Bu ulkede tasavvufu tartışmaya acmak istemeyen, acıldığında ise, acanları hemen modernist ilahiyatcı adı altında yaftalayan bir kesim var. Bu kesime gore, Mevlana'yı eleştirmek topluma ne kazandıracakmış? Yani artık birini eleştirme olcusu, topluma ne kazandırdığı ile olculecekse -ki toplumun neyi kazanmak istediği ortada- o zaman hic kimseyi eleştirmeyelim.
Bu tavır yanlıştır. Sırf şiiri, geleneği, tasavvufu savunacağım diye, Tevhid ikinci plana atılamaz. Bir musluman tasavvufu savunmak zorunda da değildir, yaşamak zorunda da. Ancak tasavvuftan alacağı guzel şeyler vardır ve almalıdır.Ancak bu tasavvufu İslam'ın ozu gibi gormek hatasına duşmeden olmalıdır. Tasavvufun ancak edebi, kulturel bir değeri olabilir. Dini anlamda yuksek bir değeri yoktur. Biz Turkler olarak İslam'ı sufiler aracılığı ile oğrendiğimiz icin, tasavvufa karşı bu denli ilgimiz var.
Tasavvuf adı altında yapılan şarlatanlıkları goruyoruz, biliyoruz. Bu ulkede asla eleştirilemeyecek, eleştirilmesi teklif dahi edilemeyecek şeyler genelde fikirler uzerinden değil, kişiler uzerinden yurur.Bazı kişiler eleştirilemez bu ulkede. Mesela, şirk herkes tarafından eleştirilebilir. Ancak Mesnevi'nin on sozundeki şirk sozleri eleştirilemez cunku Mevlana soylemiştir. Vardır bir bildiği, biz anlayamayız!
Yurekli olan varsa tasavvuf tartışmaya acılsın. İlahiyat hocası denilen bir cok doc ve profun yeminli birer tasavvuf muridi olduğu apaacık ortada iken, tasavvuf eleştirisi bağlamında pek bir gelişme olacağı ihtimali az gorunuyor. Ancak bu yapılmalı. Aksi takdirde, nesiller uyuşuk, pasif, tesbih cekmekle cenneti hak ettiğini sanan, gunde bin salavat getirip Peygamberimizi ornek almayan, zikirmatiklerle gezen curumuş bir şekilde yetişiyor. Yıllardır uygulanagelen dini yaşama bicimi olan tasavvufi / şekilsel / vicdan ile Allah arasındaki din anlayışı faydadan cok zarar vermektedir. İnsanlar ahlaksız yetişiyor. Dunyevi hic bir sorumluluk sahibi olmadan, namaz kılıp oruc tutarak ahlaki, vicdani,ilmi yetersizliklerini kapatmaya calışıyorlar.
Bunda ılımlı İslam projesinin, uzerinden yuruttuğu Mevlana tarzı din anlayışının buyuk etkisi de var. Mevlana tarzı din hic kimseyi rahatsız etmiyor. Herkesin hoşuna giden bir anlayışı nasıl İslam olabilir? Herkesin seveceği bir şey ise İslam, neden ve nicin geldi? İnsan dahi, duşman edinemeyecek denli silik bir hayat cizgisi takip etmemeli ise, alemlere rahmet diye gelen din nasıl duşmansız olabilir?
Bunları duşunmek lazım.
Muhammet Burak

alıntıdır. kaynak:



__________________