalıkta dinlendiler. Abdullah bin Zubeyr dedi ki:

- Ağacta hurma olsaydı, iyi olurdu.

Hz. Hasan, sessizce du etti. Bir ağac hemen yeşerip hurma ile doldu. Orada bulunanlar; “Bu sihirdir” dediler. Hz. Hasan buyurdu ki:

- Hayır, sihir değil, Resulullahın torununun kabul olan duÂsı ile cenab-ı Hak yaratmıştır.

Hz. Hasan, kızına ve yeğenlerine nasihat eder; “İlme calışınız! Ezber zorunuza gidiyorsa, yazınız ve evlerinize goturunuz” buyururdu.

Aslında ben bilmiyormuşum

Hz. Hasan ve Huseyin birgun colde gidiyorlardı. Bir ihtiyarın abdest aldığını gorduler. Abdesti doğru almıyor, şartlarına uymuyordu. Yaşlı olduğu icin, “Boyle abdest sahih olmaz” demeye sıkıldılar. Yanına giderek dediler ki:

- Mubarek efendim! Birbirimizden daha iyi abdest aldığımızı soyluyoruz. Birer abdest alalım. Hangimizin haklı olduğunu bize bildirir misiniz?

Once Hz. Hasan, sonra Hz. Huseyin guzel bir abdest aldılar. Aldıkları abdest tamamen birbirinin aynıydı. İhtiyar, dikkatle baktı ve sonra dedi ki:

- Evlatlarım! Aldığınız abdestin birbirinden hicbir farkı yok. Aslında ben abdest almasını bilmiyormuşum. Abdest almasını şimdi sizden oğrendim.
__________________