Mesnevi-i Şerif’te nakledildiğine gore bir kimse Şuayb a.s.’a şoyle dedi: “Allah Teal bende pek cok gunah ve kusur gorduğu halde beni hic azarlamıyor.” Hak TealÂ, Şuayb a.s.’ın gonlune şoyle hitap etti: “Ey ben bu kadar gunah işledim de Allah beni azarlamıyor diyen kimse! Allah seni muaheze edip duruyor ama sen farkında değilsin. Kalbinde gunahlar ust uste yığılmış, gonul gozun kor olmuş. Dumanın kara tencere uzerinde izi gorunmediği gibi senin de kararan kalbin Allah’ın kınamasını duymuyor. Allah seni cok ikaz edip gunahlarını haber verdi ama sen bu yuzden anlamadın.”
Hazreti MevlÂna k.s. sonraki beytinde şoyle buyuruyor: “Demirci zenci olursa, ocağın dumanı yuzunde iz bırakmaz. Sen zenci gibi olmuşsun da, gunahlarının dumanı yuzunun karasında gorunmediği icin ikaz edilmediğini zannediyorsun. Eğer ak yuzlu olsaydın, elinin karalarını yuzune surduğun zaman coktan siyah izler belli olurdu. Ey gunahlarından yuzu kararmış adam! Sen bundan dolayı anlamıyorsun. Eğer yuzunu Hakk’a cevirseydin, gunah yerine itaatle Allah’a bağlansaydın gunahlarının kirini secebilirdin. O zaman pişmanlık ile tovbe kapısını calardın. Oysa artık tovbe edemez hale geldin. Gonul aynanı temiz tutmaya calışsaydın, bir gunah işlediğin zaman derhal gonlunde bir gam duyardın. Zira gunahkÂr olmayan kulun işlediği gunah, gonlune gam getirir. Niye ben bu gunahı işledim, diye vicdan azabı duyar. Bu vicdan azabı ile Hak TealÂ’dan utanır ve tovbekÂr olur.”
Allah Rasulu s.a.v. buyurmuştur ki: “İnsanın kalbinde ne kadar gunah bulunursa bulunsun, onda vicdan denilen nuranî bir cevher vardır. O cevher insanı hayırlı işlerde sevince, kotu işlerde huzne goturur.”
Bir kimse kotu bir iş yaptığında gam duymuyorsa o kimse Allah’tan uzaklaşmıştır. Ummet-i Muhammed’in bu asırda gorulen hali de budur. Vicdanlar susmuş, tovbeler samimi değil. Tovbeden sonra tekrar gunah işleniyorsa, o tovbe yalancı tovbesidir.
Nice gunahlarımızı guzel amel zanneden bizler omrumuzu boş işlerle tuketiyoruz. Bir kulun aldanmış olduğunun en buyuk alameti omur sermayesini faydasız işlere ve hevasına harcamasıdır.
İnsanoğlunun Allah’tan uzaklaştığının alameti gunahlarını ve yaptığı kotu işleri iyi gormesidir. Bu, kendi kendini aldatmaktan başka bir şey değildir. Bundan kurtulmanın caresi de tasavvufî hayata girmektir. Gunahları tovbe, zikir ve kÂmil insanlarla yakınlık kaldırır. Murşid-i kÂmiller Allah’ın izniyle insanı terbiye ederler.
Murşid-i kÂmil olan bu zatlar insanların azgın nefslerini tovbeye yonlendirir. Onlar mum gibi bir ışıkla kendisine gelen talibe once lamba verir. Sonra yıldız, sonra da ay bahşeder. Nihayet Allah’ın izni ve ihsanı ile guneşe kavuşturur.
Efendimiz s.a.v. buyurmuştur ki: “Eğer gunahlar gonul tasını karartırsa, o pas arta arta iman cevherini eksiltir.” Bunun ilacının ne olduğu sorulduğunda: “Onun ilacı ve cilası Allah’ın zikridir.” buyurmuştur. Kalbin pasını silen zikir, fikir ve nimetlere şukurdur. Fikir, bÂtıl duşunceleri atıp Hakk’ın ayetlerini, Rasulullah s.a.v.’in hadislerini ve Allah dostlarının sozlerini anlayarak ilim tahsiline calışmaktır.
Medine-i Munevvere’de iken sohbetinde bulunduğum Molla Burhaneddin bu konuyla ilgili olarak şoyle buyurmuştu: “İlimden, amelden, zikirden gaye nefsi dizginlemektir. Alim de olsan, abid de olsan nefsini dizginlemediğin muddetce gayeye ulaşamazsın. Buyuk zatlar nefsini eritip yok eden kimselerdir. Nefs terbiyesi bazı insanlarda fıtrattan olur. Yani bu kimseler yaratılış itibari ile temiz olup nefsleri kucuk, kalpleri buyuktur. Bunlar ilme muptela ve muhabbete Âşıktırlar. Bazılarında ise tam tersidir. İlmi ve ameli arttıkca nefsi şişer. Gururdan yanına yaklaşılmaz. Boyle ilim insana fayda yerine zarar vermiş olur. Butun bunlar murid icin de gecerlidir. Murşide giden bir kimse nefsini koreltemiyorsa, o gidişin kendisine faydası olmamış demektir.”
__________________
Dini Sohbetlerimizden 💯
Dini Sohbetler0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Dini Sohbetlerimizden 💯
-
12-09-2019, 06:59:32