Buralara yıllardır guneş doğmadı. Kış da bitmedi yaz da gelmedi. Zalimlere de mezar olmadı. Bizler korkuyu annelerimizin sutlerini emerken oğrendik. Yaz sıcağında icim titriyor ve yine buralar buram buram kış kokuyor.
Unutulan kentimizde sabaha doğru sadece fecri gorur sonra sabah ezanını işitirsiniz. Guneş doğmaz, kuşlar otuşmez. Sessizce yer sessizce niyet edersiniz. Gerci nereden bileceksiniz, siz hic buralı olmadınız ve siz hic buralı hissetmediniz ki kendinizi. Yine bir ramazan gunu… Sabah ezanına az bir vakit bir domates biraz da peynirle sahurumuzu yapıyorduk. İcimizden hic eksik olmayan o malum his bu saatlerde nedense tavan yapmıştı. Sahuru bitirdikten sonra abdest alıp sabah namazına gectik. Onumde yorgun ve titreyen bacaklarıyla babam bu sefer sıfatını değiştirip imam olmuştu. Ben de hic tereddut etmeden cocuk yaşıma bakmadan kamet getirmeye başladım. “Hayye ale’l-felÂh, hayye ale’l-felÂh” (Haydi kurtuluşa.) Kurtuluşa mı? Biz mi? Ne zaman? Kimlerle? Neyse ben uydum hazır olan imama. Birinci rekatı eda ederken buyuk bir gurultu koptu. Birden kendimizi secdede bulduk. Ne olduğunu anlamadık demeyeceğim. Biz buna alışığız. Bu olmasaydı şaşırırdık… Neden yine ramazan ayı? Babam ayağa kalkıp “Gevşemeyin, uzulmeyin, inanıyorsanız ustun sizsiniz” ayetini uc kere bağır cağır tekrarladı. Sokaklarda cığlık sesleri kadınların ağlama seslerine karışıyordu. Neyse ki bizden birkac kilometre uzağımıza duşmuş bomba. Olenimiz ya da yaralananımız yok. Sadece mahsullerimiz gitmiş. Kanla karışık yağmurlar bu kez bizim uzerimize değil mallarımızın uzerine yağmış. Dışarı cıktığımda birkac askeri ucağın alcaktan uzerimize doğru uctuğunu gordum. Guneşimizi onlar calmışlardı. Biraz daha otede ucsalardı biraz da biz guneş nimetinden yararlansaydık ne olurdu ki? Olur mu? Bizler onların yeryuzundeki koleleriydik! Onlar ustunlerdi! Onlar dilerse yaşar onlar dilerse olurduk. Firavun 21. Yuzyılda da firavundu. Kana doymamış şeytanını besleyerek buyutmeye devam ediyordu. Dişlerini cocuk yaşlı demeden şah damarlarımıza geciriyor ve tek bir damla kan bırakmaksızın emiyordu. Firavun 21. Yuzyılda da firavundu!
Buradaki atmosferi anlatmak ne mumkun? Ben Midhat Tarhun. Buraları zerre bilmeyen ama bizden her haber alışında cokca uzulen yazar musveddesinin kafasında kurguladığı bir oyku karakteriyim. Soylesenize Gazze’ye guneş ne zaman doğacak?
Erdem Uğur Akbıyık
Kaynak

__________________