vin iyisi sosyal tesislere yakın olandır. Boyle bir evde oturmak insana ek bir mutluluk getirir. Ancak bazı insanların, -farkında olmadan ve suret-i haktan gorunerek- işlediği hatalar, kucuk mutlulukları dahi yok ediyor.
Bilhassa yaz gunlerinde sokakta oynayan cocukların cami bahcesine sokulmamalarına şahit oluyorum. Cocukları ellerini yıkamak icin bile cami bahcesine almamanın ne İslÂmî ne de insanı bir tarafı vardır diye duşunuyorum... Cami avlusunu ve lavaboları temiz tutması icin gorevlendirilen insanların cocukları cami cevresinden uzaklaştırmalarını anlamakta gucluk cekiyorum... Oyle ki ezan okunurken terli terli şadırvana koşup abdest almak isteyen cocuklar dahi, cami avlusundan uzaklaştırılıyor. Ellerini yuzlerini yıkamak icin cami avlusuna gizlice giren bazı cocukların urkek urkek cami icine, bilmedikleri fakat merak ettikleri bir şeye bakar gibi baktıklarına şahit oluyorum. Bu cocukları yetiştiren anne-babalara icten ice sitem etmekten kendimi alamıyorum.
Cami gorevlilerinin, bu konuda uyarılması ve eğitilmesi gerektiği kanaatindeyim. Cocuklarla iyi ilişki kurmakta gucluk ceken gorevlilere gerekli camiler, mescitler, cocuklar sevdirilmeli ve problemlerinin cozulduğu mekanlar olduğu gosterilmelidir. Bu mekanlarda ve cevresinde cami gorevlilerince duzenlenen kulturel etkinlikler, sportif yarışmalar cocukların ilgisini cekecektir. Boylece cocuklar camilerin yalnız ihtiyarların, belli zamanlarda girip cıktığı yerler değil butun insanların huzur ve mutluluk duyduğu mekanlar olduğunu gorecektir.
Camiler, mescitler, cocuklara sevdirilmeli ve problemlerinin cozulduğu mekanlar olduğu gosterilmelidir. Bu mekanlarda ve cevresinde cami gorevlilerince duzenlenen kulturel etkinlikler, sportif yarışmalar cocukların ilgisini cekecektir. Boylece cocuklar camilerin yalnız ihtiyarların, belli zamanlarda girip cıktığı yerler değil butun insanların huzur ve mutluluk duyduğu mekanlar olduğunu gorecek, cami gorevlilerini kendilerini kovalayan asık suratlı insanlar değil, sevecen ve iyilik timsali insanlar olarak tanıyacaktır. İcinde bulunduğu bunalımlı durumu rahatlıkla paylaşabilecektir.
Cok merak ediyorum cocukken girmesi yasak edilen bir yere buyuyunce nasıl alıştırılacak bu cocuklar? Oysa cok bilinen bir hadisi şerifde "Cocuklarınız yedi yaşına girince onlara namazla emredin" (Ebu Davut) buyurulmaktadır.
Cocukları camiden uzaklaştırma hareketini kim yaparsa yapsın ve bu gereksiz titizliğe goz yuman kim olursa olsun ne insanlıktan ne de Hz. Peygamber'in hayatından haberi var demektir. Hz. Peygamber (s.a.v) yakın cevresindeki cocuklara ve torunlarına o kadar ilgi ve sevgi gostermiştir ki; camide namaz kıldırıyorken bile cocuklar omuzunda ve sırtındadır. Hz. Zeynep'ten torunu Umame bu cocuklardan biridir. Hz. Peygamber onu namazda omuzuna alır, rukua gittiğinde yere kor, kalktığında tekrar omuzuna alırdı. (Kutub-u Sitte).
Bazen Hz. Peygamber secdeye gidince Hz. Hasan ve Huseyin gelip sırtlarına binerlerdi. Hz. Peygamber secdeden kalkarken onları yumuşak bir şekilde alıp yere koyarlardı. Secdeye gidince onlar yine sırtına binerlerdi, bu durum namaz bitene kadar devam ederdi.
Cocuk terbiyesinde dini terbiyeye oncelik verilmesine rağmen gunumuzde muslumanların cocuklarının yetişmesinde, butun gayret ve maddi manevi imkanlarını, sadece dunyevi geleceklerini kazanma doğrultusunda harcamaları, onların, ahiretlerine yatırım yapmamaları inanclarına son derece aykırı bir durumdur. Namaz bitince de cocukları alır dizlerine oturturlardı.
Bir defasında Hz. Peygamber secdedeyken sırtına Hz.Hasan veya Hz. Huseyin binince, ininceye kadar secdeyi uzatmıştı.
Bir başka zamanda da hutbe okuyorken Hz. Hasan ile Hz. Huseyin camiye girince sozune ara verip aşağı inmiş ve onları kucağına almıştı." (Nesai)
Butun bu orneklerden anlaşılacağı gibi Hz. Peygamber (s.a.v) cocuk ve torunları ile cok yakından ilgilenmiş, onlara her zaman ve mekanda sevgi, anlayış ve sorumlulukla yaklaşmış şefkatle muamele etmişken; bizim cocukları cami ve cevresinden uzaklaştırmak icin yaptığımız hareketleri nasıl yorumlayabiliriz? Cami ve cemaata alıştırma hususunda bizlere en guzel ornek Hz. Peygamber (s.a.v) olmalıdır. O ne guzel ornektir.
Kuranı Kerim acısından, aile terbiyesinde imandan sonra namaz oncelikli bir yer alır. "Ehline (yani aile halkına) namazı emret! O hususta sabır da goster. (Taha/132) ayetinde "ailene namazı emret" dedikten sonra, ayrıca omun hakkında sabretmenin emredilmesi cok manidardır. Usanmadan emir ve ilginin devam ettirilmesi ve mutlaka neticenin alınması gerekmektedir.
Hz. Peygamber'in cocukları irşadlarında namaz uzerinde cok durduğu gorulmektedir. Enes (r.a) Tahrim Suresi'ndeki "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun" mealindeki ayet nazil olduğunda Hz. Peygamberin sabah namazına cıkarken altı ay Hz. Fatıma'nın kapısına uğrayıp onları namaza cağırdığını bildirmektedir. Oysa zamanımızda ağzını actığında muslumanlığı kimseye bırakmayan, kendisini gercek kurtulmuş olarak goren bircok aile, cocuklarının ibadetlerine dikkat etmemektedir. "Daha kucuk, buyuyunce kılar. Biz de gencken boyleydik." duşuncesizliği ile buluğa ermiş cocuklarını uyarmamakta, onlara yol gostermemektedirler. Sabahları "biraz daha uyusun" diye sabah namazına kaldırmamaktadırlar. Oysa genc her konuda olduğu gibi bu konuda da annebabasından ilgi bekler. İddia edilenin aksine ısrar ister.
Namaz kılmayan bir oğrencime "Sen akıllı bir kızsın ve sana namazın farz olduğunu da biliyorsun neden kılmıyorsun?" dediğimde "Ama oğretmenim annem bir kere kılmamı soyluyor, ısrar etmiyor" cevabını verdi. Anneye durumu anlattığımdan kısa bir sure sonra oğrencim sevincle "Artık hic namazımı bırakmıyorum oğretmenim" diye mutluluğunu benimle paylaşmıştı.
Aile terbiyesinde dini terbiyeye oncelik verilmesine rağmen gunumuzde muslumanların cocuklarının yetişmesinde, butun gayret ve maddi manevi imkanlarını, sadece dunyevi geleceklerini kazanma doğrultusunda harcamaları, onların, ahiretlerine yatırım yapmamaları inanclarına son derece aykırı bir durumdur. Her aile, cocuğunu en iyi kendisi tanır. Bu konuda cocuklarına nasıl davranmaları gerektiğini tesbit etmeli ve cocuğun ibadetini yerine getirmesini sağlamalıdır.
İslam dininde, cemaatla namaz teşvik edilmiş, hatta bazı ibadetler icin cemaat farz kılınmıştır. Cemaatle namaz muslumanların birbirleri ile goruşup hallerinden haberdar olmalarını, bilgi alışverişinde bulunmalarını, aralarında disipile yaşadığı cevreye ve samimiyet kurduğu insanlara dikkat etmeli ve bu konuda cocuklarına iyi ornek olmalıdır.
Cocuklarının namaz kılmayan, camiye gitmeyen bir cevre ile ilgi kurmasına engel olmalıdır. Cocuğunu sadakatine guvendiği arkadaş ve dostlarıyla birlikte cemaatle namaz kılmaya alıştırmalı ve buııa devam etmelidir. Camilerde yapılan sohbetleri ve oğretilen
dini esasları ve inancları takip etmelidir. Kuranı Kerimi okumaktan ve dinlemekten derin bir zevk duymalı ve cocuklarına aynı zevki aşılamalıdır. Bu hususta ihmal ve gaflet gostermemelidir
Sahih hadislerde, cemaatle kılınan namaza verilecek sevabın tek başına kılınan namazın sevabından 25 veya 27 kat olduğu, ayrıca cemaata katılanların sayısı arttıkca kılınan namazın sevabının da artacağı haber verilmiştir.
Bilhassa babalar, erkek cocuklarını eğitmekte cok dikkat etmelidirler. Cunku erkek cocuklar onlerinde ornek olarak babalarını gorur ve onun gibi hareket etmeye ozen gosterirler. Vakit girince cemaatla namaz kılmaya yarışırcasına gitmelerini sağlamak icin cocuklarını teşvik etmelidirler. Gunduz rızık peşinde koşan babalar akşam ve yatsı namazlarını cocukları ile kılmaya ozen gostermelidir. Camiye gitmeyi adet edinen bir cocuk, kendi ic yapısında imanın ruh ve mayısını kokleştirir. Allah'a itaatin zevkini ve heyecanını taşır. Aynı zamanda iyilikler ve kotulukler hususunda IslÂmın
buyruklarına baş eğip teslimiyet gostirir.
Cemaata katılması cevresinde ceşitli yaştan ve seviyeden insanlarla ilfşkilerini guclendirir. Bilindiği gibi insanlarla sağlıklı ilişki kuranıayanlar, Allah'la sağlıklı ilişki kuramazlar.
Aile yaşadığı cevreye ve saıııinıiyca kurduğu insanlara dlkkat etmeli ve bu konuda cocuklarına iyi ornek olmalıdır. Cocuklarının namaz kılmayan, camiye gitmeyen bir cevre ile ilgi kurmasına engel olmalıdır. Cocuğunu sadakatine guvendiği arkadaş ve dostlarıyla birlikte cemaatle namaz kılmaya alıştırmalı ve buna devam etmelidir. Camilerde yapılan sohbetleri ve oğretilen dini esasları ve inancları takip etmelidir. Kuranı Kerimi okumaktan ve dinlemekten derin bir zevk duymalı ve cocuklarına aynı zevki aşılamalıdır. Bu hususta ihmal ve gaflet gostermemelidir.
Ayrıca Kur'an ilimleriyle ve cocuğun anlayabileceği konularla ilgili toplantılara katılmaya ozen gostermeli ve cocuklarını da yanlarına almalıdırlar.
Bilhassa kadınların bu konuda cok şikayetci olduklarına şahit oluyoruz. Babalar kendi arkadaşları ile ilişkilerini duzenlerken aile fertlerini pek kaale almamakta ve -erkek-kız butun cocukların, terbiyesi ve her yonden bilgilendirilme işi, annelerin ustune atılmaktadır. Oysa 10 yaşından sonra erkek cocukların babaları ile birlikteliği ve erkeksi bir takım olayları paylaşımı onun bedensel, psikolojik ve sosyo kulturel gelişimi icin cok onemlidir. Cunku bu yaşlardaki erkek cocuğun babasından oğrenmesi gereken cok şeyleri vardır. Babaların oğretmeğe fırsat bulamadıkları şeyleri uygunsuz ortamlarda uygunsuz klşilerden oğrenerek yetişen nice iyi aile cocukları telef olmakta, kotu evlat olmaktadır. Cunku her cocuk fıtrat uzere doğar ve onun iyi, kotu olmasına cevresi sebep olur.
Şair Şevkl anne baba ilgisizliğinin yetimlikten daha kotu olduğunu, dortluğunde ne kadar acık bir dille ifade etmektedir;
"Gercek yetim, ana-babası hayatını tamamlamış, Kendisini başaşağı yalnız bırakmış kimse değil Asıl yetim, anası kendini boş işlere veren, Babası da durmadan kendini meşgul gosteren kimsedir."
__________________
Cami ve Cocuklarımız
Dini Sohbetler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Cami ve Cocuklarımız
-
12-09-2019, 07:02:28