İlahi Aşk’ımın Başladığı Hikaye


Bugun, Hayat seruvenimizi roman tadında hikayeleştirdiğimiz “İcimdeki Bitmeyen Ozlem” isimli kitabımızdan 19. Bolumde ilahi aşkımın başlangıcı olan hikayeyi paylaşmak istedik.

http://icimdekibitmeyenozlem.blogspot.com.tr




İnşallah bu hikaye benim gibi hayatınızı sorgulayıp hayırlı kararlar vermenizi sağlar.





İnsan, ancak donup ardına baktığında zamanın nasıl hızla gectiğini anlıyor. Ve insan daha dunyaya nicin geldiğini, hayatın gayesini anlayamadan bir bakmışsın omur bitiyor.



***



İnsan, ezelde ruhlar aleminde Rabbine seni seviyorum, sana aşığım, demişti. Cenab-ı Allah, mademki oyle, o halde aşkını ispatla, diye bizi bu dunyaya sabır ve şukur imtihanına gonderdi. Giriş yazısında anlatmıştık.



Şu bir gercek ki; soz ile ifade edilen sevgiden, hÂl ile ortaya koyulan sevgi, saygı elbet cok daha derin ve gercektir.



Ama biz insanlar, nefsin arzu ve isteklerinin peşinde koşmaktan geldiğimiz yeri, verdiğimiz sozu, gideceğimiz yeri, aslında Allah’ı unuturuz.



Ama Rabbimiz oylesine merhametlli ki… Kusurlarımıza bakmadan, unutkanlığımızı, gafletimizi, cehaletimizi hoşgorur, yine de merhamet eder.



Bu merhamet neticesinde, kendisini hatırlatmak icin, yani Kıblemizi Zat’ına cevirmemiz icin şahsımıza ozel peygamberler gonderir.



Bu elciler aklını kullananlar icin Don Rabbine diyen uyarıcılardır.



Onceki peygamberlerin adı Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz İsa AS, vs. idi. Bize ozel gelen elcilerin adı ise, acı, keder, ızdırap, bela, hastalıktır…



“Gonule gamdan kederden bir peygamber gelince, otelerden Cebrail de gonule iner. Duşunce, Meryem gibi yuzlerce İsa’ya gebe kalır.”



(Hz. Mevlana: Divan-ı Kebir, cilt 3,1159)



Allah kusurlarıma bakmadan, merhametinden hastalık peygamberini bana ozel gonderdi. Gafletten uyandırdı, bu hastalık sayesinde doğruyu buldum.



Engelli olmak bana Alah’ın hediyesidir.





***





19-a) Hayatımın Donum Noktası İkinci Mektup



Yaşım otuz olmuştu.



Hayatımın en onemli donum noktası 2003 yılında aldığım bir E-mail’dir.



Biliyorsunuz E-mail ingilizce bir kelimedir ve elektronik mektup demektir.



Stresli calışma ortamında calışırken bir e-mail aldım. Mailde bir hikaye vardı. Hikayede anlatılan şeyleri duşunmemiz isteniyordu ve konuyla ilgili carpıcı sorular soruluyordu.



Oncelikle hikaye şoyleydi;



Cok fakir ve aciz bir genc kız/erkek, dunyanın en zengin, en comert, en merhametli ve en guzel kız/oğlan’ına aşık oluyor ve bir şekilde huzuruna cıkıyor ve O’nu cok sevdiğini soyluyor.



O zengin ve merhametli kişi, Peki madem beni sevdiğini iddia ediyorsun, oyleyse seni bir takım zorlu şeylerle imtihan edeceğim. Bakalım sabredebilecek misin? , diyor.



Adamlarım seni şimdi narkozla derince uyutup dev bir gemiye bindirecekler. Eğer sınavı gecebilirsen, yani beni sevdiğini ispat edersen, geminin varacağı limanda bana kavuşacaksın.



Boylece dunyanın en guzel ve zengin kişisinin sevgisini kazanmış olacaksın ve hayal edemediğin mutluluğa kavuşacaksın, tamam mı, diyor.



Aylar sonra narkozun etkisi yavaş yavaş geciyor ama cevresindekiler ona gemiye neden bindirildiğini unutturuyor. Kimi eğlenceyle, kimisi oyunla, kimisi para kazanmakla meşguller…



O da bunlara dalıp gidiyor, yani bu seferde gaflet uykusuna geciyor.



Sonra, birgun guvertede gokyuzunu seyrederken, neden bu gemiye getirildiğini hatırlıyor.



Aslında kendisini meşgul eden para, oyun ve eğlenceler hep bu imtihanın unsurlarıymış.



Gemide O’nun bir elcisi olduğunu da hatırlıyor. Bunları O acıklıyor. O seni heryerden duyar, heryerde mikrofonu var, durumunu arzet, af dile, mutlaka affeder, diyor. Ve genc af diliyor.



Elciye, O sevgili benden neler istiyor, ne yaparsam bu imtihanı kazanırım, diye soruyor.



O da, sevgilinin yazdığı kitabı oku, uygula, orada acıkladı, diyor ve bir de benim yaptıklarımı yaparak bana benzemeye calış. Cunku ben onun en sevdiği insanım.



Mesela, Sabah erken kalk, dişlerini fırcala, dort dakika spor yap; insanlarla tebessumle selamlaş, geminin alt katındaki fakirlere ikram et.



Mailde, Şimdi bu hikayenin uzerinde biraz duşunelim, yazıyordu.



Mesela, bunun gibi sizi narkozla bir hafta uyutuyorlar. Bir hafta sonra uyandığınızda kendinizi okyanusun ortasında gitmekte olan bir gemide buldunuz.



Uyandığınızda ilk ne yaparsınız; Ben bu gemiye nasıl ve neden bindirildim, beni kim getirdi, gemi nereye gidiyor, bu geminin sahibi, kaptanı kim, diye sorgularsınız değil mi?



Acıkmak duygusunu icimize yerleştiren Allah, merak etmek duygusunu da yerleştirmiş ki, “Nereden geldim, nereye gideceğim, cennet nedir, cehennem nedir, Peygamber kimdir, …



‘Allah kadirdir' ne demektir, acaba Enfal Sûresi neden bahseder, oldukten sonra dirilmek nasıl olur?”; insanın vazifesi, İslamiyet'i oğrenmek, anlamak ve yaşamaktır.



İşte merak da insana bunun icin verilmiştir; kendisine lazım olanı arayıp bulsun diye.



Mail, insan, aynen hikayedeki gemiye bindirilen genc gibi, Allah’ı sevdiğini ispat etmesi icin dunyaya sabır imtihanına gonderildi, diye devam ediyordu.




Bizler de, gaflet uykusundan uyandığımızda, yani dunyamızın, uzay denen okyanusta yuzen bir gemi olduğunun şuuruna vardığımız o an, hepimiz mantıken şoyle sorgulamayız:



Biz dunyaya nereden geldik, Yaşamın gayesi nedir, Olum nedir, oldukten sonra başımıza neler gelecek, Olen insanlar nereye gidiyor? , vs. …



Mailde, bu gibi soruların cevaplarını Kuran-ı Kerim'de bulabilirsiniz, diyordu.



Ve Dunya hayatının değersizliği... Kalpten yapılan bir tovbe ile gunahsız yaşama başlanacağı... vs. gibi konularla ilgili ayetleri de, Kuran-ı Kerim'de bulabileceğimizi belirtiyordu.



Ve e-mail yani mektup, insan bu soruların cevabını bulamazsa kalpten huzuru, mutluluğu asla yakalayamaz, diye bitiyordu.



***



Evet, işim, evimiz, arabamız vardı, sevdiklerim sağlıklı ve yanımdaydı ama huzurlu değildim. Cunku niye yaşadığımızı ve Allah’ın neden beni engelli yaptığını bilmiyordum.



Ramazana bir hafta vardı. Guzduzleri işyerimde ve gecelerce yatağımda, bu hikaye ışığında dunya ve gecmiş hayatım hakkında uzun uzun duşundum.



Allah nasip etti, Bu soruların cevabını oğrenerek huzur bulmak ve hayatıma yepyeni bir sayfa acmak icin, tovbe-istiğfar ettim ve Kuran-ı Kerim’i okumaya karar verdim hamdolsun.





İnşallah bu hikaye benim gibi hayatınızı sorgulayıp hayırlı kararlar vermenizi sağlar.





Celalin Penceresinden
__________________