AHMET BULUT 'un yazısı;

Hucurat suresinde Rabbimiz bizlere cok onemli konuları acıklıyor. Dikkat etmemiz gereken davranışları bir bir izah ediyor. Yeniden her ayete kendimizi muhatap kılarak okumaya ne dersiniz?

Musluman kardeşler arasında kardeşliği bitiren hastalıklara Rabbimiz bu surede bizlerin dikkatini cekiyor. İşte onlar:

Bir fasığın getirdiği yalan haber,

İftira,

Alay etmek,

Ayıplamak,

Kotu lakaplarla cağırmak,

Kotu zann,

Kusurları araştırmak,

Kardeşini cekiştirmek...

Yuce Rabbimiz bu fiilleri muslumanlara yasaklamış. Musluman bu emirlere teslim olan gereğince amel eden kişidir. Nefsine uyup bu fiillere devam eden kendi ateşini yakmaktadır.

Kardeşlerin arasını acan, aralarındaki muhabbeti bitiren, birbirine duşman yapan, Rabbimizin yasakladığı bu fiilleri musluman neden işler? Şeytanın tuzağından başka nedir bu Allah aşkına?

"Size bir fasık haber getirdiğinde..." diyor Rabbimiz. Sahi bize her haber getiren dost mudur? Şeytanın tuzağına duşenler de bize haber getiremez mi? Haberin doğruluğunu araştırmadan haberle ilgili işlem yapmak doğru mudur? Sosyal calışmaların icinde bulunanların en cok uzerinde durması gereken bir uyarı diye duşunuyorum. Muslumanlar hep kendi iclerinden tuzağa duşuyorlar. Araya giren fasık, ortalığı toz duman ediyor. Sonra da karşıdan seyrederek kıs kıs guluyor. Zavallı Musluman da bu oyunun bir parcası oluyor. Gunah hammalı oluyor farkında değil. Aman dikkat edelim kardeşler!

Gelen yalan haber uzerine bir de hukum bina edersek halimiz nice olur? Hizmet eden bir kardeşimizi yaralarsak, onun hizmetine mani olursak, o hizmet sebebiyle hideyete ereceklere engel olursak bunun cezasını nasıl goze alabiliriz? Bunca kenarda atıl duranlar varken neden hizmet edenleri taşlarız? Enerjimizi neden birbirimizle gereksiz yere harcarız? Kardeşimiz hakkında kotu zanda bulunmak ne buyuk bir gunahtır.

Hem Sevgili Peygamberimiz sav kendisine bir şikayette bulunulduğunda iki tarafı dinlemeden karar vermezdi. Bilgi verenleri de uyarırdı. "Beni yanıltırsanız vebali sizin uzerinizedir. Cunku sizin verdiğiniz bilgiler uzerine hukum bina ediyorum." derdi. Aile şikayetlerinde olduğu gibi toplumsal olaylarda da boyleydi. Bu prensibe ne zaman uyacağız dostlar? Hakkında soz soyleneni dinlemeden, anlamadan,niyet okuyarak hakkında konuşup hukum veriyoruz. Allah bundan razı olur mu?

Allah'a davet eden bir kulu engellemenin, onun hızını kesmeye calışmanın dinde yeri nedir acaba?

Allah'ın ayetlerinin okunduğu, Rasulunun sav sunnetlerinin anlatıldığı ve İslamın yaşanmaya calışıldığı mekanlara gitmek isteyenlere engel olandan daha zalim kim olabilir?

Kimin Allah katında değerli olduğunu yine Allah bilir. Hic kimse geleceğinde emin olmamalıdır. Havf ve reca arasında yaşamak en guzelidir. Yaptıklarımız, soylediklerimiz bizi şımartmamalı. Tek gayemiz Allah'ın rızası olmalı.

Mezhebimiz, meşrebimiz, cemaatimiz, dergahımız bizi kurtarmayacak. Bunlar bizim hidayetimize vesileyse, Rabbimizin emirlerini yaşamamıza yardımcı oluyorsa ne guzel. Yoksa sadece bulunduğumuz yer bizi kurtarmaz. Mekke'de Medine de yaşayıp cehenneme gitmek mumkundur. Ebu Lehep Mekke'de Peygamberimizden sav daha yakındı Ka'be'ye. Fiziki yakınlık onu ateş ehli olmaktan kurtarmadı. Bizi imanımız ve salih amellerimiz kurtaracak. Nice Peygamber evladı ve ailesi helak oldu. Nice zalimlerinki de hidayet buldu, kurtuldu. Allah cc akıbetimizi hayreylesin.

Ustunluk ancak takva iledir. Onu da yalnız Allah bilir.

Hidayet Allah'ın elindedir. Hidayet rehberi Kur'an'dır. "İleride ona uyup uymadığımızdan hesaba cekileceğiz." Gonullere inşirah veren, İslamın tadını duyuran Allah'tır. O kime hidayet verirse onu sırat-ı mustakim uzere kılar. Kendi yolunda sabit kadem eder.

Gelin hep birlikte Rabbimizin şu emirleri okuyalım, anlamaya calışalım ve gereğince amel edelim dostlar:

Hucurat Suresi,

6. Ey iman edenler! ŞÃ‚yet bir fÂsık (yalancı/gunahkÂr) size bir haber getirirse doğruluğunu araştırın.

(Yoksa) bilmeyerek bir kavme kotuluk eder de, yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz.

11. Ey iman edenler! Bir topluluk, bir toplulukla alay etmesin. Ola ki (alay edilen adamlar, Allah yanında) kendilerinden daha hayırlıdırlar.

Kadınlar da kadınları alaya almasın. Ola ki onlar, kendilerinden daha hayırlıdırlar.

Birbirinizi ayıplamayın.

Birbirinizi kotu lakaplarla cağırmayın.

İman ettikten sonra (kişinin) fÂsıklık (damgası yemesi veya din ve ahlÂk sınırını aşması) ne kotu isimdir!

Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

12. Ey iman edenler! Zandan cok sakının. Cunku zannın bir kısmı gunahtır.

Birbirinizin gizli kusurunu (casus gibi) araştırmayın ve biriniz, diğerini cekiştirmesin.

Herhangi biriniz (normal insan olarak) olmuş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz (değil mi?)

O halde ‘Allah’a saygı duyup emrine uygun yaşayın’ aykırı davranmaktan sakının.

Şuphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, cok merhametlidir.

13. Ey insanlar! Şuphesiz biz, sizi bir erkekle bir kadından yarattık (ırkınız ve şahsınızla ovunmeniz icin değil; sırf iyilik uğrunda) tanışasınız (yarışıp ve yardımlaşasınız) diye sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.

Hic şuphesiz ki sizin Allah yanında en şerefliniz, en takvÂlınız (Allah’ın emirlerine en uygun yaşayanınız ve gunahlardan sakınanınız)dır.

Şuphesiz, Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) haberi olandır.

15. (Gercek) mu’minler ancak, Allah’a ve Resûlu’ne inanan; sonra (bunda) şupheye duşmeyen, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlardır.

İşte onlar (imanlarında) doğru olanların ta kendileridir.

Selam ve dua ile...

kaynak: islamibirlik.com
__________________