Tum insanlığı hayat veren sozleriyle uyaran Allah'ın Resulu (a.s.m.), "verilen nimetlerin hakkıyla değerlendirilmesi" konusunda cok durmuştur.
Nitekim konuyla ilgili bir hadislerinde şoyle buyurur:

"İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkca onun ayakları KıyÂmet Gununde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Omrunu nerede tukettiğinden, gencliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve oğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden." (Tirmizi, SıfÂtu-l KıyÂme: 1)

Gorulduğu gibi burada her yaş ve her baştaki insanı yakından ilgilendiren beş nimetin hesabının sorulacağı belirtilmektedir.

Omrunu nerede tukettiğinin sorulması, bir bakıma "hayat nimeti"nin ve insana ihsan edilen "zaman"ın nerede harcandığıyla ilgilidir. İnsana, hayatı ve zamanı ihsan eden Allah olduğuna gore, bu nimet Onun rızası ve emirleri doğrultusunda kullanılmalıdır.

Yuce Peygamberimiz (a.s.m.), İbn-i Abbas'dan rivÂyet edilen bir hadiste, "İki nimet vardır ki, insanların coğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit" (Tirmizi, Zuhd: 2405) buyurarak, muhim bir zaafımıza dikkat cekmiştir. Maalesef, bircoğumuz, ozellikle sıhhat ve zaman bakımından bol imkÂnları bulunan gencler, bu hususta yanılmaktadırlar.

"Gencliği nerede yıprattığı"nın sorulması ise, doğrudan gencleri ilgilendirmektedir. Bu sorgulama, "gencliğin guzel yaşamak, hoşca vakit gecirmek, gulup eğlenmek" icin verilmediğini gostermektedir. Madem ki genclik, Allah'ın nimetleri bakımından bircok artıları olan bir devredir; onun şukru de, bu nimeti Allah'ın izni dairesinde kullanmaktır. Genclere ihsan edilen "guc, kuvvet, sıhhat, Âfiyet" gibi nimetler, daha fazla sevap kazanmanın birer vasıtası olmazlarsa, dunyada da, Âhirette de başımıza bel olabilirler.

"Malın nerede kazanılıp nerede harcandığının" sorulması da, tum insanları uyaran bir alÂrm zili hukmundedir. Cunku, bu cumleyle, herkesin helÂl kazanıp helÂl yollara harcaması istenmektedir. Parayı Allah'ın razı olduğu yollarla kazanmak ve Onun rızasına uygun yerlere sarf etmek, dunyevî harcamalarımızda israf etmemek gerekir.

"Oğrenilen ilimle nasıl amel ettiği"nin sorulması, aslolanın oğrenmek değil, onu hayata gecirmek olduğunu gostermektedir. Kur'an'da Rabbimiz oğrendiği ilmi uygulamayan insanları, "kitap taşıyan eşeklere" benzetmektedir. Cunku, her ikisinin de taşıdığı ilimden bir kazancı yoktur. Yine Peygamberimizin (a.s.m.), "İnsanlar helÂk oldular Âlimler mustesna, Âlimler de helÂk oldular ilmiyle amel edenler mustesnÂ, amel edenler de helÂk oldular ihlÂslı olanlar mustesnÂ, ihlÂslılar da buyuk bir tehlikenin uzerindedirler" hadîsi, hepimizi titretmeli ve daha bir dikkatli olmaya sevk etmelidir.

Yukarıdaki izahlarla birlikte bu hadiste onemli bir soruya da cevap var.

Bu hadis, "Yaşlanınca ibÂdet ederiz" diyen genclerin buyuk bir hata ettiğini gosteriyor. Boylece insanın sadece yaşlılık doneminden değil, gencliğinde yaptıklarından da sorumlu olduğu ihtar ediliyor.

Nitekim Kur'an'da Zilzal Sûresinde, "Kim zerre kadar iyilik yaparsa onu gorur, kim de zerre kadar kotuluk yaparsa onu gorur" buyrularak, insanın butun omrunde yaptıklarından sorumlu olduğu ifÂde edilmiştir.

Yukarıdaki hadîsimizi tamamlayan şu hadîsteki uyarılara da kulak vermek gerekir:

"Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil:

1. Olum gelmeden once hayatının,

2. Hastalık gelmeden once sağlığının,

3. Meşguliyet gelip catmadan once boş vaktinin,

4. İhtiyarlık gelmeden once gencliğinin,

5. Fakirlik gelmeden once zenginliğinin." (HÂkim: Mustedrek)

Rabbim cumlemizi, "hayatını, sağlığını, vaktini, gencliğini ve zenginliğini" Allah'ın rızası yolunda sarf edenlerden eylesin.

Yazar:Cemil Tokpınar
__________________