Şeytanın vazifesi, ma'lumdur ki; İnsanın aklına vesveseyi atmak, şupheyi bırakmak, boylelikle zayıf iradeli insanların bu vesveselere kanıp, ilahi ve yaradılışa dair mevzulara dair yanlış tevehhumlere kanabilmesine vesile olmaktır.

İradesi yuksek olmayan, feraset ve basiretinde yuksek mertebelik olmayan kişilerin, bu vesveseler neticesinde kalbinde daralmalar, bir huzurluk hali yaşa gibi durumlar vuku bulabiliyor.

Bu noktada kişi, şeytanın tuzağına duşup kendinden şuphe edebiliyor. "Ben, demek ki bozuk niyetli bir kimseyim ki boyle şeyler aklıma geliyor. Benden iflah olmaz." gibi duşuncelere burunebiliyor.

Halbuki bu duşuncenin akla gelmesi, kişi'nin bir kabahati değildir.
Bundan oturu bir mesuliyet onda yoktur. Bu duşuncesi ile amel etmediği surece kendisine bir zararı dokunmayacaktır bu vesvesenin. O yuzden musluman kişi, bu duşunce uzerine olmalı.

Marmara Denizinin tum suyunun kuruduğu duşuncesinin akla gelmesi, gercekten boyle bir fiilin olmasına sebep teşkil eylemediği gibi, vesvese dolayısıyla akla gelen duşunceler de kişi'nin imanının bozuk olduğuna sebep teşkil eylemez.

Bir başka bakış acısı olarak da Bakara Suresi, 23. ayeti hÂtıra getirmekte fayda vardır. Bu ayette Cenab-ı ALLAH, şoyle buyurur;

"Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şuphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru soyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi cağırın (ve bunu ispat edin)."

Kuran-ı Kerim, ma'lumdur ki; Hak olan bir kitaptır. Bunda bir musluman icin şek ve şuphe yoktur. Onun hakikatini tartışmaya acmak dahi abestir.

Hal boyleyken Cenab-ı ALLAH, ayet-i kerimede, Kur'anı inkar edenler icin mealen; "Haydi iddianızı ispatlayın, şahitlerinizi getirin, eğer ki haklıysanız" şeklinde buyurmaktadır.

Tamamiyle hak olan ve kendisinde şek, şuphe barındırmayan bir kitap icin ALLAH'ın bu şekilde buyurması, nasıl ki Kuran'ı Kerimin tartışmaya acılabilir bir kitap olduğu gibi bir duşunceyi hasıl etmiyorsa, oyle de vesvese dahi bir hayalin akla gelmesi, o kişi'nin imanının bozuk olduğu ihtimalini acığa cıkarmaz, boyle bir durumun olduğu gerceğini ortaya koymaz.

Mes'eleyi bu şekilde ele almak, teşbih uzerinden kalbi muferreh tutmak gerekir bir musluman icin.


__________________