Allahu teÂlÂdan başka bir şeyi sevmek iki turlu olur: Birincisi; bir mahlûku, varlığı kalb ile ve beden ile birlikte sevmek, ona kavuşmak istemektir. CÂhillerin sevmeleri boyledir. Tasavvuf yolunda calışmak, kalbi bu sevgiden kurtarmak icindir. Boyle kalbde yalnız Allahu teÂlÂnın sevgisi kalır, kalb O'ndan başkasına tutulmaktan, gonul bağlamaktan kurtulur. İkincisi; meyl-i tabiî olup, bedendeki maddelerin ve enerjinin ozelliklerinden, ihtiyÂclarından ileri gelen bir istektir. Tasavvufun en son mertebesine kavuşan ve Allahu teÂlÂnın sevdiği kulları olan evliyÂda, mahlûklara (yaratılmışlara) karşı bu sevgi bulunabilir. Hatt hepsinde vardır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem serin ve tatlı icmeği severdi. Nefs itminÂna kavuşup, artık kotulukleri istemez hÂle gelince, yalnız bedendeki maddelerin ısı ve hareket enerjisinin kotu isteklerine karşı cihÂd edilir, savaşılır. (Muhammed Ma'sûm)
Meyl-i tabî'î olan istekler, nefsin istekleri değildir.Nefsle ilgileri yoktur. Tabîat kÂnunlarından hÂsıl olan istekler yasak edilmemiştir. Bunları istemek nefse uymak olmaz. Bu istekleri yapmak mubÂhtır. Nefs ya mubÂhların fazlasını veya şupheli ve haram şeyleri ister. (İmÂm-ı RabbÂnî
__________________