
AhlÂk ; Doğru olan her şeydir.. Hayvanlar icsin diye kapının onune su koymak, Yolda kalmış bir arabayı hareket ettirmeye yardım etmek gibi..
İnsanlığın yararına olan her şey AhlÂkidir.. AhlÂkın farklı yolları vardır.. Kimisi Camii'de Cuma Namazı vakti yardım toplar yoksullar icin.. Kimisi Pazar gunu mum yakıp 100 dolar bağışlar..
Hoşgoru ise AhlÂkın farklı yolları olabileceğini kabul etmektir..
Bir Musluman ahlaksız olabileceği gibi bir ateist de gayet ahlaklı olabilir.. Muslumanın ahlaksız olması İslamiyet'e mÂl edilemeyeceği gibi ateistin ahlaklı olması da ateizmin doğru olduğunu gostermez..
Ahlak dinden bağımsız bir şeydir.. Ama dinlerin coğu ahlÂk kurallarını benimsemesini soyler insana..
İslam'da, Hristiyanlıkta, Musevilikte, Budizmde... Dinlerin hepsi ahlaki kuralların coğunu şart koşar inananlarına..
Bu konu biraz da matematik denklemi ya da geometride ucgen problemi cozmeye benzer.. Denklemde bir suru metod vardır. Carpanlarına ayırmak, değer vermek gibi.. Ucgende de keza oyle.. Acıyı bularak, kenarı bularak, hipotenusu bularak aynı sonuca ulaşabilirsin..
İşte gunumuzdeki ahlÂkın ve hoşgorunun temeli buna dayanıyor.. Sonuc eğer mutlak doğruysa, gidilen yol aynı olmayabilir.. Eğer gaye insanlığa hizmet ve ALLAH rızası ise Sunni, Şia farketmeksizin doğru yolda denilebilir.. Hoşgoruyse aynı mefkureye, amaca hizmet ettiğini bilme bilinciyle davranmaktır..
ALLAH'a şukurler olsun ki Muslumanız.. Ama buna bir nevi katkı sağlayan da Osmanlı gibi, Selcuklu gibi İslam'ın sancaktarlığını yapmış, Uygurlar gibi, Hazarlar gibi hoşgoru konusunda dillere pelesenk olmuş cedde sahip olmamızdır.
Hazarlar Museviliği benimsemiş ilk ve son Turk devletidir.. O donem oyle bir Musevilik yaşamışlar ki Hazarlar dillere destan "Pax Hazarika (Hazar Barışı)" ortaya cıkmıştır.. Hazarların mahkeme divanında o donemde yaygın olan tum dinlerin temsilcileri vardır.. Maniheist birisi yargılanıyorsa kendi inancına gore, Musevi biri yargılanıyorsa kendi inancına gore muamele goruyordu.. Bizde ki kulliyeler gibi onlarda da Cami, Kilise, Havra, Maniheist ve Budist Tapınağı'nın bir arada bulunduğu yapılar vardı..
"Biz Turkler, temiz Muslumanlarız. Bid'at nedir bilmeyiz. Onun icin ALLAH bizi aziz kıldı." (Sultan Alparslan)'ın da dediği gibi Turkler tarih boyunca doğru bir yol seyretmiştir.. Bu hoşgorunun sonucunu Selcuk ve Osmanlı zamanında "İslam'ın Sancaktarı" olarak almıştır Turkler..
Peki AhlÂki olarak mÂruz kaldığımız dezenformasyonu nasıl atlatabiliriz ?
Bu konuda yapabileceğimiz en doğru şey hoşgorulu davranmak. Başka turlu aşamayız bu sorunu..
Beyaz-Siyahiyi, Musluman-Hristiyanı,Arap-Yahudiyi, Turk-Kurtu anlamadan, hoş gormeden bu iş yurumez maalesef..
Bir Musluman oturup Hristiyan ile, Yahudi ile mac izleyebilmeli.. Bir Arapın verdiği konferansta Yahudiler alkış tutabilmeli.. Abd'de birinin hakkı yendiği zaman Siyah-Beyaz farketmeksizin olaya mudahale edilmeli...
Biz gokkuşağı gibiyiz.. Farklı gibi gorunuyoruz ama aslında beraberken guzeliz.. Bizleri ayırmaya calışanlara fırsat vermemeliyiz..
Gercekten "Yeni Bir Dunya Duzeni" kurulmalı.. Herkesin ozgur olduğu.. Kimsenin inancından yada ırkından dolayı oldurulmediği..
Utopik gelebilir ama imkansız değil..
İslamiyet'in biz Muslumanlardan istediği budur.. Beraberce yaşamalıyız.. Bunu oğrenmek zorundayız.. Yoksa daha cok mÂsum kanı akacaktır..
Turk-Arap-Yahudi, Musluman-Hristiyan-Ateist farketmez.. Hicbir mÂsum insan ve cocuk olmemeli..
Dunya hepimizin ortak malı ve başımızı alıp marsa gitme, orada yaşama gibi bir luksumuz olmadığına gore barış icinde yaşamayı oğrenmemiz lazım..
Ve bu sadece AhlÂk ve Hoşgoru ile sağlanabilir..
__________________