Şimdiye kadar, tamamen veya parca parca, Kur’Ân’ın 350 bini aşkın tefsiri yapılmıştır.1 Bu Kur’Ân’ın bitmez tukenmez bir hazîne olduğunu gosterir.
Ancak, bu zenginlik, aynı zamanda da farklılığı getirmektedir. Bu da, sanki bir celişki varmış gibi şuphe ve vesveseleri cekmektedir. Tefsirlerin/yorumların farklı olmasının sebebi ve dinî hukmu şudur.

Kur’Ân’ın her kelÂmının/sozunun uc hukmu vardır:

1- Bu Allah’ın kelÂmıdır.

2- Allah tarafından murad olan mÂn budur.

3- Murad edilen mÂn budur. (Mufessir oyle zannediyor, oyle anlıyor...)

Eğer Kur’Ân’ın o kelÂmı, başka bir mÂnÂya ihtimÂli olmayan muhakemattan (kesin hukumlerden) olursa veya Kur’Ân’ın başka bir yerinde beyan edilmiş ise, birinci ve ikinci kaziyeleri (kararları) aynen kabul etmek lÂzımdır ve inkÂrları da kufurdur.

ŞÃ‚yet Kur’Ân’ın o kelÂmı, başka bir mÂnÂya ihtimali olan bir nass/hukum veya zÂhir olursa, ucuncu kaziyeyi (kararı/hukumu) kabul etmek lÂzım olmadığı gibi, inkÂrı da kufur değildir. İşte, mufessirlerin ihtilÂfları, ancak ve ancak şu kısma aittir.2

● Tefsirlerin farklı olmasının bir diğer sebebi de; “Yaş ve kuru apacık Kur’Ân’da yazıldığından”, o denize dalan mufessir dalgıclar mesleği, meşrebi ve anlayışı capında hakikatler cıkarmasındandır.3

Tefsir hakkında ozellikle vurgulanan diğer hususları da şoyle sıralayabiliriz:

● İslÂm’ın ilk yıllarında Muslumanlar anlayamadıkları Kur’Ân Âyetlerini Peygamber Efendimize (asm) sorarlardı. O da, gerekli acıklamaları yapardı. Boylece Rasul-i Ekrem (asm), Kur’Ân’ın ilk mufessiri unvanını da aldı.

● İslÂm Âleminde ilk tefsirler Arapca’dan Arapca’ya, daha sonra ihtiyac duyuldukca diğer dillere cevrilmeye ve tefsir başlandı.

● Kur’Ân, İslÂmiyetin, Muslumanların yayılmasına paralel olarak once Doğu, sonra Batı dillerinde de yorumlandı. Ulkemizde ise, cokca tefsirler yapılmıştır.

● Kur’Ân Âyetleri biri birini tefsir eder.4 Ayrıca, sahih/doğru hadîsler de onu tefsir eder ve etmeye yeter.5 İyi bir mufessir ayrıca hadîs ilminde de uzmandır.

● Zaman buyuk bir mufessirdir.6 Kur’Ân’ın gercekleri de gun gectikce, ilim ilerledikce daha berrak bir tarzda ortaya cıkmakta ve Kur’Ân gencleşmekte, tÂzeliğini korumaktadır.

Dipnotlar:

1- Bediuzzaman Said Nursî, ŞuÂlar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 374.

2- Bediuzzaman, İşarÂtu’l-İ’cÂz, s. 68.

3- Bediuzzaman, Sozler, s. 151, 431.

4- Bediuzzaman, Mesnevi-î Nûriye, s. 119.

5- Bediuzzaman, MuhakemÂt, s. 12, 22.

6- Bediuzzaman, Age, s. 25.

http://www.yeniasya.com.tr/ali-fersa...ususlar_433150
__________________