Ebu'd-Derda (R.A.), Hz. Peygamber (A.S.)'den duyduğu şu hadis-i şerifi naklediyor:
"İlim elde etmek icin yola cıkan kimseyi, Allah cennet yollarından bir yola iletir. Melekler, ilim talebelerinden memnun oldukları icin uzerlerine kanatlarını gererler. Gercekten ilim elde etmek icin uğraşana, gok ve yerdeki butun varlıklar, hatta sudaki balıklar bile istiğfar ederler. İlim sahibi alimin, sadece ibadet eden abidden ustunluğu, dolunayın ışık vermede diğer yıldızlardan ustunluğu gibidir. Muhakkak alimler peygamberlerin vÂrisidir. Peygamberler, dirhem ve dinar gibi bir mal miras bırakmadılar. Onlar sadece ilm-i zahir ve ilm-i batını miras bıraktılar. Kim bu ilimden alırsa, buyuk bir pay elde etmiş olur."
Beşeriyetin babası Hz. Adem (A.S.)'e verilen ilk şey ilim ve hikmet oldu. Daha sonra bu evlatlarına intikal etti. O'na unutma, şeytana ve nefsine uyma ozellikleri de verildi. Bu da cocuklarına intikal etti.
Kur'an-ı Mucizu'l Beyan'da bildirildiği uzere Zekeriya (A.S.) dua etti ve Allah'tan risaletine vÂris olacak bir evlat istedi. Zira peygamberler miras bırakmazdı.
"Alimler, peygamberlerin vÂrisidir." hadis-i şerifine gore acaba hangi ulema Allah Rasulu'nun vÂrisidir?
Mal ve meta peşinde koşmayan hoca alimdir. Eğer bir hoca mal ve metayı hedefleyip, sadece bunları miras bırakırsa, bu hal hadis-i şerife muhaliftir. Boylece, ulemanın bir vasfı ve Ebu'd-Derda Hazretleri'nin naklettiği hadis-i şerifin sırrı ortaya cıkmış oldu.
Allahu TealÂ, Adem (A.S.)'ı yaratacağı zaman Cebrail (A.S.)'a yeryuzunun dort bir tarafından birer avuc toprak getirmesini emretti. Getirilen bu değişik topraklar yoğurularak Adem (A.S.)'m vucut hamuru meydana geldi. Allahu TealÂ, Adem (A.S.)'ın toprağının cevherlerine hitab-ı ilÂhîyi işitme ve cevap verme kabiliyetlerini bahşetti.
Allahu TealÂ, Adem (A.S.)'ın hamurunu tamamlayıp, ruhundan nefyettiği zaman, boylece ilim ve hikmet de kendisine verilmiş oldu. Boylece O, kendisine ruhun uflenmesi ile ruh ve ruhanî ozelliklerin sahibi, yaratılış toprağının cevherinde bulunan turlu istidatlarla da nefis ve nefes sahibi oldu. Yani Adem (A.S.)'ın kalbi hikmetin, bedeni heva ve nefsin kaynağı olurken, tabiatı da nesilden nesile intikal etti. İlim ve hikmet ise, Ebu'd-Derda hadisinin sırrıyla ancak ona talib olanlara kaldı. Yani her babadan oğula ilim ve hikmet gecmedi. Allahu Teal ilmi, ilim talebi ile yola cıkan kimseye verdi.
Adem (A.S.)'m oğlu Habil, torunları Şit (A.S.), Hud (A.S.) Nuh (A.S.), ilim ve hikmet sahibi olurken, diğer oğlu Kabil ise nefis ve hevanın sahibi oldu.
Bu hal ile Adem (A.S.) maddi doğum ile nefsi, manevi doğum ile ilim ve hikmeti ve dolayısıyla murşidliği, veliliği, nebiliği evladlarma intikal ettirdi. Bu miras, yaradılışımızdaki manevi cevherden, ilim ve hikmetten kaldı. Artık dileyen, manevi doğuştaki ilim ve hikmeti tahsil icin murşidini aradı. Dileyen de maddi doğuşun tabiatında kaldı.
__________________